Karadeniz Tarihi

Kefken Adası: Apollonia, Thynia, Kirpe, Karpeia, Daphnousias, Finogia

Makale: Özhan Öztürk

Kefken Adası, Apollonia, Thynia, Kirpe, Karpeia, Daphnousias, Finogia Kocaeli ilinde, Kandıra ilçe merkezine 20 km mesafedeki Cebeci sahilinin tam karşısında[1], Sakarya ırmağı ağzında küçük bir ada olup, üzerinde Cenevizlilerden kalma sur kalıntıları ve 1879 yılında inşa edilen bir deniz feneri bulunmaktadır.

Antik Çağ’da Pontika Heraklea’nın batı kolonilerinden birisi olup, Ksenofon’un Kalpe adıyla verdiği sonradan Karpeia adını alacak limanın açığında yer almaktaydı ki Skylax[2], Thynias adasında Herakleialılar’ın oturduğunu bildirmiştir. 1389 yılında Kudüs’ü ziyaret amacıyla Moskova’dan yola çıkan Smolenskli İgnatius, Sinop, Amasra, Ereğli üzerinden geldiği adayı Daphnousias, Kerpe Limanı’nı ise Karphia olarak adlandırmıştır[3]. 1404’de Clavijo, Cenevizliler’e ait olduğunu bildirip Finogia olarak adlandırdığı ada üzerinde kimsenin yaşamadığını, Türk sahillerinden iki mil açıkta yeralan limanının da güvenli olmadığını kaydetmiştir.[4] Boğaz‘ın hırçın rüzgârlarından ve Karadeniz’in azgın fırtınalarından çaresizce kaçan gemici ve balıkçılar zaman zaman adanın arkasına sığınmışsa da demir kestirip karaya sürüklenen pek çok tekne batmış, canını kurtarıp adaya sığınanlar açlıkla mücadele ederken[5], cansız bedenlerin vurduğu ada sahilleri tarih boyunca sayısız Karadenizli denizcinin mezarı olmuştur[6]. Denizyolları idaresi, Zonguldak ile İstanbul arasında seyreden motor ve gemilerin ani fırtınalar karşısında sığınabilmesi için Kefken adasına sığınak liman yapılması için ilk olarak 1950 yılında etütlere başlamıştır. Bayındırlık Bakanlığı ve Kıyı Emniyet Müdürlüğünün ortak çalışmasıyla barınağın inşası ancak 1961’de başlamış, iki uzun dalgakıranın tekneleri dalgalardan koruduğu liman ancak ertesi yıl bitirilmiş, Karadeniz’de seyreden gemilerin güvenliğini sağlamak için 1962’de inşaasına başlanılan radyofar ise 1963’de hizmete açılmıştır.[7] Adanın 1.5 mil kadar güneybatısında sahilden tahminen 350 m kadar açıkta “Kefken Sığlığı” adlı bir topuk bulunmakta, 1964’de kömür yüklü Pehlivanzade şilebinin başına geldiği gibi[8] orası da zaman zaman küçük kazalara sebep olmaktadır.

1930’da defne ağaçları ile dolu olan ada üzerinde eski çağlarda açılmış 50 kadar -suyu pek kaliteli olmasa da- su kuyusu bulunmakta, kısmen kayalık kısmen kumluk sahilinde çavuş kuşu, karatavuk, bıldırcın ve tarla kuşu yaşamaktaydı[9]. 1955 yılında bir Romen deniz uçağı Kefken Adası’na inerek askeri personeli iltica talebinde bulunmuş, Yozgat kampında alıkonulan pilotlar talepleri kabul edildikten sonra Amerika’ya gönderilirken, Beykoz’a nakledilen uçak Köstence’den gelen bir gemiye yüklenerek Romanya’ya gönderilmiştir. 1986 Yılında bu sefer Romanya’nın Galati kentinden 3,5 m uzunluğundaki sandallarla yola çıkıp Karadeniz’in azgın dalgalarıyla boğuşan Romenlerden 3’ünü taşıyan ilk sandal İzmit’e 2’sini taşıyan diğeri ise Kefken adasına varmış, tümü iltica talebinde bulunmuşlardır.[10] Ada aynı zamanda 1980 öncesinde Demirperde ülkelerinden ülkemize deniz yoluyla gerçekleştirilen kaçakçılığın duraklarından birisini oluşturmuştur. Sözgelimi 1967 yılında Varna limanından yüklediği Çekoslavak malı 369 sandık kaçak eşya taşıyan “Şirin Rize” adlı bir tekne Mali Polis tarafından ele geçirilmiş, 5 kişilik mürettebatı tutuklanmıştır[11].  Günümüzde birinci derece tarihi sit alanı olup, Maliye Bakanlığına ait 52 dönümlük adada Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğünün deniz kontrol merkezi bulunmakta bu suretiyle Karadeniz’de üzerinde insan yaşayan tek ada olma özelliğini elinde tutmaktadır.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Notlar

[1] Rasim, kıyı ile ada arasındaki mesafenin 2-3 gomina (1 gomina: 185,22 m) olduğunu bildirmiştir (Rasim, 1930: 99)

[2] Skylax, Periplus, 75, II

[3] Majeska, 1984: 88

[4] Clavijo, 1859: 51

[5] Örneğin 1957 yılında gemicilerin ifadesiyle 50 yıldır görülmeyen şiddette ani bir fırtına çıkmış adaya sığınan gemici sayısı 200’ü bulmuş, fırtına uzayıp, yiyecekler bitince açlık tehlikesiyle yüzyüze gelen denizcilere Kızılay’ın temin ettiği bir uçakla motorlara 40 metreden yiyecek atılmıştır (Milliyet Gazetesi, 08.12.1957 s. 1)

[6] 3 Mart 1987’de Çanakkale’den getirdiği çimentoyu Ereğli limanına boşalttıktan sonra boş olarak geri dönen Hamdi İsmet gemisinin Kefken civarında batması yakın tarihli kazalardan birisi olup, 7 denizci kaybolmuştur (Milliyet Gazetesi, 17.03.1987 s. 3)

[7] Milliyet Gazetesi 31.12.1950 s. 2; 06.08.1961 s. 2; 11.08.1963 s. 7

[8] Milliyet Gazetesi, 22.03.1964, s. 2

[9] Rasim, 1930: 99

[10] Milliyet Gazetesi, 12.11.1955 s. 2; 18.09.1986 s. 13

[11] Milliyet Gazetesi, 21.01.1967 s. 3