Gezi Rehberi

Kıyıköy Gezi Rehberi

Kıyıköy, Trakya’nın her köşesinden ulaşım kolaylığı ile günden güne popülaritesini artıran, doğal güzellikleri ve tarihi zenginliği ile son yıllarda özellikle İstanbul kaynaklı iç turizmin gözde seçeneklerinden biri haline gelen bir sahil kasabasıdır. Nerden yola çıkarsanız çıkın, Istranca Dağları’nın eteklerine, Trakya sahillerine doğru yola koyulup, mübadele sonrası göç eden Rum ve Bulgar nüfusun yerine Selanik göçmenleri yerleştirildiği, 1960 yılına dek Midye adıyla bilinen Kıyıköy’e vardığınızda, dünyanın en eski taş oyma manastırlarından olan Aya Nikola Manastırına, Trakya’nın yegâne karaçam ormanlarına ve tertemiz plajlara ev sahipliği yapan, ahşap ve taştan yapılmış Rum evleriyle dolu bu küçük balıkçı kasabasını görmek için boşuna yorulmadığınızı anlayacaksınız. Kıyıköy, deniz turizmi ve görülecek tarihi eserlerinin yanı sıra, eski bir balıkçı kasabası olması sebebiyle önemli bir lezzet durağıdır ki ayrıca doğal yaşam gözlemciliği, sportif balıkçılık, kamp-karavan turizmi, trekking, çeşitli doğa sporları, fotoğrafçılık için uygundur.

Kıyıköy Google Earth görüntüsü

Ulaşım

Her ikisi de Pabuç ve Kazan (Yunanca ‘Podima’) dereleri arasında yer alan yerleşim İstanbul’a (Eminönü) D020 ve Eski İstanbul Kırklareli Yolu/D020 üzerinden 2 sa. 34 dk. (161 km), Avrupa Otoyolu/O-3/E80 üzerinden 2 sa. 46 dk. (167 km) uzaklıkta yer almakta olup, her iki rotada Saray’da birleşmekte, yer yer yamalı ve virajlı Saray-Kıyıköy asfalt yolu ormanlık alanlara gizlenmiş Güngörmez ve Bahçeköy üzerinden içinden kıvrıla kıvrıla geçerek 37 dakikada (31,4 km) aynı hedefe ulaşmaktadır. Ormanlık alandan çıkıp, yemyeşil bahçelerin arasından Kıyıköy’e geldiğinizde karşınıza çıkan Bizans surları arasındaki ana giriş kapısından kente girin; yemyeşil bitki örtüsü ile havanın o anki keyfine göre engin mavi ile iç karartıcı siyah arasında tonu değişen Karadeniz’e kavuşmanın heyecanını yaşayacaksınız.

Konaklama

Özellikle yaz sezonunda İstanbul’un yanı sıra Trakya’nın diğer kesimlerinden hafta sonu sayfiyecilerini ağırlayan Kıyıköy’de turistik tesislerin konaklama imkân ve kalitesinin pek çok Karadeniz beldesinde olduğu gibi Ege bölgesindekilerin düzeyinde olmadığını açıkçası bu konuda kat edilecek uzun ve zahmetli bir yol olduğunu bildirmekte fayda var. Denize yakın bol ağaçlık alan olması Kıyıköy’ü kamp-karavan turizmi uygun bir seçenek haline getirmekte hatta çadırcılar liman ve orman bölgesini sezonunda tıklım tıklım doldurmaktaysa da hijyen ve temizlik açısından beldenin ziyaretçilere yeterince hazır olmadığını bu seçeneğin ucuz ancak sıkıntılı bir tatili beraberinde getireceğini göz ardı etmemelisiniz. Tesisli kamp alanları ücretli olup, Ağustos 2020’de kendi çadırınızla kamp yapacaksanız çadır başına 25-50 TL, çadırı da kiralayacaksanız 50-100 TL ücret ödüyordunuz. Kıyıköy Belediye Plajı’nın hemen arkasında yer alan Pabuçdere Kamp alanı kampçılık ve yüzme aktivitelerini eş zamanlı yapmak isteyenler için tavsiye edilebilir. Carpe Diem, Mehmet Genç, Salaş, İlyas Baba, Yeşil Vadi ve Korsan Koyu kamp alanlarında ortak buzdolabı, restoran, elektrik prizleri, WC, duş ve kano-su bisikleti (saati 40 TL) gibi imkanlara ulaşmak mümkündür. Bayram günleri dışında genellikle önceden rezervasyon gerektirmeden kiralayabileceğiniz günlük daireler ve beklentinizi yüksek tutmadan geceleyebileceğiniz bir düzine kadar pansiyon ile Kıyıköy Resort Hotel gibi nispeten daha çok konfora sahip birkaç otel de bulunmaktadır.

Yeme İçme

Osmanlı döneminde küçük bir balıkçı köyü olan Midye’nin yerli Rumları 1923 mübadelesi ile Yunanistan’a gitmekle birlikte günümüz Kıyıköy’ünde ekmeğini hala denizden çıkaran pek çok kişi var. Dolayısıyla Kıyıköy restoranlarında barbun, çinekop, çipura, dil balığı, hamsi, istavrit, kalkan balığı, kefal, kırlangıç, levrek, lüfer, mersin balığı, mezgit, palamut, tekir ve torik gibi mevsim balıklarını taze olarak bulabilirsiniz. Ayrıca kalamar, karides, pavurya ve midye gibi diğer deniz ürünleriyle çiftlik alabalığını ve yörenin ünlü manda yoğurdu neredeyse her restoranda sunulan nefis köy ekmekleri ile Trakya’ya özgü yerel yemekleri tadabilirsiniz. Buraya kadar gelmişken kalkan balığı tavası yemeniz tavsiye edilir. Balık restoranlarında yemek sonrasında ne kadar para ödeyeceğiniz genellikle belli olmadığından önceden fiyat konusundan anlaşmanız hatta pazarlık yapmanız tavsiye edilir.

Gezilecek Yerler

Kıyıköy ya da eski adıyla Midye eski Yunan destanlarında bile bahsi geçen bir yerleşim olduğundan ve doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi yerleri de görmeye değer olduğundan öncelikle tarihçesi hakkında bilgi edinmek gerekir.

Tarihçe

Yunan mitolojisinde yerleşim Antik Çağ’da gerekmedikçe tercih edilmeyen bir liman yeri olarak Salmydessus veya Alydessos adıyla geçmektedir. Altın Post destanında İason ve arkadaşları Salmydessus’a hükmeden Trak kralı Phineas’ın, Harpy ve Boread adlı canavarlardan kurtulmasına yardım ederek karşılığında kraldan İstanbul boğazı girişindeki çarpışan kayalar Symplegades’i nasıl geçeceklerini öğrenmişlerdir. Eski çağ metinlerinde Herodot, Salmydessus’un Trakyalı olan halkının Pers kralı Darius’a önce dirense de sonradan boyun eğdiğini bildirirken kent adı Xenephon, Sophokles, Diodorus Siculus ve “kum ve taş dolu bir sahile sahip kuzey rüzgârlarına açık bir mevki” olarak Strabon tarafından anılmıştır. Bizans döneminde Theophanes’in MS 763’de Medeia olarak andığı yerleşimde 1352’de Bizans İmparatoru İoannes Kantakuzenus Türkler tarafından öldürülmekten kıl payı kurtulabilmiştir. Bizans resmî belgelerinde Medea’nın Heraklea Pontika’ya bağlı yardımcı piskoposluk bölgesi olduğu, II. Andronikus’tan sonra bağımsız başpiskoposluk olduğu, Sozopolis ve Medea metropolitliklerinin 1623’te birleşip 1715’te ayrıldığı, sonrasında Bizya (Vize) ile birleştirildiği görülmektedir. Kıyıköy, 1928’de Aportas (Baklaya), Aksicim, Hamidiye, Sultan bahçe adlı köyleri kapsayan yerleşim Vize’ye bağlı bir nahiye konumunda iken sonradan Kırklareli’ne bağlı bir ilçe yapılmış, daha sonra yeniden Vize’ye bağlanmıştır. Midye, Balkan Savaşları sırasında 1912’de Bulgar ordusu tarafından işgal edilmiş, 1913 Londra antlaşması sonrasında Midye-Enez hattı Türk sınır hattını oluşturmuş, 1923 mübadelesi ile 300 kadar Rum aile Yunanistan’a gönderilirken yerlerine Selanik muhacirleri yerleştirilmiştir.

Edirne Vilayet Matbaası Müdürü Şevket Dağdeviren’in yazdığı 1892 tarihli salnameye göre; Midye Karadeniz kıyısında, Kırkkilise sancağına bağlı küçük bir kazadır. Kasabası 1600 nüfuslu olup, iki tarafından denize inen derelerin birleştiği yerdeki yükseklik üzerine kuruludur. Kaza, 3000 nüfusu ve hükûmet konağı olan Samako nahiyesi, bir çiftlik, 5 köy ve kasabadan oluşmuştur. Kaza içinde 1444 evde 7138 nüfus vardır. Kasabada; 1 şeriat mahkemesi, dökümhane, hükûmet dairesi, telgrafhane, belediye, gümrük, I. Sultan Selim’in yaptırdığı bir cami ile başka bir cami ve mescit vardır. Kaza içinde 7 han, 93 mağaza, 98 dükkan, 25 kahve, 8 fırın, 63 ahır, 4 kayıkhane, 7 çömlekhane, 4 kiremithane, 26 değirmen, 4 dalyan, 5 dolap, 2 kuyu, 8 çeşme, 2 ayazma, 2 harap hamam, 5 kömür ocağı, 43 samanlık 6 kilise, 4 okul 2 metropolithane, 2 İslam ve 5 Hristiyan mezarlığı, 3 manastır, 4 ambar, 255 harman yeri, 5471 tarla, 13 çayır, 1480 bağ, 123 bahçe, 58 bataklık, 2 otlak, 4 mera, 48 koru vardır. Kazadan 300 kıye kalkan balığı, 2560 adet torik, 60000 palamut ve 1919005 çiroz balığı ihraç edilir.

 Tarihi Yerler

Kasabanın içini yarım saatte turlamak mümkün olup, tarihi evlerden birkaçı restore edilmişse de çoğu eski ev yıkılmış ya da umutsuzca restore edilmeyi beklemektedir. Rum köyü dediysek hayalinizde Ege kıyılarındaki mavi ve beyaz boyalı evlerle ve keyifli Rum ezgileri çalan tavernalarla dolu bir yer hayal etmeyin. Karadeniz’in azgın dalgalarının kıyılarını dövdüğü, denizin hırçınlığından usanmış bu bezgin bir köy birkaç tarihi ev dışında betondan derme çatma yapılmış pansiyonlarıyla göze sıradan bir Anadolu kasabası gibi görünüyor.

Midye Kalesi

Midye Kalesi, Kazandere ve Pabuçdere arasında yer almakta olup, MS 6. yüzyılda imparator Justinian döneminde inşa edilmiştir. Doğu cephesinde yer alan moloz dolgu duvarın kalınlığı 2.20 m yüksekliği ise 2.50 m iken ikinci kapı yakınlarındaki surların yüksekliği 5-6 m civarındadır. 9. ile 10. yüzyıllar arasında restore edilen surlar günümüze kadar varlığını muhafaza edebilmiştir. Kaleden şehre iki ana kapıdan girilmekte olup, limana inebilmek için 180 basamaklı bir merdiven kullanılmaktaydı. Vize kalesinin kapısı 1991 yılında Kültür Bakanlığı İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Vize antik tiyatrosu

Vize antik tiyatrosu (odeon), 1995 yılında Çömlektepe Höyüğü kazısı sırasında Kırklareli Müzesi’nin de desteğiyle Özkan Ertuğrul başkanlığındaki bir ekip tarafından 3 yıl süren kazı sırasında açığa çıkarılıp MS 2. Yüzyıla tarihlenmiştir. Tiyatronun oturma kademeleri, ara yolları, sahne binası ve orkestra bölümlerinin günümüze ulaşabildiği anlaşılırken, kazı alanında bulunan seramik, rölyef ve heykeller sergilenmek üzere Kırklareli müzesine gönderilmiştir.

Küçük Ayasofya Kilisesi

Küçük Ayasofya Kilisesi veya Gazi Süleyman Paşa Camii, Dionysos tapınağının temelleri üzerinde MS 6. yüzyılda bazilika formunda inşa edilmiş olup, 12-13. yüzyıllar arasında ahşap çatışı taş kubbeyle değiştirilmiştir. Osmanlı dönemi sırasında muhtemelen fethedilen kentin en büyük kilisesinin camiye dönüştürülmesi geleneğine uygun olarak Müslümanlara ibadete açılmış olmalıdır. Özkan Ertuğrul “Merhum ve manfur Yedek Süleyman Paşa Acem Feran İbni Süleyman ruhu için Allah rızası için Fatiha” yazılı bir mezar taşına dayanarak “Gazi Süleyman Paşa”nın yapının ad vericisi olduğunu ileri sürmüştür.

Aya Nikola Manastırı

Aya Nikola Manastırı, Kıyıköy Kasabası’nın 700 m kuzeybatısında Pabuç Dere kıyısında kayalara oyulmuş kaya manastırların en güzel örnekleri arasında sayılmaktadır. Bizans İmparatoru I. Justinianos (527-565) dönemine ait, bodrum katı ayazma olarak kullanılan, keşişler için odalar ve yemekhanesi bulunan olan tek nefli bir yapıdır. Kapadokya’daki örneklerle benzerlikler taşıyan manastırın önüne 19. Yüzyılda ahşap bir mekân ilave edilmişse de günümüze ulaşamamıştır. Keşişlerin inzivaya çekildiği bu manastır aynı zamanda şifa arayan Hristiyanlarca ziyaret edilmekteydi. Rus işgali sonrasında Kıyıköy’deki Aya Nikola Manastırı’ndan aralarında “Terleyen Heykel” denilen bir heykelciğin de bulunduğu kıymetli eşyalarının kaçırıldığı bilinmektedir.

Aya Yorgi Kilisesi

Aya Yorgi Kilisesi, 19. yüzyıl sonlarında Vize Rum cemaati tarafından yaptırılmış olup, mübadeleden sonra 1949-55 tarihleri arasında yıktırılıp yerine Merkez Camii inşa edilmiştir.

Liman Hamamı

Osmanlı Dönemi’nde inşa edildiği sanılan hamamın kalıntıları kenti çevreleyen güney surlarında yer almaktadır.

Doğal Güzellikler

Kıyıköy Mağarası

Mağaralardan hoşlanıyorsanız Suriçi denilen Kıyıköy kasaba merkezinden 2 kilometre uzaklıkta Büyük Kurudere olarak adlandırılan bölgede bulunan doğal mağaralara yolunuz düşerse göz atabilirsiniz.

Plajlar

Kıyıköy’de kamp alanlarına oldukça yakın iki adet plaj bulunmaktadır: Nispeten sakin ve daha güzel manzaralı Limon Plajı ile Belediye plajı. Belediye plajına girerken arabanız için 10 TL otopark ücreti ödemeniz gerekmekte olup bunun dışında plaja giriş ücretsizdir zaten burada ücreti mukabil faydalanabileceğiniz şezlong veya şemsiye de bulunmamaktadır. Kıyıköy plajlarında sezonda cankurtaran bulunmakla birlikte söz konusu Karadeniz olunca dikkatli olmak gerekiyor. Türkiye’de özellikle Karadeniz sahillerinde görülen sinsi tehlike ‘çeken akıntı’ ya da ‘rip akıntısı’ yüzünden her yıl yüzlerce kişinin boğulma tehlikesi atlatmakta ya da ya da hayatını kaybetmektedir. Çeken akıntılar, deniz dip yapısının topuk-dalyan-topuk (kum tepeciği-yarık-kum tepeciği) şeklinde olduğu bölgelerde görülen ve sığ sudan derin suya hareket eden oldukça kuvvetli akıntılardır. Özellikle rüzgârlı, fırtınalı ve dalgalı havalarda görülür. Dalga yüksekliği arttıkça çeken akıntının gücü de artar. Bu akıntılar insanları dibe çekmezler; akıntıya kapılanları kıyıdan uzaklaştırıp açığa doğru taşırlar. Denizin belli bir bölgesinde su rengi, diğer bölgelerden bariz biçimde farklıysa veya kıyıya doğru gelen dalgalarda bozulma ve düzensizlik görülüyorsa; o bölgede çeken akıntı görülme riski yüksektir.

Kastro deresi

Kıyıköy sur kapısından çıktıktan sonra Saray Kıyıköy Yolu üzerinden arabayla 28 dk. (14,5 km) süren bir yolculukla Kastro Deresi (Çamlıköy) Tabiat Parkı’na ulaşabilirsiniz. Burada 200 metre genişliğinde ince kumlu ve temiz bir kumsal etrafında yer alan kır kahvesi, yiyecek-içecek satan bir büfe, ahşap piknik masalarını barındıran orman içi dinlenme ve kamp yeri bulunmaktadır. Girişi ücretli olan tesisin geçmişteki temiz ve sakin niteliğini koruduğunu söylemek zor.

Ne Alınır?

Meraklıysanız manda sütünden yapılmış peynir veya yoğurt ile ayçiçeği balı

Nasıl Gidilir?