Makale: Özhan Öztürk
Strabon ve Bizanslı Stephanum, Tzanların Makronların devamı olduğunu bildirmiş[1] olup, bu durumda Argonoutların Trabzon civarında rastlayıp[2] Anonim Periplus, Herodot, Ksenofon, Yaşlı Pliniy ve Skylax’ın adını andığı Makronların, Antik Çağ’ın sonlarında Arrian ve Selanikli Eustathios’un da varlıklarını bildirdiği[3] Tzanlar ve atlı süvariler oldukları bilinen Sannilerin adını aldığı anlaşılmaktadır. Prokopius, Tzan/Sanni ve Lazların birbirinden farklı kabileler olduğunu bildirmişse de en eski Abhaz efsanelerinde bile Tsan halkının adına rastlanması ve daha pek çok tanıklık bu ayrımın sonradan ortaya çıktığını göstermektedir. Laz Krallığı’nın ortaya çıkıp güç kazandığı dönemde Tzan olmayan bazı Kolh kabilelerinin de Lazlaşmasıyla bu ayrım daha da belirginleşmiştir.[4]
Prokopius’un notları Tzanilerin din ve kültürleri hakkında bizzat kendi gözlemlerini yansıttığı için son derece değerlidir:
“Tzaniler, kadim zamanlardan beri, herhangi bir hükümdara bağlı olmayan bağımsız bir halk olarak yaşamışlardır. Vahşice bir yaşam biçimi sürdürerek, ağaçlara, kuşlara ve çeşitli mahlûklara tanrıları gibi hürmet ederler ve onlara taparlar. Ömürlerinin tamamını gökyüzüne doğru uzanan ve ormanlarla kaplı olan bu dağlarda yaşayarak geçirirler, ama hayatlarını, ziraat ile değil, haydutlukla ve eşkıyalıkla kazanırlar. Zira, toprağı işleme konusunda usta değillerdir ve memleketleri, sarp dağların en az olduğu yerlerde bile oldukça engebelidir. Bu yaylalar, engebeli olmanın ötesinde, son derece taşlık, işlenmesi zor ve hiç bir mahsule uygun olmayan bir toprak yapısına sahiptir. Onlar tarım yapacak olsalar bile, ürün yetiştirmek için yeterli toprak bulamazlar. Burada, ne araziyi sulamak, ne de tahıl yetiştirmek mümkün değildir; çünkü bu bölgede düz bir arazi bulunmaz ve hatta buralarda ağaç da yetiştiği halde, bunlar meyve vermeyen ağaçlardır. Zira bu bölge; bitmek bilmeyen kışın etkisiyle, uzun süre kar altında kaldığından, ilkbaharın başlangıç dönemi son derece belirsiz ve düzensizdir. Bu nedenlerden dolayı Tzaniler eski çağlarda bağımsız bir yaşam sürmüşlerdir, ama şimdiki imparator Justinianus’un saltanatı sırasında, General Tzittas’ın komutasındaki bir Roma ordusu tarafından bozguna uğratıldılar ve hepsi kısa sürede mücadeleden vazgeçerek boyun eğdiler. Böylece, tehlikeli bir özgürlüğün yerine, sıkıntısı daha az olan esareti tercih etmiş oldular. Ve onlar hemen Tanrı’ya itaat ederek, Hristiyanlığı kabul ettiler. Böylece, her tür haydutluktan vazgeçerek yaşam biçimlerini huzurlu bir yola sokmuş oldular ve -daha sonra- düşmana karşı sefere çıkıldığında, her zaman Romalılar’ın yanında yer aldılar.”[5]
Prokopius, Tzanika seyehatinde bugünkü Bayburt şehri civarından Trapezus kentine doğru yolculuk ederken Ermeniler ile Tzaniler arasında Horoni adlı bir kale inşa edildiğini[6] ve Horoni’den iki gün uzaklıktaki bir yerde Tzanilerin Okeniti olarak bilinen bölgesinin başladığını, Kharti adlı bir bölgede ise eskiden inşa edilmiş bir kalenin İmparator tarafından tamir ettirildiğini yazmıştır.[7] Bayburt “Hart” ve Çaykara “Ogene” toponimlerinin o dönemden günümüze ulaşmış olması ancak yerel kültürün sürekliliğiyle izah edilebilir. Prokopius, Ogene’de Tzanilerin sığırlarını barındırdıklarını bildirmiştir:
“Ve buradan biraz doğu tarafına gidildiğinde, kuzeye doğru uzanan sarp bir vadi vardır; burada da Barkhon isimli büyük bir yeni kale inşa ettirdi. Söylediklerine göre, bu kalenin ötesinde, dağların aşağı tarafları Okeniton Tzanilerinin sığırlarını barındırdıkları ve kışlaklarının bulunduğu yerlerdir. Onlar bu sığırları, toprağı sürüp işlemek için değil, sürekli bir süt kaynağına sahip olmak ve etleriyle beslenmek için yetiştirirler.”[8]
Osmanlı döneminde ait Trabzon tahrir defterlerinde Ogene (H. 961), Okene (H. 991) ve ikiye bölünerek Ogene-i ulya, Ogene-i süfla (H. 1330) formlarında kayıtlı olup cumhuriyet döneminde adları Karaçam ve Köknar olarak değiştirilen köylerin orjinal ismi ilginçtir ki Megrelce “dana ahırı” anlamına gelmektedir[9]. Bu toponimin yanı sıra Karadeniz Ansiklopedik Sözlük’te etimolojisini yaptığım gibi bazı Trabzon köy isimlerinin Megrelce kökene sahip olması Tzan halkının dili ve bölgedeki yerleşimine dair güçlü ipuçları sunmaktadır. Gürcü kroniklerinde İsa’nın havarilerinden Andre’nin Megrel halkının topraklarında yer alan Trabzon’a gittiği ve buranın putperest halkını Hristiyanlığa çevirmeye dönüştürmeye çalıştığı yazılması da Yunanlı yazarların yanı sıra Gürcülerin de bölge halkını aynı şekilde adlandırdığını göstermektedir[10].
Tzanlar’ın Roma İmparatorluğu tarafından düzenli askeri güçlerin dışında paralı asker olarak kullanıldığını yine aynı kaynaktan öğrenmekteyiz: “İtalya’dan yeni dönmüştü ve emri altında sekiz yüz Tzanı vardı”[11]
Bayburt ve Erzincan ticaret yolu üzerinde bulunan Tzanika, Ortaçağ’da, Bizans ordusunun Müslüman emirlerle çetin bir mücadeleye girdiği[12] bir sınır bölgesine dönüşürken, Trabzon İmparatorluğu döneminde ise zaman zaman Trabzon sarayındaki Scholari iktidarına karşı sıkça ayaklanan Tzanichitai, Kabazitai, Meizomatai ve Kamachenoi gibi Mezohaldiyalı ailelerin egemenliğinde kalmıştır.[13] Bu süreçte Trabzon imparatorları Tzan soylularını saraya çağırıp stratopedark veya pinkernes gibi önemli görevler vererek halklarından uzaklaştırma politikası gütmüştür.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Pontus Makale Serim
Pontus: Antik Çağ’da Doğu Karadeniz Coğrafyası
Pontus: Antik Çağ’da Doğu Karadeniz Arkeolojisi, Etnik Yapı ve Genetik Verileri
Doğu Karadeniz’in Antik Çağ’daki yerli halkı: Byzerler, Bekhiriler, Heptakometler, Mossynoikler
Antik Çağ’da Doğu Karadeniz halklarından Moskhiler veya Muşkiler
Karadeniz Bölgesinde Türkmen Yerleşimi
Notlar
[1] Strabon, Geographica XII, iiii, 18; Stephanus Byzantii, 1849: 429
[2] Arganautica, II. I. 242
[3] Arrian Periplus, 15; Eustathios, 1855: 349
[4] Detaylı Bilgi için Bkz. Lazlar (Kolhis)
[5] Prokopius, Yapılar, III. vi. 1-7 (Çev. Zehiroğlu, 2000: 100-101)
[6] Prokopius, Yapılar III. vi. 15- 17
[7] Prokopius, Yapılar, III. vi. 18-19
[8] Prokopius, Yapılar, III. vi. 20-2
[9] Megrelce “–o “ ön eki eklendiği cümleyi mevki anlamı katmaktadır: O + gene “dana ahırı”, o + tsheni “at ahırı”, o + ğeci “domuz ahırı” gibi (Öztürk, 2005: 903; Kadshaia ve Fährich, 2001: 234). Günümüze ulaşmamasına rağmen Osmanlı tahrir defterilerinde Atina (Pazar) kazasında Ogne isimli bir başka köy olduğu görülmektedir.
[10] Gürcistan Tarihi, 2003: 36
[11] Prokopius, Peri ton Polemon, VIII. XIII.8-28
[12] Akritik destanlar bu süreçte ortaya çıkmıştır.
[13] Tzan kabileleri ile Trabzon sarayının ilişkisi hakkında detaylı bilgi için Bkz. Trabzon İmparatorluğu.