Megrelya veya Samargalo[1], Gürcistan Cumhuriyeti’nin batı yarısında yer alan ve bir zamanlar Odishi[2] olarak bilinen tarihi bölgenin adı olup, Tshenistskali nehri ile Samurkazano arasında tropik ormanlarla kaplı geniş bir ova oluşturmaktadır. Samargalo, doğusunda İmereti, güneyinde Rioni nehri ve Guria, kuzeyinde Abhazya ve dağlık Svaneti bölgesi, batısında Karadeniz, kuzeybatısında da Samarzakano toprakları ile çevrilidir.
Samargalo, Çarlık döneminde doğuda Senaki, batıda Zugdidi, kuzeyde Leçkhumi adlı üç idari bölgeye ayrılmaktayken günümüzde Abasha, Senak’i[3], Khobi, Ts’alenjikha, Chkhorots’q’u, Mart’vili[4] ve Zugdidi adlı 7 idari bölgeden (raion[5]) oluşmaktadır. Bölgenin Karadeniz kıyısı düz araziden oluştuğu için deniz rüzgârlarına açık olup, bu durum yağmur bulutlarının iç bölgelere ulaşmasına böylece yağışlı ve nemli bir iklimin hüküm sürmesine sebep olmaktadır. Rioni nehrine dökülen Tshenistskali ve Tehuri ile Karadeniz’e dökülen Enguri ve Hobi nehirleri toprağın 7-8 yıl boyunca dinlendirmeden ekim-biçim yapılabilecek denli verimli olmasını sağlamaktadır. Samegrelo’da yaz mevsimi Gürcistan’a göre çok daha erken başladığı için tarım ürünleri erken hasat edilmekte, Çarlık döneminde Poti limanından mısır ihraç edilmekteydi.
Megrelya, Poti, Zugdidi ve Senak’i kasabalarında yerleşik Rus azınlıklar sayılmazsa etnik olarak homojen bir yapıya sahiptir. Ayrıca Megrellerce tarihi Megrelya’nın parçası olarak görülüp, Abhazya’nın güneyindeki Gali ve Ochamchire yerleşimlerinde Abhaz‑Gürcü ihtilafına (1989 – 1993) dek önemli miktarda Megrel yaşamaktaydı. 30 Eylül 1993 tarihinde Abhazya, Gürcistan’dan ayrılıp de facto bağımsızlığını ilan edince[6] Abhazya Megrelleri Gürcistan’ın diğer bölgelerine ama özellikle Zugdidi ve civarına göç etmiştir.
Megrelce
Megrellerin en önemli ayrıcı özelliği konuştukları Megrelce (Megreluri) olup, Eski Sovyet ve bazı Batılı dilbilimcilere göre bu dil Gürcüce (Kartuli), Lazca (Lazuri) ve Svancadan (Svanuri) oluşan Güney Kafkas dilleri veya Kartveli dilleri ailesinin üyesidir. Kimi yazarlar Megrelce ve Lazca’yı Megrelo-Ch’an veya Zan adıyla ayrı bir gruba dâhil ederken, Megrel bilim adamı A. Chikobava, Megrelce’nin doğu ve batı iki ayrı lehçesi olduğunu iddia etmiştir. Günümüzde Megrellerin dolayısıyla Megrelce konuşanların sayısı konusunda kesin ve resmi bir bilgi olmamakla birlikte Gürcistan nüfusunun yüzde %10’undan biraz fazlasını oluşturdukları sanılmaktadır. Megrellerin etnik olarak Gürcülerden ayrı olarak listelendiği 1926 nüfus sayımında 242.990 kişi kendini Megrel olarak tanımlamış, 284.834 kişi ise Megrelceyi ana dil olarak konuştuğunu bildirmiştir. Megrellerin Gürcü
olarak kaydedildiği sonraki sayımlarda ise Megrelya nüfusu 1939’da 323.811, 1979’da ise 405.500 çıkmıştır. O dönemde Megrelya halkının % 32’si beş kasaba ve 5 büyük yerleşimde, geri kalanı ise yaklaşık 370 köyde yaşıyordu ki Abhazya ve Gürcistan’ın diğer bölgelerinde yaşayan Megreller bu rakamlara dâhil değildir.
Abhazya’dan gelen Megreller eğitimlerini Rusça almış olup, edebi dil olarak Rusçayı kullanırken diğer Megreller bu amaçla Gürcüce’yi kullanmaktadır ki günümüzde küçük istisnalar dışında sadece anadilini bilen Megrel bulmak zordur. Megrelya’da Megrel diliyle eğitim yapan okul olmadığı gibi, Megrelce basılmış kitaplar ve gazeteler de bulunmamaktadır. Bölgedeki tüm edebiyat, basın ve eğitim faaliyetleri Gürcüce yürütülmekte olup, neredeyse tamamı halk edebiyatı konulu az sayıda Megrelce yayın yine Gürcü alfabesini kullanarak yazılmıtır. Az sayıda Megrel aydını Çarlık hatta Sovyet döneminde Megrelceyi edebi bir dil olarak kullanma gayretinde bulunmuştur. Samegreloda dini ayinler dualar öteden beri Gürcüce yapılmakta olup, 19. Yüzyıl sonlarında Gürcistan patrikliği Megrel lisanının ibadet lisanı olmasına karar vermiş hatta kutsal kitapları Megrelce’ye çevirtmişse de eski itikad değişmemiştir. Günümüzde Gürcücenin hem devlet hem de iş yaşamına hâkim olması da Megrelce’nin alanını daraltmaktadır. Tersine çok sayıda Megrel kökenli yazar ve edebiyatçı Gürcüce’nin gelişip zenginleşmesine katkıda bulunmuştur.
Tarih
Yunan destanı Altın Post’un saklandığı yer, Antik Yunanlılar ve Romalılar tarafından Kolhis veya Lazika, Gürcülerce Egrisi olarak anılmaktaydı ki Megrelya bu tarihi bölgenin bir kısmını oluşturmaktadır. MÖ 13. Yüzyıl civarında yaşayan bölge kabilelerin birliğiyle Kolhis krallığının temelleri atılmıştır. MÖ. 2. yüzyılda İskenderiyeli Yunan matematikçi, coğrafyacı Batlamyus (Ptolemy), Kolhis halkı için Manraloi adını (Μάνραλοι) kullanmıştır ki[7] bu kelimenin Margali kelimesiyle ilişkili olduğu iddia edilmektedir.
Pontus krallığının parçalanmasından sonra 3. yüzyılın ortalarında, Lazi kabilesi, Lazika krallığını (veya Gürcü kaynaklarında Egrisi’yi) kurarak Kolhis’in büyük bölümüne hükmetmeye başlamıştır. Bugünkü Senaki kenti yakınlarında Nokalakevi’de yer alan antik Arkhaeopolis yerleşimi ise Lazika Krallığı’nın başkentiydi. Kolhis kenti Vani’de yapılan kazılarda Yunan-Pers ve yerel stillerin etkisinde gelişmiş sanat eserleri ve şarap yapımının bölgedeki en eski izleri bulunmuştur. 5. yüzyılda, Lazika’nın ilk Hıristiyan kralı Gubazes, Hıristiyanlığı devlet dini olarak ilan etmiştir. Romalılar bölgeyi 400 yıl yönettikten sonra doğu mirasını Bizans’a devretmiştir. Lazika, 542’den 562’ye kadar Lazika Savaşı‘nda doruğa ulaşan Doğu Roma ve Sasani imparatorlukları arasındaki uzun süreli çatışma ve rekabete sahne olmuştur. İmparator Heraclius’un MS 628’deki saldırısıyla gelen kesin zafere dek bölge halkı büyük zarar görmüştür. Hristiyanlık Karadeniz sahili boyunca yayılırken İberya’nın dönüşümünden yaklaşık iki yüz yıl sonra altıncı yüzyıla kadar Lazika Hıristiyanlığı tam olarak benimsememiştir. Araplar, 7. yüzyılın ikinci yarısında İberya’yı ele geçirmişse de Megrelya Tiflis Emirliği’nin egemenliğinin dışında kalmayı başarmıştır. Kısa bir süre için Arap işgaline uğrayan Lazika, Abhaz yardımı ile işgalcileri püskürttükten sonra 780’de Abhaz Krallığı ile birleşmiştir. 1008’de Bagrat Gürcü Krallığına dâhil olmuş, bu dönemde Lazikalı asiller ve Lazika kilisesi Yunan dil, kültür ve geleneğinden ayrılmış, Gürcüce kültür ve eğitim dili haline gelmiştir. Lazika topraklarının bir kısmı Odishi olarak bilinen krallığın illerinden birini oluşturmuştur. Gürcistan krallığının yıkılmasından
sonra ise 400 yıl boyunca Odişi kısmen bağımsız bir prenslik olarak varlığını sürdürmüştür. Bölge 12-19 yüzyıllar arasında Bizans ve Osmanlı egemenliğinde olmasına karşın kısmen otonom olarak Dadiani adlı derebeyi ailesi tarafından yönetilmiştir. Gürcistan Krallığının 15. yüzyılda parçalanmasından sonra Osmanlılar 16. yüzyıl ortalarında bölgeyi ele geçirmişse de Megrelleri İslam’a dönüştürmek için hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Megrelya, 19. yüzyılda Rus Çarlığı tarafından ilhak edilene kadar İmereti Krallığı içinde özerk bir prenslik olarak varlığını sürdürmüştür. 1634’de IV. Murat İran’la samimi ilişkiler kuran Odişi’ye ihanetini 60 gemiden oluşan bir donanmayı Kodori burnuna çıkarma yaptırarak ödetmiş, bölge yeniçeriler tarafından yağmalanırken Drandi manastırı yıkılmıştır. 1703 yazında Osmanlı ordusu İmereti, Guria ve Odişi’yi işgal etmişse de Feyzullah Efendi Vakası olarak bilinen ayaklanma üzerine bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Fırsattan yararlanan Odişi beyi IV. George Dadiani stratejik öneme haiz Rukhi ve Anaklia kalelerini kısa bir süre için ele geçirmeyi başarmıştır. 1722’de I. Bejan Dadiani bölgedeki Osmanlı kalelerini ele geçirmeye çalışınca, Osmanlı donanması bölgeye gelerek kaleleri korumuştur. En önemli Odişi lideri II. Levan Dadiani (1611-1657), Rusların siyasi desteğiyle güneyde yer alan Guria’ya hâkim olmayı başararak tüm Kolhis’in siyasi birliğini sağlamayı başarmıştır. Bununla birlikte Odişi, İmereti ve Guria kralları 1762’de Gürcistan’ın birliği için Kartli kralı II. İrakli’ye sadakat yemini edince bağımsız Odişi’nin sonu gelmiş, 1783’de Georgievsk Antlaşması’yla Rus ordusunun korumasına giren Megrelya, 1801’de kısmi özerkliği korunarak Rus Çarlığı tarafından ilhak edilmiş, 1803’de adı Samegrelo olarak değiştirilmiştir. 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Dadiani 4 bin askeriyle birlikte Ruslar’ın tarafında Osmanlı’ya karşı savaşmıştır. Kırım Savaşı sırasında (1854-56),
David Dadiani’nin ölüp tahtının 7 yaşındaki Nikolas’a kalması Osmanlı ordusunun bölgeye girmesi siyasi kaos ortamı yaratmıştır. Fırsattan yararlanan Megrel köylüler de 1856’da Rus karşıtı bir isyan başatmışsa da Nikolas Dadiani’nin iktidarına karşın Megrelya’da de fakto Rus işgali sürmüş, Ruslar 4 Ocak 1867’de otonom Samagrelo prensliğini feshetmişlerdir. Ekim 1917’de Bolşevik Devriminin yarattığı fırsatı değerlendiren Gürcistan 1918’de bağımsızlığını ilan ederek “Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti” kurulmuşsa da 3 yıl sonra Kızıl Ordu Kafkasya’ya girerek Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’ı kapsayan topraklarda “Transkafkasya Sovyet Cumhuriyeti”ni oluşturmuştur. 1936’da Transkafkasya Cumhuriyeti 3’e bölünmüş ve kurulan yeni devletlerden birisi de Gürcü Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olmuştur.
Sovyet döneminde Ruslar bölgedeki bataklıkları kurutarak yaygın görülen malarya hastalığına karşı büyük başarı sağlarken, Gürcüler, 19. yüzyılda Gürcistan’ın modernizasyonu sırasında başladıkları Megrellerin dilsel ve kültürel asimilasyonuna hız vermiştir. Bu dönemde yerel Bolşeviklerin özerklik kurma konusundaki girişimleri başarısız olmuştur. Megrel Davası[8] veya Megrel Olayı, 1951-1952’de Sovyet lideri Joseph Stalin’in kişisel emirleri üzerine başlatılan bir ceza davası olup, başta Lavrenti Beria olmak üzere Gürcü SSR Komünist Partisi’nin Megrel kökenli çeşitli parti üyelerine karşı Megrel milliyetçiliği, Batı emperyalistleriyle iş birliği ve Paris’te Gürcü mülteci merkezi kurma gibi çoğu mesnetsiz suçlamalarını içermekteydi. Çoğu Megrel kökenli binlerce masum insan baskıya maruz kalmış, önde gelen birçok memur görevlerinden alınıp tutuklanmıştır. Stalin’in 1953’teki ölümünden hemen sonra Megrelya Davası’nın tüm suçlamaları düşürülmüş, verilen cezalar affedilmiştir.
Abhazya’nın güneyinde yaşayan Megreller ile Abhazlar arasındaki çatışma 1960’larda başlamış ve 1970’lerde artmışsa da esas olarak Temmuz 1989’da şiddetlenmiş, Abhazya’nın Gürcistan’dan ayrılma talebi sırasında 20’den fazla kişinin öldüğü kanlı bir çatışma yaşanmıştır. 1991’de SSCB’nin yıkılmasıyla Gürcistan yeniden bağımsız bir ülke olurken, tarihi Megrelya toprakları yeni cumhuriyetin Samegrelo-Zemo Svaneti eyaletini oluşturmuştur. Aynı yıl Abhazlar, tarihi Megrelya’nın da bir kısmını kapsayan topraklarda (Gali ve Oçamçire) bağımsız bir devlet kurduklarını ilan edince kökleri 1960 ve 1970’lere dek uzanan Abhaz-Megrel gerginliği kanlı bir iç savaşa dönüşmüştür. Rusların desteğini alan Abhazlar’ın fiilen bağımsızlıklarını elde etmelerinin ardından onbinlerce Megrel ve Gürcü Abhazya’yı terk etmek zorunda kalmıştır. Sovyet sonrası dönemde demokratik seçimle iktidara gelen ilk Gürcistan başkanı Megrel kökenli Zviad Gamsakhurdia’nın (1939-1993) Gürcistan’ın bağımsızlığı yolunda etkili olan milliyetçi çizgisi, Abhazya ve Güney Osetya’da ki ayrılıkçılığı iyice ateşleyerek ülkeyi iç savaşa sürükleyen bu felaketin hazırlayıcı sebeplerinden birisi olmuştur.
Kimlik
Rus dilbilimciler ve etnograflar 19. yüzyılın sonlarında Çarlık coğrafyasındaki halkları araştırıp sınıflandırırken, Megrelleri dil temelinde ayrı bir halk olarak tanımlamışlardır. Gürcü entelektüeller bu tanıma şiddetle karşı çıkarak Megrelce’nin Gürcü dili olduğunda ısrar etmiştir. Özellikle Gürcistan’ın 1918- 1921 arasındaki bağımsızlık döneminde Megrel halkı ve diline dair her tür çalışma ayrılıkçılık olarak görülmüştür.
Sovyet döneminde Megrel, Laz, Svan hatta Acaralılar, Gürcülerden ayrı görülmüş bu tutum 1926 nüfus sayımında tüm grupların ilk ve son kez olarak ayrı ayrı sayılmasına yol açmıştır. Bu dönemde yerel parti sekreteri Isak’i Zhvania liderliğinde Megrelya’nın özerkliği gündeme getirilmişse de Megrel kökenli başka aydınlar özerkliğe şiddetle karşı çıkmıştır. Dönemin komünizm anlayışı gelişmiş sosyalist ulusların geleneksel ve geri kalmış toplulukları asimile etmesi gerektiğini ile süren modernleştirici bir söylemi savunduğundan kazanan Sovyet desteğini arkasına alan özerklik karşıtları olmuştur. Böylece Megrel, Svan, Laz ve Acaralılar, nüfus sayımı kategorisinden silinerek sonraki sayımlarda Gürcü ulusal kategorisine dâhil edilmişlerdir. Sovyetlere göre gelişmiş bir ulus olan Gürcüler etnik ve geri kalmış olarak görülen akraba ‘Megrel köylülerini’ medenileştirme görevini üstlenmiştir. Bu yüzden 1930’lardan itibaren Megrelce sadece politik açıdan değil dilbilim hatta etnografya alanlarında bile tabu olmuş, halkın beynine Megrelce’nin Gürcüce’nin bir lehçesi olduğu iddiası itinayla kazınmıştır. Megrelya’da en saf Gürcüce’nin Megreller tarafından konuşulduğuna dair bir inancın bulunması veya yayılması da yerel kimliğin korunması bahasına Gürcüce’nin eğitim ve ibadet dili olarak benimsenmesini mümkün kılmıştır. Gürcülere göre Megreller yani Margali halkı, Shoni halkı (Svanlar) gibi Kortu veya Kartveli olmamakla birlikte İmereti bölgesinde yaşayan İmereliler veya Acara’da yaşayan Achareliler gibi bölgesel kimliğe sahip diğer Gürcülerden birisi kabul edilmektedir. Megrel kimliğini sorgulayan Broers’e göre Megreller ise günümüzde yerel kimlikleriyle birlikte Gürcü ve Ortodoks kimliklerini de aralarında bir hiyerarşi kurmadan içselleştirmiş durumda yaşamaktadır.[9] Bununla birlikte Gürcü-Türkiye sınırındaki Sarp sınırı kapısının 1989 yılında açılmasının ardından gerek Lazlar gerekse Megrellerin aynı dili konuşan ve ortak köklere sahip olmaları muhtemel ‘etnik akraba’yı fark edip ilişki kurması iki toplumda da özellikle dil tabanında kimlik sorgulaması yapılmasına sebep olmuştur. Lazcanın (Lazuri) varlığı zaman zaman kendilerini Lazebi olarak adlandıran Megrellerin dillerinin Gürcistan dışında kullanılmayan bir Gürcü lehçesi olduğu tezine darbe vurmuştur. Bu duruma ek olarak Gürcistan-Abhazya çatışmasından sonra 120 bin kadar Megrel, Megrelya’ya göç etmek zorunda kalmış olup, Abhazya’da Rusça yazılıp konuşulan ortamında yetişen bu insanların, Gürcüce bilgisi sınırlı olduğundan eski yerleşik Megrellerle anadilleriyle ilişki kurmak zorunda kalması da kimlik bilincinin artmasını sağlamıştır.
Kültür
Megrellerin büyük bölümü günümüzde bile kırsal yerleşimlerde yaşamakta olup, Megrel köyleri her ev ve arazinin etrafının çitlerle çevrildiği dağınık yerleşim özellikleri göstermekte, Laz yerleşimleriyle benzerlik göstermektedir. Megrel köyleri aile ve kabile bağlarına göre oluşturulmuş olup, günümüzde özellikle Amkhara, Jargvala ve Godora’da ahşap ve kerpiç karışımı geleneksel evlere rastlanmakta birlikte yerlerini tuğla mimari almaya başlamıştır. Megrel köylüleri günümüzde bile ikinci katta yatak odaları ve ilk katta ortak odalar, mutfak, kiler bulunan iki katlı ahşap veya tercihen tuğla evlerde yaşamaktadır. Sovyet döneminde, Megrelya’daki çoğu arazi devlet tarafından kollektif çiftlikler olarak kullanılmaktaysa da küçük özel işletmelere ve meyve veya sebze bahçelerine izin verilmekteydi. Yakın zamana dek bolca ekilen mısır tarlalarını çapalanması için köylüler ‘nadi’ adını verdiği imece oluşturup, yardımlaşmaktaydı.
Megrel toplumu ataerkil olup, Gürcülerden (a) ia, -ua ve -ava sonlarıyla biten soyadlarıyla ayırt edilmektedir. Soy erkek tarafından yürülmekte olup, ayrıca kan kardeşliği, süt kardeşliği, yeminli kardeşlik gibi önemli kurgusal akrabalık ilişkileri de görülmektedir. Bununla birlikte özellikle kentsel alanlarda Megrel toplumunun ataerkil yönü eskiye göre törpülenmiştir. Gürcistan’ın geri kalanı gibi Megreller de Ortodoks Hristiyandır. Geçmişte her Megrel kabilesinin ruhsal şefaat elde etmek için kullandığı kendi koruyucu azizi ve ikonu (jinjikhat’i) bulunmaktaydı. Kemikleri İlori köyündeki Megrel kiliselerinde tutulduğu iddia edilen Aziz George en önemli aziz kabul edilmekteydi. Hristiyanlık öncesi pagan inanışların izleri özellikle ağaçlarla tapınma ile ilgili adetler ise hala yöre folklorunda doğum, evlilik ve ölüm, yeni yıl adetleri ile hasat festivallerinde görmek mümkündür. Samargalo’da en önemli dini yapı Martvili manastırı olup, Megrel başpiskoposu Tçkondidelinin makamı bu manastırın içindedir. Martvili’nin eski adı Tçkondidi olup, Megrelce ‘Koca Meşe ağacı’ anlamına gelmekteydi ki başpiskopos burada ikamet ettiği için Tçkondideli unvanını taşımaktaydı. Megrel müziği Gürcülerin ki gibi çok sesli olmakla birlikte halk dansları farklıdır. Megrellerin geleneksel müzik aleti yok olma aşamasındaki bir çeşit kaval olan larch’emi idi.
Megrel mutfağı acı ve baharat açısından zengin olup, geleneksel yemekler “ğomi” adı verilen un kuymağı, “sulguni” adı verilen yağda kızartılmış peynir, “acika” adı verilen biberli sosla birlikte yenilen kızartılmış et ile özel günlerde pişirilen elarji ve satsivi adı verilen yemeklerdir. 20. Yüzyıl başlarına dek ipekböcekçiliği, pamuk üretimi ve şarapçılık Samegrelo’nun en önemli gelir kaynaklarıydı. Özellikle Tehuri ve Hobi ırmakları arasındaki dağlık alanda yetiştirilen üzüm daha kaliteli şarap vermektedir. Gürcistan’ın en iyi şarabı kabul edilen Odjaleshi (‘ağaçlarda yetişen’), Tskhenistskali nehrini çevreleyen bölgede Tamakoni ve Salkhino köylerinde ekilen ve yerel dilde Svanuri denilen siyah bir üzüm çeşidinden elde edilmektedir. Samargalo’da güz mevsimi Gürcistan’ın diğer yörelerine nazaran daha geç -Kasım ayında- başlaması verim ve kalite açısından olumlu etki yapmaktadır. Odjaleshi şarabı yemeklere eşlik etmekle birlikte kupati adlı domuz sosisi ve sulguni ile birlikte tüketilmektedir.
Kaynakça
Allen, W. E. D. (1932). A History of the Georgian People. London: Kegan Paul. Reprint. 1971
Broers, Laurence (2001). Who are the Mingrelians? Language, Identity and Politics in Western Georgia. Sixth Annual Convention of the Association for the Study of Nationalities 2001. Minority Identity in Georgia Panel
Feurstein, W. (1992). “Mingrelisch, Lazisch, Swanisch: alte sprachen und Kulturen der Kolchis vor dem baldigen Untergang”. In Caucasian Perspectives, edited by G. Hewitt, 285-328. Unterschleissheim/Munchen: Lincom Europa
Grigolia, A. (1939). Custom and Justice in the Caucasus: The Georgian Highlanders. Philadelphia: University of Pennsylvania Press
Grigoriantz, Alexandre (2000). Kafkasya Halkları. 2. Baskı. Sabah Kitapları. İstanbul
Hale, K. et al. 1992. “Endangered Languages”. Language 68, no.1: 1-42.
Hann, C. (1997). “Ethnicity, Language and Politics in North-east Turkey”. In The Politics of Ethnic Consciousness, edited by C. Govers and H. Vermuelen, 121-156. Basingstoke, Macmillan.
Klaproth, M. (1829). “Détails sur le Dialecte géorgien usité en Mingrélie”. Nouveau Journal Asiatique (January).
Lang, David Marshall (1962). A Modern History of Georgia, pp. 260–261. London: Weidenfeld and Nicolson.
Özhan Öztürk (2016). Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara
Stephen F. Jones (1991). Encyclopedia of World Cultures Volume VI Russia and Eurasia.(Ed.) David Levinson. G.K. Hall.
Suny, Ronald Grigor (1994), The Making of the Georgian Nation: 2nd edition, pp. 287–289. Indiana University Press
Vamling, K. (2000). “Language Use and Attitudes among Megrelians”. Analysis of Current Events, Vol.12, 5-6 (September): 9-11.
Yakop Gogebaşvili. Bunebis Kari, 1912, Tblisi. İçinde: Trabzon’dan Abhazya’ya Doğu Karadeniz Halklarının Tarih ve Kültürler. Sorun Yayınları İstanbul, 1998 s.114-119
Notlar
[1] Gürcüce Samegrelo, Megrelce Samargalo
[2] 19. Yüzyıl başlarına dek Megrelya prensliği toprakları bu adla bilinmekteydi.
[3] Sovyetler tarafından Tskhak’aia olarak adlandırılırdı.
[4] Eski adı Gegech’k’ori
[5] Raion veya rayon, Sovyet sonrası birçok devlette hem bir tür ulus-altı varlık, hem de bir şehir bölümü anlamında yaygın kullanılan idari birim olup, Fransızca rayon “bal peteği, departman” kelimesinden ödünçlenmiştir.
[6] 2008 yılında yaşanan Rus-Gürcü savaşından sonra Abhazya’nın bağımsızlığı Rusya Federasyonu tarafından kabul edilmiş ayrıca Nikaragua, Venezuela, Nauru, Suriye ve de kendileri de facto devletler olan Güney Osetya, Transdinyester ve Dağlık Karabağ’da Abhazya’yı tanımıştır. Türkiye ise Abhazya’nın bağımsızlığını tanımadığı gibi Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü tanımaktadır.
[7] Κατέχουσι δε τα μεν επί θαλάττη της Κολχίδος Λάζαι, τα δ’ υπερκείμενα Μάνραλοι, και οι κατά την Εκρηκτικήν χώραν.
[8] Rusça Мингрельское дело
[9] Broers, 2001:36