ARILAR Balarıları insanoğlunun ilk evcilleştirdiği böcek türü olup, değerli bir besin maddesi ve şifacılıkta antiseptik olarak kullanılan bal üretmek için MÖ 3 binli yıllardan bu yana arıcılık yapıldığı arkeolojik delillerle kanıtlanmıştır.
Yunan Mitolojisinde
Tanrı Zeus bebekliğinde balarıları tarafından beslenilmiş, Tanrı Apollo’nun tapınağı arılar tarafından inşa edilmiştir. Zeus bu yüzden Melissaios (Arı
Adam) lakabıyla anılmıştır. Ayrıca Delphi rahibeleri arı kılığında dolaşmaktaydı.
Yunan mitolojisinde Aristaeus, arıcılık tanrısıydı. Ormanda kendisinden kaçan Orpheus‘un karısı Eurydice bir yılana basarak ölünce, Eurydice’nin nymph (superisi) kız kardeşleri arılarını öldürerek tanrıyı cezalandırmışlardır.
Apollon için yazılan bir Homerik İlahi‘de Apollo’nun kehanet yeteneğinin kendisine armağanının kendisine ilk olarak Helenistik dönem öncesi Ege arı tanrıçaları üçlüsü Thriae tarafından verildiğini kaydetmiştir. Rodos’taki Camiros’ta MÖ 7. yüzyıla tarihlenen arı tanrıça fügürleri ele geçirilmiş olmakla birlikte tasvir ettikleri kanatlı arı tanrıçaları çok daha eski bir inanışın ürünü olmalıdır
Roma Mitolojisinde
Tanrıça Mellona arıların koruyucusu kabul edilmekteydi.
Mısır Mitolojisinde
Balarıları güneş tanrısı Ra’nın gözyaşları olarak kabul edilmekte olup, ayrıca arılarla ilişkilendirilen tanrıça Neith için inşa edilen bir tapınak per-bit “arıların evi” adını taşımaktaydı.
Kelt Mitolojisinde
Brötonlar arasında çarmıha gerilen Hz. İsa’nın gözyaşlarının arılara dönüşerek yeryüzüne hoşluk getirmişlerdir.
Baltık Mitolojisinde
Litvanya panteonunda Austeja arıların koruyucu tanrıçasıdır.
Hint Mitolojisinde
Vişnu, Krişna ve İndra “bal özünde doğanlar” anlamına gelen Madhava lakabıyla anılmış ve bir nilüfer çiçeğinin üzerinde bir arıyla oturur pozisyonda tasvir edilmişlerdir.
Hıristiyan Mitolojisinde
Altın Ağızlı St. John Chrysostom St. Ambrose ve Clairvauxlu St. Bernard adlı azizlerin bataklıkta doğdukları ve arılar tarafından balla beslenerek büyütüldüklerine dair efsaneler kaydedilmiştir.
Germen Mitolojisinde Arı
Güneşin sembolü olarak kabul edilmektedir.
Afrika Mitolojisinde
Kalahari Çölü’nde yaşayan San halkı, bir mantis (peygamber devesi) taşıdığı halde bir nehri geçmeyi başaran bir arı öyküsünü anlatmaktadır. Yorgunluktan tükenen arı, peygamber devesini bir çiçek üzerinde bırakmış, ancak ölmeden önce peygamberin gövdesine bir tohum ekmiştir. Bu tohum ilk insan olmuştur.
Uganda’daki Baganda halkı, dünyadaki ilk insan olan Kintu efsanesinde arıların bahsi geçmektedir. Yeryüzünde yalnız yaşayan Kintu bir gün cennette yaşayan Ggulu’dan kızı Nambi ile evlenmek için izin istemiştir. Ggulu, Kintu’yu kabul etmeden önce geçmesi gereken beş sınav olduğunu bildirmiştir.Son testinde Kintu’ya Ggulu’nun ineğini büyük bir sürü içinde bulmasını söylemiştir. Nambi, kendisini bir arıya dönüştürerek sevdiği erkeğin testi geçmesini sağlamıştır.
Anadolu Mitolojisinde
Hitit mitolojisine göre, tarım tanrısı Telipinu, bir gün öfkelenerek, hiçbir şeyin büyümesine izin vermedi ve hayvanlar yavru doğurmadı. Tanrılar Telipinu’yu aramaya başladı, bulamayınca da Tanrıça Hannahannah onu geri getirmek için bir arı gönderdi. Arı, Telipinu’yu bulmuş, sokmuş ve üzerine balmumu bulaştırmıştır.
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016