Karadeniz Tarihi

İzmit Osmanlı dönemi tarihi

Makale: Özhan Öztürk

Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi güney Marmara bölgesinde merkezi yönetimden kopan yerel Rum beylerinin bağımsız davranmalarını fırsat bilerek bu kentleri tek tek ele geçirmeye çalışmıştır. Osman Gazi 1299’da İnegöl, 1301’de Yenişehir, 1302’de Koyulhisar, 1308’de Karahisar, 1313’de Lefke, Akhisar, Geyve,  Mekece ve Gölpazarı, 1326’da Orhan Gazi Bursa, 1327’de Akçakoca Bey Kandıra, Karamürsel ve Aydos’u (Kartal) ele geçirmiştir. 1329’da III. Andronikos Nikea üzerindeki kuşatmayı kaldırmak için Orhan Gazi’nin üzerine yürümüşse de yenilince kent teslim olmuş (1330), 1 yıl sonra kuşatılma sırası Nikomedeia’ya gelmiştir.

Osmanlılar’ın yumuşak yüzlü yönetiminden memnun olan Rum halkı, kalelerin çoğunun savaşmadan teslim olmasını sağlamaktayken, Nikomedeia uzun süre direnmiş ancak Pelekanon’daki savaş sonrasında açlıkla yüz yüze gelince 1337’de teslim olmuştur. Osmanlı devletine bağlı bir sancak olan kentin ilk sancak beyi Süleyman Paşa olmuştur.

Osmanlı döneminde İznigümid[1], İznikmid[2], İzminik[3] adlarıyla birlikte Nikomedeia adı kullanılmaya devam etmiştir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde kentin fethini ve kent adına ilişkin yakıştırmayı aktarmıştır:

“Bu İzmit Kalesi İstanbul Rumlarının elinde iken 1339 yılında Orhan Gazi zamanında fethedilmiştir. Fethinde zorluk çekildiği için fetih sonrası kale yer yer yıkılmıştır. Bundan amaç kâfirlerin gücünü kırmak ve bir daha bu kaleyi alma umutlarından vazgeçirmektir. Halen yıkıntı artığı olarak deniz kıyısında dört köşe, bir kapılı büyük bir kulesi var. İçinde dizdarı ve neferleri var ise de içi gemi alayı ve kerestelerle doludur. Orhan bu kaleyi fethetmek için önce Koca Bey’i kumandan atayarak “İznimdir var git” buyurmuş. İşte İzmit de “İznim git” sözünün değişmesinden meydana gelmiştir, derler. Bazıları da “İzmagit” veya “İzimgit” derler”. İznikmid adı zamanla İzmit’e dönüşmüştür.”

1402’de Ankara Savaşı’nın kazanan Timur’un komutanlarından Mirza Ebubekir 1403’de 10 bin kişilik ordusuyla İzmit’i 10 gün süreyle kuşatmış, bu sırada Bizans İmparatoru’na haber göndererek topraklarını yağmalamama karşılığında vergi istemiştir. Mirza Ebubekir, aynı zamanda İstanbul’da bulunan bulunan Şehzade Süleyman Çelebi’ye haber göndererek Timur’a bağlılığını sunmasını istemiştir. Süleyman Çelebi, Timur’a Şeyh Ramazan’ı elçi olarak gönderdikten sonra aldığı izinle padişahlığını ilan etmiş bu sırada Bizans ile anlaşmak amacıyla İzmit, Pendik, Tuzla, Eski hisar ve Hereke’yi bırakma sözü vermiştir. Süleyman Çelebi, Osmanlı şehzadeleri arasında çıkan taht kavgasında önemli avantaj sağlamasına karşın önce kardeşi Musa Çelebi İzmit ve civarını ele geçirmiş ardından diğer kardeş Mehmet Çelebi, Bizans’ın da desteğiyle Musa Çelebi’yi yenerek 1413’de tek hükümdar olmuştur.

İzmit, Turgut mahallesi

1420’de Mehmed Çelebi, Beyazıd Paşa’yı İzmit Sancak beyliğine atamıştır aynı yıl İzmit sancağı Anadolu Eyaleti’ne bağlanmıştır. 1433 yılında bir gece kaldığı güzel bir kent olarak adını andığı İzmit üzerinden İstanbul’a giden Bertrandon de la Broquiere bölgedeki Rumların Latin Hristiyanlardan Türklerin ettiğinden daha çok nefret ettiğini belirtme gereğini duymuştur[4]. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde Bursa’nın yeni bir ticaret merkezi olarak öne çıkması neticesinde gerileyen İzmit, İstanbul’un başkent yapılmasının ardından inşa edilen çok sayıda kervansaray ile önemli bir durak kenti olarak yükselişe geçmiştir. II. Mehmed’in ölümünden sonra Şehzade Cem ile II. Beyazıd arasında çıkan taht kavgasında İzmit Beyazıd’ı İznik ve Bursa’nın yerel yöneticileri ise Cem’i desteklemiş, bu yüzden Beyazıd tahta geçtikten sonra Bursa ve İznik yağmalanırken İzmit zarar görmemiştir.

Osmanlı döneminde İzmit

İstanbul’u da etkileyen ve artçı sarsıntıları 45 gün boyunca süren 1509 İzmit depreminde kentin 5 camisi ve 300 ev yıkılmış, deniz kenarındaki surlar tamamen çökmüştür. 16. Yüzyılın ortalarından itibaren ekonomi bozulmaya başlamış, Rumeli’den Anadolu’ya göçen Hristiyan Arnavutlar’ın bir bölümü İzmit çevresinde toplanmış ve soygunculuğa başlamışlardır. İstanbul’un doğu ile bağlantısını sağlayan İzmit-Adapazarı-Bolu yolunun güvenliğini sağlamak için bölgedeki sancakbeylerinden birisi sürekli koruyucu olarak görevlendirmekle birlikte suhteler ve Yörüklerin de eşkiyalığa başlaması yüzünden alınan önlemler uzun süre etkisiz kalmıştır.  1522 yılına ait bir kanunnamede İzmit Sancağı’nın Gebze (Gekbuze), Yalova (Yalakabad), Görele, İznik, İznikmid, Şile, Kandırı, Yoros kazalarından oluştuğu görülmektedir[5]. 1523 İzmit tahrir defterine göre kentte 437 hane ve 152 mücerred Müslüman’a karşılık 31 hane 8 mücerred Hristiyan yaşamaktadır[6].

İzmit tren garı

1591 tarihli tahrir defterinde kentte 583 hane gözükmekte bunlarda da tahminen 2800 Müslüman ve 200 kadar Hristiyan’ın yaşamaktadır. IV. Murad döneminde (1623-1640) İzmit, Kocaeli sancağı adıyla Cezayir-i Bahr-ı Sefid Eyaleti’ne bağlanmıştır. 1592 yılında İstanbul’da başlayan veba salgını İzmit’e de sıçrayınca kentte ticari hayat durmuş, İstanbul-Anadolu karayolu ulaşımı durma noktasına gelmiştir.

1648 yılında IV. Mehmed’e karşı ayaklanan Gürcü Abdünnebi adlı bir sipahi çevresine toplanan güçlerle Niğde’den İstanbul üzerine yürümek istemiş, İzmit bölgesindeki devlet kuvvetlerinin direnişi aşmış, üzerine gönderilen öncü kuvvetleri bozguna uğratarak Üsküdar’a dek gelmişse de geri dönmek zorunda kalmış ve

Cumhuriyet döneminde İzmit

1659’da öldürülmüştür.

Ermeni asıllı Osmanlı şair, seyyah, diplomat ve tarihçisi Eremya Çelebi Kömürcüyan 1650’de İstanbul’dan kara yolculuğuyla 3 gün deniz yolculuğuyla 5-6 saat uzakta bulunan İzmit limanının özellikle başkentin yiyecek ihtiyacının karşılanması açısından önemini vurgulamıştır:

“İzmit’ten Doğu ve Orta Anadolu’yu İstanbul’a bağlayan yollar geçer. Doğudan ve güneyden gelen çeşitli ticari mallar İzmit üzerinden İstanbul limanına geçirilmek üzere Üsküdar’a sevk edilirdi. İzmit ve çevresindeki verimli topraklarda tarım ve hayvancılık yapılır, saray ve İstanbul’un iaşesi için buradan gemilerle İstanbul’da odun iskelesine tavuk, sığır ve odun taşınır.” [7]

XVII. yüzyıl başlarında Polonyalı seyyah Simeon kentte bulunan 180 Ermeni evinden bahsetmekte[8], Celali ayaklanmalarına bağlı olarak kırsal alandan daha güvenli görülen kente göç yaşandığını hane sayısının 853’ü bulduğu görülmektedir.

1651’de ayaklanan Abaza Hasan Paşa’da İzmit ve civarını yağmalayarak büyük zarar vermiştir.

Josephus Grelot 1677’de geldiği kente ait izlenimlerini anlatırken kentin etnik yapısı ve ticari canlılığından bahsetmiştir:

“Türklerin İzmit adını verdikleri bu kent, oldukça büyük ve kalabalık olup nice Rum kilisesi, güzel camiler, birçok han ya da kervansaray, çok sayıda pazar ile hal veya çarşılara sahip. Rum, Ermeni, Yahudi ve Türklerden oluşan 30,000 nüfusun nerdeyse tamamı kente büyük bir canlılık getiren ipek, pamuk, yün, kumaş, meyve, çanak, çömlek ve cam, vb. ticareti ile geçinirdi[9]

Evliya Çelebi, kentin Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinin ardından Hristiyanların kurtuluş ümidini kırmak amacıyla kalenin yer yer yıktırıldığını, içine dizdar ve neferlerinin halen mevcut olduğunu bildirmiştir. Kentin 3 tuğlu vezirlere arpalık olarak tahsis edildiğini, 13 caminin yer aldığı 19 Müslüman, 3 Hristiyan 1 Yahudi mahallesi bulunduğunu bildirmiştir.

1766 depreminde İzmit büyük ölçüde yıkılmış, tersanesi kullanılamayacak duruma gelmiştir. II. Mahmud döneminde İzmit Tersanesi modernleştirilmiş, 1843’de ise Bahriye Nezareti tarafından İstanbul ile düzenli deniz bağlantısı gerçekleştirilmiştir. 1831 nüfus sayımı sırasında İzmit Sancağı İzmit, Adapazarı- Sapanca, Akhisar, Geyve, İznik, Pazarköy; Yalakabad, Karamürsel Kaymas, Şeyhler, Kandıra ve Gençli, Ağaçlı, Hendek ve Akyazı, Karasu, İpsafi, Sarıçayır, Beşdivan, Şile, Taşköprü kazalarından oluşmaktadır[10].

1845 yılında İzmit kasabası 15 Müslüman, 2 Gayrimüslim mahalleden oluşmakta olup bunlar Hamzafakıh, Ahmetçik, Hacı Harem, Yeni Mahalle, Ömer Ağa, Hacı Hızır, Hacı Hasan, Akça Mescit, Karabaş, Veli Hoca, Başçeşme, Turgut, Çarşı-yı Müslim, Çukurbağ, Tepecik, Karabüre, Cami-yi Şerif’dir. İzmit Kazası’nın köyleri ise Eşme-yi Müslim, Resullü, Çayır, Yatsıbağ, Deretepe, Zeytinburnu, Gökçeviran, Benlihoca, Kayaoğlu Divanları, Kuloğlu, Uzun Bey, Hacı Mahmut, Veisli Çiftlikleri, Ortaburun, Boyabat, Kullar, Akpınar, Çepni, Durasan, Solaklar, Mihalıç, Yuvacık, Karatepe, Saraylı, Değirmenli, Köse, Hisareyn Değirmendere’den oluşmaktaydı. Bu dönemde İzmit Sancağı’na bağlı kasabalarda bulunan mahalle ve köy isimleri ise şöyledir[11]:

Gekbuze (Gebze) Kasabası’nda Güzeller, Gazi Mustafa Paşa, Hacı Halil, Küçük Mescit, Sultan Orhan, Karabakkal mahalleleri ile Çerkeşli, Tuzla, Eskihisar, Tepecik, Orhanlı, Hereke, Akkilise, Kazallı, Demirciler, Ovacık Merkebli, Sekili, Darıca, Tavşancıl, Denizli, Köseler, Pelenli, Matharlı, Akviran, Muallimler köyleri.

Geyve Kasabası’nda Cami-yi kebir mahallesi ile Timurlar, Yaylak, Çengel, Hancalıüstü, Kafirzındığı, Taşoluk, Ebceler, Sekiharman, Köni, Bayat, Kazan, Hırka, Elibler, Boycağaz, Umurbey, Akseki, Erikat, Hisarlık, Safi, Çukurviran, Uzunkavak, Bozviran, Kuruderesi, Ciciler, Hacılar, Akdoğan, Matlah, San Gazi, Bacı, Kadı, Bayrakçı şehir, Maden, Şeyhvarmaz, Karapınar, İnciler, Şah-ı Mülk Ahiler, Oruçlu, Teşmiye, Özbek, Kurtbelen, Kancılar-ı Zımmiyan, Asibalı, Örenli, Sondul, Hasanlı, Yakacık, Eğriçay, Elbereke, Paşalar, Çardak, Cedit, Nerse, Köprübaşı, Şekre, Palanda, Akçaşehir, Kancılar-ı Müslim, Melkeşe, Kirazca, Nekce, Katırözü, Engerse köyleri.

Hendek Kasabası’nda Arap İmam Mahallesi ile Yuvalık, Çarığı Kuru, Akyazı, Yeknüvid, Tuzak, Sivren, Kurtköy köyleri.

Kandıra Kasabası’nda Karanlık, Kara Durak ve Çarşı mahalleleri, Bağardılı, Kurtyeri, Yollu, Safalı, Özbek, Balcılı, Erikli, Tekke-yi Bağdaş, Çakırcalı, Hacılar, Yusufça, Kırkemrud, Nefs-i Bağdaş, Kancalı, Lokmanlı, Tünekli, Çalkay ve Katırlı divanları ile Karaçağlı, Bıçakçılar, Balata, Kayapalı, Yaboğlu, Ahmetli, Abdullah Beşeoğlu köyleri.

Karamürsel Kasabası’nda Hacı Mehmet Ağa, Ömer Ağa, Kayacık, Camii-yi Atik, Debbağhane, İsmail Ağa, Pazaryeri mahalleleri ile Ereğli-yi Zir, Mürdegöz-i Müslim, dere, Hersek, Ereğliyi Bala Halıdere, İncedere, Akçat Gonca, Pazar, Ulaşlı köyleri.

Pazarköy (Orhangazi) Kasabası’nda Muradiye, Rüstem, Camii-yi kebir, Cihan mahalleleri ile Öril, Cedid-i Müslim, Çakırlı, Kırsak-ı Müslim, Çeltikçi, Orta Müslim, Gemeç, Keramet-i Müslim, Gedelek köyleri.

Sapanca-Adapazarı Kasabası’nda Bağcılar, Böcekler, Burgular, Uzakar, Tekeler, Gedikoğlu, Burma, Kuyumcu, Yahyalar, Hocaoğlu, Papuccular, Mehmet Efendi mahalleleri ile Abalı, Çalılar, İlyaslar, Kurtbeyler, Hacı Ramazanlar, Doğancılar, Karaman, Taşlık, Hasan Bey Damlık, Kamışlı, Dağdibi köyleri.

Şile Kasabası’nda Hacı Kasım, Balbebek, Tomba, Çavuş, Orta mahalle ile Kızılca, Kabaköz, Öbekli, Yakublu, Karamandıra, Osman, Alaçlı, Sortollu, Sofular, Karabağlı, Küre köyleri.

Bu tarihten sonra İzmit Sancağı’na bağlanan kazalardan Şeyhler kazası Gündüzlü, Sabırlı, Bozburun, Yanıkkebir, Doğancı, Şeyh Timarı, Akarca, Gürnak, Kızılca Ali, Güllüce, Kırktepe, Kayacak, Gölkiri, Taşoluk, Sarıbeyli, Canas, Dudu, Beşdeğirmen, İskenderli, Karacalı, Topçu, Emrioğlu, Osmanlı, Muhtesib divanları, Şaşdılar, Hamzalar, Bektaşlar, Müezzinler, Okçular, Kara Kudretli, Belen, Zeamet adlı köylerine, Yalova kazası Akköy, İlyas, Tavşanlı, Tartan, Kılıç, Denizçay, Çukuu Müslim, Geçik, Dere, Soğucak, Samanlı Müslim, Kirazlı, Çınarcık, Kocadere-yi Zir, Çalıca Yalova kazasına bağlı köylerdi. Temettuat defterlerinde yer almayan Koru, Çınar, Elmalık, Kılıç, Kız Derbendi, Çatak, Zafranlar, Katırlı, Çavuş Çiftliği, Laladere köylerine, Kartal kazası Maltepe, Kavaklı, Narcihan, Doloyoba, Ala-yı Kebir, Emirli, Yakacık, Ören, Kuruköy, Şeyhli, Sarıgazi, Semendire, Burgaz adası, Havanlık, Bayırlar, Dudullu, Serkebir köylerine, Karasu kazası ise Akkun, Sinanoğlu, Lahne, Milan, Kuyumcular, Bıçak, İncirli, Belazar, Kocaali köylerine sahiptir.

1846’da Kocaeli sancağı Kastamonu Eyaleti’ne bağlanmış, 1877’de Kocaeli yöresi İzmit mutasarrıflığı adıyla yeniden düzenlenmiş, 1888’de Müstakil İzmit Mutasarrıflığı adıyla bağımsız sancak yapılmıştır. Anadolu Demiryolu’nun Haydarpaşa-İzmit hattı 1873’de tamamlanmış olup, 1888’de İzmit-Ankara hattı ile birlikte imtiyazı Deutsche Bank’a devredilmiştir. 20 Ekim 1918’de İngilizler tarafından işgal edilen, 27 Ekim 1920’de Yunanlılar’a devredilen, 21 Haziran 1921’de işgalden kurtarılan kent Cumhuriyet döneminde 20 Nisan 1924’de ise 14. Yüzyılda bölgeye akınlar düzenleyen ve Osmanlı topraklarına katılmasını sağlayan Akçakoca Bey’in anısına Kocaeli ili kurularak merkezi İzmit yapılmıştır.

19. yüzyıl sonlarında C. Texier İzmit Kazası için 2500 Türk, 2000 Hristiyan ve 500 Yahudi aile, V. Cuinet ise, 12.375 Müslüman, 10125 Hristiyan ve 2400 Yahudi’nin varlığını bildirmiştir.

İzmit 1914 yılında Bolu Vilayeti’nden ayrılarak müstakil sancak haline dönüştürülmesinden hemen önce yapılan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son nüfus sayımı olan 1914 sayımında Adapazarı, Kandıra, Geyve, Yalova, İznik kazalarından oluşmaktaydı. Sancağın 325.153 kişiden oluşan toplam nüfusunun % 70’ini Müslümanlar (226.859), % 12’sini Ermeniler (55.403), % 12’sini Rumlar (40.048),  %1 ini diğer gruplar (Protestan 1937; Katolik Ermeniler 449; Yahudiler 428; Latinler 10) oluşturmaktaydı.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Kocaeli, İzmit Tarihi Makale Serim

Antik Çağ’da Kocaeli: Astakus, Olbia
Nikomedeia, İzmit: Antik Çağ Tarihi
Nikomedeia, İzmit Tarihi: Bizans ve Selçuklu dönemi
İzmit Osmanlı dönemi tarihi
İşgal Döneminde İzmit: Kuva-yı İnzibatiye, Yunan İşgaline direniş, Yahya Kaptan Olayı ve Gazeteci Ali Kemal’in katli
Kocaeli Cumhuriyet dönemi, Tarihi Eserler ve Sikkeler
Kandıra, Kerpe ve Kefken Tarihi
Gebze Tarihi (Libyssa, Dakibyza)
Karamürsel Tarihi (Praenetus, Drepanum, Hellenopolis)

Notlar

[1] Matrakçı Nasuh (1533-36)

[2] Arap gezgin Abu al-Barakat Muhammad Badr al-Din al Ghazzi-Mekki (1530-1531) ile Fransız gezgin Jean Baptiste Tavernier’in seyahatnamelerinde bu adla bahsi anılmıştır (Kâmil, 1938; Tavernier, 1632: 5)

[3] Hans Dernschwam (1494-1568) tarafından bu adla anılmıştır (Dernschwam, 1992: 208-214)

[4] Bertrandon de la Broquiere, 1807: 139

[5] Çakar, 2002: 272

[6] Güneş, 1994: 30

[7] Eremya Çelebi Kömürciyan, 1988: 17

[8] Simeon, 1964: 22

[9] Grelot, 1998

[10] Karpat, 2003: 150

[11] Kaya, 2007: 74-75