Makale: Özhan Öztürk
Kabeira[1], Paryadres Dağları (Canik Dağları) eteğinde Eupatoria/Magnopolis kentinin 150 stadia güneyinde İris ile Lycus Eupatoria[2] nehirlerinin kesişme noktasında, bereketli Phanorea Ovası’nın girişinde kurulmuş olan antik bir kentin adıdır[3]. Kabeira M Ö 1650’lerde Hitit egemenliği altında olmasına karşın MÖ 1375’te Kaşkaların eline geçmiş[4] MÖ 4. yüzyıl sonlarında tüm bölgeyle birlikte Pers hâkimiyetine girmiş, MÖ. 301’de Pers İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından ise Pontus Devleti’nin yeşerdiği merkez olmuştur. Bir su değirmeninin bulunduğu kente Mithridates Eupator bir saray inşa ettirmiş ve başkent yapmıştır[5]. Kabira’dan 200 stadia uzaklıkta Kaenon[6] adlı bir kale bulunmakta, Mithridates burada kıymetli eşyalarını saklamaktaydı. Romalı General Lucullus Amisus ile Eupatoria’yı kuşatırken, Mithridates kışı Kabira’da geçirmiş[7], Mithridates’in kaçması üzerinde Lucullus kenti MÖ 71 yılında fethetmeyi başarmıştır.
Strabon, Pompeius’un Kaenon’u içindeki hazinelerle birlikte ele geçirdiğini,
Kabira’nın adını Diospolis[8] olarak değiştirip, kent haline getirdiğini bildirmiştir. Roma İmparatoru Augustos Diospolis’in de dâhil olduğu bölgeyi Polemon adlı birisine bağımlı kral olarak vermiş, Polemo ölünde dul karısı Pythodoris’in kenti bayındır hale getirip Sebaste adını vermiştir[9].
Lykus nehrinin sağ kıyısında yer alan ve ilk olarak Yaşlı Pliny’nin bahsettiği[10] Neocaesarea[11] kentinin devamı olan modern Niksar kentinin
civarında başka bir antik kent olmadığından dolayı Kabira’nın üzerine kurulmuş bir kent olması muhtemeldir. En eski Neocaesarea sikkelerinde imparator Tiberius’un portresinin bulunması ve Pontus Polemoniacus’un başkenti yapılması yeni kentin Neron döneminde MS 64 civarında kurulduğunu düşündürtmektedir. Niksar adının da kaynağı olan[12] Neocaesara öylesine hızla gelişmiştir ki Ammianus Marcellinus MS 314 yılında kentte övgüyle bahsederken[13], Pavlus Diaconus bir deprem ile (MS 344)[14] yok olduğunu bildirmiştir. Niksar doğumlu Thaumatourgos Gregorios, Niksar’ın ilk piskoposu olmasının yanı sıra ve bölgede Hristiyanlığın yayılmasına ön ayak olmuş, İznik konseyinden sonra kentte büyük bir toplantı düzenlenmiştir[15]. MS 1068 yılında Danişmend Gazi’nin oğlu Melik Gazi tarafından ele geçirilip yağmalandıktan sonra 12. yüzyılda Danişmendlilerin merkezi olmuş, 1139’da Bizans imparatoru II. Ioannes tarafından kuşatılmışsa da zapt edilememiş[16], 1175’te II. Kılıçaslan tarafından Selçukluların, 1341 yılında Eretna Beyliği, 1370’lerde Tacettinoğulları Beyliği’nin merkezi olduktan sonra 1397 yılında Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Süleyman Çelebi tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Niksar Metropolitliği
Karadeniz bölgesindeki en eski dini kurum olan Niksar piskoposluğu 3. yüzyılda kurulmuş ve varlığını 1922’ye sürdürmüştür. Rum kaynaklarına göre 1913’de metropolitliğine görev alanında 3 kent, 11 kasaba ve 166 köyde 117.457 Rum Ortodoks yaşamakta, 180 kilise ve 200 kadar şapelde 1 metropolit ile 214 rahip görev yapmaktaydı. Son Niksar metropoliti Polykarpos Psomiades olup (1911-1922), Yunanistan’a gittikten sonra Ksanti (Gümülcine) metropolitliği (1922-35) görevinde bulunmuş, 1935 yılında ölmüştür.
Niksar Beylikler Dönemi Tarihi için Bkz. Dânişmend Oğulları, Dânişmendliler, Persarmenoi
Niksar Osmanlı Dönemi
Niksar, 16. yüzyılda Vilayet-i Rum-ı Kadim’e bağlı Sonisa-Niksar Sancağı’nın kazası
olarak görülmektedir. Ali Cevad ile Şemsettin Sami 19. Yüzyılda Sivas Vilayeti’nin Tokat Sancağı’na bağlı olan Niksar Kazası’nın 9 nahiye ile 80 köyden oluştuğunu buğday, arpa, üzüm ve zeytin yetiştiren 21 bin kişiden oluşan halkının neredeyse tümünün Müslüman olduğunu bildirmektedir.
Kelkit Suyu ile Canik Dağları’nın birleştiği noktada Karadeniz ile Akdeniz bölgelerini bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmasından dolayı tarih boyunca stratejik önem arz eden Niksar ilçe merkezinde, Çanakçı Deresi üzerinde, Osmanlı döneminde tamir görmüş Roma döneminden kalma bir kemer köprü bulunmakta, köprü üzerinde yer alan ağzında yılan tutan bir leylek rölyefinden dolayı halk arasında “Leylekli Köprü” olarak anılmaktadır. 2008 yılında Roma dönemine ait yeraltı çarşısı olduğu tahmin edilen tarihi mekân kazılmış[17] 2 büyük hol gün ışığına çıkarılırken, uzun olan hole açılan 11 odanın olduğu tespit edilmiş ama henüz hangi amaçla kullanıldığı anlaşılamamıştır.
Niksar’a elektrik 1937’de işletilmeye başlanan küçük bir hidroelektrik santral sayesinde getirilmişse de kısa süre sonra yetersiz kalınca dizel jeneratörlerle desteklenmiş, 1973 yılından sonra ise Almus Hidroelektrik Santrali devreye sokulmuştur.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Tokat Tarihi Makale Serim
Almus, Turhal ve Kazova Tarihi (Tokat)
Zile (Anziliya, Zela, Zila) Tarihi, (Tokat)
Niksar (Kabeira, Diospolis, Sebaste, Neocaesarea) Tarihi, Tokat
Erbaa Tarihi (Eupatoria, Magnopolis, İbora), Tokat
Gümenek (Komana Pontika, Hierocaesareia) Tarihi (Tokat)
Sulusaray (Sebastopolis, Herakleopolis) ve Reşadiye (İskefsir) Tarihi, Tokat
Notlar
[1] Yunanca Κάβειρα
[2] Kelkit Suyu
[3] Umar, kent adının orijinal formunun Kapadokya dilinde Kamaira olup “kutsal yüce ana (tanrıça)” olduğunu iddia etmiştir. Umar, 2000: 233
[4] Llyod, 1997: 38
[5] Strabon XII.3.30; Şahin, 1999: 26
[6] Yunanca Καινόν. Yunanca “Yeni saray/konak” anlamına gelmektedir. De Jerphanion, 1912’de Caenum Chorium’un Niksar’ın 24 km kuzey-kuzeybatısında yer alan Mahalakalesi olduğunu iddia etmiştir (Jerphanion, 1912: 135)
[7] Appian, Mithrid. 100. 78
[8] Yunanca Διόσπολις “Zeus’un kenti” anlamına gelmekte olup, Antik Çağ’da aynı isimi taşıyan pek çok kent bulunmaktadır.
[9] Strabon, Geographika XII. III. 31
[10] Pliny Nat. VI.3
[11] Latince Roma İmparatoru’nun/Caesar’ın yeni kenti anlamına gelmektedir.
[12] Tuğlacı, 1985: 258.
[13] Ammian. 27.12
[14] Hieronymus, “Chron.”, anno 2362. Kent MS 499 tarihinde ikinci bir büyük deprem daha (Theodorus Lector, II, 54 ) geçirmiştir.
[15] Umar, 1999: 621,632, 633
[16] Niketas Khoniades, 1995: 23
[17] Kazılar Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca görevlendirilen Çanakkale Arkeoloji Müzesi Müdiresi Nurten Sevinç tarafından yürütülmüştür.