Birinci Dünya Savaşını Başlatan Suikast
28 Haziran 1914 sabahı, 19 yaşındaki bir Bosnalı milliyetçi Gavrilo Princip, Avrupa’nın ikinci büyük imparatorluğu Avusturya-Macaristan tahtının varisi Arşidük Franz Ferdinand’ı Saraybosna’da sokak ortasında vurarak öldürdü. Sıradan bir postacının oğlu olan suikastçı 19 yaşındaki Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip o zamanlar ‘tüm savaşları sona erdirecek savaş’ olarak nitelendirilen Büyük Savaş’ın sonraki adıyla I. Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olacak zincirleme bir reaksiyon başlattığının farkında değildi.
Dilerseniz okumak yerine bu makalenin konusunu aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz. Benzer içerikli daha fazla video için youtube kanalıma abone olabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=0D-BUqfPjSw
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
47 yaşındaki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, batıda Avusturya Alplerinden doğuda Rusya sınırına güneyde ise Balkanlar’a kadar uzanıyordu. Rusya’dan sonra ikinci en büyük Avrupa ülkesi olup, Almanları, Macarlar, Çekler, Slovaklar, Polonyalılar, Romenler, İtalyanlar, Hırvatlar ve Boşnaklar gibi en az on farklı milletten oluşan çok uluslu bir nüfusa sahipti. Bununla birlikte imparatorluk içerisinde bir kaynaşmadan bahsetmek mümkün değildi: Habsburg ailesince yönetilen, Avusturya Almanları ve Macarların güç sahibi olduğu devlette çeşitli etnik grup ve milliyetler ayrıcalıklarını kaybetmek veya paylaşmak istemeyen bu iki gruba karşı güç ve nüfuz mücadelesi veriyordu. Alman-Macar yönetici sınıfının dışındakilerin çoğu için imparatorluk, vatanlarını zorla işgal eden baskıcı bir rejimden başka bir şey değildi. Yükselen milliyetçi duygular ve özerklik mücadeleleri, 1905’te Viyana’da ve 1912’de Budapeşte’de olduğu gibi otoriteye karşı halk ayaklanmaları ve çatışmalara neden olmuştu. Özgürlük talepleri bir yandan askeri birliklerin sert müdahalesi ile karşılanırken diğer yandan yerel parlamentolar askıya alınmış ancak ülke 1914’e gelindiğinde siyasi açıdan son derece huzursuz bir haldeydi.
İmparator ve Mecburi Veliahdı
Habsburg Kraliyet Hanedanı’nın bir üyesi olan İmparator Franz Josef, yaklaşık 66 yıl boyunca 1867’den Avusturya-Macaristan olarak anılan Avusturya’yı başarıyla yönetmişti. Geleneklere sadık bir hükümdar olan Franz Josef, tüm siyasi reform kavramlarına direnirken kendisini eski tarz Avrupalı hükümdarların sonuncusu olarak görüyordu. Josef’in iki çocuğundan ilki bebekken ölmüş, ikincisi 1889’da intihar etmiş olduğundan Avusturya-Macaristan tahtının varisi yeğeni Franz Ferdinand olmuştu. Franz Ferdinand amcasından farklı olarak Almanların ve etnik Macarların egemen olmasına izin veren eski sistemin devam edemeyeceğini anlamış olduğundan Slavlara ve diğer etnik gruplara imparatorluğun yönetimi üzerinde daha fazla egemenlik vererek sadakatlerini sağlamak istiyordu. İmparator ile veliaht arasında ki anlayış farkı Ferdinand’ın imparatorluk kanından gelmeyen önemsiz Çek soylularından Hohenberg Düşesi Sophie Chotek ile 1900’de evlendiğinde iyice açılmıştı. İmparator yeğeninin düğününe katılmayı reddetmiş hatta Ferdinand’ın çocuklarının tahta çıkmaya uygun olmadığı ilan edilmişti.
Sırbistan ve Slavlar
Sırbistan, yüzlerce yıllık Osmanlı yönetiminden sonra özerkliğini zorlu bir mücadelenin ardından kazanabilen birkaç Balkan devletinden birisiydi. Sırp milliyetçilerinin en büyük hayali, Slav halklarının tek bir egemen devlet egemenliğinde birleştirilmesi olmakla birlikte Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Rus imparatorluklarının Balkanlar üzerindeki kontrol ve nüfuz mücadelesi bu hayalin gerçekleşmesine izin vermiyordu. Sırbistan 19. yüzyılın sonlarında Habsburg’larla yakın bağları olan Avusturya yanlısı hükümdarlar tarafından yönetilmekteyse de bunların sonuncusu Kral I. Alexander Kara El adlı milliyetçi Sırp ordu subaylarından oluşan gizli bir örgüt tarafından 1903’te tahttan indirilerek idam edilmişti. Bu örgüt 11 yıl sonra Arşidük Franz Ferdinand’ın suikastının planlayıp, destekleyecekti.
Kara El
Kara El’in amacı, tüm güney Slav halklarını Yugoslavya adı verilecek tek bir Slav ulus devleti çatısında birleştirmekti. Kurucu üyelerinin Sırp ordusunda yüksek rütbeli kişiler olması gruba casuslar vasıtasıyla Avusturya-Macaristan yönetimi altında yaşayan Slavları etnik çekişmeler için kışkırtmak, hoşnutsuzluğu körüklemek, sabotaj eylemleri yapmak gibi çeşitli operasyonlar yapma imkânı vermekteydi. Sonradan Kara El’in lideri olacak olan Sırp askeri istihbaratının başındaki Albay Dragutin Dimitrijević, Avusturya-Macaristan’a gönderdiği casuslar vasıtasıyla güçlü milliyetçi duyguları olan Slav gençlerini örgütleyerek çeşitli eylemlerde kullanıyorlardı. Genç Bosna olarak bilinen Kara El destekli gençlik hareketi üyelerinden birisi olan Bosnalı bir Sırp genci, Franz Ferdinand ve eşi Sophie’ye düzenlediği suikast ile büyük bir Avrupa savaşının fitilini ateşleyecekti.
Gavrilo Princip ve Dragutin Dimitrijević
Gavrilo Princip, 1908’de Avusturya-Macaristan tarafından ilhak edilen Bosna-Hersek’te doğmuş ve büyümüştü. Daha önce Osmanlı İmparatorluğu tarafından kontrol edilen Bosna-Hersek’in nüfusu kabaca yüzde 40 Sırp, yüzde 30 Müslüman ve yüzde 20 Hırvattı, geri kalanı ise diğer etnik kökenlerden oluşuyordu. Boşnakların önemli bir kısmı bir gün bağımsızlıklarını kazanacaklarını ve Sırbistan ile birlikte daha büyük bir Slav birliğine katılacaklarını umuyordu. 1912’de Sırbistan’a giden Princip, burada kendilerine Genç Bosna diyen bir grup milliyetçi Bosnalı gencin arasına katılmıştı. Gençler, Habsburg yöneticilerinin öldürülmesinin anavatanlarının kurtuluşunu hızlandıracağını düşünüyorlardı. 1914 baharında Arşidük Franz Ferdinand’ın Haziran ayında Saraybosna’yı ziyaret edeceğini öğrendiklerinde ise onun suikast için mükemmel bir hedef olacağına karar verdiler. Genç Bosna grubunun planlarını gerçekleştirmek için Kara El gibi organize ve güçlü bir grubun yardımına ihtiyaçları olacaktı. Genç Bosnalıların (biri Boşnak beşi Sırp) Arşidük’ü ortadan kaldırma planı sonuçta Sırp istihbarat ajanı Binbaşı Vojislav Tankosić ve Rade Malobabić’in yardımıyla Sırp Askeri İstihbarat Şefi Dragutin Dimitrijevićbkulağına geldiğinde ‘Bırakın yapsınlar’ sözleriyle planı onaylamıştı.
Arşidük’ün ziyareti için gösterilen resmi neden, bir yıl önce imparator tarafından silahlı kuvvetler genel müfettiş olarak atandığı için Avusturya-Macaristan askeri tatbikatlarını gözlemlemekti. Bununla birlikte Dimitrijević, hiçbir kanıtı olmamasına karşın ziyaretin Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’ı işgal etme amacına yönelik bir tavır olduğunu düşünmekteydi. Ayrıca Dimitrijević, Arşidük’ün tahta çıkmasına izin verilmesi durumunda Slav milliyetçiliğinin çıkarlarını baltalayabilecek adımlar atacağını öngördüğünden geleceğin hükümdarının ortadan kaldırılması için bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini anlamıştı. Princip, Genç Bosna gurubundan Nedjelko Čabrinović ve Trifko Grabež ile birlikte Saraybosna’ya gönderilerek burada kendilerine katılan 6 örgüt üyesinin yardımıyla suikastı gerçekleştirmekle görevlendirilmişti. Kimsenin cinayeti kimin planladığını öğrenmemesi için suikastçılar saldırıdan hemen sonra intihar etmeleri için siyanür tabletleri de dağıtılmış ve kullanmaları emredilmişti. Komplocuların çoğu tüberkülozdan ölmek üzere olan ve teşebbüs ortaya çıkarılırsa hayatlarını kaybetmekten korkmayan gençler arasından seçilmişti. Kara El’in varlığına rağmen bugün bile Sırp hükümetinin bu plana katılıp katılmadığı belirsizliğini korumaktadır.
Arşidük, Saraybosna’ya Davet Ediliyor
Aslında başta Franz Ferdinand, Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’yı ziyaret etme niyetinde değildi; şehrin dışında askeri tatbikatları izleyip geri dönecektir. Saraybosna’nın birkaç mil dışındaki bir kaplıca kasabasına vardıktan sonra Ferdinand eşiyle birlikte okulları ve yetimhaneleri ziyaret etmiş aynı zamanda iki günlük askeri tatbikata katılmıştı. Bosna genel valisi Oskar Potiorek, Arşidük’ü günübirlik bir ziyaret için şehre davet etmiş ancak nezaketen yapılan bu davetin gerçekleşeceği gün olan 28 Haziran’ın Sırbistan’ın yabancı işgalcilere karşı tarihsel mücadelesini temsil ettiği ve Sırp ulusal bayramı olduğu unutulmuştu. Arşidük isteksizce de olsa Potiorek’in ricasını kırmamış ve 28 Haziran 1914 günü sabahleyin yalnızca birkaç saatliğine şehre resmi olmayan bir ziyaret gerçekleştirmeyi kabul etmiştir.
Suikast
Gavrilo Princip ve beraberindekiler Haziran ayı başlarında Kara El ajanlarınca hazırlanan sahte belgelerle Sırbistan’dan sınırdan geçirilerek Haziran ayı başlarında Bosna’ya gelmiş, 25 Haziran günü ise Saraybosna’ya ulaşarak pansiyonlarda kalarak üç gün Arşidük’ün ziyaretini beklemişlerdi. Bölgedeki bir Kara El ajanından temin ettikleri 6 el bombası ve Belçika malı 4 FN Browning M1910 model tabancalarıyla bir şehir parkında atış talimi yaparken kurşunlarının çoğunu harcamışlardır.
Franz Ferdinand ve eşi Sophie, 28 Haziran sabahı saat 10’dan önce Saraybosna’ya geldi. Tren istasyonunda gerçekleşen karşılama töreninden sonra çift, 1910 Gräf & Stift moderl otomobile binerek küçük bir konvoy eşliğinde belediye binasına doğru yola çıkmıştır. Arşidük’ün arabasının izleyeceği rota halkın yol kenarından sevgi gösterisinde bulunabilmesi için ziyaretinden önce gazetelerde yayınlanmıştı. Alay, Miljacka Nehri’nin kuzey kıyısı boyunca Appel Rıhtımı’ndan aşağı inecekti. Princip ve beraberindeki 6 komplocu gazeteleri okudukları için Miljacka Nehri’nin kuzey kıyısı boyunca Appel Rıhtımı’ndan aşağı inecek olan Arşidük’ün arabasını uygun noktalarda beklemeye başlamışlardır. Komploculardan Mehmedbašić araba yanından geçerken korkudan donmuşsa da Čabrinović tereddüt etmeden cebinden çıkardığı bombayı fırlatmışsa da arabanın sürücüsü Leopold Loyka, durumu fark edip gaza basınca el bombasının 10 saniyelik gecikme süresinden faydalanarak patlamadan kurtulmayı başarmıştır.
El bombası arkalarındaki arabanın tekerleğinin altında patlarken, iki subay ve birkaç izleyici yaralanmış ancak diğer dört suikastçı da başka bir girişimde bulunma fırsatını kaybetmiştir. 20 kadar izleyici yaralanmışsa da Sophie’nin boynundaki küçük bir çizik dışında yolculara bir şey olmamıştır. Čabrinović bombayı fırlattıktan hemen sonra siyanür şişesini yutmuş ve yanındaki nehre atlamışsa da ölmemiş ve polis tarafından yakalanmıştır. Polis onu uzaklaştırırken, “Ben bir Sırp kahramanıyım” diye bağırmıştır. Arşidük sürücüye durmasını emretmiş, yaralıların durumuyla ilgilenmiş ve sanki hiçbir şey olmamış gibi Belediye Binası’na doğru yola devam emri vermiştir. Belediye binasında Potiorek’ten tehlikenin geçtiğine dair güvence vermesine rağmen, Arşidük günün kalan programını iptal ederek yaralılara moral vermek için hastaneye gitmek istemiştir. Hastaneye Vali Potiorek’in önerdiği en güvenli yolu değil de en hızlı seçenek olan aynı yol üzerinden gidilip üstüne şoförü yanlış bir de dönüş yapınca başka bir suikastçı aradığı fırsatı yakalamıştır. Komplonun başarısız olduğunu düşünerek bir şarküteriden sandviç satın alan Gavrilo Princip dükkândan çıkarken Arşidük’ün arabasını birkaç metre önünde buluvermiştir. Princip, şaşırmakla birlikte tabancasını çekerek, tanıkların ifadesine göre 3 el atış yapmıştır.
Princip hemen yakalanmış silahı elinden alınmış ve feci şekilde dövülmüş, bir anlık çaba ile siyanürünü yutmayı başarmış ancak işe yaramamıştır. Sophie kocasına “Sana ne oldu?” diye bağırmış, ağzından kan damlayan Arşidük’ sürekli olarak ‘bir şey yok’ diye sayıklamış ancak Konak Hotel’e ulaşamadan bilincini tamamen kaybetmiştir. Otele vardıklarında Arşidük ve karısı süitlerine götürülmüş ve yaralarına alay cerrahı Eduard Bayer tarafından bakılmıştır. Ağzından kan fışkıran Arşidük boynundan vurulmuştur ki birkaç dakika içerisinde cerrah “Majestelerinin acısı sona erdi” sözleriyle ölümünü bildirmiştir. Yan odadaki bir yatağa yatırılan Sophie’nin ise sadece bayıldığı düşünülüyordu ancak elbiseleri çıkarıldığında karnından vurulduğu ve çoktan öldüğü anlaşılmıştır.
Ekim 1914’te Saraybosna’da yapılan yargılama sırasında Princip ve Čabrinović Yugoslavya’nın kurulması idealini taşıdıklarını, silahları 8 Ekim 1908’de Avusturya-Macaristan’ın Bosna-Hersek ilhakına tepki olarak kurulan bir Sırp milliyetçi örgütü olan Narodna Odbrana’dan temin ettiklerini, suikast karşılığında para almadıklarını herhangi bir emir veya direktif olmadan eylemi bir sohbet sırasında kendilerinin planladığını söylemişlerdir.
Sonrası
Avusturya-Macaristan yetkilileri komplonun Sırbistan bağlantısını keşfettiğinde ‘Temmuz Krizi’ adıyla anılan Avrupa siyasetinde ittifaklar ve karşı ittifaklar arasındaki istikrarsız dengeyi bozan tarihi süreç yaşanmıştır. Alman askeri komutanlığının desteğini alan Avusturya ordusu, İmparator I. Francis Joseph’i (1830 – 1916) Sırbistan’a karşı acil bir askeri misillemeye itmek için tam da böyle bir fırsat bekliyormuş gibi davrandı. Sırbistan’ı sonsuza dek ezmek ve güney sınırlarındaki milliyetçi ajitasyon sorununu çözmek için uygun bir bahane ortaya çıkmıştı. 23 Temmuz 1914’te Avusturya, Belgrad’a 48 saatlik bir ültimatom verildi ve Avusturyalı müfettişlerin suikastın arkasındaki kişileri takip etmesine izin talep etti. Sırp hükümeti bu talebe isteksizce izin vermiş olsa da Viyana hükümeti için yanıt yeterli olmadı. Fitili ateşlenen diplomatik ve askeri tepki zinciri artık durdurulamazdı. Suikasttan tam bir ay sonra 28 Temmuz 1914’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırbistan’a savaş ilan etmiştir. Ertesi gün Rusya buna tepki vererek ordusunu harekete geçirmiştir. Sırbistan’ın müttefiki olan Rusya’nın misillemesinden korkan Avusturya-Macaristan, Rusya’nın gözünü korkutmak için Almanya ile ittifakını harekete geçirmiş, gerçekten de Almanya, Rus Çarı II. Nicholas’a seferberliğini durdurması için bir ültimatom göndermiştir.
Avrupa’nın yanmasını önlemek için yeterli zaman vardı ancak hükümetler diplomatik çözümlere yanaşmadan aksi yönde kararlar almıştı. 31 Temmuz 1914’te, Alman İmparatorluğu Fransa’ya bir ültimatom vererek tarafsız kalmasını istedi. Rusya ve Almanya 1 Ağustos 1914’te birbirlerine karşılıklı savaş ilan etmiş, 19. yüzyıldan beri uyuyan ittifak canlanınca kısa bir süre sonra İngiltere ve Fransa Rusya’nın tarafında savaşa dahil olmuşlardır. Bu ittifakları hatırlamak gerekirse Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan ve İtalya Krallığı arasında 1882 Antlaşmasıyla I. William, Franz Josef ve I. Umberto Üçlü İttifak’ı kurarken, 1907’de İngiltere, Rusya ve Fransa, kendilerini Almanya’nın artan tehdidine karşı korumak için Üçlü İtilaf’ı kurmuşlardı.
1. Dünya Savaşının Gerçek Nedeni
Büyük Savaş veya Birinci Dünya Savaşı olarak anılan savaş dört yıl sürecek ve 9 milyondan fazla asker ve neredeyse o kadar çok sivil, 1918’e kadar süren çatışmalarda ölecektir. Avrupa’nın taçlı hükümdarları, sanki gizli bir paktın üyesiymişçesine elbirliğiyle kıtayı hayal edilemeyecek boyutlarda bir savaş alanına dönüştürmüşlerdir. Savaşın sonunda elde etmek istedikleri şeylerden gözleri dönen imparatorluklar kendilerini ölümleri konusunda uyaran sağduyunun sesini duymadılar. 20. yüzyılın başlarında Sanayi Devrimi tam gaz devam ediyor ancak sınırlı endüstriyel kaynaklar emperyalist genişlemeyi körüklüyordu. Yeni sanayi ve üretim teknolojileri, yeni bölgelere ve bunların petrol, kauçuk, kömür, demir ve diğer ham maddeler dahil doğal kaynaklarına hâkim olma ihtiyacını yaratmıştı. İngiliz İmparatorluğu beş kıtaya yayılırken ve Fransa birçok Afrika kolonisini kontrol ederken, Almanya bölgesel pastadan daha büyük bir dilim istiyordu. 19. yüzyılda Avrupa’yı kasıp kavuran milliyetçiliğin yükselişi diplomasinin işleyişini baltalıyordu. İnsanlar ülke ve kültürleriyle daha fazla gurur duymaya başladığında kendilerini bir yandan imparatorluk yönetiminden kurtarma istekleri artıyor ancak diğer yandan bazı etnik gruplar diğerlerine üstünlük iddia ettiğinden aynı zamanda emperyalizmi de besliyordu. Bu yüzden milliyetçiliğin I. Dünya Savaşı’nın önemli nedenlerinden birisi olduğu düşünülmektedir. Sözgelimi Almanya 1870-71 Fransa-Prusya Savaşı’nda Fransa’ya hâkim olduktan sonra, Fransa Almanya’ya para ödemiş ve toprak kaybetti ki bu da intikam alma isteğini ve Fransız milliyetçiliğini kışkırtmıştır.
Gavrilo Princip’ e gelince, başlamasını sağladığı savaşın sonunu görecek kadar uzun yaşamamıştı. Yaşı ölüm cezası alma sınırının 3 hafta altında olduğu için 20 yıl hapis cezasına çarptırılmışsa da cezaevindeyken verem kapmış ve 28 Nisan 1918’de 23 yaşında hayatını kaybetmiştir. Diğer komplocular 1916-1917’de Fransız kontrolündeki Selanik Cephesinde bir Sırp mahkemesinde yargılanmıştır. Sırbistan askeri komploculardan üçünü idam etmiştir ki suikastlarla ilgili bilinenlerin çoğu bu iki duruşmada tutulan kayıtlardan elde edilmiştir. Yugoslavya dağıldıktan sonra bile Sırbistan hükümeti Gavrilo Princip’i bir kahraman olarak görmeye devam ederken, suikastın 100. yıldönümünde Doğu Saraybosna’da Gavrilo Princip’in bir heykeli dikilmiş, bunu Haziran 2015’te Belgrad’da dikilen bir başka heykel izlemiştir. Sırp tarih ders kitapları, 1. Dünya Savaşı’nın başlamasından Sırbistan veya Princip’in sorumlu olduğunu reddederken, Boşnaklar ve Hırvatlarca, büyük ölçüde bir terörist ve etnik bir Sırp milliyetçisi olarak görülmektedir.[1]
Arşidük’ün kullandığı araba, kanlı üniforması ve üzerinde öldüğü şezlong, Avusturya’nın Viyana kentindeki Heeresgeschichtliches Müzesi’nde sergilenmektedir. Gavrilo Princip tarafından atılan ve “Birinci Dünya Savaşı’nı başlatan mermi” olarak anılan mermi ise Çek Cumhuriyeti’nin Benešov kasabası yakınlarındaki Konopiště Kalesi’nde görülebilir.
Not: Bu makaledeki konunun videosu Youtube Kanalıma yüklenmiştir. Kanala şimdiden abone olarak başka videolar yüklendiğinde haber sahibi olabilir, youtube üzerinden daha zengin görsel ve içerikle izleyebilir/ dinleyebilirsiniz!
Kaynakça
Albertini, Luigi. Origins of the War of 1914. II. Oxford: Oxford University Press, 1953
Buttar, Prit. Collision of Empires. Osprey Publishing, 2016
Dedijer, Vladimir. The Road to Sarajevo. New York: Simon and Schuster, 1966
King, Greg. Woolmans, S. The Assassination of the Archduke: Sarajevo 1914 and the Murder that Changed the World. New York: St. Martin’s Press, 2013
MacKenzie, David. Black Hand on Trial: Salonika 1917. Eastern European Monographs, 1995
MacMillan, Margaret. The War That Ended Peace: How Europe Abandoned Peace for the First World War. Profile Books, 2013
Owings, W.A. Dolph. The Sarajevo Trial. Chapel Hill, NC: Documentary Publications, 1984
Taylor, A. J. P. The First World War: An Illustrated History. Londra: Penguin Books, 1963
Stoessinger, John. Why Nations Go to War, Wadsworth Publishing, 2007
Tuchman, Barbara. The Guns of August: The Outbreak of World War I. Random House Publishing Group, 2009
Notlar
[1] Gavrilo Princip: hero or villain? 6 Mayıs 2014. Online: https://www.theguardian.com/world/2014/may/06/gavrilo-princip-hero-villain-first-world-war-balkan-history