Karadeniz Tarihi

Nikomedeia, İzmit Tarihi: Bizans ve Selçuklu dönemi

Makale: Özhan Öztürk

Emevi halifesi I. Muaviyye döneminde 674 yılında Kapıdağ yarımadası ile İzmit körfezi civarında kışlayan Araplar Nikomedeia ve Byzantion’u 7 yıl süreyle kuşatmış ve civarını yağmalamıştır.  Süleyman bin Abdülmelik (715-717) döneminde 717 yılında III. Theodosios’a (715-717) karşı ayaklanan Anatolikon Theması’nın askeri valisi[1] III. Leon, Konstantinopolis üzerine yürürken Nikomedeia’yı işgal etmiş buradaki garnizonu ve imparatorun oğlunu esir etmiştir.

Leon’u destekleyen Arap komutan Mesleme bin Abdülmelik desteğine karşılık bulamayınca Konstantinopolis üzerine yürürken askerlerinin bir bölümünü, Mardasan komutasında Nikomedeia’ya göndermişse de iktidarı ele geçiren Leon 80 bin kişilik Arap ordusunu bozguna uğratarak kılıçtan geçirmiştir. Abbâsî halifesi Mehdi’nin (775-785)  oğlu Harun 781 yılında Konstantinopolis üzerine yürümüşse de kont Niketas tarafından durdurulmuş, Araplar önce Nikomedeia’yı yağmalamış ardından Üsküdar’a dek ilerlemişse de geri dönmüşlerdir. 845 yılında Arap yazar İbn Hurdadbi İstanbul yolu üzerindeki duraklardan biri olduğunu açıkladığı kentin harabe halinde olduğunu bildirmiştir[2].

Bizanslı General Bardas Skleros, Ermeni, Gürcü ve Türkmenlerle anlaşarak tacı ele geçirmek için imparator II. Basil’e karşı 976-979 tarihleri arasında Anadolu’da bir ayaklanma çıkarmış Kaesaria, Antiokh gibi pek çok kent ile birlikte Anadolu’nun önemli bir bölümünü kontrol etmeyi başarmıştır. Skleros’a bağlı askerler Çanakkale boğazını kontrol altına alıp İstanbul’u kuşatma altına alırken Basil, 7 yıl önce bir manastırda inzivaya çekilmiş olan isyankâr General Bardas Phokas’ı göreve çağırmış o da Tao kralı III. David’in gönderdiği 12 bin süvarinin de desteğiyle 24 Mart 979 günü Nikea önlerinde mağlup etmiştir.

İsaac Komnenos oğlu Aleksios ile Norman asıllı Ursel’i büyük bir ordunun başında Anadolu’ya göndermiş, Ursel askerleriyle Anadolu’da kendi devletini kurmak için ayrılınca Türk güçlerinin karşısında tutunamayan Aleksios yenilmiş ve ancak kurtarmalık vererek serbest kalabilmiştir. Sivas civarına yerleşen Ursel burada Artuk Bey’in baskısından kaçarak Nikomedeia’ya gelmiş ve VII. Michael Doukas Parapinakes’in (1071-1078) üzerine gönderdiği orduyu yenerek, esir aldığı imparatorun amcası İoannes’i imparator ilan etmiştir. VII.  Mikhael, Artuk Bey’den yardım istemiş, Türkmenler Sakarya ırmağını geçerek Ursel’i yenmiş ve kurtarmalık karşılığında İonannis’i Mikhael’e teslim etmiştir.

1078’de yine Anatolikon Theması yöneticilerinden III. Nikeforos Botaniates, Türkmenlerin de desteğiyle Bizans imparatoru Mikhail’in üzerine Konstantinopolis’e yürümüş, bu sırada Nikomedeia ile birlikte Khalkedon ve Krizopolis’i de ele geçirmiş, Konstantinopolis’e girerek kendini imparator ilan etmiştir (1078-1081).

Aynı yıl General Nikephoros Melissenos tahtı ele geçirmeye çalışmış[3], karısı Eudocia Komnenos’un ağabeyi Akeksios’a krallığı ikiye bölmeyi önermiştir. Selçuklular’a Orta Anadolu’da bazı kaleleri terk etme karşılığı aldığı destekle Nikomedeia’yı kuşatmışsa da başarılı olamamış o da Üsküdar üzerinden Kadıköy’e yürümüştür. Kargaşa ortamı sırasında I. Aleksios Komnenos (1048–1118) tahta çıkmış, gece baskınları yaprak kenti kuşatan asi general ve Selçuklu ordusunu dağıtmaya çalışmışsa da sonunda Süleyman Şah’ı para karşılığı çekilmeye ikna etmiş, İzmit Körfezi‘ne dökülen Drakon (Dragos) çayı iki devlet arasında sınır kabul edilmiştir[4].

Süleyman Şah Suriye seferine çıkarken İznik’te naip ve başkomutan olarak bıraktığı Ebu’l Kasım Drakos Antlaşması’nı tanımayıp, 1081’de Marmara kıyıları ve Boğaz’ın Anadolu yakasını yağmalamış hatta Gemlik Körfezi’ndeki Kios‘u ele geçirerek burada bir donanma inşasına başlamıştır. Manuel Butumites komutasındaki Bizans donanması Kios limanına gelerek inşa halindeki Türk gemilerini yakarken hem Bizans ordusunun hem de Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın Emir Porsuk yönetimindeki 50 bin kişilik bir orduyu üzerine göndereceği haberini alınca geri çekilmiştir.[5] Böylece I. Aleksios Komnenos (1048–1118), 1085’de Norman saldırılarını püskürtmesinin ardından Nikomedeia üzerine yürüyerek bölgeden Türkmenleri çıkarmış ve Marmara’nın güney kıyılarını tekrar ele geçirmiştir. Marmara sahillerindeki şehir ve kalelerin Bizanslılar’ın eline geçmesine kızan Melikşah Ebul’ Kasım’ın üzerine 1092 yılında Emir Bozan’ın komutasında bir ordu göndererek öldürmüştür.[6]

1097 yılında Anaolu’ya giren Haçlı ordusu Nikomedeia ve civarını yağmalamış, 1101’deki ikinci sefer sırasında Dorilaion’u üzerine yürürken Türkmenler tarafından püskürtülmüşlerse de dönüş yolunda Bizans topraklarının zenginliğine göz dikip, başta Nikomedeia olmak üzere bölgeyi yağmalamak istemişlerse de halkın direnişiyle karşılaşmışlardır. 26 Nisan 1097 günü Pelakanon civarında toplanan Haçlı ordusunda bulunan Champagne Kontu Etienne de Blois, Türklerin yeni ele geçirdiği bölgedeki harabiyeti Türklere ama daha çok eski depremlere bağlamıştır. II. İoannes Komnenos döneminde Balkanlardan getirilen Sırp ve Peçenek esirler Nikomedia’ya yerleştirilerek, bölgedeki Hristiyan nüfusun artırılarak Türkmen akınlarına karşı savunma desteklenmiş bölge 1337’de Bizans egemenliğinde kalmıştır.

Konstantinopolis ve Nikomedeia’nın Haçlılar tarafından işgal edilmesi üzerine imparator III. Aleksios Angelos imparatorluk hazinesi ile birlikte Trakya’ya kaçmış, Bizans başkentinde sürgün olan I. Gıyaseddin Keyhüsrev ise Phrygia bölgesinde yönetici olan Manuel Mavrozomes’in yanına sığınmıştır[7]. Bu sırada Aleksios Komnenos’un damadı Theodor Laskaris, Nikea’da bağımsızlığını ilan etmiş, 1207’de Latinler’e karşı saldırıya geçerek Nikomedeia’yı ele geçirmeyi başarmıştır. Manuel Mavrozomes, Keyhüsrev’i kızıyla evlendirmiş, II. Rükneddin Süleymanşah’ın ölümünün ardından Selçuklu beyleri Keyhüsrev’i tahta oturtmak isteyince damadına askerleriyle birlikte Konya’ya dek eşlik ederek arkasında olduğunu hissettirmiştir. Mavrozomes ile Keyhüsrev’in ittifakını tehlikeli bulan Laskaris, David Komnenos ile Paphlagonia’daki mücadelesine ara vererek ikilinin üzerine yürümüş, çoğunluğu Türklerden oluşan kuvvetleri bozguna uğratmışsa da doğuda Trabzonlular’ın ilerlemesi üzerine zaferini karlı bir barış ile taçlandıramadan geri dönmek zorunda kalmıştır.

Nikea devletinin güçlenmesinden endişelenen Gıyasettin Keyhüsrev Latinler ile anlaşmış hatta Komnenos hanedanının varisi III. Aleksios’u da Nikea tahtını kendisine vaat ederek yanına alıp, Nikea üzerine yürümüştür. Kilikya Ermeni Krallığı’nın da yardımını alan Laskaris, savaş meydanında Selçuklu kuvvetlerini bozguna uğratmıştır. Savaş sırasında Keyhüsrev öldürülüp, Aleksios Komnenos ise esir edilince bu başarıdan cesaret alan Laskaris nihai hedefi olan Konstantiopolis’i ele geçirmeyi denemişse de başarılı olmamıştır. Moğollar’ın Anadolu’ya girip Kösedağ Savaşı’nda yendikleri Selçuklular’ı vergi aldıkları bir devlet durumuna sokmalarının ardından Türkmenler sınır boylarına kaçmaya başlayınca sınır köylerinde yaşayan Rumlar yer değiştirmiş, bir bölümü Nikomedeia’ya civarına yerleşmişlerdir.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Kocaeli, İzmit Tarihi Makale Serim

Antik Çağ’da Kocaeli: Astakus, Olbia
Nikomedeia, İzmit: Antik Çağ Tarihi
Nikomedeia, İzmit Tarihi: Bizans ve Selçuklu dönemi
İzmit Osmanlı dönemi tarihi
İşgal Döneminde İzmit: Kuva-yı İnzibatiye, Yunan İşgaline direniş, Yahya Kaptan Olayı ve Gazeteci Ali Kemal’in katli
Kocaeli Cumhuriyet dönemi, Tarihi Eserler ve Sikkeler
Kandıra, Kerpe ve Kefken Tarihi
Gebze Tarihi (Libyssa, Dakibyza)
Karamürsel Tarihi (Praenetus, Drepanum, Hellenopolis)

Notlar

[1] Yunanca stratagos (στρατηγός) “askeri lider” anlamına gelmektedir. Helenistik dönemde ve Bizans imparatorluğunda askeri yöneticilere verilen unvandır.

[2] Ibn Khordadbeh, 1997: 6, 102

[3] Anna Komnena, 1996: 81

[4] Anna Komnena, 1996: 124-126

[5] Anna Komnena, 1996: 197-98

[6] Anna Komnena, 1996: 201-204

[7] Kaya, 2006: 112. İbn Bibi, Keyhüsrev’in imparatorun huzurunda kendisine küstahlık eden bir Frenk Şövalyesini öldürdükten sonra -hamisi durumunda olan III. Aleksios’un tahttan indirilmesinden sonra- Frenklerin intikam almaya kalkışması üzerine kentten ayrıldığını bildirmiştir (İbn Bibi, 1956: 57).