Karadeniz Tarihi

Bithynia: Antik Çağ Tarihi

Makale: Özhan Öztürk

Bithynia[1], Anadolu’nun kuzeybatısında, Propontis ve Trakya Boğazı’nın doğusunda, kısmen Karadeniz kıyısında yer alan, Nikomedeia[2], Khalkedon, Kius ve Apamea kentlerini içine alan, üç tarafı denizlerle çevrili tarihi coğrafyanın adıdır. Strabon’a göre Bithynia bölgesinin sınırları doğuda Sangarius nehrinin denize döküldüğü yerden batıda Khalkedon’a[3] güneyde Mysia ve Hellespontos Phyrigia’sı denilen bölgeye dek uzanmaktaydı.

Bithynia’nın Karadeniz kıyısında yer alan en önemli limanı Kalpe, Karadeniz’e dökülen en önemli nehri ise Sangarius olup, Herodot’a göre bölgenin yerli halkı Bithynialılar Thrak kökenliydi:

“Traklar savaşa tilki derisi başlıklarla gidiyorlardı; zırh gömleklerinin üzerinde geniş, alacalı pelerinler vardı; mızrak, küçük hafif bir kalkan ve kısa bir hançer taşıyorlardı. Asya’ya geçtikten sonra Bithynialılar adını almışlardır; kendi dediklerine göre, eskiden Strymonialılar adını taşırlarmış, çünkü Strymon[4] kıyısında oturuyorlarmış; Troyalılarla Mysialılar derler bizi kovdular yurdumuzdan. Bu Asya Traklarının başında, Artabanos oğlu, Bassakes vardı.[5]

Traklar, Bithynia’ya girdiklerinde buranın otokton halkları olan Bebrykler, Mysialılar ve Kaukonlar’ı[6] yurtlarından kovmuşlardır. Ksenofon, Asya yakasında oturanları Bithynialı, Avrupa tarafındakileri ise Thynialı olarak adlandırırken, Strabon bölgede Trak kökenli Mysler’in yerleştiğini[7], Yaşlı Pliny Trak kabilesi Thynilerin Bithynia’ya adlarını verdiklerini bildirmiş[8] Bithynialılar ile Phrygialılar, Mysialılar hatta Kyzikos dolayındaki Dolienler, Mygdonlar ve Troialılar arasındaki sınırı belirlemenin zorluğunu vurgulamıştır[9]. Bununla birlikte Strabon, Mysialılar ile Phrygialılar aralarındaki sınırlar hakkında bilgi verirken göçebe olan bu kabilelerin tümünün Trak kökenli olduklarını varsayarak Avrupa yakasındaki Traklardan pek farklı olmadıklarını bildirmiş[10], bölgenin etnik sınırlarını şöyle çizmiştir:

“Bir kimse Propontis’den Euxenios’a denize doğru açılırsa, sol tarafında Byzantion’a komşu kısımlar (buraları Thrakialılar’a aittir ve buraya Pontus’un sol tarafındaki kısımlar denir) sağ tarafında Kalkhedon’a komşu kısımlar kalır. İkincisinde ilk bölge Bithynler’e, sonraki Mariandynler’e (bazıları bunlara Kaukonlar da derler) daha sonra ki Halys nehrine kadar olan Paphlagonlar’a ve ondan sonraki Pontus Kapadokialıları’na ve Kolhis’e kadar da oralardan sonra sırayla gelen halklara aittir[11].”

Bithynia’nın en önemli kentlerinden Khalkedon tıpkı karşı kıyıdaki Byzantion gibi Orta Yunanistan’da yer alan Megara kentinin kolonisidir.

Nikomedes (MÖ 278-255), Bithynia’da bağımsız bir krallık kurmuşsa da IV. Nikomedes, Pontus kralı VI. Mithridates’e boyun eğmiş ama kısa bir süre sonra bölge Roma İmparatorluğu’na önce Bithynia ve Pontus eyaleti olarak katılmıştır. Bu eyalet Diokletian döneminde (284-305) ikiye bölünerek Bithynia eyaleti oluşturulmuş, Heraklea Pontika ve civarı buraya bağlanırken başkent olarak imparatorun da malikânesinin bulunduğu Nikomedeia seçilmiştir. Adı son olarak 8. yüzyıl başlarında bir mühürde anılan[12] bölge Slav kabilelerinin yerleşimine sahne olduğu bu dönemde idari açıdan Opsikion ve Optimatoi adlı iki themaya bölünmüştür.

Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının başkenti Konstantinopolis etrafında savunma içim derin bir alan yaratan Bithynia eyaleti stratejik açıdan iki devlet içinde hayati önem arzetmiştir. Antik çağdan itibaren Ege ve Karadeniz’i birleştiren ve Marmara deniz yolunun civarında yer aldığı için denizci kavimlerin istilalarına açık olan Bithynia, Diokletian döneminde Roma yol ağına katılmıştır. Olympos dağı ve Nikomedeia körfezini by-pass eden yollar ticaretin yanı sıra askeri harekâtları da kolaylaştırmış, ikisi İstanbul’da diğerleri Kios, Prousa, Kotyaion, Dorylaeum, Appolonias ve Nikomedeia’da toplam 7 askeri birlik bulundurularak eyaletin güvenliği sağlanmıştır. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde tahtı ele geçirmek isteyen isyancı general, prens ve şehzadeler Bithynia’da üstlenip başkente yürümüş, Konstantinopolis’i ele geçirmek için bölgeye gelen, Persler ve Türkmenler amaçlarına ulaşamamışsa da yol üzerindeki Bithynia kentlerini yağmalamaktan geri durmamıştır.

Osmanlı Beyliği’nin Bithynia topraklarında kurulması Bizans açısından jeostratejik bir felaket olup, güvenlik alanını yitiren bu devletin sonunu getirirken, Osmanlı devletinin “Avrupa’nın Hasta Adamı” olduğu dönemde Kafkasya ve Balkanlardan gelen Müslüman mülteciler Bithynia topraklarına yerleştirilerek bölgede işgalci güçler ve yerli Hristiyanlar’a karşı demografik üstünlük pekiştirilerek, başkentin güvenliği arttırılmak istenmiştir.

Bithynia Arkeoloji

Kocaeli il sınırları içerisinde 1948 yılında Kılıç Kökten’in, 1965’de Şevket Aziz’in yaptığı araştırmalarda İznik gölünün kuzeyinde Yöğücek[13], Höyücek Tepe ve Tepecik höyükleri bulunmuş, 1952-54’de Fikirtepe kazısında elde edilen bulgulardan bölgede insan yerleşiminin en azından Kalkolitik Çağ’a (MÖ 5500-3500) dek indiği ispatlanmıştır. 10 Nisan 2009 günü Yenikapı Marmaray istasyonu inşaat alanında Neolitik (Cilalı Taş Devri) döneme ait eserlerin bulunduğu bataklıkta 9 metre 40 santim derinlikte, başı batıya, ayakları doğuya doğru yatırılarak gömülmüş bir insan ile ayakucunda 5 yaşında olduğu sanılan bir çocuğun iskeletlerini, yay olması muhtemel bir silah ve bir çömleği içeren 8 bin 500 yıllık mezar bulunmuştur. Kazı sorumlusu Yaşar Anılır, Yarımburgaz ve Fikirtepe Neolitik kazılarından daha eski olan ve Neolitik dönemde ahşap ızgara üzerine ana rahmi pozisyonunda yatırılmış iskeletin, Anadolu ve Avrupa’da bilinen başka bir örneği olmadığını, “Büyük Kavimler Göçü” sırasında gelip yerleşmiş olabileceklerini de tahmin ettiğini bildirmiştir[14].

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Notlar

[1] Yunanca Βιθυνία, Βιθυνίς

[2] Strabon, Geographika XII. 4. 2

[3] Bugünkü Kadıköy

[4] Bulgaristan’da yer alan Struma nehrinin eski adı olup, Trak dilinde “hızlı akan nehir” anlamına gelmektedir” (Serafimov, 2007: 145)

[5] Herodot, Historiae VII. 75

[6] Strabon’a göre Kaukon, Mariandynlerin öteki adıdır.

[7] Strabon, Geographika XII. 4. 8

[8] Pliny IV.1. 145

[9] Strabon Geographika XII. 4. 4

[10] Strabon, Geographika XII, IV, 4

[11] Strabon, Geographika XII, III, 2

[12] Zacos, 1972: no.190f.

[13] İznik’in 1 km kuzeybatısında 2 metre yüksekliğinde bir höyüktür.

[14] “En eski İstanbullu”. Milliyet Gazetesi. 11 4 2009