Karadeniz Tarihi

Sinop Tarihi Yapılar

Makale: Özhan Öztürk

Kaya Mezarları

Boyabat İlçesi Salar Köyünün güneydoğusunda 200 m yükseklikte bulunan, kalker kayaların oyulmasıyla yapılmış, girişi sütunlar ve ortasında ve dışında birer aslan kabartması üçgen alınlık bulunan Antik Çağ’a ait bir yapıdır.

Sinop Kalesi

18. yüzyıl başlarında Tournefort yarımadanın kıstak bölümü ile Yalı ve Kefevi

Sinop kalesi ile Burhan Felek-Refik Halit Karay, Mustafa Suphi ve Sabahattin Ali gibi nicesini ağırlayan meşhur Sinop cezaevi

mahalleleri hariç antik kenti tamamen çevreleyen 2.973 m uzunluk, 8 m kalınlık ve 25-30 m yüksekliğe sahip surların bakımsız olduğunu bildirmiş olup[1] farklı bölümleri farklı dönemlerde inşa edilen surlar 1215, 1218, 1434 ve 1451 tarihli kitabelerden de anlaşılacağı gibi yine farklı dönemlerde[2] onarım görmüştür[3].

İç Kale Selçuklu döneminde kentin batısında Kaleyazısı ile Kumluk mevkileri arasında Sultan I. İzzettin Keykavus’un emriyle 1215-1218 yılları arasında[4] Halepli Ketencioğlu Ebu Ali tarafından inşa edilmiş olup[5], yapımında kentte bulunan daha eski yapıların enkazları[6] kullanılmıştır. İki yanı dalgalar tarafından dövülen surlardan kuzey yönündeki duvarlar denizin etkisiyle oldukça aşınmıştır. 1628 tarihli bir belgeye göre 60 kulesi olan[7] yapıyı Evliya Çelebi bizzat görmüş, sırasıyla Kum kapısı, Meydan kapısı, İçhisarın Lonca kapısı, Uğrun kapı, aşağı kalede Deniz kapılarını saymıştır ki bunlardan günümüze sadece Kumkapı ve Lonca Kapısı ulaşabilmiştir[8]. Kent duvarlarının 300 m güneydoğusunda Balat Mevki’nde yerden 1,5 m kadar yükseklikte yaklaşık 10 dönüm araziye yayılmış Mithridat Sarayı adı verilen bir yapının da yıkıntıları yer almaktadır[9].

Kuzey ve güney olmak üzere denize bakan iç içe 2 bölümden meydana gelip Osmanlı döneminde Bâlâhisar[10] olarak adlandırılan İç Kale’de bir askeri depo, cephanelik, meydanlık ile harap bir caminin yanı sıra yakın zamana dek faal olan Sinop cezaevi de yer almaktaydı[11]. Pek çok siyasi suçluyu da ağırlayan Sinop Cezaevi 1997 yılında boşaltılarak 1999 yılında Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiştir. Curtis, Mithridates’in karıları ve kızkardeşlerini Romalı General Lucullus’un askerlerinin eline geçmemeleri için burada kendi elleriyle öldürdüğünü iddia etmiştir[12]. Bıjışkyan ise 19. Yüzyıl başlarında kapılardan birisi üzerinde Cenevizlilerden kalmış 2 aslan kabartması, kule duvarlarının içerisinde ise mermer bir büst, insan ve hayvan heykelleri gördüğünü, Rumların kale dışında yaşadığını bildirmiştir[13].

Balat Kilisesi

Kentin en önemli Bizans yapısı olup, 1640 tarihli bir kitabede Theotokos’a ithaf edildiği yazmaktadır.  Dört sıra tuğladan örülmüş duvarlar üzeri tonozla örtülmüş, Yunan haçı formunda simetrik planlı bir yapıdır. Şapel dışındaki bölümlerin tavan kısmı çökmüş olup, fresklerin bir kısmı günümüze dek ulaşmıştır.

Süleyman Pervane Medresesi

2 kırık kitabe parçasından Sinop’ta ki ilk medresenin İzzettin Keykavus tarafından inşa ettirildiği anlaşılmasına karşın kentin Trabzon İmparatorluğu’nca işgalinin ardından by yapının tahrip edildiği bugünkü yapının eskisinin yerine yapıldığı sanılmaktadır[14]. Bu medrese 1262 yılında Vezir Muinüddin Süleyman Pervani tarafından kentin Trabzonlulardan tekrar alınmasınından sonra “Hatıra-ı feth” amacıyla yaptırılan[15] 16 odalı geniş avlulu, şadırvanlı taş bir yapı olup, Selçuklu mimarisinin izlerini taşımaktadır. Süleyman Pervane Medresesi 1941-1970 tarihleri arasında Sinop Müzesi olarak kullanılmıştır.

Câmi-i Kebîr, Sultan Alâeddin Câmii

Câmi-i Kebîr, Selçuklular’ın kenti fethettiği 1214 yılında yaptırılıp, Trabzon Rumları’nın kenti ele geçirdiği dönemde tahrip edilmişse de 1267’de Selçuklular’ın kenti yeniden ele geçiren eline geçirdiği yıl Süleyman Pervane tarafından yeniden inşa ettirilmiş[16], sonrasında ise sırasıyla 1385’de Candaroğlu Celaleddin Beyazıt, İsfendiyar Bey ve 1851’de Sultan Abdülmecit zamanında Mutasarrıf Tufan Paşa tarafından onarılmıştır. Câmi-i Kebîr, 5 kurşun kubbeli, dikdörtgen planlı 22 x 66 m ölçülerinde duvarları birer sıra tuğla ve kesme taştan yapılmış bir camidir.

Şadırvanlı avlusunun kuzey doğu köşesinde de İsfendiyaroğulları’na ait bir türbe bulunmaktadır. İbni Batuta ve Evliya Çelebi’nin övgüyle bahsettiği yapıdan camiinin 6 parça ham mermerden inşa edilmesine karşın birbirine ustalıkla kaynaştırılan minber de Evliya tarafından hayranlıkla anılmış yazar bunun insan işi değil ancak bir evliyanın kerâmeti olabileceğini kaydetmiştir.[17]

Diğer Tarihi Yapılar

İbrahim Bey Cami, İç Kale içerisinde Candaroğlu I. Gıyaseddin İbrahim Bey tarafından 1341 yılında inşa ettirilen 17x15x10 m ölçülerinde dikdörtgen bir yapıdır. 1215 yılında onarılmasına karşın 1920’lere harap halde ulaşabilen yapı İç Kale’den yol geçirilmesi sırasında tamamen yıkılmıştır.

Meydankapı Cami, 1487 tarihli defterde Mahalle-i Mescid-i Bab-ı Meydan adını taşıyan mevkide günümüzde ise Sakarya Caddesi’nde yer alan 14,20 x 12, 86 m ölçülerindeki camiinin kitabesi olmadığından yapım tarihi bilinmemekle birlikte Şeyh Ömer Efendi adlı birisi tarafından yaptırıldığı rivayet edilmektedir. 1878 yılında mutasarrıf Ahmet Kemal Paşa tarafından onarılan yapı Samsun Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 2010 yılında restore edilmiştir.

Arslan Cami, 1351 yılında Usluoğlu İsmail Bey tarafından inşa ettirilen 11x 13 m ölçülerinde bir yapı olup, 1487 tarihli muvassal defteri ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde adı geçmektedir.

Ayrıca 16. yüzyıl sonlarında yaptırılmış oldukları sanılan Yeni Cami ile Ayasofya Cami, 1738’de Saime Hatun adlı bir hayırsever tarafından inşa ettirilen Süleymaniye Cami, kitabesi bulunmamakla birlikte 1581 öncesinde Mahmud Çelebi el-Kefevi tarafından inşa ettirildiği sanılıp 1894’de mutasarrıf Bekir Paşa tarafından onarılan Kefeli Cami, 1652 tarihli Mehmet Ağa Cami ile Demirli Mescidi, Kapan Mescidi, Seameddin Mescidi, Ulu bey Mescidi, Saray Mescidi, Arslan Mescidi, Şekerhane Mescidi, Sufi Bayezid Mescidi, Akdoğan Mescidi, Şeyh Mescidi, Debbağhane Mescidi, Kubad Efendi Mescidi, İskele Mescidi, Maksut Efendi Mescidi, Yeni Mahalle Mescidi, Fetih Baba Mescidi, Balatlar Mescidi, Hıdırlık Mescidi, Tayboğa Mescidi, Un Bazarı Mescidi kentin diğer önemli tarihi yapılarıdır.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Sinop Tarihi Makale Serim

Sinop Kenti ve Civarındaki Arkeolojik Kazı ve Bulgular

Sinop Antik Çağ Tarihi

Sinop Tarihi: Bizans dönemi

Sinope, Sinop Sikkeleri

Sinope, Sinop adının anlamı

Sinop Tersanesi Tarihi

Sinop Tarihi Yapılar

Karousa, Gerze Tarihi ve Ayandon (Sinop)

Durağan, Sinop

Boyabat, Sinop

İstefan, Ayancık Tarihi (Sinop)

Sinop Tarihi: Osmanlı dönemi

Notlar

[1] Tournefort, 2005: 115

[2] Hilmi,  1339-1341: 6-11

[3] En son 1976 yılında onarım görmüştür (“Tarihi Sinop Kalesi Onarıldı”, Milliyet Gazetesi, 25 Aralık 1976 s.1)

[4]  İç Kale’nin doğusunda eski hapishane burcunda M. Şakir Ülkütaşır’ın okuduğu 0.4 x 0.55 m ölçülerindeki kitabede “Galebe çalıcı sultan, dünyanın ve dini şerefi Keyhüsrev oğlu Keykavus zamanında, yüce Tanrı’nın tevfikiyle bu burcu, zayıf kul, Yüce tanrının esirgemesine muhtaç, korunası Nakiyte (Niğde) ile dolaylarının sahibi Zeynüddin Beşare Elgalibi 612 (1215) yılında yaptırdı” yazmakta burcun güneyinde 0.8 x 1.10 m ölçülerindeki başka bir Farsça kitabe yapım yılını onaylamaktadır.

[5] M. Şakir Ülkütaşır’ın okuduğu Lonca kapısı üzerindeki 0.70 x 1 m ölçülerindeki kitabede “Bu burç Allahın rahmetine kavuşan Halepli Ketenci oğlu Ebu Ali’nin yaptığı iştendir” yazmaktadır.

[6] Hilmi,  1339-1341: 5

[7] Mühimme Defteri 83, 64 (21 Şevval 1037); Ünal, 2008: 290

[8] Geçmişin Fotoğraflarıyla Sinop Tarihi, 2005: 105

[9] Bryer ve Winfield, 1985: 79

[10] Ülkütaşır, 1949: 114 dipnot. 4

[11] Hilmi,  1339-1341: 5

[12] Curtis, 1911: 27

[13] Bıjışkyan, 1998: 67

[14] Aydın, 1973: 251-272

[15] “Kitabesinde: Allah hüsnü âkibet mazhar etsin. Dini mübine dört elle sarılan ve Allah kelâmına uygun hareket eden, Allahın affına muhtaç, sahibi maali ve mefahir, Mehemmet Oğlu Ali’nin oğlu, Süleyma’nın gayretiyle Sinop şehrinin facir kâfirlerden alınması işi müyeser olunca mumaileyh bu mübarek medresenin yapılmasını emretti. Burasının tamamlanması 661 (1262) yılının aylarına tesadüf etti” yazmaktadır.

[16] Kitabesinde “… Rağbeti gerçek olan İslâm dininde akıbetini Tanrı iyi adesi zayıf kulun Mehmet oğlu Ali’nin oğlu Süleyman sana yönelmiştir. Emeli rahmetindedir. Sana niyetini ve emelini arılaştır. Bu bina H.666 (1267) yılının ayında yapıldı.” yazmaktadır.

[17] ”Evsaf-ı Mimber-ı cami-i Sinop- öyle bir müsenna ve murassa ibretnümadır ki, sitayişinde kerubiyan bile acizdirler. Lâkin Alâ kaderittaka bu hâkir deryadan katre, güneşten zerre olarak tavsif edeyim. Evvela üstad-ı kâmil bu minberi altı kıt’a mermer-hamdan inşa edip her paresini birbirine öyle mezcetmiştir ki, Kemal-i kuvvet-i basara malik olan hezarfenler bile nazar-ı im’an ile bu taşı muayene etseler her kıt’a taşın birbirine intizaç yerini fark edemezler. Güya yekpare bir minber-i ranâdır. Cenabı İzzet ruyi arzda ne kadar nebatat, Şukufe ve eshar halk etmişse üstat-i mermer yedi tülasını iyan ederek bu mermerde tersim etmiştir ki diyar-ı İslam’da buna muadil bir minber yoktur.”