Türkiye’nin en verimli ovalarından Kilikya olarak da bilinen Çukurova’da yer alan Adana ili, 2017 istatistiklerine göre İstanbul (15.029.231), Ankara (5.445.026), İzmir (4.279.677), Bursa (2.936.803) ve Antalya’dan (2.364.396) sonra 2.216.475 kişilik nüfusuyla (1.108.939 erkek, 1.107.536 kadın) ülkenin en kalabalık altıncı ilidir. Adana, 19. Yüzyıl’ın ikinci yarısında pamuk tarımının önem kazanmasıyla göç alıp büyürken, 1950’li yıllardan itibaren Tepebağ çevresindeki tarihi yerleşimin genişlemesiyle bugünkü görünümü almıştır.
Şehrin 1940’da 88.119 olan nüfusu günümüzde 2 milyonu geçmiş olup, göçlerin etkili olduğu bu hızlı nüfus artışı konut sorununu beraberinde getirmiştir. İmar planlarının uygulanamadığı gibi hızla büyüyen gecekondu nüfusu şehir nüfusunun neredeyse yarısına denk hale gelmiştir.
Adana coğrafi özellikler
Akdeniz Bölgesi’nin doğu kesiminde, Seyhan nehrinin her iki yakasında kurulan Adana, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin metropolü konumunda olup, kuzeyden Kayseri, kuzey batıdan Niğde, batıdan İçel, doğudan Kahramanmaraş ve Osmaniye, güneybatıdan Hatay il sınırları ile çevrilidir. Adana, batıdan doğuya Uzunyayla’ya kadar dek uzanan Orta Toroslar’ın bir bölümü ile Amanos Dağları tarafından çevrilmiş olup, İç Anadolu’yu güneye bağlayan en önemli geçit olan Gülek Boğazı il sınırlarında bulunmaktadır.
Toros ve Amanoslar ile Akdeniz arasında kalan alana Çukurova olarak anılmakta olup, Misis Dağları tarafından o da ikiye bölünmekte güneyi “Aşağı Ova” kuzeyi ise “Yukarı Ova” adıyla anılmaktadır. Akdeniz de yaklaşık olarak 160 km. kıyısı bulunan Adana’nın İstanbul’a 1082 km, Ankara’ya 458 km, Kahramanmaraş’a 189 km, başlıca limanı Mersin’e 69 km uzaklıktadır. Akdeniz’den yaklaşık 40 km içerde, Seyhan ırmağı kıyısında, denizden ortalama 23 m yüksekte, Çukurova deltasından kuzeydeki dağlara doğru yükselen alüvyonlu dolgu taraçalarından biri üzerinde kurulmuştur.
Adana iklimi
Adana’nın ovalık bölümü yazları çok sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı Akdeniz ikliminin etkisindeyken dağlık bölümde Akdeniz iklimi ile kara iklimi karışımı hüküm sürmektedir. En soğuk ay Ocak olup, kış aylarında ender olarak kar
yağmaktadır. En sıcak ay Ağustos olup, yazları bunaltıcı sıcaklar zaman zaman 40 °C’yi aştığından halk Toroslardaki Pozantı, Namrun, Gilek, Kızıldağ, Armutlu, Biricik gibi yaylalara çıkmaktadır. -8,4 ile +45,6 santigrat derece arasında seyreden sıcaklığın yıllık ortalaması 18, 8 °C’dir. Senelik yağışlı gün sayısı 49 olup, en çok yağış Aralık ayında, en az yağış Temmuz ayındadır. Yıllık yağış ortalaması 641,6 mmdir. 1953 yılında Seyhan Barajı’nın yapılmasıyla şehri etkileyen sel baskınlarının önüne geçilmiştir.
Adana Bitki Örtüsü
Adana ili ve civarında görülen Akdeniz iklimine dolayısıyla yazın kuraklığına uyumlu doğal bitki örtüsü her zaman yeşil kalabilen, sert yapraklı, bodur bitki topluluğu olan makidir. Kıyıdan itibaren 700-800 metrelere kadar mersin,(myrturs cummunis), sandal (arbutus andrachne) kermes meşesi (quercus coccifera), çınar platanus (orientatis), yabani zeytin
(oleaeuropeasylvestris), akça kesme (philyrealatifolia), menengiç (pistacia terebinthus), sakız ağacı (pistacialentiscus), funda (erica verticillata),erguvan (cercis iliquastrum), kara çalı (paliurus spina), zakkum (nerium oleander), okaliptus (ecalypus spp) gibi maki türü ağırlıklı bitkiler, 800 metreden daha yüksek kesimlerde yayvan yapraklı meşe (quercus calliprinus), kızılcık (cornusman), defne (lauruscanseriensis), daha da yükseklerde çam türleri (pinus nigra, pinus sylvestres), ardıç (junipearus), kayın (fagun), toros göknarı (abies cilicica), sedir (cedrus libani) ağaç sınırının son bulduğu 2000 metreden sonra ise rengarenk çiçeklerle süslü alp tipi çayırlar görülmektedir.
Adana Tarihi
Seyhan Irmağı kıyısındaki Tepebağ yükseltisi çevresinde kurulan şehrin yerleşim tarihi Neolitik Çağ’a dek uzanmaktadır. MÖ II. Binyılda Hitit çivi yazılı tabletlerinde, Adaniye (Ataniye) adıyla anılan şehrin Adana olduğu genellikle kabul edilmektedir. Ancak şehrin bugünkü Adana ile aynı yerde mi yoksa yakınında mı olduğu
bilinmemektedir. Adana adının geçtiği bir başka eski kaynak Kadirli’nin 25 km kadar güneydoğusundaki Geç Hitit yerleşmesi Karatepe’de bulunan ve MÖ IX.-VIII. Yüzyıla tarihlenen iki dilli yazıtlardır. Fenike alfabesi ve Hitit hiyeroglifleri ile yazılmış bu yazıtlarda Karatepe’nin Adana kralı Avarikus’a ait olduğu belirtilmektedir. Asur belgelerinde adı Kue (Quwê) kralı Urikki biçiminde geçen bu kral, Karatepe yazıtlarına göre Danunaların kralıdır. MÖ XII. Yüzyıl sonlarında Ege göçlerine katılan kavimlerden biri olan Danunalar, Doğu Kilikya’da bir krallık kurmuşlardı.
Adana’nın MÖ I. Binyıl başlarında bu krallığın merkezi olduğu düşünülebilir. Geç Hitit devletlerinden Kue Krallığının sınırları içinde kalan şehir, Orta Anadolu’yu Tarsus’a bağlayan ve Gülek Boğazı’ndan geçen yolun üzerinde bir konak yeriydi. MÖ VIII. Yüzyıl sonlarında Asur, MÖ VI. Yüzyıl ortalarında Pers egemenliğine girdi, MÖ 333’te Büyük İskender tarafından ele geçirildi. İskender’in ölümünden sonra Suriye’deki Selefkiler ile Mısır’daki Ptolemaioslar arasında birkaç defa el değiştirdi. Bu dönemde Selefki kralı Epifanes’in Seyhan kıyısındaki Antiochia “Antiochia ad Sarum” (Ἀντιόχεια ἡ πρὸς Σάρον) veya Antiochia ad Kilikias (Ἀντιόχεια τῆς Κιλικίας) adıyla yeniden imar ettiği şehrin Adana
olduğu sanılmaktadır. Şehrin Ermenice ismi de Atana (Ատանա) ya da Adana (Ադանա) ‘dır.
Adana Roma ve Bizans Dönemi
Kilikya’yı korsanlardan temizleyen Pompeius, MÖ 66’da Adana’yı Roma topraklarına kattı. Bundan sonra istikrara kavuşan şehir, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir ticaret merkeziydi. Roma imparatoru Hadrianus (117-138) tarafından yaptırılan Seyhan üzerindeki Taşköprü, Bizans imparatoru Iustinianos tarafından yenilendi. Ayrıca şehrin surlarını ve su kemerleri yeniden yaptırıldı. 704’de Emevi halifesi Abdülmelik’in İslam topraklarına kattığı Adana’ya, Abbasi halifesi Harun Reşid’in (786-809) Horasanlı komutanı Ebu Süleym et-Türki, Türk ve İslam nüfus yerleştirdi.
X. Yüzyıl başlarında yeniden Bizans’a geçen şehri Malazgirt Savaşı’nın (1071) ardından 1083’te ele geçiren Selçuklular, Birinci Haçlı Seferi’ne (1097) kadar ellerinde tuttular. Adana, 1132 yılında I. Levon komutası altındaki Kilikya Ermeni Krallığı tarafından ele geçirilmiştir. 1268’de şehrin büyük bölümünü yıkan şiddetli bir deprem meydana gelmişe de yeniden imar edilen kent 1359’a kadar Kilikya Ermeni Krallığı’na bağlı kalmıştır. XIV. Yüzyıl ortalarında Çukurova ve Adana’ya egemen
olan Memluklar, bölgeyi Türkmen beylerinden Yüreğiroğlu Ramazan Bey’e verdi. Memlukların bağlısı olarak 1353’ten itibaren bölgede hüküm süren Ramazanoğulları başkent yaptıkları Adana’yı imar ettiler.
Adana Osmanlı Dönemi
Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi (1516) sırasında Osmanlı egemenliğine giren Adana’yı 1608’e kadar yine Ramazanoğulları yönetti. Osmanlı yönetiminde Adana, bazen Halep Beylerbeyliği’ne bağlı sancak, bazen de bağımsız bir eyalet olarak yönetildi. 1671’de Hicaz’a giderken, Adana’ya uğrayan Evliya Çelebi, şehirde beşi büyük 70 cami, 130 dükkân, 17 han ve bir Kapalıçarşı bulunduğunu belirtir. Kale içinde 37, kale dışında 8700 ev bulunduğunu kaydeder. İki kapısı ve yedi kulesi bulunan kale, doğu tarafından ırmakla, diğer üç taraftan hendeklerle çevrilidir. Çelebi’ye göre Adana nüfusunun büyük çoğunluğu Türkmenlerden oluşmakta, az miktarda Rum, Ermeni ve Yahudi bulunmaktadır.
Şehir 1833’te ayaklanan Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın eline geçti. İbrahim Paşa 1840’a kadar kaldığı Adana’da bir yerel meclis oluşturdu; tarımı geliştirmeye çalıştı. Zayıflayan Osmanlı yönetiminin yeniden
egemen olduğu Adana’da kendi başına vergi toplayan, topladığı vergileri merkeze yollamayan güçlü derebeylerine söz geçiremiyordu. 1866’da İstanbul’dan gönderilen Fırkai Islahiye birlikleri bölgede düzeni yeniden kurdu. 1867’de Adana, Kozan, Cebelibereket ve İçel sancaklarını kapsayan vilayetin merkezi oldu. 1866’da Mersin-Adana demiryolunun açılmasıyla yörede pamuk üretimi ve buna bağlı olarak da şehrin sosyal ve ekonomik yapısı gelişti; nüfusu arttı. 1890-1891 yıllarında Adana’da 58.849’u Müslüman ve 12.616’sı gayrimüslim olmak üzere 70.665 kişi yaşıyordu. 1894’te Adana Ticaret Odası kuruldu.
20. Yüzyılda Adana
1901’de ilk iplik fabrikası açıldı. Tarımda makineleşme başladı. 1909’daki Ermeni ayaklanması şehrin ekonomik yaşamını olumsuz etkiledi.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Adana, demiryoluyla İstanbul ve Suriye’ye bağlandı. Savaş sonrası, 24 Aralık 1918’de Fransız birlikleri ve işbirlikçi Ermeni çeteleri Adana’yı işgal etti. İşgale karşı direnen Adanalılar, Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti’nin Kilikya şubesini kurdu. Fransızlar TBMM Hükümeti ile imzaladıkları Ankara İtilafnamesi uyarınca 5 Ocak 1922’de şehri boşalttılar.
II. Dünya Savaşı sırasında 30 Ocak 1943 günü İngiltere Başbakanı Winston Churchill ve İsmet İnönü, Adana’ya 23 kilometre uzaklıktaki Yenice’de bir araya gelmiş (Adana Buluşması), Churchill, Türkiye’nin müttefikler yanında savaşa girmesini teklif etmişse de İnönü tarafından ustaca reddedilmiştir.
1955 yılında Demokrat Parti hükumetinin ABD ile yaptığı anlaşma gereği olarak, Adana’nın 10 km doğusundaki İncirlik Beldesinde NATO Hava Üssü kurulmuş olup, Soğuk savaş yıllarında, 1991 Körfez Savaşı ve 2003 Irak Savaşı’nda etkin olarak kullanılan üs günümüzde de hizmet vermektedir.
1956 yılında Seyhan Barajı ve Hidroelektrik Santrali hizmete açılmış, 1998 yılında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremde (Ceyhan Depremi) 145 kişi yaşamını yitirmiştir.
Adana mimari yapılar
Adana’da Antikçağ kalıntılarının en önemlisi, Seyhan Irmağı üzerindeki Taşköprü’dür. Roma İmparatoru Hadrianus (117-138) zamanında yapıldığı sanılan köprü, VI. Yüzyılda Bizans İmparatoru I. Iustinianos tarafından yenilenmiştir. 317 m uzunluğundaki
köprünün 21 kemerinden 14’ü sağlam durumdadır. Halife harun Reşid’in Antikçağ kalesi yerine yaptırdığı Adana Kalesi, 1836’da Mısır’ın asi valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından yıktırılmıştır. Kaleden günümüze ancak küçük bir duvar parçası ulaşabilmiştir. Şehirdeki İslam dönemi eserlerinin en önemlileri, Ramazanoğulları’nın eserleridir. Bunlar siyah-beyaz taş işçilikleriyle Zengi ve Memluklu; çini bezemeleriyle de Osmanlı etkisini taşır. Dönemin ilk yapısı Akça (Ağca) Mescit (1409), büyük kesme taştan, kare planlı gövdesi, yüksek kasnağa oturan kubbesiyle bir türbeyi andırır. Taçkapıdaki taş bezemelerde, Hatayı, Rumi ve çiçek motifleri arasında görülen kuş ve aslan figürleri ilgi çekicidir.
Kiliseden camiye dönüştürülen Yağ Camii (Eski Camii, 1501), Selçuklu ulu camileri planındadır. Minaresi (1525) ve medresesi (1558) Piri Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Şehrin en büyük yapısı olan Ulucami, Selçuklu, Memluk ve Osmanlı üsluplarından esintiler taşır. Ramazanoğlu Halil Bey’in 1514’de başlattığı yapı, 1541’de oğlu Piri Mehmed Paşa tarafından bitirilmiştir. Avlu ve taçkapı çevresindeki siyah-beyaz mermer kaplamalar, mihrap, minber ve sekizgen gövdeli minare, Zengi ve Memluk üslubundadır. Caminin doğusundaki medrese (1540), külliyenin en önemli yapılarındandır. Buradaki ağızları açık ejderha kabartmalı bezemeler, mukarnaslı külah
biçimi kule, Mezopotamya-Irak etkisindeki Selçuklu üslubundadır.
Ramazanoğulları eserleri
Ramazanoğlu Halil Bey’in yaptırdığı Küçük Mecit (1492), günümüze ancak bir bölümü ulaşan Tuz Hanı (1497), Roma hamamının temelleri üzerine yaptırılan Irmak (Yalı) Hamamı (1494), dönemin özelliklerini yansıtan yapılardır. Ramazanoğlu Halil Bey’İn kölesi Abdullah in Hasan Kethüda’nın yaptırdığı Hasanağa (Hasan Kethüda) Camii (1588, minaresi 1730) Osmanlı üslübunda, kesme taştan bir yapıdır. Yüksek kasnaklı büyük kubbesi dört duvarın üzerine oturmaktadır. Cuma Fakih Mescidi (1541) küçük ve absit bir yapıdır. Savcıoğlu Mustafa’nın yaptırdığı Kemeraltı (Tarsuskapı) Cami (1548), kesme taştan kare planlıdır. Piri Mehmed Paşa’nın yaptırdığı Bedesten (Arasta), Gön Hanı (1530), Çarşı Hamamı (1529) diğer Ramazanoğulları eserleridir.
Adana’daki Osmanlı yapıları
Adana’daki Osmanlı yapılarının başlıcaları arasında Mestanzade Camii ve Hamamı (1682), Memluk etkisi gösteren Yeni (Antaki) Camii (1724, minaresi 1729), Yeşil Mescit (1751), Alemdar Mescidi (1748), Alidede Mescidi (1704), Hasırpazarı Mescidi (XVII. Yüzyıl), Şeyhzülha Camii (1844), Memişpaşa Camii (1825), Yeni Hamam (1720) sayılabilir.
Adana Ekonomisi
Osmanlı döneminde ekonomisi tarımsal ürünlerin işlenip pazarlanmasına dayanıyordu. 1950’den sonra tarım ve ticaretten sağlanan sermaye sanayiye yatırılmıştır. 1960’lar büyük dokuma fabrikalarının, aile şirketlerinin geliştiği bir dönem oldu. 1970’lerde sanayi ürünleri çeşitlendi, holdingler, bankalar, anonim şirketler kuruldu. Makine ve kimya fabrikaları açıldı. Sanayi yanında ticarette gelişti.
Adana Ulaşım
Adana doğu-batı ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan önemli yolların kavşağındadır. Mersin, İskenderun gibi Akdeniz kıyısındaki limanlarla İç Anadolu’yu, Güneydoğu Anadolu’ya bağlayan yollar Adana’dan geçmektedir. Adana’ya ilk demiryolu hattı İngilizler tarafından 1886 yılında kurulmuş olup, günümüzde Adana-Mersin arasında günde karşılıklı 27’şer tren sefer yapmakta ayrıca İstanbul Haydarpaşa’ya İç Anadolu Mavi Treni, Ankara’ya Çukurova Mavi Treni, Kayseri’ye Erciyes Ekspresi ve Elazığ’a da Fırat Ekspresi yolcu taşımaktadır. Adana’dan Ankara, Mersin, Gaziantep ve Hatay yönünde karayolu ulaşım mümkün olup, D-400 karayolu ve milletlerarası TEM otoyolu ile Adana`ya ulaşılabilmektedir.
Adana il sınırları içerisinde milletlerarası petrol ve yük taşımacılığına açık Botaş Limanı ve Toros Gübre Fabrikaları Limanı ile Karataş İlçesinde Karataş Limanı bulunmaktadır. İran-Irak Savaşı (1980-1990) öncesi Basra Körfez kıyısındaki ülkeleri Akdeniz’e bağlayan transit yolu buradan geçiyordu. Körfez Savaşı (1990-1991) sonrası Irak’a uygulanan ambargo, bu yoldan trafiğin kesilmesine sebep olmuştur.
1937 yılında açılan Şakirpaşa Havaalanı iç ve dış hat seferleri ile Adana’nın havayolu ulaşımı sağlamaktadır. Şehrin yakınındaki İncirlik Havaalanı, Türkiye’nin denetiminde bir ABD askeri hava üssüdür. Adana Şakirpaşa Havaalanı’na iç hatlardan İstanbul Atatürk ve Sabiha Gökçen ile Ankara-Esenboğa, İzmir, Antalya ve Trabzon‘a; dış hatlardan KKTC/Lefkoşa ve Almanya’nın bazı şehirlerine doğrudan uçuşlar düzenlenmektedir.
Adana’nın tarihi ve turistik yerleri
Anavarza Kalesi
Kozan’ın 22 km kuzeydoğusunda Dilekkaya (Anabarza) köyü yakınlarında bulunan Anavarza Kalesi, MÖ. 9. asırda Asurlular tarafından inşa edilmiştir. Abbasiler ve Ramazanoğulları tarafından kullanılan kale 14. yüzyılda harap olmuştur. Günümüzde Kültür Bakanlığı’na bağlı Anavarza Ören Yeri’nin girişi ücretsizdir.
Şar Antik Kenti
Tufanbeyli ilçesinden 20 km mesafede bulunan Kilikya Komanası veya Şar Antik Kenti Hitit döneminden Osmanlı dönemine dek sürekli yerleşim olarak kullanılmıştır. Amfitiyatro kalıntısı gibi Roma dönemine ait bazı eserler ile bir Roma senatörüne ait mezarı da barındıran bir Bizans kilisesi görülebilir durumdadır.
Misis Antik kenti ve Mozaik Müzesi
Adana Arkeoloji Müzesi’ne bağlı olarak hizmet veren Misis Mozaik Müzesi 1959 yılında Misis höyüğünün batı yönündeki sırt üzerinde hizmete açılmıştır. Misis antik kentinde akropol surları, hamam, su kemerleri, 4.yüzyılın sonlarına ait bazilika tipinde bir tapınağın mozaik taban döşemeleri, 9 gözlü bir taş köprü görülebilir durumdadır.
Şahmeran Kalesi
Şahmeran Kalesi veya Yılanlı Kale, 12. Yüzyılda Ortaçağda Haçlı seferleri sırasında İpek yolu üzerinde kurulan 9 kuleli taş bir yapıdır.
Adana Etnografya Müzesi
Kuruköprü mevkiinde yeralan kilise işgal döneminde Fransız Askeri Hastahanesi olarak kullanılmış,1924 yılından sonra ise müze olarak organize edilmiş, 1972’den sonra restore edilerek özellikle Toroslarda yaşayan Yörüklerin kültür ögelerini barındıran bir etnografya müzesine dönüştürülmüştür.
Adana Atatürk Müzesi Evi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün 15 Mart 1923 tarihinde eşi Latife Hanım’la birlikte Adana’da iki gece misafir kaldığı Suphi Paşa Konağı günümüzde Atatürk ve Kültür müzesi adıyla hizmet vermektedir. Seyhan Nehri kıyısında yer alan konak 1902 yılında
Adanalı Suphi Paşa tarafından satın alındıktan sonra bazı odalar eklenmiştir. M.K Atatürk, 13 Ocak 1925 de Adana’ya tekrar geldiği zaman yine bu konakta misafir edilmiştir.
Adana Büyük Saat
Adana Valisi Ziya Paşa tarafından 1879 yılında yapımına başlanan 32 m uzunluğundaki saat kulesi 1882 yılında Abidin Paşa tarafından tamamlanmıştır. Adana Saat Kulesi Türkiye’nin en uzun saat kulesidir (ikinci Dolmabahçe Saat Kulesi 27 metredir)
Adana Arkeoloji Müzesi
17.071 adet arkeolojik eser ve 26.547 adet sikke barındıran müze 1924 yılında bugünkü Etnografya Müzesinin olduğu eski kilise binasında hizmete açıldıktan sonra 1972’de bugünkü yerine taşınmıştır. Adana Arkeoloji Müzesi, Hitit, Roma ve Osmanlı dönemlerine ait tarihi eserleri barındırmaktadır.
Sabancı Merkez Camii
Seyhan nehri kıyısında yer alan Sabancı Merkez Camii 1998 yılında hizmete açılmış olup, 28 bin 500 kişilik kapasitesiyle Balkanlar’ın ve Ortadoğu’nun en büyük camisidir.