Yazı: Özhan Öztürk
Sirenler (Yunanca Σειρήνες veya Acheloides) Yunan Mitolojisinde yarı kuş yarı kadın formunda deniz iblisleri olup, denizcileri söyledikleri şarkıların güzelliğiyle cezbettikten sonra kendilerinden geçen kurbanlarını kayalıklara doğru çekerek, teknelerinin batmasını sağlayıp, denize düşenleri parçalayıp yediklerine inanılmaktaydı.
Naiad (deniz perisi) formunda tasvir edilen sirenler, Sirenum Scopuli adı verilen son
derece tehlikeli bir kayalıkta yaşamaktaydı. Nehir tanrısı Akhelous’un kanından doğan kızları olan sirenlerin özellikle sekiz tanesi (Thelxiepia, Molpe, Aglaophonos, Pisinoe, Ligeia, Leuksoia, Raidne ve Teles) Yunan ve Roma efsanelerinde sıkça anılmıştır. Romalı şair Ovid’e göre sirenler Persephone’un arkadaşları olup, Persephone’u Hades‘ten boş yere çıkarmaya çalıştıkları için Demeter tarafından iblislere dönüştürülerek cezalandırılmışlardır. Odysseus ve Orpheus sirenlerle karşılaşmalarına karşı sağ
kalmayı başarmış iki Yunan kahramanıdır. Homeros’un Odysseia destanında, Aeaea ile Skylla kayaları arasındaki denizde bulunan iki sirenden bahsetmiştir. Odysseus denizcilere sirenlerin yakınından geçerken kulaklarını balmumuyla tıkamalarını emretmiş, Kirke’nin öğüdü üzerine kendini gemi direğine bağlatmış böylece sirenlerin ayartmasından kurtulabilmiştir (Homeros Odysseia xii. 39, 166).
İason’un emrindeki Argo tayfasından olan yetenekli müzisyen Orpheus , Altın Post
yolculuğu sırasında gemileri sirenlerin adası civarından geçerken yaptığı müzikle sirenlerin sesini bastırmayı başarmıştır (Apollod. i. 9. 25).
Yunan sanatında sirenler belden yukarısı ve başı kadın belden aşağısı kuş formunda genellikle kanatlı varlıklar olarak tasvir edilmiştir. Yunan mezarlarında siren tasvirlerine rastlanmasının nedeni bu varlıkların ruhlara ölüler
dünyasına yaptıkları yolculukta kılavuzluk ettiklerine inanılmasındandır. Strabon’a göre Surrentum civarında sirenler için yapılmış bir tapınak bulunmaktaydı.
Benzer bir şekilde Malaysiya folklorunda Pulau Dayang Bunting adasında yer alan Gua Langsuir adlı bir mağarada 3 dişi iblisin yaşadığı bunların söylediği şarkılarla denizcilerin suya düşmesini sağladıktan sonra işkenceyle öldürdüklerine
inanılmaktadır. Söylenceye göre bir gün sağır bir adam bu iblislerin şarkılarını duymadığı için etkilenmeyince yaratıklar insanları artık etkilemeyi düşünerek Malaysiya’yı terk etmişlerdir.
SİRİN
Sirin, Slav Mitolojisinde Rus masal ve efsanelerinde bahsi geçen kadın kafası ve göğüslerine sahip, gövdesi ve kuyruğuyla kuş (çoğunlukla baykuş) formunda bir yaratığın adıdır. Efsaneye göre Fırat nehri (Euphrates), Hindistan veya Cennet’te yaşamakta, azizlere güzel şarkılar söylemektedir. İnsanlar için bu kuşun olağanüstü sesini duymak son derece tehlikeli olup kendilerinden geçmeleri ve bilinçsizce Sirin’i takip ederken yaralanma ya da ölmelerine sebep olabilmektedirler. Yunan mitolojisindeki sirenler ile benzer özellikler gösteren Sirin kimi zaman Polonya söylencelerindeki neşe kuşu Wila ve hüzün kuşu Alkonost ile karıştırılmaktadır.
Alkonost
ALKONOST Rus masal ve efsanelerinde bahsi geçen insan yüzlü sahip bir cennet kuşu olup, bir çeşit dişi iblis veya siren olarak tasvir edilmektedir. Alkonost, Ölüler diyarı Rai’de ikamet edip, buraya gelen lanetlenmiş günahkâr kişilere dinlemeye dayanılamayan şarkılar söyleyerek ara vermeksizin işkence etmektedir. Alkonost deniz kenarına yumurtlamakta, yumurtalarını suya bıraktıktan 6-7 ay sonra yumurtadan çıkan civcivler fırtına varlıklarına dönüşmektedirler. Alkonost kelimesinin “yalıçapkını” kuşuna dönüşen Yunan yarı-tanrısı Alkyone ile ilişkili olduğu sanılmaktaysa da kimi yazarlar tarafından Pers kültüründen ödünçlendiği de iddia edilmiştir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016