Karadeniz Tarihi

Antik Çağ’da İlk Kafkas Devletinin kurucusu olan halk: Kolhlar

Kolhlar, Gürcü kaynaklarında “Egri” adıyla geçmekte olup, Bronz Çağ’da Rioni vadisi boyunca modern Dablagomi ve Vani kentleri civarında ortaya çıkmış, Antik Çağ’da Kolh siyasi birliğini sağlarken aynı zamanda ilk Kafkas devletini de kurmuşlardır.

Arkeolojik açıdan Batı Gürcistan’da MÖ 1200-600 arasında gelişen Kolh kültürünün Kuzey ve Orta Kafkasya kökenli Kuban kültürünün varisi olduğu düşünülmektedir. MÖ 8. yüzyılda muhtemelen İskitKimmer akınları yüzünden Kolh Krallığı’nın yıkılmasından sonra siyasi merkez kuzeye kayarken bazı Kolh kabileleri muhtemelen Kimmerlerle birlikte Kuzey Anadolu’ya dek inmişse de[1] MÖ 7-6. yüzyıllarda Batı Kafkasya’da Kolh birliği tekrar sağlanmıştır[2].

Coğrafi bir isim olarak Kolhis (Gürcüce კოლხეთი, Yunanca Κολχίς) adı “Qulha” formunda ilk olarak Urartu kralı II. Sarduri’nin MÖ 764’e tarihlenen bir kitabesinde geçmektedir[3]. Urartu kralının yakıp, halkını sürgün ettiği Qulha kenti İldamuşa muhtemel Kolhis’in güney sınırlarında yer alan Ardanuç, Minua, I. Argişti ve II. Sarduri yazıtlarında geçen Witeru(he), Lufla ve Katarza halklarının yaşadığı Etiune ise kanımca İkizdere’ye bağlı Ethone köyü olmalıdır[4]. Kitabelerden anlaşıldığı kadarıyla Urartular Kolh halkının esas yaşam alanı olan Karadeniz kıyısına ulaşmayı başaramamışlardır.

MÖ 4. yüzyıla ait Kolkhis yapımı altın süs eşyası

MÖ 5. yüzyılda Herodot, eski dünya halkları arasında sadece Mısırlılar ve Kolhislilerin sünnet olduğunu, keteni aynı şekilde işlediklerini bildirirken, kıvırcık saçlı ve kara derileri yüzünden Kolhislilerin Mısırlı olduklarını ileri sürmüş, hatta Mısırlılar’dan duyduğu Sesostris’in ordusunun artıkları olduğu söylencesini de aktarmıştır[5]. Herodot’un aktarısına göre Mısır firavunu Sesostris (II. Ramses) Asya ve Avrupa’yı kapsayan seferinde Traklar ve İskitlere boyun eğdirdikten sonra Phsasis’e geldiğinde ordusunun bir bölümü ülkelerine dönmeyerek Phasis kıyılarına yerleşmiştir[6]. Romalı yazar Ammianus Marcellinus’da MS 4. yüzyılda muhtemelen Herodot’tan etkilenerek Kolhislilerin Mısır orijinli bir ırk olduğunu belirtmiştir[7]. Herodot’tan etkilenen Avrupalı araştırmacılar 19. yüzyılda Kafkasya kıyılarında boşu boşuna siyah derili ve Kıpti dili konuşan kişiler aramışlardır. Bununla birlikte 1871 yılında Dr. L. G. Latham Gürcistan’da Ude adlı halkın dili üzerine yaptığı çalışmada Mısırlı Kıptilerin diliyle ortak kelimeler bulmuş, Eichwald ise 1857’de Udelerin Strabon’un Utii, Uitii olarak kaydettiği halk olduğunu iddia etmiştir[8].

Herodot döneminde Kolhis Pers egemenliğinde olup, Kolhisliler kendi istekleriyle vergi vermekte ve 5 yılda bir Pers kralına 100 erkek ve 100 kız hediye etmektedirler[9]. Yine Herodot, MÖ 481 yılında Yunanistan seferine çıkan Pers kralı Xerxes’in ordusundaki Kolhisliler’in ağaç başlıklar, tabaklanmamış deriden küçük kalkanlar, kısa mızrak ve eğri kılıçlar taşıdığını bildirmiştir[10]. Herodot Makron, Moskhoi, Tibaren gibi Pontus halklarının adlarını anarken Kolhlar için detaya girmeden onları yaşadıkları coğrafyanın adıyla anmıştır.

Hippokrates (MÖ 460-377) “Havalar, Sular ve Mevkiler” adlı eserinde[11] Phasis nehri civarında yaşam koşulları ve Phasisliler[12] olarak adlandırdığı bölge halkını anlatırken hiçbir etnik tanım kullanmamışı ilginçtir. Hippokrates, her mevsim şiddetli yağmurların görülen bölgenin sıcak, rutubetli, bataklık ve ormanlık olduğunu, bataklıkta yaşayan insanların evlerinin su üzerinde, ağaç ve kamışlardan inşa edildiğini, nehir kanalları üzerinde -kente ya da pazara- tek parça ağaçtan yapılmış kanolarıyla seyahat ettiklerini bildirmiş, Phasisliler şişmanlıktan eklemleri ve damarları bile görülmeyecek derece toplu ve soluk tenli, uyuşuk ve kaba sesli olarak tanımlamıştır.

MÖ 400 yılında bölgeye bizzat gelen Ksenofon, Anabasis adlı eserinde Trabzon hatta Giresun’un Kolh topraklarında kurulmuş Yunan kolonileri olduğunu bildirmiş, Onbinler olarak anılan paralı askerlerle birlikte 30 gün kadar Kolh köylerinde konaklamış, başlangıçta köyleri yağmalamışlarsa da sonradan Trabzonlu Yunanlıların aracılığıyla Kolhlarla barışarak konukseverlik teminatı olarak bir miktar öküz almışlardır[13]. Ksenofon’un anlatısından Mosynoik, Makron adlarıyla geçen Pontus halklarının özgün bir adları olmasının yanı sıra yaşam şekli açısından Kohlardan pek bir farkı olmadığı ortaya çıkmaktadır. Dağlık alanların yanı sıra ovalarda da yaşayan, savaşçı niteliklerine vurgu yapılan Kolhlar arpa, üzüm ekmekte ve sığır beslemektedir ki büyükbaş hayvancılık yapmak için Trabzon’un dağlık coğrafyasında bugün bile sürdürülen yazları yüksek otlaklara çıkılan yarı göçer bir hayat yaşıyor olmalıdırlar[14]. Ksenofon’un Giresun civarında rastladığı balıkçı Mosynoik halkı da şişman ve beyaz tenli olmalarının yanı sıra yaşam şekilleri açısından Hippokrates’in Phasis notlarında anlatılan insanlardan farklı gözükmemektedir.

Modern Poti kenti çevresindeki MÖ 7-5. yüzyıllara ait Kolh yerleşimleri haritası: 1. Naokhvamu (Kvaloni) 2. Gulikaris Naokhvamu 3. Namarnu 4. Samarjano 5. Sirachkonis “Okhoge” 6. Sagvicho 7. Zurgaiishi 8. Patara Kondza 9. Pichori 10. Lazuri 11. Kikish Naqanevi 12. Rishe 13. Uberishe Karavi 14. Ushkorioni 15. Nagmidziri 16. Nandeu 17. Noitseni 18. Namarnu 19. Kuchkhis Okkhoki 20. Simagre (Sakorkio) 21. Zurga (Chaldidi) (Lordkipanidze, 2000: 46).

MÖ 4. yüzyılda Pseudo Skylax Akdeniz ve Karadeniz navigasyonu için hazırladığı Periplus’ta Kolh kabilelerini adlarıyla anmış, Karadeniz sahili boyunca Yunan kolonileri kuzeyden güneye Dioskuria, Gyenos ve Phasis yerleşimleri ile Gyenos, Kherobios, Khorsos, Arios ve Phasis nehirlerinin adlarını verdikten sonra Apsarus nehri ile Trapezus kenti arasında Byzeri, Ekekhiri, Bekhiri ve Makrokefali halklarının yaşadığını yazmıştır. Latin şair Lucan[15]da Roma iç savaşını konu alan MÖ 48 tarihli Pharsalia adlı manzum destanında Pompey’in müttefikleri arasında Heniokhileri, Moskhi ve Kolhis’te yer alan Phasis nehri havzasındaki kabileleri saymıştır[16].

Romalı mimar ve mühendis Marcus Vitruvius Pollio (MÖ 80-15) “De architectura” adlı 10 ciltlik eserinde Kolh halkının ev yapım tekniklerini anlatırken[17] yakın zamana dek uygulanan geleneksel Karadeniz evlerinin yapım tekniğinin ilk uygulamalarının kayıt altına alınmasını sağlamıştır.

MS 5. yüzyılda Strabon, Kolhis ülkesini Phasis nehrinin Karadeniz’e döküldüğü alanın çevresinde tanımlamış, Phasis ağzında kurulmuş aynı isimli kentin Kolhhların Pazar yeri olduğunu, kerestelerin nehir vasıtasıyla taşındığını, keten, kendir, balmumu, zift üretildiğini ama ballarının sert olduğunu bildirmiştir[18].

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Notlar

[1] Siharulidze, 1998: 96

[2] Bkz. Atsanların Duvarı, İskitler, Kimmerler

[3] Melikishvili, 1960: 155 D

[4] Sarıkamış civarında olduğu da tahmin edilmiştir (Diakonoff ve Kashkai, 1981)

[5] Herodot, Historiae ii. 104, 105

[6] Herodot, Historiae ii. 103

[7] Rerum Gestarum Libri, XXII. 8

[8] Clarke, 1874: 178

[9] Herodot, Historiae iii. 97

[10] Herodot, Historiae vii. 79

[11] Hippokrates, xv. 12 Mayıs 2011 <http://herodot.glossa.dk/aer.html>

[12] Yunanca Φασιηνοί

[13] Anabasis, IV. 8. 22-24

[14] Anabasis, IV. 8. 9-20

[15] Marcus Annaeus Lucanus (MS 39-65)

[16] “… hinc Lacedaemonii, moto gens aspera freno, Heniochi saeuisque adfinis Sarmata Moschis; Colchorum qua rura secat ditissima Phasis, qua Croeso fatalis Halys…” (Pharsalia iii, 270) 12 Mayıs 2011 <http://www.thelatinlibrary.com/lucan/lucan3.shtml>

[17] “…Karadeniz’deki Kolhi kavmi, bol kereste kaynaklarına sahiptir ve onların yapı teknikleri de bu kaynaklara bağımlıdır. Onlar, iki ağacı zeminin üzerine paralel bir şekilde yatırarak aralarında bir ağaç boyu mesafe bırakırlar, sonra da bunları; üzerlerine, uç kısımlarından karşılıklı iki ağaç daha koyarak birleştirirler. Bu belirlenmiş alan içinde kalan yer evin iç kısmı olur. Bu dört kenardaki duvar aynı şekilde üst üste ağaçlar koyarak, yukarıya doğru yükseltilir. Böylece köşelerde, her ağaç bir diğerini düşey olarak desteklemiş olur. Ağaçların kalınlıklarına bağlı olarak arta kalan karşılıklı boşluklar, çamurla ve küçük parçalarla kapatılır. Çatının yapımı için de aynı yöntem uygulanır. Ağaçların uzunlukları aşamalı olarak azaltılarak, köşeler arası mesafe gitgide daraltılır ve böylece piramide benzer bir çatı formu elde edilir. Çatının üzerini de dal parçaları ile örterler ve üzerini balçıkla sıvarlar. Böylece onların bu dörtkenarlı çatıları, kabaca bir tonoz şeklini almış olur” (De Architectura II, 1, 4; Çev. Zehiroğlu,  2000:46) . 12 Mayıs 2011 <http://penelope.uchicago.edu/Thayer/L/Roman/Texts/Vitruvius/2*.html>

[18] Strabon, Geographika XI. 2. 17