Halkbilim Sözlüğü, Folklor Sözlüğü Y (YA-YE)
Aşağıdaki Halkbilim Sözlüğü, Folklor Sözlüğü adlı kısa çalışmada efsane, hikaye, gelenek, şarkı, bilmece, söz düzeni hatta yıldızlara ait inanma ve büyüleri bile kapsayan kültür ögeleri maddeleştirilmiş olup, aşağıda Y (YA-YE) harfi ile başlayan maddeler verilmiştir.
Yaba Harman savurma işinde kullanılan beş parmaklı tahta küreğin adı olup, ortalama 1.5 m uzunluğunda bir sap ve çatal formunda bir ağız parçasından oluşmaktadır.
Yabanlık, Adamlık Düğün, bayram gibi özel günlerde giyilen temiz ve yeni kıyafetlerin adıdır (Kırklareli).
Yad Boncuğu Lohusa kadınlar ve yeni doğmuş çocukları nazardan korumak amaçlı kullanılan bir çeşit nazar boncuğunun adıdır (Erzurum).
Yağ Satarım Bal Satarım Özgün tekerlemesi eşliğinde oynanan bir çocuk oyunun adıdır. Halka formunda oturan oyuncuların çevresinde tekerleme söyleyerek dolaşan ebenin gizlediği ucu düğümlü mendilini oturanlardan birisinin arkasına fark ettirmeden atması, atılanın ebe halka çevresinde bir tam turu tamamlamadan mendili alıp ebeyi yakalamaya çalışması aşamalarından oluşmakta, ebe halka çevresindeki turunu mendil attığı çocuğa yakalanmadan atarsa ebe değişmektedir.
Yağlı Güreş Pehlivan adı verilen güreşçilerin vücutlarını zeytinyağı ile yağladıkları ve üstlerine manda derisinden yapılma kispet adlı geleneksel kıyafet giyerek yaptıkları bir tür serbest güreşin adıdır. Eski Yunan kökenli olmasına rağmen geleneksel karakucak güreşlerine benzediği için olacak Türk kültürüne kolaylıkla adapte olmuştur.
Trakya’dan Anadolu içlerine yayılan Anadolu’nun en eski geleneksel güreşi en parlak günleri 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamıştır.
Güreşçiler, iki dirseğinin birden yere değmesi, kispetin çıkması veya yırtılması ve açık düşme (Oturmuş ve ayaklar açık durumda iki elle geriye yaslanma) durumlarında yenik sayılırlar.
Yağlı Güreş Boy sıralaması (Küçükten büyüğe):
- Tozkoparan (12-15 yaş)
- Deste küçük (özendirme)
- Deste orta
- Deste büyük
- Küçük orta küçük
- Küçük orta büyük
- Büyük orta
- Başaltı
- Baş
Yağlık [Anadolu Kültürü] Yağlı eller ve ağız çevresini silmek amacıyla sofralarda bulundurulan kenarları işlemeli el bezinin adıdır.
Yağmur Pek çok kültürde yağmur Gök Tanrı ile yeryüzünün birleşmesi, bir çeşit kutsal düğünün işareti olarak algılanmaktaydı. İnanışa göre göğün toprağı yağmur yoluyla döllemesi bitkilerin doğup büyümesini sağlıyordu.
Yağmur Büyüsü Bkz. Yağmurcu
Yağmur Dansı Özellikle Eski Mısır ve Orta Amerika halklarında rastlanılan törensel bir dans olup amaç yağmur yağdırmaktır.
Yağmur Duası 1. Bkz. İstiska
- İnsanların Allah’a karşı işledikleri günahların kuraklığa sebep olduğuna inanıldığından bir imamın liderliğinde kuşluk vaktinden az önce topluca yağmur duasına çıkılıp, tanrıdan rahmet dilenilir. Dua sırasında bir miktar taş ya da nohut (hatta bir at kafatası) okunulduktan sonra suya bırakılır, yağmur yağana dek sudan çıkarılmaz (İç Anadolu).
Bu tür törenlerin temel öğeleri taklit, kılık değiştirme, kurban ve toplu yemek yemedir (Karadağ 1978: 81).
- Yedi yolun birleştiği bir kavşakta yakılan bir ocakta arpa unundan ekmek yapıp yoldan gelip geçenlere dağıtılarak Tanrının bu cömert davranışı ödüllendireceği düşünülerek yağmur yağdırılacağına inanılır (Yurt 2089: Çorum).
Bkz. Eşek Gelin Etmek, Çömeç Gelin, Modu Modu çağırmak, Kuçkuçura, Pabra Bubrik
Yağmur Gelini 1. Kuraklık zamanı yapılan bir yağmur duası uygulamasının adıdır. Yaşlı bir kadın anasının ilk çocuğu olan -genellikle erkek- bir çocuğu kucağına alıp çırılçıplak soyduktan sonra, köyün diğer çocuklarıyla birlikte ev ev dolaştırılır. Her ve yağmur gelini adı verilen çocuğun başından aşağı bir tas su döker ve özgün türküsü hep bir ağızdan söylenirken çocuklara bir miktar yağ ve yumurta verilir (Konya).
“Ekinimiz gür olsun
Sarpınımız un dolsun
Bizim yüzümüz gülsün
Yağ yağ yağmur
Teknede hamur
Arabada çamur
Ver Allah’ım ver
Sicim gibi yağmur”
- Fas’ta yaşayan Rif halkı (Berberi) kadınlarının yağmur yağdırmak amacıyla yaptıkları batıl bir uygulamadır:
‘Kadınların yaptığı törendeyse, evlenmemiş genç kızlar, fırıncıların kullandıkları türden uzun saplı bir kürek alır, buna güzel giysiler giydirir, gerdanlıklar asarlar. Yağmur gelini denilen bu simge, evden eve dolaştırılırken yağmur duası edilir. Bazı yerlerde gelin camiye götürülür ve dua caminin çevresinde dönerek okunur. Dualar, Berberice konuşulan yerlerde bile hep, din dili olan Arapçadır
Yağmur Kuşu Ötüşüyle yağmur yağdıracağına inanılan efsanevi bir kuşun adıdır. Bkz. Vututu
Yağmur Taşı Yağmurcuların yağmur yağdırmak amacıyla yaptıkları büyü törenlerinde kullandıkları içinde doğaüstü bir güç olduğuna inanılan taşın adıdır.
Yağmurcu Eski çağlardan itibaren kuraklık dolayısıyla kıtlığı engellemek için-doğa güçlerini ya da Tanrıyı insafa getirerek- büyü yapmak, dua etmek gibi özel ritüeller gerçekleştiren veya gerçekleştirilmesine öncülük eden -genellikle şaman, büyücü, din adamı- kişilerin adıdır.
Yahni Anadolu’da kavrulmuş soğanla birlikte pişirilen sebze katkılı et yemeklerinin genel adıdır.
Yahudi Takvimi Ay ve güneş çevrimine dayalı bir takvim siteminin adı olup, bir ay yedi 29 veya 30gün, bir yıl ise 353-54 veya 355 gündür.
Ay isimleri:
- Nisan (Mart-Nisan)
- İyyar (Nisan-Mayıs)
- Sivan (Mayıs-Haziran)
- Tammuz (Haziran-Temmuz)
- Av (Temmuz-Ağustos)
- Elul (Ağustos-Eylül)
- Tişri (Eylül-Ekim)
- Heşvan, Marheşvan (Ekim-Kasım)
- Kislev (Kasım-Aralık)
- Tevet (Aralık-Ocak)
- Şevat (Ocak-Şubat)
- Adar (Şubat-Mart)
Yahudi takviminde yer alan dini günler:
- Şabat günü (Tatil günü)
- Pesah (15-22 Nisan Hamursuz günü)
- Şavuot (Hamsin, 6-7 Sivan)
- Roş Haşana (Yılbaşı)
- Pişmanlık günleri (1-2 Tişri ile 10 Tişri arası)
- Yom Kippur (Kefaret günü)
- Sukkot (Çardaklar bayramı,15-21 Tişri)
- Şemini Atreset (22 Tişri)
Yakartop, Yakantop İki takım arasında lastik bir topla oynanan bir çocuk oyununun adı olup, topu elinde tutan takım aralarına aldıkları rakip takım oyuncularını bu topla vurmaya çalışırlar.
Yakım Su baskınları, yangınlar gibi doğal afetler, talihsiz bir kaza ya da vakitsizce ölenler, zorla istemediği birisiyle evlendirilen kızlar, gurbete ya da askere giden gençler için yakılan türkülerin adıdır (Burdur).
Yakşi Hint halkının inanışında Cehennem tanrısının çocukları kabul edilen dev analarının adı olup, Yakşini olarak da bilinirler. Ağaçlarda yaşayan Yakşiler çocukları yemelerinin yanı sıra şifacılık yeteneğine de sahiptirler.
Yakuza Japonya’nın en büyük suç örgütü ve bu örgüte üye olan gangsterlerin ortak adıdır. Örgütün adı Oiçi Kabu adıyla da bilinen Ya-ku-za (ya ‘sekiz’ + ku ‘dokuz’ + za ‘üç’) bir kart oyunundan gelmektedir. Yazkuza 17. yüzyılda Kabuzi Mono (Kaçıklar) adı ile bilinen uzun kılıçlar taşıyıp, argo konuşan, kendilerine özgü saç sitiline sahip yağmacılardan gelişmiştir. Yakuza adı bu gruplar arasından birbirlerine sadakatle bağlı 17. Yüzyılın ortalarında kumarbaz ve sokak satıcıları arasından çıkmıştır. Yakuza örgütüne kabul töreninin sae içilen özgün bir seremonisi bulunmakta, önemli karakterlere ‘oyabun’, diğerlerine ‘kobun’ adı verilmektedir. Günümüzde yakuza örgütleri üç gruba ayrılmaktadır:
- Tekiya: Sokak satıcıları
- Bakuto: Kumarbazlar
- Gurentai: Serseriler
Yalafath Caroline adalarında yaşayan Yap halkının yaratıcı tanrısının adı olup, yardımsever ama tembel bir mizaca sahiptir ve albatros kuşuyla özdeşleştirilmektedir.
Yalda İran takvimine göre kış mevsiminin ilk gününde kutlanılan bir bayramın adı olup, güneş tanrısı Mithra’nın doğum gününe denk gelmekteydi. Hıristiyanlar tarafından 25 Aralık veya 6 Ocak günü kutlanılan Hz. İsa’nın doğum gününün kaynağı bir teoriye göre Yalda adıyla bilinen Mithra’nın doğum günüydü.
Yallı Doğu Anadolu bölgesinde çalgılı ya da çalgısız, kadınlı erkekli omuzlardan tutularak oynanan bir oyun türünün adı olup, nanaylardan biraz daha hızlı tempoda oynanılmaktadır.
Yalpuz Ağacı Muş il merkezinde bulunan bir ziyaretgahın adı olup ağaç dallarına çaputlar bağlanıp, altında oturulup yemekler yenilmektedir.
Yama-Uba Uzun beyaz saçlı çirkin, pis bir kimono giyen yaşlı bir kadın görünümünde bir yaratık olup, saçları yılanlara dönüşebilir. Ağzı yüzü büyüklüğünde genişleyebilir hatta kafasının üzerinde ikinci bir ağızdan bahsedilir.
Yama-Uba Japon dağlarında yer alan ormanların derinliklerinde yaşamaktadır. Bu bölgelerden bazıları:
- Sabana (Nabekura dağındaki bir mağarada)
- Tohoku (Honşu adasında bir bölge)
- Aşigara dağları
Yama-Uba ormanda yolunu kaybeden gezginleri bazen gezginin sevdiği bir kadının kılığına girerek bazense yardıma muhtaç yaşlı kadın olarak tuzağına düşürür. Yaşadığı yere yakın köylerden kaybolan çocuklardan da sorumlu tutulduğuna göre bir ‘boggy man’ varyantı olarak da değerlendirilebilir. Büyücülük, iksir ve zehir hazırlama konusunda maharet sahibidir.
Japon araştırmacılar, Yama-Uba’nın Edo döneminde yaşanan bir kıtlık zamanında yaygınlaştığını, köylülerinin yaşlı akrabalarını evden dışarı atarak ormanın derinliklerinde ölüm ve açlığa terk ettiklerini, bu trajik olayın halkın bilinçaltında unutulmadığını ve Japon folklorunda bir şekilde yaşadığını belirtmişlerdir.
Yamçı, Çako Çerkez erkekleri tarafından giyilen çok amaçlı bir aba türü olup, soğuk havada açık alanda uyurken yorgan savaş sırasında ise ıslatılarak bir çeşit kalkan olarak kullanılırdı. At sırtında da giyilen yamçılar binicinin yanı sıra atı da korumaktadır. Genellikle siyah renkte keçi kılından hazırlanan yamçıların iç kısmı keçeleştirilirken dış kısmındaki tüyler doğal haliyle bırakılmaktadır. Özellikle Dağıstan’ın Andi bölgesinde üretilen yamçılar nitelikleriyle ünlenmiştir.
Yamikla 1001 Gece Masalları’nda bahsi geçen bir fırtınanın adı olup, yılan kralın ailesini yok etmiştir.
Yamyam, Antropofaji 1. İnsanın bir başka insanın etini yemesinin adı olup neredeyse tüm kıtalarda belli dönemlerde rastlanmıştır. Ortaçağ’da Avrupa’da görülen büyük kıtlıklar sırasında hatta Okyanusya, Afrika ve Güney Amerika’da yaşayan yerliler arasında yakın zamana dek yamyamlık örneklerine rastlanmıştı.
Avustralya yerlilerinde olduğu gibi bazı kültürlerde ölünün eti akrabalarınca ‘ölüye saygı’ adına yenilmekteyken, bazı Afrika kabileleri ve Polinezya adalarında bazılarında düşmanların eti ya da vücutlarının belli bir bölgesi (yüreği, ciğeri, penisi, beyni) onların zekâlarını, cesaretlerini ya da güçlerini kazanmak amacıyla yenilmekteydi.
Antropofaji terimi ise Yunanca kökenlidir < anthrppophagos ‘insan yemek’
- Gözleri omuzlarında ağızları göğüslerinde insan yeti yiyen başsız yaratıkların adı olup William Shakespeare’in Windsor’un Neşeli kadınları ve Othello yapıtlarında da bahisleri geçmektedir.
Yan Yengesi Kız evinden çıkarılıp babası tarafından kayınbabasına teslim edilerek gelin alayına katılan gelinin yanında gelin arabasında oturan yakın arkadaşı ya da akrabası olan kadının adıdır (Kırşehir)
Yapı Daveti Yeni ev yapacak ya da eski evini onaracak kişilere diğer köylülerin hem işçilik hem de malzeme yardımı yapması geleneğinin adıdır. İmecelerden farkı işçiliğin yanı sıra malzeme yardımının da yapılmasıdır (Artvin)
Yapıştırma Osmanlı’da çiçek gibi kesilen küçük kadife veya atlas parçaları üzerinde altın teller iliştirilerek süslenir ve gelin kızların yüzlerine süslemek amacıyla yapıştırılırdı.
Yara Brezilya halkının inanışında bir siren varyantının adıdır.
Yâran Meclisi Kış aylarında arkadaşlar arasında sohbet amacıyla yapılan, türkü ve maniler söylenilen, ortaoyunları oynanan 20-25 kişilik toplantıların adıdır. Köklerinin Ahilik kurumuna dayandığı sanılan toplantıları Yâranbaşı yönetmekteydi (Çankırı).
Yarıcılık Tarla sahibi ile mahsulü toplayan kiracı arasında yapılan ve mahsulün gelirini yarı yarıya paylaşmayı amaçlayan işletme biçiminin adıdır.
Yarık Kaya İskenderun’da bulunan bir kayanın adı olup, Hz. Ali’nin kılıcıyla ortadan ikiye yarıldığına inanılmaktadır. Bölgede rüzgârın eserken kayadan çıkardığı seslere göre kehanet çıkarılmaktadır (Hatay)
Yas Ölünün ardından çekilen acıyı betimleyen tüm davranış kalıplarının genel adıdır.
Doğu Anadolu’da erkek için 7 kadın için 5 gün, genç insanlar içinde 1 yıla dek varan bir süre yas tutulmaktadır. Yas tutan kişi erkekse tıraş olmaz kadınsa güzel giysiler giymez; aile bireylerinin yanı sıra yakın akrabalar ve komşularda yas tutabilir (Hakkari).
Yas Hamamı Bkz. Ölü hamamı
Yas Yeri Cenazenin gömülmesini takiben mezarlıktan dönenlere verilen -içinde et olmayan- yemeklerin adıdır (Tahtacılar).
Yasak Kent Çin’de Pekin’in İç Kent bölgesinde bir mevki adı olup, yüksekliği 11 m uzunluğu 4 km olan bir duvarla çevrilmiştir. Çin İmparatorlarının 1421-1911 yılları arasında yaşadığı sarayı barındıran Yasak Kent 1949 yılında müze olarak halka açılmıştır.
Tibet’in 19. yüzyılda yabancıların girişine kapalı olan başkenti Lhasa’da yasak kent konumundaydı.
Yasan Geleneksel ataerkil aile yapısının adı olup Moğolca ‘kemik’ anlamına gelmektedir. Bunun sebebi çocuğun kemiğinin babanın spermlerinden oluştuğuna dair inançtır.
Yastık Çerezi Sağdıç tarafından meyve ve kuruyemiş gibi yiyeceklerin hazırlanıp düğün öncesinde gelin odasına gönderilmesi geleneğinin adıdır (Tokat).
Yastığa Bastırmak Samuray ve kadınların uzun ve şekil verilmiş saçlarının bozulmaması için saç kesimlerine uygun tahta yastıklarda uyumasına istinaden kullanılan bir deyimdir.
Yaşa Japon masallarında bir vampir yarasanın adı olup, önceki hayatında bir kadın olduğuna inanılmaktadır.
Yaşam Ağacı, Dünya Ağacı, Yaşam direği Yeryüzündeki hayatı sembolize eden bir ağacın adı olup, nerdeyse tüm halkların efsanelerinde bahsi geçmektedir. İskandinav mitolojisindeki Yggrasill, Türk mitolojindeki Bayterek, Hint Mitolojisinde Banyan ağacı gibi pek çok örneğinin dünya ile cennet arasında köprü oluşturduğuna inanılmaktadır.
Borneolu Nıgaju-Dayak halkının Hayat Ağacı efsanesi |
(Gergedan kuş) Ranjing Mahatala Langit ile (dişi) Tambon birbirlerine birer kelime söylediler ve bunun üzerine Mahatala Langit başını hemen tepesinde değerli taşın pırıl pırıl parladığı başlığın üzerine doğru kaldırdı. Altın başlık, dikilen bir hayat ağacı halini aldı ve bu hayat ağacı çok yüksekti.
Hayat ağacı altın yapraklarla örtüldü. Körpecik tomurcuklar verdi. Hayat ağacı altın çiçeklerle kaplandı. Bu altın, bolluğu sağlayan bir altındı. Hayat ağacının her tarafında beyaz fildişi gibi parlayan meyveler vardı. Mahatala’nın kız kardeşi veya eşi Putir Selong Langit kafeste dişi bir gergedan-kuş muhafaza etmekteydi. Bir gün bu kuş kafesinden çıkarak uçtu, uzakta hayat ağacını gördü, ağacın üzerine kondu ve çiçek goncalarıyla, meyvelerle beslenmeye başladı. Ranjing Mahatala Langit doğruldu ve üzeri değerli taşlarla kaplı kamasını kaldırdı. Kamanın sivri ucu göklere değince Putir yakalandı ve gökleri delip yırtan bir erkek tambarrirang, yani gergedan kuş adını aldı. Tambarrirang uzayda yükselen hayat ağacını gördü, sonra da dişi gergedanı farketti. Uzayda yükselen hayat ağacına doğru yöneldi, hayat ağacının yosunu ile beslendi. Ama dişi gergedan kuşun ağız sulandıran çiçek goncalarını ve meyvelerinı yediğini görünce içinde kıskançlık kabardı. Ayaklarıyla hayat ağacına vurdu. Hayat ağacı uzayda yükseldi. Bu kadar yükseklere çıkan hayat ağacını gagasıyla parçaladı. Birden beyaz çiçek koncaları altın gemi veya deniz yılanı gemisi diye adlandırılan sarı bangkirai ağacından yapılmış bir tekne halini aldılar. Bunun üzerine büyük boynuzlu dişi gergedan kuşu ağacın fildişi gibi parıldayan budaklarına ayaklarıyla vurmaya başladı. Ağacın fildişi gibi parlayan budakları yayıldılar, aşırı birşekilde gerildiler ve insan halini aldılar. Bu üzerinde ‘sincang’ yani şal bulunan bir kadın görüntüsüydü |
Bkz. Jambu, Khuluppu, Yggdrasil, San Luis Rey Şenliği, Asvattha, Gao Kerena, İrminsul, Tenkrihan
Yaşlı Harry ‘Old Harry’ Anglosakson kökenli Amerikalıların masallarında insan kalıbına girmiş şeytan anlamında kullanılan bir deyimdir.
Yaşmak Anadolu’da Müslüman kadınların baş ve yüzlerinin bir bölümünü örtmek için kullanılan beyaz tülbent örtünün adıdır.
Yaşname Anadolu’da insanın doğumundan ölümüne dek geçirdiği yaşam evrelerini içeren manzum destanların adıdır.
Yat Geber Ekmeği/Yemeği Yatmadan hemen önce yenilen yemeğin adı olup peynir, sucuk, yoğurt, helva gibi yiyeceklerden oluşur (Denizli, Konya)
Yatak Yüzü Kız çeyizine dahil olan yatak ve yorgan yüzlerinin düğünden iki hafta önce güvey tarafı tarafından satın alınıp kız evine getirilmesi geleneğidir (Sivas).
Yatır Doğaüstü güçleri bulunduğuna inanılan insanların ölümlerinden sonra ziyaret edilen mezarlarının adıdır. Bu yatırlarda mum dikme, taş yapıştırma, mendil sallama, göbek atma, yedi ya da kırk bir taşla adak adama, kumaş bağlama benzeri adetler sergilenmekte, hastalıklardan kurtulma, kıs-met açma, iş bulma, yağmur yağdırma gibi çeşitli konularda yardım istenmektedir (Başar 1972: 159) Yatır ziyaretlerinin nesilden nesile aktarılması telkin, tebliğ ve anonim olarak gerçekleşmektedir
Yatırtma Osmanlı’da Yeniçeri börkünün sırta doğru saktan parçasının adıdır.
Yavan Çember Yaşlı kadınların kullandığı ince bezden geleneksel başörtüsünün adıdır (Sinop).
Yavedud Sultan İstanbul Ayvansaray’da bulunan bir ziyaret yerinin adıdır.
Yavru Balık Yutmak Laz halkının yüzen çocukların ağızlarıyla yavru balık tutmaları halinde tıpkı balık gibi yüzebilecekleri inanışının adıdır. Daha çok çocuklar arasında ilkbahar başlangıcında derede iyi bir yüzme mevsimi geçirmek için uygulanan bir gelenek olup Lazca ‘Zipini nçhomi geşkfu’ olarak ifade edilir. Yanlışlıkla ya da muziplikle balık yavrusu yerine bu dönemde henüz larva olan kurbağa yavruları da geleneğin kurbanı olmaktadırlar.
Yavuklu Ailelerince evlenme izni verilmiş sözlü-nişanlı pozisyonundaki gelin damat adaylarının adıdır (Uşak).
Yavuklu Çiçeği Söz kesiminin ardından kız evinden çorap, mendil gibi hediyelerinden gönderilen bir demet menekşe arasından damat adayının şapkasına taktığı bir tanesinin adıdır (Çanakkale).
Yavuz Ana Sultan Ankara’nın Ayaş ilçesi’nde bulunan bir yatırın adı olup çok ağlayan, huysuz, uykusuz çocuklarına şifa arayanlar tarafından ziyaret edilmekte, yatıra çocuğu göstererek ‘ya al ya ver’ diye seslenilmektedir.
Yayık Tereyağı çıkarmak için sütün içine dökülüp çalkalandığı ahşap silindirik kabın adıdır.
Yayım Açılan hamurun ince dilimler halinde kesilip kurutulmasıyla elde edilen ev makarnasının adıdır (Ankara).
Yayla Ortası, Çürük Ortası Temmuz ayının (Mahalli takvimde Çürük ay) ortasına denk gelen günlerde Trabzon ilinin doğusunda özellikle Sürmene ve Çaykara ilçelerinde gerçekleştirilen yayla şenliklerinin adıdır.
Yayla Şenlikleri Mayıs ayı ortalarından Ekim başlarına dek hayvanlarının ot ihtiyacını karşılamak, süt ürünlerini değerlendirmek ve dinlenmek amacıyla topluca yaylalara göçen köy halkının yaylaya çıkış, yayla ortası ve iniş zamanlarına denk getirdiği müzik eşliğinde topluca dans ettiği geleneksel şenliklerin adı olup, pagan dönemlerin hasat şenliklerinden kök almaktadırlar.
Yaz Saati Bazı ülkelerde, günlerin daha uzun olduğu yaz mevsiminde, saatleri bir hatta iki saat ileri alarak güneş ışığından daha fazla yararlanmayı amaçlayan saat düzeninin adı olup, ilk olarak 1784 yılında Benjamin Franklin tarafından bir mizah yazısında dile getirilmişse de ancak I. Dünya savaşı sırasında Almanya, ABD, İngiltere ve Avustralya tarafından enerji tasarrufu amacıyla uygulanmıştır.
Yazıt Bir hükümdarın olayın anısını yaşatmak için daha çok taş yüzeyler üzerine kazılan ya-zının adıdır.
Yazma Anadolu’da desenleri kalemle çizilerek ya da tahta kalıp baskısıyla hazırlanan dokumaların adıdır.
Yedi Düğünden yedi gün sonra kız babasının gelin, güvey ve erkek tarafını yemeğe davet etmesi geleneğinin adı olup ‘hebdemos’ ile alakalı olmalıdır (Trabzon, Rize).
Yedilemek Doğumdan yedi gün sonra çocuk ve loğusa annesinin komşu ve akrabalar tarafından ziyaret edilmesi geleneğinin adı olup, Rumca paramana (anne yanı) adıyla da bilinir. Bu ziyaret sırasında misafirlere yemek verilir, bir önceki çocuğu kırklamadan ölen anneler mevlit okuturlar (Doğu Karadeniz).
Bkz. Hebdemos
Yehve Zogbanu Benin halkının inanışında ormanda yaşayan bir devin adı olup, tıpkı Aşanti inanışındaki dev Sasabonsam gibi avcıların değişmez düşmanıdır.
Yel Baba Azeri inanışında esen rüzgârların ve kopan fırtınaların efendisi olan doğaüstü bir ruhun adıdır. Harman savuran köylüler “Yel baba, Yel baba, gel atıma saman götür” diye seslenerek, bu ruhun rüzgâr estirerek harmanı savurmasını sağlamaya çalışırlardı
Yelpaze Sıcak havalarda yüz etrafındaki havayı hareket ettirerek yüzün serinlemesini sağlayan aracın adı olup, kadınlar ve erkekler tarafından kullanılmıştır. Yelpazelerin yapıldığı maddeler: Hasır, fildişi veya bağa, kumaş, dantel, kuştüyü, kâğıt, sentetik.
Yemaja, Yemanja, Yemayah Brezilya’da Umbandist inanışında kazazedelerin koruyucusu olan deniz tanrıçasının adıdır.
Yemeni 1. Osmanlı döneminde Anadolu’da giyilen kısa konçlu hafif ve kaba ayakkabının adıdır.
- Baş örtüsü olarak kadınlar tarafından giyilen kenarları oyalı tülbendin adıdır. Osmanlı’ya Hindistan’dan Yemen yoluyla geldiğinden bu adı almış olmalıdır. Düz beyaz yemeniler eğer altın veya gümüş teller, pullar ile işlenirse ‘telli yemeni’ veya ‘pullu yemeni’ olarak adlandırılırdı.
Yemin Kutsal olarak kabul edilen bir varlık veya değeri tanık göstererek verilen sözün adı olup tarih boyunca nerdeyse tüm kültürlerde rastlanılmıştır. Yemin inanç alanının dışına çıkarak hukuk alanında kurumlaşmıştır. Sümerler su üzerine yemin etmekteymiş, Yunanlar başlangıçta Styks ırmağı üzerine yemin etmekteyken sonraları Tanrı Zeus üzerine yemin etmeye başlamışlardır.
Kur’ân-ı Kerîm’de:
“Yeminlerinizi koruyun” (Mâide 89)
Anadolu’dan yemin örnekleri |
· Ankara
“Gavur dölü olayım” “Kabi damında babam anam ile zina etmiş olayım” “Yazın ayransız, kışın yorgansız, ölürken dinsiz imansız olayım” “Ahrette iman dünyada Kuran görmeyim” · Sivas “Ezanlar şahit olsun ki” “Ölmüş annemin etini yiyeyim” “Peygamberimizin şefaatinden mahrum kalayım ki” “Günahın benden sorulsun” “Allah’ımı inkâr etmiş kul olayım” |
Yenge Kadın Gerdek sonucunu bekleyip kızın bakire çıkması durumunda evin damına bayrak ya da kanlı çarşafı asan kadınların adıdır.
Yenge Mezarı Kadın mezarlarına verilen isim olup, baş taraflarına çatal veya yaba benzeri beş kollu bir tahta dikilmektedir (İvgin 1979: Kızılcahamam).
Beş parmağı stilize eden bu sembol özellikle Urfa, Mardin ve Diyarbakır bölgesinde yapılan ‘dak’ adı verilen dövmelerde de kullanılmaktadır
Yeni Delhi Maymun Adamı Mayıs 2001 tarihinde Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de maymuna benzeyen garip bir yaratığın insanlara saldırdğı rapor edilmiştir. Kısa boylu bir insan boyunda vücudu kıllarla kaplı başında metal bir kask taşıyan, metal pençeleri ve parlayan kırmızı gözleri olan bir yaratık tarif edilmişse de yaratığın gerçekliği şüphelidir.
Yerli Oyun 1. Konya Bozkır ilçesi Pınarcık köyünde düğün ve eğlencelerde dört erkek tarafından oynanan bir oyunun adıdır.
- Bilecik Bozüyük ilçesi köylerinde erkekler tarafından oynanan eski bir oyunun adıdır.
Yerli Zeybek Mudurnu ve Çorum köylerinde davul zurna eşliğinde oynanan zeybek oyunlarının adıdır.
Yeşil Adam Britanya’da kutsal kabul edilen meşe ağacıyla özdeşleştirilen, ormanlık alanlarda başıboş dolaşan bir tanrı adıdır. Hıristiyanlık öncesi pagan dönemden kalan bu tanrı ‘Green Jack’, ‘Jack-in-the Green’, ‘Greenies’, ‘Greencoaties’ ve ‘Green George’ adlarıyla da bilinip ağaçların ruhunu temsil etmektedir.
Yeta Bir Japon dilencinin adı olup çocuk isteyen kadınlar bu dilenciye cömert davranılarsa dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlardı.
Yeter, Yetişir, Kafiye, Kafi Anadolu’da bakabileceğinden çok çocuğa sahip olan ailelerin artık çocuk istemediğini Tanrıya bildirmek amacıyla son doğan çocuklarına taktıkları isimlerdir.
Yeti, Kar Adamı Himalayalarda yaşadığına inanılan insanımsı dev bir primatın adı olup, Tibet dilinde yeh-teh ‘küçük insana benzer hayvan’ anlamına gelmektedir. Yeh Teh, İngilizceye Yeti formuyla geçmiştir.
Kriptozoolojinin en önemli konularından birisi olan Yeti için üç ayrı tanımlama yapılmıştır.
- İnsan gibi yürüyebilen dev maymun (Gigantopithecus blacki)
- İnsan boyunda iki ayaklı maymun (Almas)
- Cüce yaratıklar (Orang Pendek)
İlk olarak 1832 yılında ‘Journal of the Asiatic society of Bengal’ gazetesinde B. H. Hodgson rehberinin kuzey Nepal’de uzun boylu, kıllı bir yaratık gördüğünü yazmıştır. L.A. Wadell ise 1889’da ‘Among the Himalayas’ yazısında rehberlerinin dev bir maymundan bahsettiklerini yazmıştır. 1921 yılında yarbay Howard-Bury Everest Dağında 6.000 m yükseklikte Lhakpa La geçidi yakınlarında dev ayak izleri bulmuş, Nepal’in yerlileri olan Sherpa’ların bu izleri ‘mehteh kangmi’ (insana benzeyen ama insan olmayan) olarak adlandırdığını kaydetmiştir.
1925 yılında fotoğrafçı N. A. Tombazi 4.000 m yükseklikteyken 180-270 m uzağında bir an için insana benzeyen bir varlık gördüğünü bildirmiştir. 1942 yılında Sibiryalı mahkûm Slavomir Rawicz ve arkadaşları Himalayaları geçerken 100 metre mesafeden maymuna benzer dev bir yaratık gördüklerini bildirmişlerdir.
Eric Shipton, 1951 yılında 6.000 m yükseklikte yaratığa ait olduğunu iddia ettiği bir ayak izi fotoğrafı çekmiş ve bilim dünyasında hararetli bir tartışma yaratmayı başarmıştır. 1970 yılında İngiliz dağcı Don Whilliams, Annapurna dağında insana benzer bir yaratığın ayak izelerine rastladığını, Ağustos 1981’de Sovyet dağcı Igor Tatsl ise ‘Moscow News Weekly’ dergisine Yeti’yi gördüğünü bildirmiştir.
Asya’nın çeşitli dağlık bölgelerinin folklorunda rastlanılan Dağıstan’da ‘Kaptar’, Azerbaycan’da ‘Meşe Adamı’, Çeçen-İguş, Kabardin ve Balkarlar’da ‘Almasti’, Gürcistan’da ‘tkyskatsi’, Anadolu’da ‘karakoncoloz’, Lazlarda ‘Germa-koçi’, Megrellerde ‘Oçho-koçi’, Endonezya’da ‘Orang Pendek’, Çin’de ‘yeren’ olarak adlandırılan yaratıkların ispatlanamayan varlığını araştırmak folklorcuların yanı sıra maceraperst kaşifler ve çeşitli disiplinlerden bilim adamlarının da ısrarlı tutkusu olmuştur (Bord, Janet 1989; Steiger, Brad 2003).
Bkz. Sasquash, Karakoncolos, Orang Pendek
Yetmişiki Dil, Yetmişiki Millet Osmanlı döneminde yeryüzünde yetmişiki dil konuşulduğuna inanılmakta olup, dünyada yaşayan tüm insanları tanımlamak için pek çok destan ve türküde kullanılmıştır.
“Eşrefoğlu al haberi
Bahçe bizim gül bizdedir
Biz de Mevlâ’nın kuluyuz
Yetmişiki dil bizdedir” (Taşlama: Temeşvarlı Aşık Hasan, 17. yüzyıl)
Yetmiş iki rakamının sembol olarak kullanılması dokuz sayısının sekiz katı olmasıyla ya da Zodyak’ın derecelendirildiği üç yüz altmışın beşte birisi olmasıyla açıklanmaya çalışılmıştır (Boratav 1984: 92).
Folklor Sözlüğü önceki bölümler
AA-AK, AL -AS, AS, AZ, BA -BAŞ, BAT-BLU, BO-BY, C, Ç, DA,
DİN-DZ, E, F, GA-Gİ, GJ-GZ, HA-HAL, HAM-Hİ, İ, J , KA-KAR, KAR-KILIÇ, KINA-KOVBOY, L, MA, ME-MZ, N, O-Ö, P, R, SA, SE-SZ, Ş, TA-TEL, TEM-TZ, U, V, W,
Kaynak
Özhan Öztürk. Folklor ve Mitoloji Sözlüğü. Phoenix Yayınları. Ankara, 2009