Karadeniz Tarihi

Giresun Adası: Arethias, Puga, Ayfuga veya Areos Nesos

Makale: Özhan Öztürk

Giresun Adası, Arethias[1] , Puga, Ayfuga veya Areos Nesos Giresun’un yaklaşık 2 km açığında, kent merkezinden kuzey-kuzeydoğu 4.2 km uzaklıkta, en yüksek noktası denize seviyesinden 30 m yukarıda, 0,0468 km² yüzölçümüne sahip bir adadır. 6. yüzyıla ait Bizans portolanlarında adanın demirleme yeri olarak güney-güneydoğudaki küçük koy gösterilmiştir[2]. Yaşlı Pliny, adanın Borysthenes’ten 140, Yras’tan (Dniester) 120, Peuke adasından 50 mil uzaklıkta olduğunu bildirmiştir[3]

Adanın antik çağdaki adı Amazonların savaş tanrısı Ares onuruna yaptıkları bir tapınaktan almış sa da uzun zaman önce unutulmuş, günümüzde “Puga” veya “Giresun adası” olarak bilinmektedir. Ada üzerindeki sur kalıntıları Gedik Kaya Kalesi ile benzer olup, II. veya III. Aleksios döneminde yenilendiği sanılmaktadır.[4] Arethias adasından ilk olarak Rodoslu Apollonius Altın Post efsanesinde bahsetmiş olup, İason’un liderliğinde altın postu ele geçirmek için Kolhis’e yelken açan Argonautlar, adaya çıktıklarında Herkül’ün Stymphales Gölü’nden kovduğu, tüylerini ok gibi fırlatabilen kuşların buraya yerleştiğini görmüş, kalkanlarıyla kendilerini korumaya çalışırken, bir arkadaşlarını yitirdikten sonra ancak kuşları öldürerek adadan ayrılabilmişlerdir.

Hristiyanlığının kabulünün ardından adaya Eleusa[5] ve/veya Sinop piskoposu St. Phokas (Aya Fuga) onuruna bir manastır inşa edilmiş böylece adı Puga olarak değişmiştir[6]. 12 Kasım 1367’de Trabzon metropoliti John Lazaropoulos emekli olunca adada bulunan Panagia Eleousa Manastırı’na yerleşmişse de kısa süre sonra Temmuz 1368’de adanın üzerindeki yapılar Osmanlı korsanları tarafından yağmalanmıştır. 19. Yüzyılda Rum cemaati arasında Trabzon’un fethinden sonra adaya sığınan Hristiyanların aylarca Osmanlılar’a direndiklerine dair bir efsane yayılmıştır[7] ki bir ihtimal Akçaabat-Akçakale direnişinden Giresun’a aktarılmış bir hikâye olmalıdır. 1644’de kenti ziyaret eden Evliya Çelebi Giresun’u yakıp yağmalayan, Kazaklar’ın teknelerini adaya gizleyerek burayı bir üs gibi kullanıklarını bildirmiştir.[8]

Cumhuriyet döneminde adı Giresun Adası olarak değiştirilen adanın doğu ucunda antik çağlardan kalma bir dikit olduğuna inanılan “Hamza Taşı” bulunmakta her yıl 20 Mayıs günü “Mayıs Yedisi” adı verilen kutlamalarda kent halkı tarafından ziyaret edilmektedir. 1974 yılında geleneksel “Mayıs Yedisi” şenliğine katılmak amacıyla Giresun adasına gitmekte olan bir sandalın devrilmesi sonucu 24 kişinin öldüğü trajik bir kaza yaşanmıştır[9].

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Notlar

[1] Yunanca Άρητιάς veya Άρεώνησος (Anonim Periplus, 36; Arrian, 24)

[2] Delatte, 1947: II, 31

[3] Pliny VI, I, 12

[4] Bryer ve Winfield, 1985: 134

[5] Yunanca Ἐλεούσα. Ortodoks Hristiyanlıkta Meryem Ana’nın çocuk İsa’yı yanağına yaslar formda tasvir edildiği bir ikonun adıdır.

[6] Cuinet, 1890-5: I, 75; Triantaphyllides, 1866: 82-83

[7] Miller, 1968: 107

[8] Evliya, 2008: 95-6

[9] Milliyet Gazetesi, 21.05.1974 s. 1

Giresun Adası 2012-2017 Arkeolojik Kazıları

İkinci derecede Doğal ve Arkeolojik SİT alanı kabul edilen Giresun Adası’nda 2012

Giresun Adası kilise kalıntısı (DHA)

yılında başlatılan arkeolojik kazılar 2017 yılında tamamlanmış olup, kilise kalıntılarının yanı sıra, iskeletler, şarap fıçıları, sırlı seramik, bronz sikke, takı, hokka, divit takımı gibi arkeolojik bulgular elde edilmiştir. MS 11-12. yüzyıla tarihlenen bir şapel ve etrafında bu dini yapıda görev yapan ve Ortodoks Hristiyan geleneğine uygun olarak gömülen din adamlarına ait olduğu sanılan iskeletler açığa çıkarılmıştır.