Amasra Tarihi
Makale: Özhan Öztürk
Amasra‘nın eski adı Amastris[1] veya Amastrianos[2] antik Paphlagonia’da Karadeniz’e dökülen aynı adlı nehrin yakınlarında, Parthenion nehrinin 90 stadia doğusunda, dar bir boğaz vasıtasıyla anakaraya tutunan bir yarımada üzerindeki Tekke tepesi eteklerinde yer alan iki tarafı liman olan antik bir kentin adıdır. Büyük liman veya Doğu limanı şimal, Küçük Liman veya Batı limanı poyraz ve yıldız rüzgarlarına karşı korunaklıdır.[3]
Amasra Etimoloji
Bazı yazarlarca Hitit kenti Knrustamma’nın devamı olduğu iddia edilen[4], İlyada’da
Sesamus veya Sesamum[5] adıyla geçen kentin bulunduğu yerde akropolü kurulan kentin adı Pers kralı Darius’un erkek kardeşi Oksathros’un kızı ve Herakleia Pontika kralı Dionysius’un karısı olan Amastris’ten gelmektedir. Strabon’a göre[6] kraliçe Amastris, Sesamos, Kytoron, Kromno ve Tieion adlı dört kenti birleştirerek MÖ 4. Yüzyılda Amastris kentini kurmuş, kısa bir süre sonra sonuncusu bu birlikten ayrılmıştır.
Bizans dönemi surları altında Helenistik dönem duvar izlerine rastlanılan antik kent, yarımada ile günümüzde bir köprü ile ulaşımın mümkün
olduğu Tavşan Adası olup, liman kent merkezinin batısında yer almaktadır. Kırım yarımadası ile Trabzon ticaret yolu üzerinde yer alan bir liman kenti olan Amastris, MS 66 yılında fethedilmesinin ardından başlayan Roma döneminde körfezin arkasında yer alan küçük vadi boyunca genişlemiş olup, Roma dönemi yapı kalıntılarına (bir tapınak ve depo) sahilden 1.5 km mesafede rastlanmaktadır. Bıjışkyan, 19. Yüzyıl başlarında Sita Çayı yakınlarındaki Amasra
limanının nehirlerin getirdiği kumlarla yer yer tıkanmış olup, batıdakine gemilerin yanaşabildiği iki limanının birbirinden ayrıldığını bildirmiştir[7].
Antik Çağ’da tarım ürünleri ve kereste açısından[8] verimli ve geniş bir hinterlandın limanı olmasına karşın Roma döneminde inşa edilen Pontus-Bithynia sahil yolu Amastris’i es geçince kentin ekonomik önemi azalmış, buna
karşın Trajan’ın restore ettirdiği limanın da yardımıyla Trabzon’un ki artmıştır. Yine de karşı kıyı ile ticareti devam etmiştir ki Lucian, 2. yüzyılda kaleme aldığı Toxaris adlı eserinde Amastris’i İskitya’dan gelen gemilerin uğradığı bir liman olarak anmıştır[9].
Amasra Tarihi
110 yılında Trajan, Genç Pliny’i doğu ticaret yollarının kontrolü açısından önemli
olan Bithynia-Pontus bölgesine yönetici olarak atamış bu dönemde Amasra, Sinop
ve İnebolu’da ticari yapılar inşa edilimiştir. Pliny’nin 10. Kitabında yayımlanan 111/112 kışında muhtemelen Amasra’da yazılmış 96. mektupta kentte ilk Hristiyanların varlığına dair izlere rastlanılmaktadır. Aynı mektupta Pliny kentin pislik içinde oluğundan ve bir kanalizasyon sistemine ihtiyaç duyulduğundan bahsetmiş, Trajan’ın Pliny’e
gönderdiği 99 numaralı cevabında kanalizasyona onay verilmiştir. Kentin güneyinde yer alan Kemere Dere civarında antik kanalizasyon sitemine ait kalıntılar hala görülebilmektedir.
Romalılar Amastris’in iki tepesinin arasını bir köprü ile birleştirmelerinin ardından Büyükadayı da denizden gelebilecek saldırılara karşın tahkim etmişlerdir. MS 699’da Amastrisli rahip Kyros, Heraklean hanedanından olup 685-
695 tarihleri arasında hüküm süren II. Justinian’ın yeniden tahta çıkacağı kehanetinde bulunmuş, gerçekten de imparator 705-711 yılları arasında yeniden hüküm sürünce rahip büyük ün kazanmıştır. Yerel bir aziz olan Hyakinthos kent için “Paphlagonia’nın hatta dünyanın[10] gözü” ifadesini kullanmıştır.[11] 9. yüzyılda askeri üs ve liman ve emporion olan Amastris İskitlilerle yapılan ticaretten 10. yüzyılda iyice zenginleşmiş, Paphlagonia themasının bir paçası olurken bir
katepano[12] burada ikamet etmeye başlamış, 12. yüzyılda ise bir doux tarafından yönetilmiştir. Bu dönemde Gangra’ya (Çankırı) bağlı yardımcı piskoposluk olan Amastris, 940’da metropolitlik olmuştur. 13. yüzyılda kente yerleşen Cenevizliler zamanla etkinliklerini arttırarak Amastris’i kent devleti gibi yönetmiş, Romalılardan kalma surları güçlendirmiş hatta yenilerini örerken eski tapınakların taşlarını kullanmışlardır. David Komnenos’un
1204 batı seferinde Trabzon İmparatorluğu’nun egemenliğine giren kent 10 yıl sonra Nikea imparatoru Laskaris tarafından ele geçirilmiş, 1461 tarihinde ise Trabzon seferine çıkan II. Mehmed tarafından savaşılmadan Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1825 yılında Amasra kentinin dış mahallelerinin yaslandığı Sağra adlı dağın 500 m’lik kısmı kayarak küçülmüştür.[13] Osmanlı döneminde kent içinde temiz su kaynağı olmadığından su ihtiyacı kuyulardan ve kent dışındaki Filebit adı verilen veya -özellikle gemiler- Değirmen Ağzı adı verilen mevkide dere ağzından elde edilmekte, Çekmeciler Çarşısı’nda sergilenen ceviz işi tornacılığıyla meşhur kentin hafta pazarı perşembe günleri kurulmaktaydı.
1920’lerin sonlarından itibaren kömür ocaklarındaki üretimin azalıp buna paralel olarak deniz yoluyla kömür taşımacılığı ve çekicilik işlerinin önemini yitirmesi sonucunda Amasra ekonomisi zayıflamış kent dışarı göç vermeye başlamıştır. 1950’lerde kasabanın turistik potansiyeli keşfedilmiş ve bir sayfiye yeri olarak ünlenmiştir. 1951’de Amasra Deniz Üs Komutanlığı, 1955’te belediye teşkilatı
kurulan Amasra’da 3 Eylül 1968 günü gerçekleşen depremde pek çok bina yıkılırken 26 kişi de hayatını kaybetmiştir. 19 Haziran 1987’de ilçe statüsü kazanan Amasra 28.08.1991 tarihinde yeni kurulan Bartın iline bağlanmıştır.
Amasra ilçesine 1 belediye (Amasra), 7 mahalle (Amasra, Boztepe, Fatih, Kaleiçi, Kaleşah, Kum, Merkez) ve 30 köy bağlı olup, ilçede 2009 nüfus sayımına göre 15.481 (6.505 kent, 8.976 köyler), Amasra merkez belediyesinde ise 6.505 kişi yaşamaktadır.
Amasra Tarihi Eserler
Kentin güneyinde yer alan Bedesten’in duvar tuğlaları ağ forumda[14] örülmüş
olup, Sinop’taki Balat Kilisesi ile benzerlik gösterdiğinden Roma imparatorluk döneminin başlangıcında (1-2. Yüzyıllar) yapıldığı sanılmaktadır[15]. Boztepe’nin kuzey yamacında içerisinde en az 2 kilisesi bulunan ve İç Kalesi 1430-1435 yılları arasında Cenevizlilerce restore edilen 600 m uzunluğundaki kara surlarıyla Zindan Kalesi ile güney yamacında 300 m uzunluğundaki surlarıyla Sormagir Kalesi yer almaktadır. Amasra Kalesi’nin kuzeydoğusunda Büyükliman Kapısı, batısında Küçükliman Kapısı,
güneyinde Zindan Kapısı kentin dışarı açılmasını sağlamaktadır.
Kilise Cami ve Fatih Cami adlarıyla bilinen Bizans kiliselerinden dönüştürülmüş camilerin yanı sıra 19. Yüzyılda inşa edilen İskele, Eyiceler camileri ile Hacı Nuri Mesciti adlı ibadet yerleri, bir tarihi hamam, ağaç oymacılığı işlerinin satışının yapıldığı tarihi Çekiciler Çarşısı bulunmaktadır. Kale
içerisinde yer alan 9. yüzyıldan kalma şapel 15. yüzyılda mescite dönüştürülmüş, 1930’da ibadete kapanmış, 2002 yılında restore edilerek kültür ve sanat evi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 19. yüzyıl başlarında kente gelen Bıjışkyan’ın eski bir kilise kalıntısının yanında gördüğü –halkın geçmişte üzerinde atlı bir heykelin varlığını bildirdiği- Latince “Atıfetli kral Vibios Koççianos”[16] yedi ayak boyunda kaide ile civar bölgelerdeki Korent usluplu sütunlar günümüze ulaşamamıştır.
Roma imparatoru Tiberius Claudius Drusus zamanında Bartın civarındaki ormanlardan elde edilen kerestenin Amastris limanından kolayca ihraç edilebilmesi için Bithynia Valisi Galius Julius Aquilla tarafından Bartın Amasra yolu inşa edilmiştir. Yol üzerinde Amasra’ya 4 km mesafede Kuşkayası (Askersuyu) mevkinde yufka kabartma tekniği ile kayalara oyulmuş kral heykeli, Roma egemenliğini sembolü olan kartal figürü ve iki kitabesi Anadolu’daki tek yol anıtıdır. Aynı dönemde inşa edilmiş Amasra’ya 3 km uzaklıkta Cevizlik mevkiinde yer alan tek gözlü Kemerdere köprüsünün taban taşlarında Roma-Pontus mücadelesini anlatan kabartmalar bulunmaktadır.
Amasra Sikkeleri
Kentin kurulduğu MÖ 300’den itibaren basılan ilk sikkelerin ön yüzünde Frig başlığı takmış genç bir erkek (Mithra? Beklide bizzat kraliçe Amastris’in kendisi) ile ay-yıldız sembolleri arka yüzde ise kent adı ΑΜΑΣΤΡΙΕΩΝ ile bir koltuğa oturur vaziyette kraliçe Amastris tasviri ile kraliçenin adı ΒΑΣΙΛΙΣΣΗΣ ΑΜΑΣΤΡΙΟΣ yer almaktadır. Daha geç dönemlerde ön yüzde ay-yıldız figürleri ortadan kalkarken arka yüzde kraliçe Nike veya Eros’u tutar formda ya da kraliçenin yerine ok kutusunda bir yay tasvir edilmiştir.
Mithradates Eupator dönemi sikkelerinde ön yüzde Athena portresi arka yüzde kent adı ΑΜΑΣΤΡΙΕΩΝ ve ΑΜΑΣΤΡΕΩΣ ile baykuş tasviri yer almaktadır. Trajan ile Salonina dönemlerinde basılan imparatorluk sikkelerinde ön yüzde Zeus Strategos, Athena, Hermes, Asklepios, Hygieia, Helios portreleri arka yüzde ay-yıldız, Sarapis, ata binmiş Dioskurlar, elma tutan Aphrodite, Pentheus ile sabır otu, Ploutos tutan Eirene, Zodyak işaretleri gibi semboller yer almaktadır.
Amasra Amforalar
Strabon’a göre başlangıçta Sinope’in emporionu[17] olan Amastris (Amasra) damgalı –fındık, ceviz, zeytinyağı ve şarap taşımış- amforalara Karadeniz’in kuzeyinde Olbia (1951, 1970), Cajka (1964), Pantikapion (1989), Gorgippa (?), Elizavetovskoe (1927) ve Herakleia Yarımadası sitelerinde (1988) rastlanmış[18] ve MÖ 300-270 yılları arasına tarihlendirilmişlerdir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Notlar
[1] Yunanca Ἄμαστρις
[2] Yunanca Ἀμαστριανός
[3] Rasim, 1930: 90
[4] Sakaoğulları 1999: 3
[5] Homeros, İlyada II.853
[6] Strabon, Geographika XII. 3. 10
[7] Bıjışkyan, 1998: 57
[8] Strabon en iyi cins şimşir ağacının Amastris topraklarında yetiştiğini bildirmiştir (Coğrafya, XII, III, 10)
[9] Lucian, Toxaris, 57-60
[10] Yunanca oikomeni (οἰκουμένη) “yaşanan dünya”
[11] Patrologiae cursus completus, 1977: 105, 421c. Bizans dünyasında yayılan deyim asırlar sonra II. Mehmed’in ağzından “Lala, Çeşm-i Cihan bu mu ola?” şeklinde çıkmış, muhtemelen yakıştırılmıştır.
[12] Yunanca κατεπάνω. Bizans’ta 9. yüzyıl sonrasına ait askeri/bürokratik bir unvan olup, 2 veya daha fazla themanın yöneticileri için kullanılmıştır.
[13] Rasim, 1930: 91
[14] Latince “Opus reticulatum” elmas şeklindeki tüf tuğlaların bir çekirdek etrafında 45 derecelik diagonal formda yerleştirilmesiyle gerçekleştirilen eski Roma’ya özgü bir duvar örme tekniğidir.
[15] Bryer ve Winfield: 1985: 79-88
[16] Koççianos isimli bir imparator olmadığına göre Bıjışkyan kaideyi yanlış okumuş ya da Ermenice’den Türkçeye yanlış çevrilmiş olmalıdır. Kanımca orijinal metindeki isim İvlios Konstantinos olup, kastedilen 7 Ağustos 317- 3 Kasım 361 tarihleri arasında hüküm süren II. Kontantius’tur. (Latince tam adı: CAESAR FLAVIVS IVLIVS CONSTANTIVS AVGVSTVS) . Batıda Germen kabileleri doğuda Sasanilere karşı mücadele eden imparatorun çeşitli kaynaklarda şaha kalkmış at üzerinde eli mızraklı tasvirleri bulunmaktadır.
[17] Strabon, Geographika XII. 3. 10
[18] Sčeglov 1986: 365-373