İskandinav Mitolojisi
İskandinav Mitolojisi, Rheinland ile Kuzey Denizi arasındaki subarktik bölgede yer alan bugünkü Kuzey Almanya, İsveç, Danimarka, İzlanda ve Faroe adalarında yaşayan ve İskandinav, Nors, Töton veya Germen denilen halkların Hıristiyanlık öncesi inanç ve efsanelerinden oluşmaktadır.
Hıristiyanlık Öncesi İskandinav – Viking Dini
MÖ 2000’lerde bölgeye geldiği sanılan Hint Avrupalıların din ve inançları komşu Baltık, Fin-Ugor ve Keltlerden etkilenmiştir. Hint-Avrupa dil ailesinden olan Germen dilinin üç alt grubundan birisi olan Kuzey Germen dillerinde söylenegelmiş ve yazıya dökülen efsanelerin Anglosakson kültür, inanç ve mitolojisi ile pek çok benzerlik göstermesi de dikkat çekicidir. Viking olarak da bilinen İskandinavlar Britanya, İtalya, İspanya, Güney Fransa, Kiev hatta Konstantinopolis’e dek gitmiş, İzlanda’yı kolonize etmiş hatta bazı yazarlara göre Kuzey Amerika’ya Kolomb’dan önce ulaşmıştır.
İskandinav Mitolojisinin Kaynakları
Hıristiyanlığın kabulünün ardından yazıya dökülen pagan efsane ve
inançları içeren kayıtların en önemlileri Snorri Sturluson’un (1179-1242) 13. Yüzyılda yazdığı Nesir Edda ile 50 yıl kadar sonra ananim bir yazarca yazıya dökülen Manzum Edda’dır. Ayrıca Saxo Grammaticus’un (1150–1216) Latince kaleme aldığı Danların Tarihi (Gesta Danorum) adlı çalışma da önemli bir
kaynaktır. Yine bu dönemlerde yazıya dökülmemiş Germen ve İskandinav efsane ev inançları sözlü destan ve masallarda varlığını sürdürebilmiş olup, folklorist Wilhelm ve Jacob Grimm kardeşlerin 19. Yüzyılda yaptığı derleme bu açıdan çok faydalı olmuştur. Ağaç tapımı, animizm ve putperestlikten oluşan çoktanrıcı İskandinav inançları yaratılış ve kıyamet efsanelerinin yanı sıra periler, cüceler, cinler, tanrılar ve devlerden oluşan, Yunan mitolojisi kadar zengin bir birikimi barındırmaktadır.
İskandinav Yaratılış Efsanesi
Başlangıçta açık bir boşluk olan Ginnungagap’ta ateş ve buzdan
başka hiçbir şey olmayıp, bu zamanda, ne yukarıda göklere ne aşağıda toprağa ne kumlara ne çimenlere ne de denizin yükselen dalgalarına biçim verilmişti.
İlk oluşan dünya Savaşçıların evi olarak bilinen Muspelheim olup devlerce siyah anlamına gelen “Stur” olarak adlandırılmaktaydı. Ginnungagap’in güneyinde olan bu yer sıcak, parlak alevler içinde bir dünya olup, kıvılcım ile parıldayan korlar saçmakta alevler saçan bir kılıcı olan dev Surt tarafından korunmaktaydı. İkinci oluşan dünya ise Ginnungagap’ın kuzeyindeki 11 nehrin aktığı Niflheim olup, Sisler Evi olarak bilinmekteydi. Niflheim’in ortasında, hızlı ve korkunç on bir ırmağın doğup uzaklara doğru aktığı, kaynayan kazan anlamına gelen Hvergelmir adlı bir pınar bulunmaktaydı. Bu ırmakların dalgalarından oluşan köpüklü zehir sertleşmiş ve buza dönüşmüştür. Soğudukça, zehirden çiseleyen bir sis yükseldi, ikinci ve ağır bir buz tabakası oluşturmak üzere birinci tabakadaki sağlam buzların üzerine düşmüştür ki Niflheim’i soğuk, sisli ve acımasız yapan bu buzlardır. Buz devleri (jötunn) dünya
oluşmadan önce sonsuz kışlar boyunca yaşamışlarsa da zamanla Muspelheim’dan yükselen sıcak havanın, Niflheim’dan gelen buzlarla buluştuğu yerde buzlar çözülmüştür. Yaşam, ilk kez eriyen zehir köpüğünün damlalarından gelişerek Ymir adlı bir dev ile besleyici anlamına gelen Audhumla adlı ineğin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yaratıldığı zehrin vahşi, acımasız ve kötü yaptığı Ymir, Audhumla’nın ürettiği dört süt ırmağından beslenmiştir. Buzla beslenen Audhumla’nın yalayarak
şekil verdiği bölgede tanrıların ilk ikametgâhı Aesir ortaya çıkmıştır. İlk tanrı Buri olup onun oğlu Bor, bir sonraki nesil ise Odin, Vili ile Ve olup bu son 3 tanrı bir olup, Ymir’i öldürmüştür. Tüm buz devleri Ymir’in kanında boğulurken tanrılar önce yeryüzü ve gökyüzünü (ay, güneş, yıldızlar) şekillendirmiş ardından ilk insan çifti olan Ask (Aş) ve Embla’yı (Elm) iki ağaç kütüğünden yaratmıştır. İskandinav mitolojisinde ayrıca bir de daha iyi bir evrenin oluşabilmesi için tüm evrenin yıkımını konu alan Ragnarök (Tanrıların Alacakaranlığı) veya Gotterdammerung (Tanrıların ölümü) olarak adlandırılan kıyamet efsanesi bulunmaktadır.
İskandinav Kozmolojisi
İskandinav Mitolojisinde yaratılan 9 dünyanın bahsi geçmekte bazı kaynaklarda bunlara Karanlık Elflerin yaşadığı Svartalfheim’de eklenmektedir. Aşağıdaki 10 dünyanın kökleri en alt dünyalara, yaprakları ise tanrılar diyarına dek ulaşan dünya ağacı (Yggdrasil) ile bağlı olduğuna inanılmaktaydı.
- Asgard: Aesir (Tanrıların savaşçı üstün ırkı için)
- Vanaheim: Vanir (Tanrıların ikincil yarısı)
- Alfheim: Lios Alfar (Işık elfleri için)
- Hel: Ölü dünya
- Jotunheim: Devlerin bölgesi
- Midgard: İnsanlık âleminin dünyası
- Nidavellir: Cücelerin krallığı
- Niflheim: Buz krallığı
- Muspelheim: Yangın bölgesi (Ateş devleri için)
- Svartalfheim: Dokk Alfar (Kara elfler için)
İskandinav Tanrıları
En önemli İskandinav tanrıları Asgard’da yaşamakta olup, bunlar insanlar gibi ölümlü olmalarına karşın güzellik tanrıçası Freya’nın bekçilik ettiği sihirli elma ağacının meyvelerini yiyerek ölümsüzlük yeteneği kazanmaktaydı. Aesir’in kıyamet günü geldiğinde Ragnarök efsanesinde anlatıldığı gibi yok olacağına inanılmaktaydı.
En önemli Aesir tanrıları şunlardır:
- Odin: Panteon’un lideri.
- Frigg: Odin’in karısı
- Thor: Şimşek tanrısı.
- Sif: Thor’un altın saçlı karısı.
- İdunn: Ölümsüzlük tanrıçası.
- Balder: Beyaz tanrı.
- Heimdall: Bekçi
- Tyr: Savaş tanrısı.
- Loki: Düzenbaz tanrı
İkincil derecede tanrılar ise Vanir’de yaşamakta olup bunların en önemlileri bereket tanrısı Frey, Frey’in kız kardeşi bereket tanrıçası Freya, Freya’nın babası deniz tanrısı Njord veya Niord’dur. Bir zamanlar Vanir, Aesir’e başkaldırarak savaşmışsa da yenilerek baş eğmek zorunda kalmıştır ki bu durum mitologlarca genellikle yeni ve eski dinler arasında çatışmanın izi olarak yorumlanmıştır.
İskandinav Mitolojisinde Doğaüstü Yaratıklar
Aflar olarak adlandırılan Elf halkı tanrılardan zayıf ama insanlardan sütün bir ırk olarak görülmekte olup bunların Vanir soyundan geldiğine ve muhtemelen Frey’in çocukları olduğuna inanılmaktaydı. Elfer, Işık Elfleri (Lios alfar) ve Kara Elfler (dokk aflar) olmak üzere 2 gruba ayrılmaktaydı.
Jotun adıyla bilinen devler kendi aralarında Buz, Ateş ve Dağ devleri gruplarına ayrılmakta, yetenekli mimarlar ve tanrıların baş düşmanı olan devlerin hepsi birden Jotunheim’da yaşamaktaydı.
Buz Devlerinin (Jotun) en önemlileri şunlardır:
Aegir: Denizlerin kralı
Fafnir: Cüce kralın oğlu iken altın hırsı yüzünden ejderhaya dönüşmüştür.
- Gerd: Tanrı Frey’in eşi.
- Gunlod: Odin tarafından kandırılan bir dev
- İvaldi veya Vate: Aesir için uçan tekneler yapan Demirci
- Skaoli: Tanrı Njord’un eşi.
- Surtur: Ateş devlerinin kralı.
- Thrym: Buz devleri kralı.
- Ymir: İlk Buz devi
Cüceler ise yeraltında yaşayan küçük insanların adı olup, sihirli yüzükler yapabilen çeşitli sanatlarda yetenekli varlıklar olarak tasvir edilmektedirler.
Valkürler Odin’in savaşçı kızlarına verilen isim olup, her savaştan sonra muharebe alanlarını ziyaret ederek kimlerin Valhalla’ya gitmeye layık olduğuna karar vermektedirler.
Völva bir çeşit kadın kâhin veya şaman olup, Odin bile tanrıların kaderini sormak için bir völvaya uğramıştır.
İskandinav mitolojisinde ayrıca Tyr tarafından özel bir zincir ile bağlanmasına karşın Ragnarök zamanı serbest kalıp Odin’i öldüreceğine inanılan Fenrir (Fenris) adlı kurt gibi veya yine Ragnarök zamanında denizden çıkarak kendisi de ölmesine rağmen zehriyle Thor’un sonunu getirecek Orta Dünya (Midgard) yılanı gibi çeşitli canavarların da bahsi geçmektedir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016
Ayrıca Bkz.
İskandinav Mitolojisi Sözlüğü A -B
İskandinav Mitolojisi Sözlüğü C – H
İskandinav Mitolojisi Sözlüğü İ – O
İskandinav Mitolojisi Sözlüğü R – Z
Aslında İskandinav mitolojisinin temelleri Vikinglerden çok daha önce, Demir Çağı döneminde atılmıştı.
https://ulukayin.org/viking-cagi-oncesi-antik-iskandinavya/