Trabzon İmparatorluğu Tarihi (2. Bölüm) 1332-1461
Makale: Özhan Öztürk
II. Manuel’in[1] 8 aylık iktidarında Khalybia emiri Bayram Bey[2], Gürcü ordusuyla birlikte Trabzon yakınlarındaki Asomotos’a[3] dek sokulmuşlarsa da ağır kayıplar verdirilerek püskürtülebilmişlerdir. Şubat 1333’de yerli aristokratlardan megas doux Hadım John başarısız bir isyan başlatmış, başta Scholarios ailesi olmak üzere[4] III. Andronikos’un işlediği cinayetleri affetmeyen Trabzon’un ileri gelenleri Manuel’in amcası Basil Komnenos’u[5] (1332-1340) İstanbul’dan çağırarak 22 Eylül 1332’de tahtı ele geçirmesini sağlamıştır.
Basil Dönemi
Basil döneminde Doranitai, Kabasitai, Meizomatai, Κamachenoi, Τzanichites, Amytzantarios ve Samsonlar adlı soylu aileler Gürcü ve Türkmen toprakları sınırında yer alan topraklarında küçük prensler gibi davranmaya başlayınca taşrada kralın otoritesi iyice zayıflamıştır. Basil’in yeğenini devirerek tahta geçmesine yardımcı olan Scholariler kralın sarayı korumak için yabancı kökenli askerler kiralamasından rahatsız olmuşlardır. 1332’de yerel aristokrasinin etkinliğini güç kullanarak bastırmak isteyen Basil, megas doux Lekes Tzatzintzaios ile oğlu megas domestikos Tzamba’ya suikast düzenlenmesini, karısı megale doukaina Syrikaina’nın ise taşlanarak öldürülmesini emretmiştir. Bu dönemde Bizans destekli Scholarios ile yerli Amytzantarios aileleri Trabzon’a hâkim olup, siyaseten karşıt kutupları oluşturmakta diğer aileler duruma göre bunlara eklenerek güç dengesi oluşturmaktaydı.
Basil, Bizans imparatoru III. Andronikos Palaiologos’un (1328-1341) gayrimeşru kızı İrene ile bir ittifak evliliği yapmışsa da iki kentin ilişkileri hızla kötüleşmiş, bu sırada İrene gücünü pekiştirmek için başta Amytzantarioslar olmak üzere bazı aristokrat ailelerle işbirliği yapmıştır. Basil, İrene ile evlenmesinin ardından bir başka İrene’yi metres olarak tutmuş, yerel din adamlarını ayarlayarak 1339’da karısından boşanıp onunla evlenmiştir[6]. 1336’da Timur’un oğlu Şeyh Hasan Trabzon’a varmış, Aya Kirihu[7] manastırının çitleri dışında (Ahanton[8]) ve Minthrion[9] (Boztepe) bölgelerinde şiddetli yağmur ve sel altında yapılan savaşlarda Rüstem’in oğlu Abdurrahman öldürülmüş, istilacılar yenilerek kaçmıştır. 3 Mart 1337’de bir güneş tutulması sırasında kralın Trabzonlu İrene ile metres hayatı yaşamasına tepki gösteren Trabzon halkı dini sebeplerden dolayı ayaklanmıştır.
İrene Palaiologina Dönemi
Basil’in eski karısı İrene Palaiologina[10] tarafından zehirlenerek 6 Ağustos 1340’da ölmesinin ardından kadın şaibeli bir pozisyona sahip olmasına karşın Trabzon kraliçesi olarak tahta geçmiş (1340-1341), dahası Basil’in yasal karısı Trabzonlu İrene ve çocuklarını İstanbul’a gitmeye zorlamış[11], hemen akabinde halkın iki parçaya bölündüğü iç savaş başlamıştır. İrene Palaiologina’yı destekleyen Amytzantarantios ailesi ve Bizanslı tüccarlara bir süre sonra Limnili dük Hadım Yannis’de katılmıştır. Eski imparatorlarına ve Komnenos soyuna sadakatle bağlı Trabzonlu yerlilerin lideri baş stratopedark Sebastos Tzanihites[12] ve Scholariler, yerel kraliyet muhafızlarının küçük bir bölümü, Metsommatlar[13], Konstantin Doranites[14], Kavasitler[15] ve Kamahinler[16] St. Eugenios manastırını ele geçirip kamp kurarken rakipleri olan Arhontlar ve Amytzantarantlar kraliçe ile birlikte kaleye yerleşmişlerdir. Hadım John İstanbul’dan Tabzon’a kraliçeyi korumak için gelmiş, kraliçenin destekçileri ile birleşerek, 2 Temmuz 1340’da Limni üzerinden kalabalık bir orduyla manastıra saldırarak asileri yenmeyi başarmış, manastır yakılmış, Tzanihites, Scholarios ailesinin ileri gelenleri ve esir edilen arkhontlar Limni’ye gönderilmiştir. Aynı yıl içinde imparatorun ordusu Parharin’e[17] saldırarak Türkmen (Amitiotesleri)[18] yerleşimlerini yağmalamış, Panaretos’un deyimiyle Dolin’in evlatları öldürülmüştür. İç savaşı fırsat bilen Türkmenler, 1341’de arka arkaya iki defa saldırıya geçmişlerse de ilkinde Rumlar savaşmadan kaçmışlar, ikincisinde direnmişler ve saldıranları elleri boş göndermişlerdir. Temmuz 1341’de Limnia’da esir tutulan arkhontlar idam edilmiş, bu sırada kentte büyük bir yangın çıkmış ölen insan ve hayvan cesetlerinin çürümesinden dolayı veba salgını baş göstermiştir.
Prenses Anna Anachoutlou ve Lazların yönetime el koyması
Aleksios’un kızı ve Basil’in kardeşi ve tahtın yasal varisi olan Anna Anachoutlou[19] yangının sönmesinden sonra manastırdan kaçabilen asiler ve Laz savaşçıların desteğiyle tacı zorla ele geçirmiş ve 17 Temmuz 1341 tarihinde kendini kraliçe ilan etmiş, İrene bir Frenk kalyonuyla Konstantinopolis’e gönderilmiştir[20]. İrene’nin iktidarı sırasında rahibe olan Anna, rahibe elbisesini çıkararak Lazika’ya giderek burada güçlenmiştir. 30 Temmuz Salı günü Trabzon limanına yanaşan üç Bizans kalyonundan Niketas ve Gregory adlı kişilerin liderliğinde bir grup Scholari, Anna’nın amcası –tahttan indirilen İrene ile evlenmesi için seçilmiştir -Michael ile birlikte inerek, başpiskopos Akakios ve bazı soylularla birlikte Anna’yı tahtı indirmeye çalışmıştır. Michael sarayda hapsedilirken, Laz savaşçılar Michael’i destekleyen grubu dağıtarak gemiyi yağmalamış, içindeki askerleri de oklayarak öldürmüşlerdir. Ertesi gün Michael (1341/1344-1349), Ünye’ye Hadım Yannis’in yanına gönderilirken Anna gerçekte Trabzonlu soyluların kuklası olarak bir süre daha iktidarda kalmıştır. Niketas ile Gregory, İstanbul’a dönerek Michael’in genç oğlu III. Yannis ve 5 Ceneviz kalyonunun desteğiyle Trabzon’a gelmişlerdir. Anna’nın Laz savaşçıları kenti savunmaya hazırlanırken iktidarı sabote etmeyi amaçlayan bir halk isyanı başlatan III. Yannis’in destekçileri tahtı ele geçirmeyi başarmışlardır. Scholariler, rakiplerini öldürürken, Anna boğazlanmış, 4 Eylül 1342’de III. Yannis[21] Altın Başlı Bakire Kilisesi’nde[22] taç giymiştir. Niketas, Limnia’ya giderek Michael’i kurtararak Trabzon’a getirip 3 Mayıs 1344’de babasının tahta çıkarırken, Yannis, St. Savvas manastırına sürgün olarak gönderilmiştir. Kapısında muhafızların beklediği manastırdan İstanbul’a oradan Edirne’ye sürülen Yannis, 1357’de Sinop’a kaçmayı başarmışsa da 1362’de orada ölmüştür[23].
1346’da Türkmenler Trabzon’a bağlı Ünye’yi ve Hagios Andreas’ı ele geçirirmişlerdir. Eylül 1347’de ise Trabzon’da veba[24] salgını başlayıp, 7 ay sürmüştür[25]. Bizans imparatoru VI. Kantakouzenos “İskitya’da tüm şiddetiyle süren salgının sadece Pontus’u değil tüm evreni sardığını”[26], Floransalı yazar Villani ise Trabzon kenti içinde beş kişiden ancak birinin sağ kalabildiğini yazmıştır[27]. Üstüne bir de deprem olunca Trabzon iyice güçsüzleşmiştir. 1340 yılında kurulup, 1343’de Sivas’ta Küçük Hasan’ı mağlup ederek Tebriz’den bağımsızlığını kazanan Eretna Beyliği, Trabzon için tehdit oluştururmaya başlarken, Cenevizliler fırsattan istifade Ocak ayında Giresun’u yağmalamışlardır. 27 Haziran 1348’de Bayburt’tan Mehmet İkeptaris[28], Cikayin’den[29] (Erzincan) Ahi Ayna Bey[30] Diyabakır’dan (Amid) Tur Ali Bey ve Bozdoğan ve bunlarla birlikte olan Çepniler[31] liderliğinde büyük bir Türk ordusu Erzincan üzerinden gelmişse de 3 günlük bir savaştan sonra sonunda bozguna uğramış, perişan bir şekilde savaş meydanından kaçmışlardır[32]. Cenevizliler, birkaç yıl önce Trabzonlular tarafından katledilen Cenevizlilerin intikamını almak için Eylül 1348’de İmparatorluğun ikinci şehri Giresun’a saldırıp yakmışlardır. 5 Mayıs 1349’da ise 2 Ceneviz kalyonu iyice cüretlerini arttırıp Kefe’ deki üslerinden imparatorluğun başkentine saldırıp Dafnunda limanından çıkan Trabzon gemileriyle çatışmış, limanındaki Michael Tzanichites komutasındaki küçük bir galyonu yakmış, yerel liderler İoan Kavasites ile Mihail Tzanichites ölmüş ama saldırganlar da mağlup edilmişlerdir. Rumlar intikamlarını Trabzon’daki Ceneviz kolonisini yağmalayıp almış ama 6 hafta sonra Kefe’den 3 Samsun’dan 1 Ceneviz kalyonu daha gelince, uzun tartışmalardan sonra barış kararı alınmıştır. Cenevizliler’e eski imtiyazları ve Leontokastron kalesi verilerek 1316 yılındaki anlaşma yenilenmiştir. Dük Niketas, 22 Kasım 1349’da Michael’i tahttan indirerek St. Sabbas manastırında rahip olmaya zorlamış yerine Basil’in 11 yaşındaki oğlu III. Aleksios’u 21 Ocak günü Eugenios kilisesinde taç giydirme töreni yaptırarak tahta çıkmıştır. 1350 öncesinde Arap coğrafyacı el Ömeri, Kırım eyaleti ile Kıpçak bozkırlarına gitmek isteyen yolcuların Trabzon topraklarından geçmek zorunda olduğunu bildirirken, Trabzon halkının savaşçı ve korkusuz olduğunu, Konstantinopolis’in kurucusu Konstantin’in ardıllarından Yunanlı bir prens tarafından yönetildiğini, kralın tahtı, tacı, krallara yakışan bir geliri ve kalabalık çevresinden dolayı Papa tarafından kendisine çok değer verildiğini kaydederken, Trabzon’un Ermeni krallığından daha büyük ve nüfusça kalabalık olduğunu vurgulamıştır[33].
III. Aleksios Dönemi
III. Aleksios[34] (1349-1390), 21 Ocak 1350’de imparator olduktan kısa bir süre
sonra Bizans imparatoru VI. John Kantakouzenos’un yeğeni Theodora Kantakouzen ile yeniden inşa edilen St. Eugenios kilisesinde 28 Eylül 1351 tarihinde evlenmiştir[35]. Aleksios ilk iş olarak Trabzonlu aristokrat ailelerin iktidara ortak olma çabalarını engellemiş ve iç savaşa son vermiştir. Haziran 1350’de megas stratopedark Theodore Doranites (Pilelis) ile aynı aileden protovestiarios Constantine Doranites kısa süre için hapsedilmiş, Ocak 1351’de ise imparator aleyhine komplo düzenleyen Leo Kabasites tutuklanmıştır.
Aleksios, Trabzon’u hedef alan Türkmen taarruzlarını bertaraf etmek, evlilik yoluyla dış ilişkilerini güçlendirmek için kız kardeşi Maria’yı (Despina Maria) 1352’de Akkoyunlu Tur Ali Bey’in oğlu Fahreddin Kutlu Bey ile evlendirmiştir[36]. Trabzon bu dönemde Akkoyunlu tüccarların Karadeniz ve Akdeniz’e çıkış yolu olup, Kırım ticaret merkezlerinin yanı sıra ipek ve diğer başka doğu mallarını almaya gelen Venedik, Ceneviz ve diğer Avrupalı tâcirler ile burada ilişki kurup[37] Trabzon’un yerli ketenini de kervanlar dolusu yükleyerek Harput ve Erzincan’da satıyorlardı.[38] Açıkça görüleceği üzere ittifak hem Trabzon hem de Akkoyunlular için gerek ticari gerekse güvenlik açısından hayati önemdeydi. Pilelis bir süre sonra yeniden isyan başlatmış, Koulas kalesi adıyla bilinen Trabzon akropolisini işgal etmiş hatta megas doux Niketas Scholares’i esir almışsa da isyan halk desteği almadığı için kolayca bastırılmış, isyancılar yakalanarak Kegchrinas kalesine hapsedilmiş ve yaklaşık 1 yıl sonra infaz edilmişlerdir. Bu esnada başkentin yeterli güvenliğe sahip olmadığını düşünen imparator, Tripolis‘e giderek asayişin sağlanmasını beklemiştir.
Eylül 1351’de Aleksios’un annesi Constantine Doranites’e karşı ittifak arayışı için Limnia’ya gitmiş, Ocak 1352’de pinkernes[39] John Tzanichites, Tzanicha kalesini işgal etmişse de Nisan ayında imparatorla barışmıştır.
Aleksios’un pozisyonu güçlendikte dük Niketas Scholares ile arası açılmış bunun üzerine dük Haziran 1354’de ayaklanarak donanmayı Giresun’a gitmeye zorlayarak Mart 1355’de oğlu protovestiarios Basil Choupakis’in de yardımıyla Trabzon’u denizden kuşatmıştır. Aleksios, yanında annesi ve başpiskopos olduğu halde birkaç gemilik bir filo ile Giresun’a vararak Niketas’ın yokluğunda kenti ele geçirmiştir. Michael Komnenos (1344-1349) tahtı ele geçirmek için başarısız bir girişimde bulunduktan hemen sonra Ekim 1356’da Aleksios, megas domestikos Meizomates ile megas stratopedarches Michael Sampson komutasındaki imparatorluk süvarileri Kenchrina kalesini kuşatma emri vermiş, Kenchrina kalesinin zaptı ile 15 yıllık iç savaş dönemi sona ermiştir. Bununla birlikte imparator ile aristokrasi arasındaki gerginlik son bulmamış Kabasitai ailesi ile George Scholares 27 Ekim 1363’de Katabatos’taki St. Gregory nehrinde Aleksios’a başarısız bir suikast girişiminde bulununca Kabazitler tutuklanmış ama George Scholares Amisos’a kaçmaya muvaffak olmuştur[40].
1355’de imparator, Herianus[41] (Şiran) üzerine yürümüş, Türkmenlerle gerçekleştirilen savaşta 400 kayıp verilmiş, Haldiya Dükü Yannis Kavasitis esir düşmüş, Aleksios canını zor kurtarmıştır. Aleksios’un Noel kutlamaları töreni Giresun’a ve oradan İsa peygamberin vaftiz edilişinin yıldönümünün kutlandığı Işıklar bayramı[42] töreni için İason’a[43] gitmiş, bu sırada 14 Türk idam edilmiştir[44]. İmparatorun Mayıs 1357’de Parhari üzerine yaptığı seferle bölgenin tamamını ele geçirmiştir. 13 Kasım 1358 tarihinde Hacı Emir Maçka’ya saldırmış Palaimatzouka ile Dikesmon[45] arasında yer alan bölgeyi yağmalamış, çok sayıda esir almış, Trabzonluların sığır sürülerini de ele geçirmiştir.
Aleksios bu dönemde “evlilik diplomasisini” Trabzon topraklarını yağmalamaktan geri kalmayan Türkmen emirlerini durdurabilecek bir politika olarak uygulamaya koymuş olup, 1352’de Kutlu Bey’le evlendirdiği kız kardeşi Maria’dan sonra 1358’de diğer kız kardeşi Theodora’yı Kahlybia emiri Bayram Bey’in oğlu Hacı Emir[46] ile evlendirerek barışı sağlamayı denemiştir. 1360’da Haldiya’ya sefer yapan imparatora Bayburt emiri Hoca Latif engel olmuşsa da Hoca Latif 23 Temmuz 1362 günü 400 asker ile Maçka’ya Larhan[47] ve Hasdenihan[48] yaptığı seferde çok sayıda adamıyla birlikte öldürülmüştür. 13 Eylül 1362 günü imparator damadı Hacı Emir’in Haldiya’daki kalesine doğru yola çıkmış, neredeyse Trabzon imparatorunun himayesine giren durumdaki bölgedeki Türkmenler ile Giresun’a birlikte gitmişlerdir. Aynı yıl Ekim ayında Ahi Ayna Bey[49] Erzincan üzerinden gelerek Golaha’da[50] üslenmiş, 16 gün boyunca Trabzon yerleşimlerine saldırmışsa da eli boş olarak geri dönmüştür. Aleksios bu sırada Kodil’de[51] Aya Foka Kilisesi[52] ve manastırını inşa ettirmiştir. 1362 yılında veba salgını başlamış yaz ve sonbahar mevsiminde yayılınca pek çok kişi ölmüş ya da kenti terk etmek zorunda kalmıştır. İmparator, annesi ve eşi ile birlikte Mezohaldiya’ya gitmiş hastalık yüzünden bir süre kente girmemiş ve Mitra dağında[53] kurulan çadırlarda gecelemiş, Tacettin Çelebi’nin elleri bağlanmış elçilerini burada kabul etmiştir. 1363 yılında Aleksios dul kızkardeşi Theodora’yı Bizans imparatoru V. John Palaiologos ile evlendirmek için Konstantinopolis’e götürmüş burada Cenevizlilerin lideri Leonardo de Murtaton ile de görüşmüştür[54]. Trabzon’a dönen imparator damadı Kutlu Bey ile buluşmak için yola çıktıysa da veba Türkler arasında da yayıldığı için kendisiyle görüşememiştir. Aynı yıl başpiskopos Niphon Pterigonit ve bazı soyluların karıştığı bir darbe planını önlemiş, bu olayın ardından John Lazaropoulos’u başpiskopos yaparken soyluların sahip oldukları topraklardaki haklarını garanti altına alarak isyanların devamının gelmesini engellemiştir.
1364 yılı Nisan ayında Paskalya bayramı öncesinde Meydan’a[55] inen imparator Venedik ve Ceneviz ticaret temsilcileri[56] arasında bir tartışma çıkmış, III. Aleksios tüm çabalarına karşın Ceneviz ve Venedikliler’in Trabzon ticaretindeki hâkim pozisyonlarını değiştirmeyi başaramamıştır. Venedik temsilcisi William Michael imparatordan Trabzon’un doğusunda St. Theodore Gabras ile sahil arasında imtiyazlı ticaret yapmalarını sağlayan bir khrysobull almayı başarınca Leontokastro ile Kaneta (Ganita) arasında imtiyaz sahibi olan Cenevizliler tepki göstermekte gecikmemiştir. 1367’de Venediklilere 2. khrysobull verilerek kendi kalelerini inşa izni sağlanmıştır. Venedikliler sonradan yerel tüccarlar rekabetten şikâyet ederek mali kayıplarını en aza indirecek vergi düzenlemesi talebinde bulunmuş kabul edilmeyince de Kasım 1375’de Marco Giustiniani da S. Polo liderliğinde bir filoyu imparatoru tahttan indirmek için Trabzon’a göndermişse de iki tarafında taviz vermesiyle barış sağlanmıştır.
14 Temmuz günü Emir Kutlu Bey’in hanımı Maria Hatun ile birlikte babasını ziyarete gelmiş 8 gün kaldıktan sonra geri dönmüş, ertesi yıl imparator yanında 2 bin kişilik yaya ve atlı askerle damadını görmek için Parhari’ye çıkmış, İspela[57] üzerinden Fikanoy’a[58] ulaşmış, birlikte 4 gün geçirdikten sonra 5 Haziran’da geri dönmüşlerdir. 1367’de kara ve deniz askerleri ile birlikte Lazika yolculuğuna çıkılmış imparatora annesinin yanı sıra ve İberya kralı V. Bagrat (1360-1395) ile evlendirdiği kızı Anna eşlik etmiştir.[59] İmparatorluk toprakları 19 Temmuzda Aranitler[60] tarafından yağmalanmıştır. Selçuklu hükümdarı Kılıç Arslan 1369 yılında Haldiya civarını kuşatıp, Kolaha’yı yağmalamış, Haldiya’yı harabeye çevirmiş, bölge halkının bir bölümü öldürülmüş bir kısmı ise esir edilmiş, buna karşılık savaşa hazır olan imparator yola çıkmıştır. 1370 Mayıs ayında yayında 100 askerle Marmaron[61] üzerinden Parharia’ya giderken 21 Mayıs günü 500 atlı ve 300 piyadeden oluşan Türk askerleri ile karşılaşmış, çıkan savaşta Trabzonlular galip gelmişlerdir. Ocak ayında imparator Şiran üzerine yürümüşse de şiddetli kar fırtınası altında gerçekleşen savaşta 130 Hristiyan ölmüş, Nisan ayında Kolaha geri alınmıştır. 1374’de Bizans imparatoru V. Yannis Palailogos’un oğlu Manuel 3 gemiyle Trabzon’a saldırdıysa da bir şey elde edemeden geri dönüştür. 16 Nisan 1374’de Haldiyalılar, Golaha’yı ele geçirmeyi başarmış, daha önceden Türkler tarafından talan edilen bu bölge tekrar Trabzon hâkimiyetine geçmiştir. Aleksios, 8 Ekim 1379’da kızı Eudokia’yı Niksar emiri Tacettin Çelebi ile evlendirerek batı sınırını güvence altına almaya çalışmışsa da Limnia bölgesi 1380’de Çepniler tarafından ele geçirilmiştir. Pir Hüseyin’in 1379 yılında ölümünden sonra Erzincan’da egemen olan Mutahharten Bayburt ve Şarkî Karahisar’ı da ele geçirip, imparatorun kızlarından birisiyle evlendirilmişse de Trabzonlulardan haraç almaya başlamıştır. Karakoyunlular ile ittifak yaparak Kadı Burhaneddin, Timur ve Akkoyunlular’a karşı mücadele etmiş, Kutlu Bey’in 1389’da ölümünden sonra küçük başarılar elde etmişse de Trabzon devletinin en yakın müttefiki Uzun Hasan tarafından mağlup edilip, Akkoyunlular Şarkî Karahisar’a girince Trabzon rahatlatmıştır.
İmparator 4 Mart 1380 Pazar günü askerlerini iki parçaya bölerek bir kısmını Petroma[62] kalesine göndermiş, geri kalanlarla birlikte Filavonitin[63] deresi kıyısına yüzü dönük yönde ilerleyerek Çepnilerin kışı geçirdikleri bölgeye doğru ilerlemiştir. Çepni karargâhı bulunarak, Similkadaki[64] Rum esirler kurtarılmış, Türkmenlerin çadırları[65] yakılmış ve Stalavopiastin’e[66] dönmüşlerdir. Petroma kalesine gidenler Kocanta’ya[67] ulaşmışlar isyancıları kılıç ve ateşle dize getirmişlerdir. 9 Temmuz 1380’de “vuvon[68]” hastalığı Trabzon’dan, Maçka, Sürmene, Trikomia[69] ve Driona’ya[70] kadar yayılmıştır. 1385 yılında imparatorun damadı Limni emiri Tacettin Bey ile diğer damadı Haldiya emiri Süleyman Bey savaşmış, Tacettin Bey ve 600 askeri bu savaşta ölmüştür. III. Aleksios’un iktidarı kenti onarmakla geçmiş, başta Sümela olmak üzere manastırlara büyük bağışlar
yapmış, 50 yaşında 40 yıl 3 ay hükümdarlık yaptıktan sonra 20 Mart 1390 günü ölmüştür.
III. Manuedl Dönemi
III. Manuel[71], babasının ölümünün ardından 20 Mart 1390’da tahta çıkmış, Venedikliler’e sağlanan ayrıcalıkları onaylarken Cenevizliler ile ilişkiler iyice gerilmiştir. III. Aleksios’un son günlerinde Gürcistan’ı fetheden Timur’un ordusu Trabzon topraklarını da yağmalamaya başlayınca 1390’da III. Manuel Moğollara haraç vermeyi taahhüt ederek barış istemek zorunda kalmış, hatta 1404’de Timur’un Osmanlı seferine katılan ordusuna 20 kalyon vererek takviye etmiştir. 1395’te Venedik ile Trabzon yakınlaşması 1396’da verilen yeni bir khrysobull ile güçlenirken batıda Osmanlılar yeni düşman olarak belirmiş, Yıldırım Beyazıd, 1398’de Müslüman Samsun’u geçirerek, hâkimiyetini Trabzon İmparatorluğu sınırlarına kadar genişlettikten sonra Manuel’den kendisini tanıyıp haraç vermesini istemiştir. Hacı Emir kısa bir süre içinde olsa 1396-97 yılında imparatorluğun ikinci önemli şehri Giresun’a girmeyi başarmıştır[72]. 1401’de Trabzon ve İstanbul kiliseleri arasında küçük bir kriz çıkmış ve İstanbul patriği I. Matthaios (1397-1410) Trabzon metropolitinin yanı sıra dolaylı olarak imparatoru da Kafkasya’da Alania metropoliti seçimleri yüzünden dinsel görevleri satmakla suçlamıştır[73]. Sümela manastırına altın süslemeli bir kap hediye eden[74] III. Manuel 5 Mart 1417’de ölünce Panagia Theoskepastos kilisesine gömülmüştür.
1404’te Trabzon’a giderek imparator ve oğluyla bizzat görüşen Clavijo, Trabzonlular’ın Beyazıd’a vergi verdiklerini belirtmektedir[75]. Bu dönemde gerek Kadı Burhanettin’in ölümü gerekse Timur’un Anadolu’ya girip 1402’de Ankara Savaşı’nda Beyazıd’ı yenmesi Manuel’in üzerindeki baskıyı azaltmıştır. Moğol ordusu zaferinin ardından sınırlarını Giresun’a kadar genişletmiştir. bu dönemde Timur’a esir düşen Bavyeralı Johann Schiltberger, anılarında Trabzon’dan Tarbesanda krallığı olarak bahsetmekte, onun meyva bahçeleri ve üzüm bağları ile dolu küçük fakat sıkı korunan bir ülke olduğunu bildirip, şöyle devam etmektedir: “Bunun üzerine oradan ayrılıp Kereson (Giresun) şehrine vardık. Lasia bölgesinde yukarıda adı geçen krallığa aittir, verimli bir memleket olup şarap (üzüm) yetiştirilir, ahalisi Rumdur[76]” İspanya Kralı III. Enrique’in Timur’a elçi olarak gönderdiği Ruy Gonzales De Clavijo 11 Nisan 1404’de Trabzon’a ulaşmış, şehirde 16 gün kaldıktan sonra Semerkant’a doğru yola çıkmış, 3 bin millik kara yolculuğunun ardından tekrar 17 Eylül 1405’de tekrar Trabzon’a gelerek, Platana limanı üzerinden Pera’ya giden fındık yüklü bir gemiye binerek ülkesine dönmüştür. Clavijo, Trabzon’un Pera‘dan 960 mil uzaklıkta olduğunu iddia ettiği[77] Trabzon İmparatorluğu’nun başkentinin son derece korunaklı bir yer olduğunu vurgulamaktadır: “… Şehrin duvarları, gerideki dağ eteklerine kadar varıyor. Şehrin bir tarafında küçük bir nehir akıyor, nehrin suları derin bir uçurumdan geçiyor ve bu suretle Trabzon, bu taraftan son derece müstahkem bir mahiyet alıyor. Diğer taraflar hep ova olmakla beraber, şehrin suru gayet kuvvetlidir” [78] Yine Clavijo’nun[79] verdiği malumata göre Trabzon’da ana kaleden başka biri Cenevizliler’e diğeri de Venediklilere ait iki kale olduğu, imparatorun Timur’a ve pek çok Türk Beyine vergi verdiği öğrenilmektedir. 5 Mart 1417’de tahta çıkan IV. Aleksios[80] zamanında, Cenevizler üç kalyonla Trabzon donanmasını yenmiş, bir manastırı da ele geçirerek silah deposu yapmışlardır. 1418’de imparator Cenevizliler’e harp tazminatı olarak 4 yıl boyunca şarap[81] ve fındık vermeyi kabul etmek zorunda kalmıştır. Timur’dan sonra Doğu Anadolu’ya hâkim olan Kara Koyunlu beyi Kara Yusuf’un oğlu Cihan Şah ile kızlarından birini evlendiren IV. Aleksios Timur’a verdiği vergiyi Kara Koyunlular’a ödemeyi kabul etmiştir. İmparator, diğer kızlarını da güçlü Hristiyanlar ile evlendirerek ittifak arayışına girmiş, Trabzonlu Maria 1428’de VIII. John Palaiologos ile Eudokia ise Siros adasının İtalyan lordu Niccolò Crispo ile evlendirilmiştir. Burgondyli hacı Bertrandon de la Broquière Kutsal topraklardan dönüşünde VIII. İoannes ile karısı Trabzon prensesi Maria’yı Ayasofya’da görmüş ve genç kadının güzelliğini övmüştür[82]. İmparator 1426’da Athos dağındaki St. Dionysios manastırına Chaldos manastırından yıllı 1.000 gümüş sikke gönderilmesini onaylamış, 1427’de Agia Sophia manastırının bahçesine bir kule inşa ettirmiş[83], St. George Peristereotes (Kuştul) manastırını onartmış ve Pharos manastırına toprak ile paroikoi[84] bağışlamıştır. Aleksios’un oğlu John, imparatorluğu babasıyla birlikte yönetmesine karşın babasını tahttan indirebilmek için başarısız bir suikast girişiminin içinde yer almıştır. John, Trabzon aristokrasisinin araya girmesiyle[85] planı bozulunca Gürcistan’a kaçmış burada Gürcü kralı Alexander’in (1413‑1443) kızıyla evlenmiştir. John’un yokluğunda küçük kardeşi Alexander (1413‑1443) yardımcı imparator olmuş, John bu sefer Gürcü kralının sağladığı askeri desteğin yanı sıra Kabasitai ve Scholarios aileleriyle de işbirliği yapmış, Kefe’de Cenevizlilerin sağladığı bir savaş gemisiyle 1429’da Agios Phokas’a çıkarak imparatoru tutuklamayı planlamıştır. Bununla birlikte arkhontlar imparatora bağlı askerler Ahanti’de beklediği için imparatoru esir almak yerine öldürmüş[86], John hemen kente girerek tahta oturmuş, babasının katillerini cezalandırdıktan sonra ona yakışan bir cenaze töreni düzenlemiştir.[87]
IV. John veya Kalo Yannis Dönemi
IV. John veya Kalo Yannis[88] (1429-1458) tahta geçer geçmez Erdebil Şeyhinin liderliğindeki Türkmenler karadan Trabzon üzerine yürümüş ve Kordyle’de bekleyen Mezohaldiya dükü pansebastos Alexander’in komutasındaki Trabzon ordusunu mağlup edip[89] şehri kuşatmışlarsa da başarılı olamamışlardır. Osmanlılar’ın Trabzon’u ilk ele geçirme teşebbüsü II. Murad (1421-1451) tarafından 1442/43’de yaşanmıştır. Karadeniz‘e açılan Osmanlı donanması kötü hava koşulları yüzünden şehri kuşatmaktan vazgeçmişse de Osmanlılar şehrin civarını yağmalayıp esirler aldıktan sonra bölgeden ayrılıp Kırım sahilinde ki Kefe’ye yönelmiş ama aniden çıkan bir fırtına nedeniyle Ereğli civarında bazı gemileri batınca perişan bir vaziyette geri dönmüştür. Osmanlılar’ın İstanbul’u da tehdit etmesi üzerine 1448’de Bizanslı tarihçi Georgios Frantzis Bizans ve Trabzon sarayları arasında bir evlilik diplomasine dayanan bir ittifakı gerçekleştirmek üzere Trabzon’a gelmiştir.[90] Babasını Cenevizliler’in el altından yardımı ile tahttan indiren IV. John’un Cenevizliler’le ilişkileri çalkantılı olmuş, 1447’de kardeşi David’in liderliğindeki Trabzonlu askerler Kırımdaki Ceneviz kolonilerine saldırınca Cenevizliler şiddetle tepki vererek tazminat talep etmiş, 1453’de protovestiarios Georgios Amiroutzis ilişkileri düzenlemek için Cenova‘ya elçi olarak gönderilmiştir.
İstanbul’un fethinden önce Floransa elçisi olarak Hindistan ve Habeşistan’a dek gittiği sanılan Bolognalı Minorit rahibi Ludovico Konstantinopolis’in Müslümanlardan kurtarılması amaçlı bir plan hazırlamış, 1458’de papalık elçisi olarak Anadolu’ya girmiş, Trabzon imparatoru, Gürcistan kralı, Karaman Beyi ve Uzun Hasan gibi Osmanlı’nın doğal rakipleriyle işbirliği olanaklarını araştırmış, 1460’da bir grup doğulu elçi ile Papa II. Pius’un karşısına Doğu Hristiyanlarının sözcüsü olduğunu bildirerek çıkmış ve haçlı seferi düzenlemeye ikna etmeye çalışmıştır.[91] Kutsal Roma imparatoru III. Friedrich’i bile bir haçlı ordusu toplamaya ikna eden, papalığın parasıyla seyahat edip, sözde doğulu elçiler olarak tanıttığı arkadaşlarıyla hoşça vakit geçiren bu şarlatanın foyasını II. Pius açığa çıkarmış ve tutuklanmasını emretmişse de Ludovico ardında iz bırakmadan kaçmayı başarmıştır. Ludovico, Osmanlı tehlikesine karşı Avrupalı kralların Türkmenler ve Komnenoslar işbirliği yapmaya can attığını bilen ve bu fırsattan faydalanmak isteyen bir maceraperest olsa da gerçekte uzun seyahatleri, para kazanma arzusu ve Fatih’in[92] olası bir Haçlı müdahalesine karşı konumunu sağlamlaştırmakta acele etmesi rakiplerinin heveslerini boşa çıkarmıştır. İstanbul’un fethinin ardından Bizans’ın ileri gelenlerinden bir kısmının Trabzon’a sığınması, Trabzon krallarının kendilerini hala Roma İmparatorluğu’nun meşru tek varisi görmeleri gibi sebepler yüzünden -oldukça kalabalık Hristiyan tebanın da yöneticisi olan- Fatih Sultan Mehmet’in endişelenmesi doğaldır. Sultan, Trabzon meselesini uygun bir zamanda çözmeyi kafasına koymuş olmalıdır ki Sadrazam Mahmut Paşa’ya düşüncelerini açıklamıştır[93]. Açıkçası Fatih Sultan Mehmet’in artarda İstanbul, Kırım ve Trabzon’u fethedip, Karadeniz’in belli başlı limanlarını ele geçirmesi böylece bölgede Venedik-Ceneviz egemenliğine son vererek ticaret yollarını kontrol altına alması Aşıkpaşazade’nin aktardığı[94] Sare Hatun ile Fatih’in sözde fethin amacının sevap kazanmaya yönelik olduğuna dair meşhur diyaloğundan öte Osmanlı Devleti’nin İmparatorluk olabilmesi için stratejik bir zorunluluktur.
1456’da Erdebilli Safevi Şeyhi Cüneyd, Diyarbakır bölgesinden kaçmak zorunda kalıp, Kelkit Suyu havzasına gelerek Canik dağlarındaki Türkmenler arasında büyük bir propaganda faaliyetine başlamıştır. Cüneyd ve destekçisi Niksar Emiri Taceddinoğlu Mehmet Bey ile çevresine topladığı 4-5 bin kişilik silahlı müritleriyle, ele geçirip kendi devletini kurmak amacıyla, iyice yıpranmış Trabzon üzerine yürümüştür. Şeyh Cüneyd ve beraberindeki Türkmen grupları Trabzon’a en yakın Çepni yerleşimi olan ve 15. yüzyıl başlarında yaylalık alanları Safevi etkisi altına giren[95] Ağasar vadisinde toplanıp konaklamış olmalıdır. Trabzon’dan sahil boyunca ilerleyen imparator Kalo Yannis ile Kapanium boğazını takip etmek için Meliares adlı mevkide konakladıktan sonra sahil boyunca doğuya doğru ilerleyen Şeyh Cüneyd’in kuvvetleri, Fol deresi ağzındaki Sthlabopiastes mevkiinde karşılamışlardır. Trabzon donanması çıkan fırtına yüzünden kara birlikleriyle buluşamayınca fırsatı değerlendiren Cüneyd Trabzon kampına saldırarak Mezohaldiya prensi Pansebastos Alexander’i oğullarıyla birlikte öldürmeyi başarmış ve Aya Fokas[96] mevkiinde kamp kurmuştur. Bununla birlikte şehre yürüyen binlerce silahlı mürit muhtemelen ağır silahların eksikliği nedeniyle sadece 50 kadar[97] askerin koruduğu surları 3 gün içinde aşamamış, Fatih Sultan Mehmet’in Sivas Beylerbeyi Hızır Bey’i Şeyhin üzerine göndermesi üzerine kuşatma kaldırılmış[98] Cüneyd’in birlikleri Mezohaldion’a (Kovans) doğru hareket etmiştir. Cüneyd’in taarruzunun ardından gerek firarlar gerekse salgın hastalıklar yüzünden zayıf düşen Trabzon’un hükümdarının dinç kuvvetlerle bölgeye gelen Hızır Bey ile anlaşmaktan başka çaresi kalmamıştır.[99]
Kalo Yannis bir yandan Osmanlı’ya 3 bin altın haraç öderken diğer yandan Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Karamanoğulları ve Gürcü Kralı ile Fatih’e karşı bir ittifak oluşturmaya çalışmıştır. Yannis, 1458’de ölünce, yerine geçen David[100], kız kardeşi Theodora’yı Uzun Hasan’la evlendirerek imparatorluğun geleneksel denge politikasını sürdürürken, zamanın en büyük güçlerinden Burgundy Dükü Philip’e 22 Nisan 1459 tarihinde bir mektup yazarak Türklere karşı bir kutsal birlik oluşturmayı önermiştir. David mektubunda Osmanlılar’a karşı planlanan savaşa kendisinin 30 kalyon ve 20 bin asker, Uzun Hasan’ın 50 bin asker, Gürcü kralı VIII. Georgi’nin 60 bin asker, Gürcü dükü Şerşer’in 20 bin atlı, Gürcü prensi Dadian Liparit Megrelsky ile oğlunun 60 bin asker, Abhaz prensi Rabia’nın 30 bin asker çıkarabileceğinden bahsetmiştir. Trabzonlu Alighieri 14 Kasım 1460’da Avrupa turuna çıkıp bu fikri olgunlaştırmayı denemiş, dahası olumlu cevap da almıştır ama bu birlik gerçekleşemeden Trabzon düşmüştür. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Trabzonluların ricası üzerine İstanbul’a Murad Bey’i elçi olarak göndererek II. Mehmet’ten kendi korumasında olan Trabzon’dan aldığı vergiden vazgeçmesini hatta daha önce verilenlerin de geri ödenmesini isteyince savaş kaçınılmaz hale gelmiştir[101]. Elçisi ret talebiyle[102] geri dönünce Uzun Hasan oğlu Uğurlu Mehmed’i İstanbul’dan Trabzon ve Erzurum’a giden ana yol üzerinde bulunan Koyulhisar üzerine göndermiştir. Kenti yağmalayan Mehmed, 2 bin kişilik Osmanlı kuvvetinin direnmesi üzerine önce geri çekilmişse de kısa süre sonra (1460) Koyulhisar’ı ele geçirmeyi başarmıştır. II. Mehmed’in kaleyi geri almak için gönderdiği Rumeli Beylerbeyi Hamza Bey’i mağlup eden Uzun Hasan burada savaşa hazırlanmışsa da Fatih savaşa yanaşmayarak anlaşma önermiştir.
Trabzon Bandonu
Trabzon bandonunun varlığından bahseden ilk döküman III. Aleksios’un Vazelon manastırına çeşitli ayrıcalıklar tanıdığı 1386 tarihli khrysobullu olup, pinkernes Georgios Simates’in Trabzon bandonunun dükü ve yöneticisi (kephales[103]) olduğu anlaşılmaktadır.[104] Trabzon metropoliti Hrisantos’a göre daha öncesinde Trabzon Haldiya themasına bağlı bir bandon olup, Osmanlı dönemindeki Trabzon sancağıyla aynı alanı kaplamaktaydı[105]. Βryer ve Winfield ise çalışmalarında Trabzon bandonunu doğuda Yomra (Gemora), güneyde Maçka, batı ve güneybatıda Trikomia bandonlarıyla sınırlamıştır.[106]
Trabzon ordusu
Trabzon İmparatorluğu’nun sınır bölgeleri özellikle Limnia-Kerasus arası sahil
bölgesi, içerde Trikomia ve Khaldia bandonları, Surmena, Gemora bandon ve Büyük Lazia themasının sahil bölgesi Türkmenlerle çetin mücadelelerin yaşandığı çatışma alanları olmuş[107] bu yüzden çok sayıda kale inşa edilmiştir. Trabzon’a sadece sahil yoluyla bağlı olan Oinaion, Liminia ve İason burnu ise karadan takviye birlik göndermenin güçlüğü yüzünden Türkmenlerce fethedilmekten kurtulamamışlardır. Gürcülerin askeri ve siyasi desteğiyle Ereğli’ye dek ilerleyen Trabzon devleti 7 bandalık Khaldea theması ile Büyük Lazia bölgelerinden oluşmaktaydı ki bu durumda o dönem için imparatorluğun toplam nüfusu en çok 250 bin civarında olmalıdır.
Anadolu Selçukluları, Moğol ve Osmanlılar’a vergi vermek suretiyle varlığını sürdürebilen bu devletin mevcut demografisiyle büyük bir düzenli ordu kuramayacağı ortada olup, Trabzon
olağanüstü durumlarda Gürcü paralı askerleri ve Laz kabilelerinin gönderdiği savaşçıları kullanmıştır. Trabzon’un zengin ve stratejik öneme sahip bir liman kenti oluşu Müslüman emirliklerin ardı kesilmeyen akınlarına[108] maruz kalmasına sebep olduysa da küçük ama disiplinli ve iyi eğitimli Trabzon ordusu tümüne karşı direnmiş, özellikle III. Aleksios döneminde karşı saldırılarda bulunmaktan çekinmemiş, Osmanlı imparatorluğu sahneye çıkana dek imparatorluğu ayakta tutmayı başarmıştır.
Akkoyunlular’ın askeri desteğine güvenilen son dönemde ise başkentte 4 bin kişinin teslim olduğu düşünüldüğünde kenti fetheden 60 bin atlı ve 80 bin yaya Osmanlı askerin oranla oldukça zayıf bir askeri güç olduğu ortaya çıkmaktadır. 1350’de El-Umari Trabzonluları korkusuz savaşçı insanlar olarak tanımlarken, Komnenos ordusunun zayıf donanımlı ve sayıca az olmasına karşın avını asla elinden kaçırmayan aslanlar olduğunu, 1404’de Ruy Gonzales Trabzon askerlerinin Türkler gibi ok ve yay kullandığını, Clavijo ve diğer tanıklar Trabzonlu askerlerin üzerinde tek bir kuş tüyü bulunan Gürcü başlığı taktığını bildirmiştir. 1366’da 2 bin atlı ve piyadelerden oluşan orduya ilaveten en son 1437’de bahsi geçen katergon veya buca adı verilen 2-3 büyük savaş gemisi ile barka veya karabion adı verilen çok sayıda (1355’de 11) küçük tekneden oluşan mütevazı bir donanması bulunmaktaydı. Bunlara ek olarak griparion, paraskalmion veya xylarion adı verilen 40 balıkçı teknesi de gerektiğinde asker taşımak için donanmaya yardım etmekteydi.[109]
Trabzon’da Astronomi
Bizans ve İran arasında bağımsız bir krallık ve ticaret merkezi olarak hızla gelişen Trabzon, İran ile sadece ticari bağ kurmamış Tebriz ve Maraga gibi dönemin önemli rasathanelerini barından komşuyla kültürel etkileşimde bulunmuş edindiği astronomi bilgisini Bizans dolayısıyla Avrupa ile de paylaşarak Doğu ile Batı medeniyetleri arasında bir köprü olmuştur. Moğollar 1259’da Maraga’da[110] aynı yüzyılın sonlarında ise Tebriz’de birer rasathane kurmuş, Pers astronomlar Mısır‘da yaşamasına karşın eserlerini Yunanca yazmış olan Romalı matematikçi astronom, coğrafyacı Claudius Ptolemy’nin (MS 90-168) çalışmalarını temel alarak geliştirerek “zij” adı verilen astronomi ders kitapları hazırlamışlardır. Trabzonlu Gregory Khioniades, Tebriz’i ziyarete ederek astronom Şemseddin el-Buhari’den öğrendikleri ve yanında Buhari’nin el yazısıyla hazırladığı pek çok Farsça metin olduğu halde Trabzon’a dönerek bir astronomi okulu kurmuştur.[111] Khioniades’in öğrendiklerini ve metinleri Manuel adlı bir rahibe aktardığı sanılmaktadır.
Günümüzde Münih’te yer alan Bavyera Devlet Kütüphanesi’nde[112] Trabzon’da anonim bir yazar[113] tarafından muhtemelen astrolojik kehanet amacıyla 12 Mayıs 1336-12 Mart 1337 tarihleri arasında ay, güneş ve bilinen 5 gezegenin (Satürn, Mars, Venüs, Jüpiter, Merkür) hareketlerinin kaydedildiği bir astronomi yıllığı saklanmaktadır. Yıllık ilk olarak 1908’de “Catalogus Codicum Astrologorum Graecorum”da ardından 1916’da S. Lambrou tarafından kısmen ve 1994’de R. Mercier tarafından “Corpus des Astronomes Byzantins of Louvain-la-Neuve” serisinde tamamen yayınlanmıştır.[114] Claudius Ptolemy’nin “Almagest” adlı çalışması ve Pers astronomi geleneği temel alınarak hazırlanan 23 sütunluk tablonun 1. sütunu ayların Rumca (Bizans takvimi) ve İslami (hicri) adları ve bazı Pazar günlerinin Ortodoks ayin isimleriyle ilişkilendirildiği 2, 3 ve 4. sütunları sayılarla sembolize edilen haftanın günlerin (örneğin Pazar günü üçün 7 rakamı), 5-15 arası sütunları güneş, ay ve 5 gezegenin burçlar kuşağındaki pozisyonları, 13. sütunu gün, saat ve dakikaların süresi, 14. sütunu ayın günlük hareketleri, 15. sütunu ayın gün ortasındaki pozisyonu, 16-21 arası sütunları ayın güneş ve gezegenlerle kavuşma konumu, 22. sütunu ayın kavuşma konumu ve tutulmaları, 23. sütunu 5 gezegenin 20 parçaya ayrılmış burçlar kuşağındaki evreleri kayıt edilmiştir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Notlar
[1] II. Manuel Megas Komnenos “Μανουήλ Β΄ Μέγας Κομνηνός” (1324-1333)
[2] Panaretos’un notlarında Pairanes olarak bahsi geçmekte olup, Fallmerayer tarafından “Bayram” olarak çevrilmiş ve genelde kabul görmüştür.
[3] Άσώματος. Palaiomatzouka’da bugünkü Hamsiköy
[4] Miller, 1926: 43-44
[5] Basileios Megas Komnenos “Βασίλειος Μέγας Κομνηνός”. İmparator II. Aleksios ile Laz lider Bekha Jaqeli’nin (Yunanca Πεκάι) kızının oğludur.
[6] Konstantinople patriği XIV.John Kalekas (1334-1337) hatta alim Nikephoros Gregoras imparatorun evliyken yaşadığı ilişkiye şiddetle karşı çıkmışsa da Trabzonlu İrene ile Basil Komnenos’un imparator boşanmadan önce III. Alexios ve John adlı 2 oğulları ile Theodora ve Maria adlı iki kızları olmuştur.
[7] Yunanca Άγίου Κηρίχου.
[8] Yunanca Αχάνταχας.
[9] Yunanca Μινθρίον. Mitra kültüne adanan bu tepede bulunan tanrı heykeli St. Eugenios tarafından devrilince din adamı şehit edilmiştir.
[10] Yunanca Ειρήνη Παλαιολογίνα.
[11] Trabzonlu İrene Aralık 1349’da oğlu (John) Yannis’in tahta çıkış töreni için Trabzon’a dönmüş, Eylül 1351’de Limnia arhontu Konstantine Doranites üzerine düzenlenen sefere komuta etmiş olup, hakkındaki son kayıt 1381’de torunu III. Manuel’in (1390-1417) vaftiz törenine katıldığıdır.
[12] Yunanca Τζανιχίτης. Canik, Zanik, Tzanik adlı liderin adının hem Doğu Karadeniz’in yerli halkı Tzanlar ile hemde Canik dağları ile benzerliği dikkat çekicidir.
[13] Yunanca Μετζομάταις.
[14] Yunanca Δωρανίτης.
[15] Yunanca Καβασίται.
[16] Yunanca Καμαχηνός.
[17] Yunanca Παρχάριν. Metinde özel bir ad hatta yerleşim birimi gibi bahsedilen Parhar Karadeniz Rumcasında “yayla” anlamının (Papadopulos, 1958: II 162) yanı sıra Doğu Karadeniz sıradağlarını, Trabzon Türkçesi’nde ise güneydeki yaylalardan esen rüzgârı tanımlamaktadır. (Öztürk, 2005: 937). Gürcüce parkhali “otlamak için uygun yer” anlamına gelip, Yusufeli Altıparmak köyünün eski adı Parhal ve Balcılı köyünün eski adı Parh ile ilişkilidir. Parh, Parhal, Parhar Hititçe parku “yüksek” (Melchert, 1993: 167) kelimesinden kök alıyor olmalıdır. Kanımca burada kastedilen mevki -o dönem için Çepniler ile Rumların hâkimiyet mücadelesi verdiği- kuzeybatı Gümüşhane civarındaki otlaklar kastedilmektedir.
[18] Yunanca Αμιτιώτας. Akkoyunlu Türkmenlerinin başkentleri Amid (bugünkü Diyarbakır) olduğu için Amitliler olarak adlandırılmıştır. 1468 yılında Akkoyunlu başkenti Tebriz’e taşınmıştır.
[19] Anna Anachoutlou Megale Komnene (Άννα Μεγάλη Κομνηνή)
[20] Michael Panaretos, 25, 26
[21] III. Yannis Megas Komnenos (Ιωάννης Γ΄ Μέγας Κομνηνός)
[22] Yunanca “Theotokos Chrysokephalos” adıyla bilinen kilise pek çok imparatorun mezarını barındırmakta, duvarlarında imparatorluk ailesinden kişilerin freskleri bulunmaktaydı (Bryer ve Winfield 1985: 238–243). Başlangıçta bir kadın manastırı olan Chrysokephalos’ta aynı zamanda imparatorların taç kuşanma törenleri de yapılıyordu. Bkz. Trabzon, Tarihi Eserler
[23] Michael Panaretos 27, 70.
[24] Ülkemizde kıran veya tâun denilen veba hastalığının, güneşte kolayca ölmesine rağmen, balgam ve pire dışkısı içinde, oda sıcaklığında uzun süre canlı kalabilen basilleri “Ksenopsilla Keopis” denilen fare pireleriyle de insanlara geçebilmektedir. Yazılı kaynaklarda ilk veba salgını MS 542’de Akdeniz havzasında ortaya çıkarak Mısır, Kuzey Afrika, Suriye, Filistin, Anadolu, İtalya, Galya hatta Germania’ya dek yayılmıştır. İkinci büyük salgın ise Çin ve Orta Asya’da ortaya çıkarak Asya’nın yanı sıra tüm Avrupa ve Afrika’ya dek ilerlemiş, milyonlarca insanın ölümüne yol açmıştır.
[25] İtalyanlar, Ortodoks Hristiyanlar (Yunanlı, Slav, Romen) ve Müslümanların birlikte yaşadığı Tana’da Venedikli tüccar Andreleo Civrano bir kavga sırasında Ömer adlı Müslümanı itiş kakış sırasında öldürünce kentteki Tatarlar kentteki Katoliklere saldırarak ev ve iş yerlerini yıkmış, olaylar hızla civar kentlere de sıçramıştır. Kefe, Tatar kuşatmasına karşı 2 yıl boyunca direnmiş, bu sırada Tatar askerleri ağrılı ve çıbanlı bir hastalıktan ölünce Tatar hanı ölü askerleri mancınıklarla kent surlarının gerisine fırlatarak Kefeliler’in de hastalanmasını sağlamışsa da barış yeniden sağlanmış ve Venedikliler Tana’ya tekrar dönebilmiştir. Bununla birlikte felaket sona ermemiş İtalyan gemicilerin 1348 Ocak ayında Ceneviz’e taşıdıkları veba tüm Avrupaya yayılmış ve kıta nüfusunun ¼’ünden fazlasına tekabül eden 25 milyon insan ölmüştür.
[26] Gasquet, 1980: 12
[27] Historie Florentine, apud Muratori, RIS, xiii, 964
[28] Μαχμύτ Είκεπτάρις
[29] Yunanca Τζικαϊν
[30] Yunanca Αχχής Αιναπάκ
[31] Panaretos’un metninde pek çok Türkçe isim gibi Çiknides (Τζικνίδες) formunda yanlış yazılmıştır.
[32] Panaretus, Accedunt Trapezuntinae, 13
[33] El-Ömeri, 1838:379-80
[34] III. Alexios Megas Komnenos “Αλέξιος Γ΄ Μέγας Κομνηνός” (5 Ekim 1338-20 Mart 1390). Basil Komnenos ile İrene’nin gerçek adı John olan 2. oğulları, Alexios, Theodora ve Maria’nın kardeşi olmakla birlikte tahta çıkınca dedesi II. Alexios’a atfen Alexios adını almıştır.
[35] Theodora Kantakouzene’den 7 çocuğu olmuştur: Basil, III. Manuel, Eudokia (önce Kelkit beyi Emir Taceddin ardından Sırp prensi Constantine Dragaš ile evlenmiştir), Maria (Khalybia emiri Süleyman bey ile evlenmiştir), adı bilinmeyen kız kardeşi (Erzincan emiri Muharrem ile evlenmiştir), Anna (Gürcü kralı V. Bagrat ile evlenmiştir) ve adı bilinmeyen bir kız kardeş. Bu çocuklar dışında III. Aleksios’un adı bilinmeyen metresinden en az 2 gayrimeşru çocuğu doğmuştur. Bunlardan Andronikos, Gürcü kralı IX. David’in kızı Gulhan Eudokia ile evlemişse de kısa bir süre sonra öldürülmüş, dul karısı Eudokia Trabzon imparatoru olacak (1390-1416) III. Manuel ile evlenmiştir
[36] Bryer, 1975: 144; Miller, 1968: 57. Bu dönemde Katolik Avrupa’nın Müslüman karşıtı önyargılarıyla Trabzon’a gelen Kordobalı Pero Tafur, Trabzon imparatorunun kızlarını siyasi, askeri ya da ekonomik yarar sağlama amacıyla Türkmen Beyleri ile evlendirmesinden doğal olarak rahatsız olmuştur.
[37] Paydaş, 2004: 218; Memmedov, 1994: 373
[38] Akgündüz, 1991: 260-261, 296
[39] Yunanca πιγκέρνης.14. yüzyıldan itibaren Bizans ve Trabzon saraylarının imparatorun akrabaları ve yetenekli generallere verdiği bir unvandır. Yunanca epikerannymi “şarap karıştırmak” kelimesiyle ilişkili olup Latince pincerna formuyla geçmiştir.
[40] Bryer ve Winfield, 1985: 327
[41] Yunanca Ηεριάνυς
[42] Yunanca foton (φωτών). Hz. İsa‘nın 6 Ocak günü Ürdün nehrinde vaftiz edilmesi anısına düzenlenen törenin adıdır. Deniz, göl veya nehir kenarına giden kilise cemaati ayinin ardından sahile gitmekte, kutsal haç ruhani lider tarafından atılmakta, gençler suya dalarak haçı almak için yarışmakta, bulan altın bir haç ile ödüllendirilmektedir.
[43] Yunanca Ιαςώνιν. Panaretus’un metninden anlaşıldığı kadarıyla İsa’nın doğum günü 25 Aralık’ta Giresun’da Fota bayramını 6 Ocak’ta İason burnunda kutlamıştır. Yason burnunun Trabzon imparatorluğu döneminde dini öneme sahip olmasının yanı sıra bugünkü 19. yüzyıl yapımı kilisenin öncülünün en azından 14. yüzyıla dek indiğini göstermektedir.
[44] Panaretos, idam edilenlerin suçu hakkında bilgi vermemiştir (Panaretus, Accedunt Trapezuntinae, 21)
[45] Yunanca Δικαίσμον
[46] Emiroğullarının toprakları antik Khalib halkının yaşadığı coğrafyayı kapsamakta olup, 1365 tarihinde Hacı Emir hastalanarak yerini oğluna bırakmışsa da sonradan sağlığına kavuşunca tekrar başa geçmeye çalışınca baba-oğul çatışmış, Taceddinoğulları fırsattan faydalanmaya çalışmışsa da Hacı Emir’in oğlu Süleyman 1396’da Giresun’u ele geçirmiştir.
[47] Yunanca Larahanin (Λαραχάνιν) köyü. Cumhuriyet döneminde Akarsu olarak adlandırılmıştır.
[48] Yunanca Χασδενίχαν olarak geçen toponim ile Maçka’da eşleşen bir köy bulunmamakta olup, bir ihtimal Haçavera’nın yanlış yazılmış formu olabilir (Panaretus, Accedunt Trapezuntinae, 29)
[49] Anadolu kentlerinde siyasî ve idarî boşluğu dönem dönem ahiler doldurmuş olmalıdır ki Esterebadî’ye göre Ahi Ayna Bey Erzincan’ı para karşılığı satın almıştır (Esterebadi, 1990: 156)
[50] Yunanca Γόλαχαν. Pontus arşivinde Gümüşhane ilinin kuzeyinde Santa yakınlarında Müslüman olmuş bir köyün adı olarak geçmekteyse de (Arxeion Pontou (14) Atina. s. 138). Trabzon ili, Araklı ilçesi, Taşgeçit köyünün eski adı olan Kolaşa’da olabilir Bkz. Araklı, Kolaşa
[51] Yunanca Κορδυλη. Trabzon Akçaabat ilçesi, Akçakale beldesinin eski adıdır. 1461 yılında, Trabzon Osmanlı tarafından fethedilmesine karşın Kordil kalesinde yaşayan Rumlar 6 yıl boyunca işgale direnmişlerdir. 1467 yılında kaleyi ele geçiren Mahmut Paşa saldırı sırasında ölmüş cesedi kalede defnedilmiştir. Antik Çağ’da Pliny’nin Kordil limanı adıyla verdiği (Pliny Nat. VI.4) yerleşim Arrian’a göre (Arrian, Periplus, 17) Yoros burnundan 40-45 stadia doğuda yer almaktadır.
[52] Yunanca Άγίου Φωκά.
[53] Yunanca Mintron (Μίνθρον) Boztepe’nin eski adı.
[54] Mihail Panaretus bazı soylularla birlikte bu geziye bizzat katılmıştır.
[55] Yunanca Meytanin (Μαιτάνιν). Panaretus’un ifadesi (37) Trabzon şehir meydanının Trabzon imparatorluğu döneminde bile Farsça “meydan” olarak adlandırıldığına dair önemli bir delildir.
[56] Venedik temsilcisine Pailon (Παιλον) Ceneviz temsilcisine konsulu (Κονσουλου) denilmektedir.
[57] Bugün Maçka ilçesine bağlı Ocaklı köyü
[58] Akçaabat ‘ın 20 km güneyinde, Maçka’nın 10 km batısında yeralan bir yaylanın adıdır.
[59] Aleksios’un oğlu Manuel ise 6 Eylül 1377’de Gürcü kralı VII. David’in (1318-1360) kızı Koulkanhad ile evlenmiştir (Miller, 1926: 64)
[60] Yunanca Araniotes (Άρανιώτας). Fallmerayer yağmacıların Türk ve Gürcü olmayan başka bir grup olduğunu bildirerek bölgenin yerlileri ile ilişkilendirmekteyse de bunların Osmanlı azapları (αζάπικα) olduğu teknelerini Giresun adası (Arethia) üzerinden geldikleri için bu adı aldıkları iddia edilmiştir (Bryer, 1975: 146)
[61] Yunanca Μαρμάρων
[62] Yunanca Πέτρωμαν. Tirebolu’dan yaklaşık 8 km uzaklıkta Tirebolu-Torul Karayolu üzerinde yer alan Örenkaya köyünde yüksek bir kayalık üzerinde bulunan küçük bir kaledir.
[63] Yunanca Φιλαβοωίτην. Bugünkü Harşit deresi.
[64] Bryer burasının Kürtün civarındaki Sümüklü köyü olduğunu iddia etmiştir ki köy 1717 ve 1733 yıllarında bile Hristiyan köyü olarak kayıtlıdır (Bryer, 1975: 147)
[65] Brosse gibi yazarların çadır olarak adlandırdığı similika (σιμύλικα) kelimesinin tam anlamı bilinmemektedir.
[66] Yunanca Σθλαβοπιάστιν.Bugünkü Vakfıkebir – Büyük Liman.
[67] Yunanca Κοτζαντα
[68] Yunanca Βουβώνων. Karadeniz Bölgesi’nde vuvuz “Deri üzerinde meydana gelen sert nohut büyüküğünde çıkıntılar” adıyla bilinen hastalık olmalıdır (Öztürk, 2005: 1164). Antik Yunanca Βουβώνων ise kasık bölgesinde meydana gelen şişliklerin adıdır (Lidell ve Scott, 1883: 289)
[69] Yunanca Τρικομιάν
[70] Yunanca Δρύωναν
[71] III. Manuel Megas Komnenos “Μανουήλ Γ΄Μέγας Κομνηνός” (16 Aralık 1364-1417). III. Aleksios ile Theodora Kantakouzene’nin oğlu olup, Basil, Eudokia, Ann ile adı bilinmeyen 3 kardeşi ve Andronikos adlı bir üvey kardeşi bulunmaktaydı. 6 Eylül 1376’da Gürcü kralı VII. David’in kızı Kulkanhant (sonradan Eudokia adını almış) ile evlenmiş, Basil ve Alexios adlı 2 oğulları olmuş daha sonra İstanbullu Manuel Angelos Philanthropenos’un kızı olan Anna Philanthropene ile evlenmiştir.
[72] Hacı Emir’in asker sayısı için 1404’de Clavijo, 10 bin, 1386’da Panaretos 12 bin rakamını verirken, Esterabadî’nin Kadı Burhanettin’e düşman güçleri sayarken Mutahharten’in 5 bin, Karamanoğlu’nun 10 bin, Mahmut Çelebi’nin 6 bin, Taşanoğlu’nun bin, Bafra valisinin bin askeri olduğunu bildirmesi Hacı Emir ve Kadı Burhanettin dışındaki Türkmen güçlerinin Trabzon imparatorluğunun potansiyel düşmanlarının sayısını göstermesi açısından önemlidir (Esterabadî, 1990: 411)
[73] I. Bayezid İstanbul’u kuşattığı için Kutsal sinod toplanamayınca Alania metropolü İstanbul değil Trabzon tarafından atanmıştır.
[74] Hrysanthos, 1933: 476, 477, 480, 483-484
[75] Clavijo, 1859: 62
[76] Schiltberger, 1997: 102, 106
[77] Bu rakam fazlasıyla abartılıdr
[78] Clavijo, 1859: 62
[79] Clavijo, Trabzonlu Rum askerleri ile Türklerin aynı şekilde ata bindiğini, kılıç ve yay kullandıklarını bildirmiştir (1850: 64)
[80] IV. Aleksios Megas Komnenos “Αλέξιος Δ΄ Μέγας Κομνηνός” (19 Ocak 1382-1417). III. Manuel ile Gürcü kralı VII. David’in kızı Koulkahad’ın (Eudokia adını almıştır) oğlu olup, 1395’de Theodora Kantakouzene ile evlenmiş, Alexander, IV.John (1429‑1458) ve David (1458‑1461) adlı 3 oğlu ile Bizans imparatoru V. John Palaiologos’un (1425‑1448) ile evlenecek Maria ve Sırp despotu Durad Brancović (1427‑1456) ile evlenecek İrene dahil 4 kızı olmuştur. İmparatorun ayrıca Valencia adlı gayrımeşru bir kızı daha olduğu ve Santorini yöneticisi (archon) Niccolo Crispo ile evlendiği iddia edilmiştir (Barzos, 1983: 269)
[81] Trabzon şarabına “zamura” adı verilmekteydi.
[82] Bertrandon, 1807: 223-225
[83] Bu kulenin şapelindeki bir freskte imparatorun tasviri yer almaktaydı.
[84] Yunanca tekil formu πάροικος “mülk sahibi olmayan köylü”
[85] Bryer, 1988: 318
[86] Pero Tafur, 1926: 116, 130, 138, 150
[87] İmparatorun cesedi önce Theotokos Theoskepastos manastırına gömülmüşse de sonradan IV. John tarafından Panagia Chrysokephalos’un tapınak bölümündeki muhteşem bir mezara taşınmıştır. Türk-Yunan savaşı sırasında mezar açılarak kemikleri Yunanistan’a götürülmüş ve Makedonya’da inşa edilen Panagia Soumela manastırına gömülmüştür.
[88] IV. Yannis Megas Komnenos “Ιωάννης Δ΄ Μέγας Κομνηνός” (1404/5 – ?). IV. Aleksios ile Theodora Komnene Kantakouzene’nin oğlu Alexander (Skandarios), David ve Maria’nın (Bizans imparatoru VIII. John Palaiologos’un karısı) yanı sıra adı bilinmeyen 3 (kız) kardeşi daha vardır. Gürcü kralı I. Alexander’in (1413-1443) kızı Bagrationi ile evliliğinden Aleksios (1455-1463) adlı oğlu (İstanbul’da başı kesilmiştir) ile Theodora (Uzun Hasan ile evlenmiştir) ve Eudokia adlı kızları olmuştur. İkinci evliliğini ise 1438’den önce bir Türkmen emirinin kızı ile yaptığı sanılmaktadır (Barzos, 1983: 271)
[89] Glukatis, 1983: 324-335
[90] Evangelidis, 1994: 204
[91] Bryer, 1980: 178-195
[92] II. Sultan Mehmet, 29 Mayıs 1453 günü “Feth-i Mübin”i gerçekleştirdiği için Fatih (Ebü’l feth) ünvanı almıştır.
[93] “Ve bil-cümle birgün Hünkâr Mahmud Paşa’ya eyitti: – Mahmud, birkaç niyetim var. Umarım ki Hak Teala ben zayıfa kuvvet verip, anı nasib ede. Evvel biri, şol İsfendiyar vilâyetidir ki, Kastamonu ve Sinob ve Koyulhisar’dır. Benim huzurumu bunlar giderir. Ve biri şol Trabzon’u bir cünüb kafir yiyip yürür. El-hasıl bunlar benim maksudumdur. Gece ve gündüz hayalimden gitmez” (Neşri, 1957: II, 741)
[94] Fatih, Sare Hatun’un Trabzon için bunca zahmete değmeyeceğine, gelininin ülkesini kendisine bağışlaması dileğine karşılık “Ana ! Bu zahmatlar Durabuzun içün değüldür. Bu zahmatlar Din-i İslam yolınadır. Kim ahrette Allah hazretine varıcak hacil olmayavuz deyüdür. Zira kim bizim elümüzde İslam kılıcı vardur. Ve eğer biz bu zahmatı ihtiyar etmesevüz bize gazi demek yalan olur.” demiştir (Aşıkpaşaoğlu, 1947: 08)
[95] Konu hakkında detaylı bilgi için Bkz. Emecen, 2003: 33-48
[96] Akçabat, Akçakale’deki Aya Foka Manastırı civarı
[97] Bryer, Sinop, Giresun, Tirebolu, Görele, Trabzon ve Rize‘nin surlarla çevrili şehirler olmakla birlikte tam anlamıyla korunaklı olmadıklarını bu yüzden tehlike baş gösterdiğinde Karadenizlilerin sık ağaçlı ormanlarla kaplı vadilere saklandığını bildirmiştir (Bryer, 1975: 113-148) ki bu yüzden İoannes Lazaropoulos tahminen 4 bin kişilik kent sakinini “karı gibi korkak ve vatan haini” olmakla suçlamıştır (Laonicus Chalkokondyles, 1843: 462-66)
[98] Aşıkpaşaoğlu, 1947: 250-267
[99] Hinz, 1992: 243
[100] David Megas Komnenos “Δαβίδ Μέγας Κομνηνός” (1407 veya 1409-1463) son Trabzon imparatoru (1459-1461) olup, IV. Aleksios ile Theodora Kantakouzene’nin üçüncü oğludur. Önce Kırım yarımadasında yeralan Theodoro prensliğinin yarı bağımsız yöneticisinin kızı Maria ile o ölünce VI. John Kantakouzenos’in torunu Helena Kantakouzene ile evlenmiştir. Helena’dan Basil, Manuel ve George adlı 3 oğlu ile Anna (Aşağı Makedonya valisi Zağanos Paşa ile evlenmiştir) ve adı bilinmeyen bir kızı (Guria yöneticisi Gürcü prensi Mamia Dadiani evlenmiştir) daha olmuştur.
[101] Neşrî, 1957: II, 749-51
[102] Uzun Hasan Trabzon hakkındaki taleplerine ek olarak Yıldırım Bayezid’ın Kara Yükük Osman’a söz verdiği sarık ve halılarında gönderilmesini isteyince Fatih, Akkoyunlu elçisine siz gidiniz ben gelecek yıl kendim gelir öderim diyerek kesin tavrını ortaya koymuştur.
[103] “Kephale” veya “kephalatikevon” il yönetiminde en yüksek rütbeli memurlara verilen unvan olup 13. yüzyıl ortalarından itibaren “doukas” kelimesinin yerine kullanılmaya başlanmış, 14. yüzyılda themadan daha küçük yönetim birimleri olan kapetanikionların yöneticilerinin ünvanı olmuştur.
[104] Miklosich ve Müller, 1887: 468‑469; Ouspensky, 1927: 61, nr. doc. 103; Trapp, 1900: no. 25350.
[105] Hrisantos, 1933: 52, 79
[106] Bryer ve Winfield, 1985: 219, 319.
[107] Shukurov, 1994: 62
[108] 1313 ve 1323’de Emir Bayram Trabzon ve Maçka’ya, 1336’da Şeyh Hasan Mithra Dağı’na (Boztepe), 1340, 1341, 1343, 1351’de Amitliler (Akkoyunlular) Trabzon ve Haldiya’ya, 1348’de Ahi Ayna Bey Trabzon’a, 1355’de Türkler Kheriana (Şiran) ve Sorogaina’ya, 1357’de Hacı Emir Maçka’ya, 1360’da Hoca Latif Haldiya’ya, 1361’de Ahi Ayna Bey Kolaha’ya, 1368’de Kılıç Arslan Haldiya’ya, 1369, 73 ve 74’de Türkler Kolaha ve Kheriana’ya saldırdığına dair kayıtların bulunması Trabzon ordusunun neredyse sürekli savaş halinde olduğunu göstermektedir.
[109] Heath, 1984: 23-24
[110] Sayılı, 1981: VI
[111] Pingree, 1985: 37
[112] Codex 525 (fols. 155v-171v)
[113] Çalışma yanlışlıkla 14. yüzyılda yaşamış Bizanslı memur Andrew Libadenos’a atfedilmiş olmakla birlikte rahip Manuel tarafından yazıldığı sanılmaktadır (Lampsides, 1968: 183)
[114] Lambru, 1916: 33-50; Mercier, 1994.
Harikulade bir çalışma olmuş Sayın Öztürk gerçekten kelimenin tam anlamıyla muhteşem başarı ve çalışmalarınız devamını diliyorum.