Makale: Özhan Öztürk
Sinop’un Ayancık ve Gerze ilçelerinin güneyinde, Durağan’ın batısında, Çorum’a bağlı Kargı İlçesi’nin kuzeyinde, Kastamonu’nun Taşköprü İlçesi’nin doğusunda, Gökırmak Vadisi’nde yer alan ilçe sınırlarındaki kaya mezarları ve diğer tarihi eserlerden eski bir yerleşim merkezi olduğu düşünülmesine karşın Boyabat veya Boyabad’ın Türkleşme öncesi isimleri saptanamamıştır[1].
Boyabad adının anlamı
Boyabat veya Boyabad, Türkçe anlamlarından birisi sınır olan “boy” ile isimlere
mevki anlamı katan Farsça sonek “-abad” kelimelerine ayrıştırılıp, “sınır kenti” olarak çözümlenirse kentin Selçuklular tarafından ele geçirildiği dönemde Bizans ile sınır olduğu düşünülmelidir. Osmanlı idare sistemi içinde 17. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanan voyvodalık[2] ile ilişkili voyvoda[3] kelimesinin deforme hali de olabileceği akla gelse de Candaroğulları dönemine ait 1461 tarihli bir belgede adı geçmesi[4] bu önermeyi yalanlamaktadır.
Kimi araştırmacılar[5], kenti Ptolemaeus’un[6] Paphlagonia’da Gangra (Çankırı) yakınlarında olduğunu belirttiği Germanicus ile özdeşleştirmişlerse de Umar’ın da vurguladığı gibi[7] bu kent Roma imparatoru Germanicus döneminde Gangra’nın yerine yeniden yapılanan günümüz Çankırı ilinin atası olmalıdır.
Strabon, Pontus imparatoru Mithridates ile Bithynialı Nikomedes arasındaki çatışmayı anlatırken Sinopis yakınındaki Olgassys Dağı etrafındaki ülkede Blaene ve Domanitis adlı iki bölge adını anmış ve ikincisinin içinden Amnias[8] Nehri’nin geçtiğini -Arrian’ın MÖ 88’de ayrıntılarıyla anlattığı[9] bu savaşta- Mithridates Eupator’un Nikomede’in kuvvetlerini burada yok ettiğini bildirmiştir[10]. Hamilton, Amnias nehrinin Halys’in kollarından birisi olup bazen Gâvur ırmak, Karasu olarak da adlandırılan Kostambol Çayı olduğunu bildirmiştir[11] Eser ise Amnias’ı Gökırmak ile ilişkilendirmiştir[12]. Taşköprü, Boyabat, Durağan yerleşimlerinin Gökırmak çevresinde konumlanırken Karasu Çayı Boyabat ilçesinin Gündüzlü ormanlarından doğup, Erfelek ilçe merkezinin kuzeyinden geçtikten sonra Sinop il merkezinin 8 km batısında Akliman mevkinde Karadeniz’e dökülmektedir[13]. Amnias Vadisi’nin- ki Halys’in karşı kıyısından Bithinia sınırına kadar ulaşıyordu- Amisos-Zela rotası ile birlikte Pontus krallığının iki büyük yolundan birisi olduğu[14] düşünüldüğünde tarihi bir yerleşim olduğu su götürmeyen Boyabat’ın – ova mı kent mi olduğu anlaşılmayan- Domanitis ile ilişkili olması ihtimali artmaktadır.
Boyabat, Tanzimat döneminde nahiye, 1868’de ise kaza yapılmış olup, 1878 Kastamonu Salnamesi’nde 22 bin Müslüman erkeğin yaşadığı ve gayrimüslim nüfusa sahip olmadığı görülmektedir. Shaw, yerleşimin nüfusunu 1885 için 42.765 (42. 681 İslam, 84 Rum), 1914 için 62.592 (59.324 İslam, 194 Rum, 3.074 Ermeni) olarak vermiştir[15]. Boyabat ilçesine 1 belediye (Boyabat), 10 mahalle (Akmescit, Camikebir, Çamlıca, Esentepe, Gökdere, kemaldere, Kumluk, Merkez, Yıldız, Zincirlikuyu) ve 107 köy bağlı olup, ilçenin 2009 yılı nüfusu 42.996 (25.271 kent, 17.725 köyler), Boyabat belediyesinin ise 25.271’dir .
Boyabat Tarihi Yerler
Boyabat-Kastamonu karayolunun 15. kilometresinde Salar Köyünün doğusunda Gökırmak Ovası’na hâkim bir tepede konumlanan 10×5 m ölçülerinde dikdörtgen kaya mezarı üzerinde Frig-Paphlagonia tipi süslemeler, alınlığında bir kartal kabartması ve yanı başında köylülerce “Şeytan Basamakları” adı verilen insan yapımı bir taş merdiven bulunmaktadır.
Boyabat Kalesi, Gök ırmak Vadisi’nde ilçenin batısındaki tepelerden birinde yer alıp, içerisinde 1830’lu yıllara dek 30 hanelik bir mahalle barındırmakta olup[16] ilk yapım tarihi bilinmemekteyse de duvarın alt seviyeleri Bizans döneminde yapıldığı üst bölüm eklerinin ise Horasan harcı ile yapılmasından Osmanlı döneminde yenilenip, onarıldığı anlaşılmaktadır[17]. İç kaleden su almak için Gazideresi Çayı’na halkın “Cirabazan” dediği 252 basamaklı bir kaya tüneli vasıtasıyla inilmekteydi. Kale 1991’de restore edilmiş, tahrip olmuş güney, batı ve doğu duvarları nehir yataklarından elde edilen taş malzeme kullanılarak bugünkü seviyelerine ulaştırılmıştır.
Pimolisa
Pimolisa[18], Halys Nehri üzerinde yer alan bir kalenin adı olup, Strabon zamanında Pimolison olarak anılan yerleşimin harabe olduğunu bildirmiş, modern yazarlar Pimolisa’nın Amasya il merkezinin kuzeyi veya Osmancık’ın doğusunda bulunduğu iddia etmişlerdir.[19]
Pimolisa Sikkeleri
Mithridates Eupator döneminde sikke basılan kentin bilinen bronz sikkeleri ön
yüzünde sakallı Zeus arka yüzünde pençelerinde şimşekler tutan kartal tasviri ve ΠΙΜΩΛΙΣΩΝ yazısı ile ön yüzde miğferli Ares arka yüzde kınında kılıç ve [Π]ΙΜΩ-ΛΙΣ[ΩΝ] yazısı olmak üzere iki tiptir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Sinop Tarihi Makale Serim
Sinop Kenti ve Civarındaki Arkeolojik Kazı ve Bulgular
Karousa, Gerze Tarihi ve Ayandon (Sinop)
İstefan, Ayancık Tarihi (Sinop)
Notlar
[1] Esemenli (1990: 201) Boyabat ve havalisinin ilk adının Pimosilene olduğunu kaynak olarak Başoğlu (1972: 136) göstererek vermişse de yanılmıştır. Bkz. Pimolisa
[2] Eyalet valileri ve sancak mutasarrıfları uhdelerine tevcih olunan eyalet ve sancakların mülhak kazalarına daireleri gediklerinden veyahut halkın isteğiyle yerlilerin ileri gelenlerinden birini Voyvoda tâyin ederlerdi. (Pakalın, 1993: III, 598)
[3] Voyvoda Slav dillerinde voi “savaşçı, adam” + vodi “yönetmek” kelimelerinin birleşiminden oluşup, komutan anlamına gelmektedir. Osmanlı idare literatürüne “reis, subaşı, ağa” anlamlarında kullanılmıştır.
[4] “…İsmail Bey’in nefs-i Boyabad’da imareti ve Boyabad’ın nefs-i Mana kasabasında mescidi..” (Uzunçarşılı, 1988: 138-39)
[5] Başoğlu, 1972: 21
[6] Ptolemaeus, 5.4.5. Bkz. Bithynia’da bu isimde bir kent daha vardır.
[7] Umar, 1993: 282
[8] Yunanca Ἄμνιας, Ἄμνειος
[9] Appian. Mithridat. 100.18
[10] Strabon, Geographika XII, III, 40
[11] Hamilton, 1842: I, 362. Karasu ovası, Gavur ovası olarak da bilinmektedir.
[12] Eser, 2006: 187-88
[13] Kınık deresi de Erfelek’i ikiye bölüp ilçeden çıkar çıkmaz Karasu ile birleşmektedir
[14] Leaf, 1916: 8
[15] Yurt Ansiklopedisi, 1983: 9, 6767
[16] “… Kalenin içinde, yöre halkının son sipahilerden olduğunu söylediği Hüseyin’in derebeyliği zamanında yani sekiz sene önce terkedilmiş 30 kadar ev vardır. Biz gördüğümüzde hiç insana rastlayamamamıza rağmen ahşaptan yapılmış evler, bir kaç gün önce terkedilmiş gibi iyi durumdaydı ve patika yollar otlarla kaplanmıştı.” (Hamilton 1842: 314-322; Eser, 2006: 204)
[17] Leonhard 1915: 78; Gökoğlu 1952: 177; Başoğlu 1972: 60; Eser, 2006: 201
[18] Yunanca Πιμώλισα
[19] Umar, 1993: 665; Işık, 2001: 239; Texier, 2002: 57, 180, 529