Sinop Kenti ve Civarındaki Arkeolojik Kazı ve Bulgular
Türk Tarih Kurumu adına 1951- 1954 yılları arasında Ekrem Akurgal ve Afif Erzen’in başkanlığında Ludvig Bodde’in de katıldığı Sinop kazıları, Karadeniz kıyılarının İonlar tarafından hangi tarihte kolonize edildiğini araştırmak için yapılmıştır[1]. Kazılarda yerleşmenin, Karadeniz’in batı, kuzey ve geri kalan güney kıyılarında olduğu gibi, MÖ 650 tarihlerinden sonra başladığı ortaya konulmuş, Demirciköy yakınlarındaki Kocagöz höyüğü sondajlarında İlk Tunç Çağı’ndan kalma 3 katman tespit edilmiş ayrıca geç Frig stilinin MÖ 580-550 sıralarına tarihlendiğini gösteren toplu buluntular elde edilmiştir[2].
Yuvarlak formda yapı kalıntıları içerisinde kerpiç tuğlalar ve yapı tabanlarında ocaklara rastlanmış olup, 1. ve 2. katmalarda oval formda içi kerpiç tuğlalarla döşeli ocaklardan farklı olarak 3. katmandaki ocakların ince uzun formda olduğu görülmüştür. 3. katmanda öğütme taşları, ağırşaklar, kemik ve taştan mutfak araçları, derin çömlekler, kâse, kulplu çanaklar ve geniş ağızlı testiler bulunmuştur. Kocagöz Höyüğü bulguları ile Troya I, Troya II, Batı Anadolu Yortan Kültürü arasında paralellik bulunması daha bu dönemde Ege ile Karadeniz arasında deniz yolu etkileşimini göstermesi açısından önemli olup, ayrıca çanak ve çömleklerde[3] kara yoluyla kolayca ulaşılabilen Orta Anadolu kültürlerinin de etkisinin de olduğu anlaşılmıştır.
Boyabat-Kastamonu yolunun 15. km sinde bulunan Salar Köyünün güneydoğusunda ve Durağan’da bulunan Frig-Paphlagonia kaya mezarlarında Anadolu ve Yunan kaynaklı sembollerin birlikte kullanıldığı görülmüştür. A. Erzen Sinop’un 16 km. güneybatısında bulunan Demirci Köy Kocagöz Höyüğü’nü kazmış, 1955 yılında bu höyüğü ziyaret eden C. Burney bulguları değerlendirerek Kalkolitik Çağ’a tarihlemiştir[4]. M. A. Işın’ın 1987-1990 yılları arasında gerçekleştirdiği kazılarda 45 yerleşme yeri incelenmiş, Erken Kalkolitik ile geç Frig dönemleri arası bulguların yanı sıra sahil boyunca ırmak ağızlarında ve de iç kesimde vadiler boyunca Paleolitik aletler de bulunmuştur[5]. Karadeniz sahillerinde yerleşim izlerine rastlanmamasının en önemli nedeni ormanlık arazi nedeniyle höyük tipi yerleşmelerden çok, ahşap malzemelerden inşa edilmiş yapıları içeren küçük köy tipi yerleşmelerin kurulmuş olmasıdır[6]. M. A. Işın’ın saptadığı Sinop höyükleri 1997 ve 1998’de Ş. Dönmez tarafından incelenmiş ve Geç Kalkolitik, İlk ve Orta Tunç Çağı’na ilişkin materyallerin varlığına karşın Geç Tunç Çağı’na ait bulgu elde edilememiştir. Çorum, Amasya ve Tokat gibi Orta Anadolu yerleşimlerinde devamlılık söz konusu iken Sinop, Samsun ve Ordu bölgelerinde Geç Tunç Çağı’na eski iskan yerleri terk edilmiştir ki bu dönem Asur ticaret kolonilerinin kurulması süreciyle paralellik göstermektedir. Bir başka açıklama ise bu dönemde sahil kesiminin dışarıdan gelen Kaşka halkı tarafından işgal edilmesidir ki boşaltılan yerler Kaşkaların egemenlik sınırlarını da çizmiştir[7].
Bölgede Merzifon’un kuzeyindeki Tavşan Dağı civarındaki Bakırçay ile Peynirçay vadileri ve Sinop Durağan ilçesinde tunç yapabilmek için gerekli bakır yatakları olmasına karşın[8] Anadolu’da bulunmayın kalayın Asurlu tüccar vasıtasıyla temin edildiği sanılmaktadır. Boyabat İlçesi’nin 10 km kuzeyinde yer alan Çulhalı Köyü merkezinden kuzeydoğu yönünde 300 m mesafede ki Kovukulukaya’da 2002 yılında yapılan kurtarma kazısında Geç Kalkolitik Çağı ile İlk Tunç Çağı arasına tarihlenen yerleşim ve metal araç üretimine dair izler tespit edilmiştir[9].
Sinop civarının yazılı kaynaklarda bahsi geçen en eski halkı Sinop-Ordu arasındaki bölgede yaşadıkları konusunda uzlaşılan Kaşkalar olup, Kaşka ülkesi ile Hititler arasındaki sınır Hitit askeri gücüyle orantılı olarak değişmiştir. Bu sınırın kabaca doğudan batıya doğru bugünkü Kargı–Merzifon–Taşköprü–Boyabat–Durağan–Vezirköprü hattından geçtiği sanılmaktadır. Tarihi metinlere rağmen bugüne değin bölgede Kimmer ya da Asur yerleşimi[10] olduğuna dair arkeolojik bulguya rastlanması da ilginç bir ayrıntıdır. Sinop bu dönemde Fırat Havzası ile Karadeniz bölgesi arasındaki kervan yolunun limanıydı[11].
Ksenofon ile Onbinler’in demir attığı[12], Arrian’ın Sinop’un iki önemli limanından birisi olarak andığı Armene’de[13] Roma dönemine ait bir balık işleme deposu bulunmuştur. Yine yapılan kazılarda MÖ 4. yüzyıla tarihlenen Serapis tapınağının kalıntısı da bulunmuş olup, buradan çıkarılan Yunan ve Roma dönemlerine ait aslan kabartmaları Kastamonu, Ankara ve Sinop müzelerinde, güney yönünde bulunan mozaikler ise Sinop Müzesi‘nde sergilenmektedir. Karadeniz’in diğer bölgelerinde yapılan arkeolojik araştırmalarda bulunan Sinop amforları ise kentin MÖ 4. Yüzyılda Kırım Boğazı ve Kolhis ile ticari ve kültürel bağlantıları olduğu, Sinop ve Ereğlili tüccarların Karadeniz kıyılarında çok sayıda emporion[14] kurduğu belirtilmiştir[15]. Zeytinyağı ve şarap taşıyan Sinop amforaları Bulgaristan[16] ve Romanya sahillerinde bol miktarda bulunmuştur.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Sinop Tarihi Makale Serim
Sinop Kenti ve Civarındaki Arkeolojik Kazı ve Bulgular
Karousa, Gerze Tarihi ve Ayandon (Sinop)
İstefan, Ayancık Tarihi (Sinop)
Notlar
[1] Akurgal, 1956a: 47
[2] Akurgal, 1956b
[3] Karadeniz sahilinde Sinop’tan Yeşilırmak ağzına devam eden Orta Anadolu çanak kültüründe çarkta imal edilmiş seramikler, devetüyü, toprak rengi veya kırmızı renkli olup, genellikle boya astarlı olup hamuruna kum eklenmiştir. Bkz. Kökten ve Özgüç ve Özgüç, 1945: 382-384; Özgüç, 1948: 405, 408, 413.
[4] Burney, 1956: 183
[5] Işın, 1990: 241-259
[6] Bittel, 1934: 87
[7] Dönmez, 2000: 333
[8] Earl, 2001: 29-40
[9] Özcan, Dereli, Dönmez, 2003: 21-22
[10] Pseuda Skymnos 94ff
[11] Herodot I.72; II.34
[12] Ksenophon, Anabasis VI, I, 15
[13] Yunanca Armini (Αρμήνη) veya Porto Armiro (Πόρτο Άρμυρό). Bugünkü Akliman olmalıdır.
[14] Çeşitli malların alım satımının yapıldığı Pazar yeri < Yunanca emproros “gezgin tüccar”
[15] Tsetskhadze,1993b
[16] Hind, 1992 – 1993: 82-112