Makale: Özhan Öztürk
Fener Rum Patrikhanesi 1919 yılına 774.235 Rum’un askeri tedbirler yüzünden yaşadıkları bölgeden ayrılmak zorunda bırakıldığını iddia etmiştir[1].
Bölge adı (Yunanca) |
Sürgün |
Edirne (Αδριανούπολη) | 17,334 |
Enez (Αίνος) | 5,082 |
İstanbul (Κωνσταντινούπολη) | 320 |
Vize (Βιζύη) | 28,783 |
Gaziköy ve Hoşköy (Γάνος και Χώρα) | 7,018 |
Terkos (Δέρκοι) | 13,542 |
Didim (Διδυμοτείχο)[2] | 18,516 |
Ereğli (Ηρακλεία) | 51,769 |
Gelibolu (Καλλίπολη) | 32,825 |
Mürefte (Μυριόφυτο) | 4,060 |
Kırklareli ( σαράντα Εκκλησίες α Εκκλησιές) | 14,993 |
Silivri (Σηλυβρία) | 2,960 |
Sizebolu (Σωζόπολη) | 7,850 |
Çorlu (Tυρολόη) | 13,715 |
Efes (Έφεσος) | 57,934 |
İliopolis (Ηλιούπολη) | 9,842 |
Çeşme (Κρήνη / Τσεσμές) | 60,496 |
İzmir (Σμύρνη) | 9,250 |
Ayvalık (Αϊβαλί / Κυδωνίες) | 26,387 |
Cunda (Μοσχονήσια) | 6,000 |
Alaşehir (Φιλαδέλφια) | 1,959 |
Kapu Dağ (Κύζικος) | 16,147 |
Söke (Ανέων / Σώκια) | 13,813 |
Çanakkale (Δαρδανέλλια) | 25,575 |
İzmit (Νικομήδεια) | 8,890 |
Pisidia[3] (Πισιδία) | 7,060 |
Marmara (Προκόννησος / Μαρμαράς) | 29,600 |
Bursa (Προύσα) | 12,076 |
Rodos (Ρόδος) | 376 |
Tarsus ve Adana (Ταρσός και Άδανα) | 3,650 |
Kadıköy (Χαλκηδών) | 9,394 |
Niksar (Νεοκαισάρεια) | 27,216 |
Amasya (Αμάσεια) | 89,370 |
Şebinkarahisar (Κολωνία) | 19,938 |
Rodopolis (Ροδόπολη) | 17,479 |
Trabzon (Τραπεζούς) | 38,434 |
Chaldia (Greek: Χαλδία) | 64,582 |
Toplam | 774,235 |
Tarafların İddiaları
Vital Cuinet’in 1890-95 arasında yayınlanan Asya Türkiyesi adlı eserinde Trabzon
Vilayeti’nde 806.700 İslam’a karşılık 193 bin Rum’un, Kastamonu Vilayeti’nde 992.679 İslam’a karşılık 21.507 Rum’un, Sivas vilayetinde 839.514 İslam’a karşılık, 76.068 Rum’un varlığını bildirilmiştir ki [4] toplamda 290.575 yapmaktadır. Cuinet’ten yaklaşık 30 yıl sonra, 1920’de kurulan Merkez Ordusu Komutanlığı’na gönderilen istatistiklerde ise Pontus Devleti kurulması planlanan bölgede 2.391.316 Türk’e karşı 273.733 Rum’un yaşadığı belirtilmektedir.[5]
İngiliz ve Amerikalı diplomatların Rumların durumu ile yakından ilgilenmesi üzerine TBMM hükümetinin “Müttefikler neden Yunan işgali altındaki Türklerin durumuyla ilgilenmiyor” tepkisine de sebep olmuştur[6]. Yunan tarafına göre Rumların çoluk çocuk evlerinden sürülmesinin arkasında yatan amaç telef olmalarını kolaylaştırmak iken, hatta yakın zamanda Pontus soykırımı iddialarının temel dayanağı konumunda iken Türk kaynakları Yunan ordusunun gerçekleştirebileceği bir istila harekâtına karşı askeri tedbir olarak zaten çoğu gerilla faaliyetinde bulunan genç erkeklerin sürüldüğü iddiasındadır. 1915 Ermeni olayları tartışmalarında Türk tezini savunan modern yazarlardan Justin McCarthy bile savaş sonrasında Yunanlılar’ın Karadeniz’e çıkarma yapabilecek bir gücünün olmadığının anlaşıldığını, sürgünün zararsız ve suçsuz insanları da cezalandırma yöntemi olduğu için ahlaki, askeri ve karşı propaganda[7] gibi sebepler yüzünden TBMM’nin Rumları sürgüne göndermesinin hata olduğunu bildirmiştir[8]. Atlanılmaması gereken bir önemli nokta da Yunan ordusunun Batı Anadolu’yu işgalinin Anadolu’daki Türk-Rum ayrımını tetiklediği, Yunan ordusunun işgal ettiği bölgeleri ileride Yunanistan’a katmak için Müslüman nüfusu göçe teşvik eden[9] kıyım ve talan[10] eylemleri gerçekleştirmesidir. Yunanistan’ın yerli Rumları silahlandırarak onları da suçuna ortak etmesi Yunan ordusunun çekilme sürecinde Müslümanların öç alma eylemlerine girişmesine dolayısıyla mübadeleyi hazırlayan sürecin kendiliğinden başlamasına sebep olmuştur.
Yunan kaynaklarına göre[11] Karadeniz bölgesinde 150 bin Rum’un sürgün edildiği kaydedilmişse de bu rakamın abartılı olup, sürgüne tabi tutulan yörelerde 20-30 bin arasında Rum erkek köyünü korumak ve Kuva-yı Milliyecilere karşı savaşmak için dağa çıkmıştır[12]. Amerikan Yakın Doğu Yardım Vakfı’ndan Yowell 30 bin Rum’un sürgün edildiğini bunların 8 bininin Harput yolunda bir kısmı ise Harput’a geldikten sonra öldüğünü bildirince Ankara Hükümeti bu vakfın İstanbul bölgesindeki müdürü olan papaz H. J. Jacquith’ten Harput’a giderek suçlamaların aslını arştırmasını istemiş, bölgeye giden Jacquith, Yowell’i yalanlayıp Ankara’ya Harput’ta Hristiyanlar için herşeyin yolunda gittiğini mektupla bildirince İngilizler kendisiyle yüz yüze görüşmek istemiştir[13]. McCarthy, 1912-22 arası dönemde Pontus bölgesinde 65 bin Rum’un eksildiğini bu rakama savaş zamanı yaşanan çatışma, salgın hastalık ve çetelerin kurbanı olanların yanı sıra doğal ölümler ve Gürcistan ve Rusya’ya kaçanların da dâhil olduğunu kaydetmektedir. Osmanlı kayıtlarına dayanan Justin McCarthy Doğu Karadeniz bölgesinde Mütareke zamanında 260 bin 313 Rum’un yaşadığını ve mübadele ile bölgeden Yunanistan’a giden Rumların sayısını 182.192 olarak bildirmekte[14], Yerasimos ise Trabzon, Sivas ve Kastamonu vilayetlerinde 450 bin Rum’un yaşayıp[15] bunların 86 bin kadarının I. Dünya savaşı sırasında Rusya’ya kaçtığını 322 bin 500 kişinin ise mübadele ile Yunanistan’a geldiğini bildirmektedir[16]. Her iki araştırmacının verdiği rakamlara göre 350 bin Rum’un katledilmesi teknik olarak mümkün görünmemektedir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Notlar
[1] Puaux, 1919: 6-8
[2] Bugün Yunanistan sınırları içerisinde Uzunköprünün doğusunda yer almaktadır.
[3] Isparta, Burdur ve Antalya’nın kuzeyi
[4] Cuinet, 1890: 40 vd.
[5] ATASE Arş. Kls. 1879, Ds. 9, Fhr. 4. 78
[6] Foreign Office, 371-6526. No. E 9289. Rumbold’dan Curzon’a yazı. İstanbul, 10 Ağustos 1921
[7] Avrupa basınında TBMM’nin sürgün gerekçeleri yer bulmazken 1915 olaylarını hatırlatan yollara dökülmüş aç ve perişan insanların görüntülerinin misyonerlerin notları eşliğinde verilmesi siyasi açıdan Türkiye aleyhine olmuştur.
[8] McCarthy, 1998: 338-39
[9] Osmanlı Muhacirin Komisyonu 1921 ilkbaharında Yunan işgali nedeniyle sığınmacı durumuna düşen 200-350 bin arasında Müslüman olduğu tahmininde bulunmuştur (Toynbee, 1922: 169). İsmet Paşa ise Lausanne’da Yunan işgali altında bulunan bölgelerde 1.5 milyon Türkün göç etmek zorunda kaldığını, kaybolduğunu veya öldüğünü bildirmiştir (Foreign Office 371-9061. No. 969. 20 Ocak 1923). MacCarthy ise Türk-Yunan Savaşı’ndan dolayı ölen Müslüman sayısının Aydın, Hüdavendigar, İzmit ve Sakarya Meydan Savaşı’nın gerçekleştiği Ankara vilayetlerinde 640 bini bulduğu iddiasındadır (McCarthy, 1998: 363). Ayrıca Doğu Trakya’nın Yunan işgaline uğradığı dönemde 30 bin kadar Müslüman’ın İstanbul’a (McCarthy, 1998: 364) 9 bin kadarının Bulgaristan’a kaçtığı sanılmaktadır (Foreign Office 371-5253, No. 613950. Sofya, 2 Kasım 1920)
[10] Yunan ordusu işgal sırasında Batı Anadolu’da gerçekleştirdiği kıyımlar bir yana Müslüman köylerini yağmalayarak Anadolu Türkünü kasıtlı olarak açlığa mahkûm etmiştir. İsmet Paşa’nın Lausanne Konferansı’na sunduğu bir metinde Yunan işgaline uğrayan bölgelerde 134.040 at, 63.926 eşek, 264.980 inek, 228.230 manda, 8.504 deve, 821.339 keçi ve 1.770.316 koyunun yitirildiğini kaydetmiştir. Aynı metinde Batı Anadolu kentlerinde 54.205 kırsalda ise 87.669 yapının yıkıldığı bildirilmiştir (McCarthy, 1998: 349-52)
[11] Ladas, 1932: 16
[12] Foreign Office 371-7878 No. 5362, 23 Mayıs 1922
[13] Foreign Office 371-7878 No. 5381, 21 Mayıs 1922; Foreign Office 371-7880 No. E 7288, 22Haziran 1922; Foreign Office 371-6538. No. 14360; McCarthy, 1998: 340)
[14] McCarthy, 1983: 131
[15] Yerasimos muhtemelen Atina üniversitesinde öğretim görevlisi olan Prof G. Soteriadis’in verdiği istatistikleri kullanmış olmalıdır ki Soteriadis’e göre 1912 yılında Sivas vilayetinde 99.376, Trabzon vilayetinde ise 353.533, Kastamonu vilayetinde 24.919 Rum yaşamaktaydı ki bunların toplamı 477.828 etmektedir (Soteriadis, 1918: 7, 11, 13)
[16] Yerasimos, 1989: 68