Karadeniz Tarihi

Mesudiye, Gölköy ve Korgan İlçeleri Tarihi (Ordu)

Makale: Özhan Öztürk

Melet, Milas, Hamidiye, Mesudiye

Bölgede yerleşimin Hitit dönemi hatta Demir Çağı’na dek indiği sanılmaktaysa da kentin bilinen en eski adı Milas’tır. Osmanlı döneminde bir dönem “Melet” olarak bilinmesinin nedeni Mesudiye’nin en büyük köylerinden Musalı’nın batısında yer alan Meletios adlı eski bir yerleşim olmalıdır. Meletios aynı zamanda Malatya’nın da Roma dönemindeki adı olup, Malatya[1] yakınlarında bulunan modern Arslantepe’nin Hitit çağındaki adı Melid’ten kök almaktadır. Tabii ki Musalı civarındaki Meletios yerleşimi adını Hitit köklerinden değil de Malatyalı bir aziz olan St. Meletios’a adanmış bir kiliseden de almış olabilir[2].

Milas[3] adının kökeni ve anlamı bilinmemekteyse de Karya bölgesinde Muğla[4] ve Kilikya’da[5] aynı isimli birer kentin bulunması daha da önemlisi Girit[6] ve Teselya’da[7] benzer isimli yerleşimlerin tespiti bu adın Karadeniz Bölgesi’nin Frig hâkimiyetine girdiği dönemde Milas adının ödünçlendiğini düşündürmektedir.

Pontus, Roma, Bizans dönemlerinin ardından Danişmendliler, Trabzon İmparatorluğu ve Hacı Emiroğulları arasında el değiştiren kent Trabzon’dan önce Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Milas yerleşiminin merkezi başlangıçta Kale civarı olmalıdır ki bu bölgede Danişmendliler döneminden kalma mezar taşlarına rastlanmaktadır. 1455 tarihli Osmanlı tahrir defterlerinde “Vilayet-i Bayramlu me’a İskefsir ve Milas” Orduya bağlı bir nahiye olduğu 1547’de Nahiye-i Hapsamana’nında eklenmesiyle  Kaza-i İskefsir’in ortaya çıktığı, 1613’de ise Ordu’ya (Kaza-i Bayramlu) 3 müstakil nahiyeden birisi olduğu anlaşılmaktadır[8]. Milas kent merkezinin bugünkü Mesudiye kasabasının kuzeybatısında yer aldığı sanılmakta olup, burada Mirajhur, Kaleköyü, Beysekusi, Parçı, Çerçi ve Deri köyleri toplu halde yeralmaktaydı[9]. Bugünkü Kaleköy’ün Milas kalesi ile Sarayderesi ve Mirahur[10] mahallelerinden oluştuğu görülmekte olup, Beğ-seküsi köyü ile komşu kalede 1520 yılında 1 dizdar, 1 kethüda, 1 imam, 1 topçu, 15 merdan-ı kal’a görev yapmakta[11], çevredeki 20 köy ve mezra kale erenleri üzerine tımar olarak kaydedilmiştir[12].

Osmanlı döneminde Milas Karahisar-ı Şarki Kazası’na bağlı nahiye merkezi iken, günümüzde Mesudiye’nin merkezi olan bölgede 1860’larda kurulan pazaryeri çevresinde inşa edilen han, dükkan, hamam ve cami gibi yapılar sayesinde gelişince 1878’de İskefsir ve Milas’ın birleştirilmesi suretiyle oluşturulan Hamidiye kazasının merkezi olmuştur[13]. İskefsir’in 1906’da ayrılıp kaza olmasından sonra 1908’de II. Meşrutiyetle birlikte Hamidiye’nin adı “Mesudiye” olarak değiştirilmiştir.[14]. 1933’de Şebinkarahisar’ın Sivas iline katılmasıyla Mesudiye’de Ordu’ya bağlanmıştır.

1870 Sivas Salnamesi’ne göre Mesudiye Kazası’nda 139 köy ve 3.174 hanede 10.922’si İslam, 1.116’sı gayr-ı Müslim toplam 12.038 erkeğin yaşadığı görülürken 1881-82’de nüfusun arttığı ve 27.222’si islam, 3.137’si Rum, 218’i Ermeni toplam 30.577’ye ulaştığı görülmektedir. Yunanlı tarihçi Soteriadis’e göreyse I. Dünya Savaşı öncesinde Sivas vilayetinin Amasya kazasına bağlı Mesudiye yerleşiminde 7.110’ü Türk, 6.437’si Rum, 2.826’sı Ermeni olmak üzere 16.363 kişi yaşamaktaydı[15]. Büyük bölümünün anadili Türkçe olan Rumlar 1923 mübadelesinde Ermeniler ise 1915’de kenti terk etmek zorunda kalmıştır. Günümüzde 4 belediye (Mesudiye, Topçam, Üçyol, Yeşilce), 19 mahalle ve 57 köyün bağlı olduğu Mesudiye ilçesinin nüfusu 1950’de 33.714 iken, 1960’da 38.864, 1970’de 35.452, 1980’de 34.264, 1990’da 22.786, 2000’de 28.551, 2009’da 14.407’i (3.031 kent, 11.376 köyler) bulmuştur. Yeşildut Köyünde yeralan Meletios Kalesi ile St. Konstantinos ve Meryem Ana Rum kiliseleri kentin en önemli tarihi yapılarıdır.

Hapsamana, Gölköy

Hapsamana’nın[16] bir eskiçağ yerleşimi olduğuna şüphe bulunmamakla birlikte Osmanlı dönemi öncesine ait bilgi bulunmamaktadır. Osmanlı tahrir deftterlerinde “Niyabet-i Hafsamana” ve “Nahiye-i Habsamana” adlarıyla kayıtlı olan yerleşim, 1547’de Aybastı ile birlikte İskefsir kazasına bağlanmış, 1613’de Aybastı ile birlikte Ordu’nun nahiyesi olmuş[17], 19. Yüzyılda bir ara Aybastı’dan ayralarak Ulubey ile birleşmişse de ondan da ayrılarak müstakil kaza olmuş, Ordu merkez ilçesine bağlı bir bucak iken 25.06.1936 gün ve 3012 sayılı Kanunla adı değiştirilip” Gölköy” yapılarak ilçe statüsü kazanmıştır. 1878 Trabzon Salnamesi’ne göre Hapsamana’da 4.783’ü İslam, 926’sı Rum, 27’si Ermeni toplam 5.736 erkek yaşamaktayken 1890’larda Cuinet etnisite belirtmeden nahiyede 50 köy ve 1865 hanede toplam 13.325 kişinin yaşadığını bildirmiştir[18]. Günümüzde 7 belediye (Alanyurt, Aydoğan, Damarlı, Düzyayla, Gölköy, Güzelyurt, Karahasan), 23 mahalle ve 19 köyün bağlı olduğu Gölköy ilçesinin 1950’de 44.594 olan nüfusu, 1960’da 31.755’e, 1970’de 45.515’e, 1980’de 58.519’a, 1990’da 53.896’a, 2000’de 66.491’e, 2009’da 42.902’e (16.410 kent, 26.492 köyler) ulaşmıştır.

Hapsamana Kalesi

Gölköy’ün doğusunda Aybastı karayolu üzerinde ilçe merkezine 4 kilometre mesafede yüksekçe bir kaya üzerinde bulunan Habsamana kalesi sahil yerleşmeleri olan Perşembe ve Piraziz’i de içeren geniş bir alanı kontrol imkanına sahip savunma ve gözetleme amaçlı bir yapıdır. Roma veya öncesinde inşa edildiği sanılan yapı Osmanlı döneminde 18. yüzyıla dek aynı amaçlarla kullanılmıştır. Bu dönemde kalede 1520 yılında bir dizdar, bir kethüda, bir imam, 38 merdân-kala ve 20 hizmetâarân-ı kala görev yapmaktaydı. Yerleşimin merkezi kale dizdarı Kemal Bey’e tımar olarak verilen Gölköy köyü olup 1455’de burada kale hizmetkârı olarak görev yapan 6 Müslüman hanenin yanı sıra 13 hane ve 10 mücerred Hristiyan yaşamaktaydı. 1613 tarihinde göç veya ihtida yoluyla köydeki Hristiyanların yok olduğu görülmektedir. Habsamana kalesi 18. yüzyılda kaderine terk edilince önemli ölçüde tahrip olmuşsa da Haziran 2010’da 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir.

Keş Deresi, Korgan

Kentin orijinal adı ve hangi dönemde kurulduğu bilinmemekte olup, 1083 yılında Danişmend Gazi tarafından fethedilmiş, Türk egemenliğine girmesinin ardından “Keş Deresi” adıyla anılmıştır. Osmanlı döneminde Molla Veli adlı bir ağa yöreye egemen olmuş ve yerleşimin adı Korgan olarak değiştirilmiştir. Korgan 1946 yılında Fatsa ilçesine bağlı bucak merkezi iken 1960’da Ordu iline bağlı bir ilçe olmuştur. Günümüzde 5 belediye (Çamlı, Çayırkent, Çiftlik, Korgan, Tepealan), 30 mahalle ve 16 köyün bağlı olduğu Korgan ilçesinin nüfusu 1960’da 20. 642 iken, 1970’de 26.031’i, 1980’de 31.139’i, 1990’da 36.699’u, 2000’de 41.628’i, 2009’da 33.492’u (13.018 kent, 20.474 köyler) bulmuştur.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Ordu Tarihi Makale Serim

Ordu Tarihi (Kotyora, Bayramlı)

Perşembe ve Ulubey İlçeleri Tarihi (Ordu)

Mesudiye, Gölköy ve Korgan İlçeleri Tarihi (Ordu)

Fatsa Tarihi (Phadisana, Phadisanen, Vatiza, Satılmış), Ordu

Akkuş, Aybastı ve Çamaş ilçeleri tarihi (Ordu)

Ünye Tarihi, Ordu

Bolaman (Side, Polemonium) Tarihi, Ordu

Notlar

[1]  Yunanca Μαλάτεια, Ermenice Malatia (Մալաթիա), Kürtçe Meleti

[2] Hatay ili Samandağ ilçesi Teknepınar Köyünde St. Meletios adlı bir kilise bulunmaktadır.

[3] Yunanca Milasa (Μύλασα)

[4] Mylassa (Μύλασσα) veya Mylasa (Μύλασα). Karya bölgesinin en önemli kentidir (Strabon XIV. 65; Herodot I.171. Ptol. V.2.20; Pliny Nat. V.29; Paus. VIII.10.3)

[5] Mylas veya Myle (Yunanca Μύλας) Kilikya’da Aphrodisias burnu ile Sarpedon burunları arasında yer alan dağlık bir burunun adıdır (Pliny Nat. V.22)

[6] Mylae, Girit sahilinde iki adanın adıdır (Pliny Nat. IV.12)

[7] Mylae (Μυλαί) Teselya’nın Perrhaebia bölgesinde bir kentin adı olup, Perseus tarafından ele geçirilmiştir (Liv. 42.54)

[8] Yediyıldız, 1985: 30 (TD 13 s. 425, TD 255 s. 210-304)

[9] Yediyıldız, 1985: 31

[10] Mirahur’un anlamının “kader köy”, Yunanca mira (μοίρα) “kader” + horio (χωριό) “köy” olduğunu sanıyorum.

[11] Kalede yaşayan Dizdaroğlu ailesinin bölgenin asıl yerlileri olduğuna inanılmaktadır (Baş, 1982: 91)

[12] Yediyıldız, 1985: 31 (TD 387 S. 628)

[13] Hamidiye kazasına bağlı nahiyeler şunlardır: Lağus, çavdar, Yasdura, Hatuna, Başağrı, Gebeme, Yavşan, Ermeni, Hasanşeyh, Kabalı (Baş, 1982: 32)

[14] Baş, 1982: 28-30

[15] Soteriadis, 1918: 7

[16] Hapsamana’nın Rumlaşma öncesinden konuşulan arkaik Anadolu dillerinden kalma bir toponim olduğunu ve ilk hecesinin Apsarus ve Apso toponimleri ortak kökene sahip olduğunu sanıyorum. Tahminimce Apsar(-os) “dere” (Bkz. Apsarus [Kolhis]) + Yunanca mana (μάνα) “ana” kelimeleriyle ilişkili olmalı ve “ana su; derelerin kaynağı” gibi bir anlama geliyor olmalıdır.

[17] Yediyıldız, 1985: 28 (TD 13 s. 178, TD 37 s. 52, TD 255 s. 268, TD 169 s. 187)

[18] Yurt Ansiklopedisi, 1983: 9, 6264-66