İslam

İslami Terimler Sözlüğü – L, M

Aşağıdaki İslami Terimler Sözlüğü’nde L, M harfi ile başlayan dini terimler ve anlamları yer almaktadır.

Lağv Yemini Ağız alışkanlığı sonucu düşünmeden söylenilen yeminlerin adı olup, bağışlanacağına inanılmaktadır.

Lâhik Camide imam eşliğinde namaz kılarken uyku ya da başka bir sebepten dolayı abdesti bozulup namazı yarım kalan kişinin adıdır.

Lâhut İnsan doğasının zıddı olan ruhani âlemin adıdır.

Lâhutiyân Meleklere verilen isim olup, Lâhut kelimesiyle ilişkilidir.

Lamekân Tasavvufta Tanrı için kullanılan isimlerden birisi olup, ‘mekânsız’ anlamına gelmektedir.

Lânet Bir insanın kötülüğünü ya da Allah tarafından cezalandırılmasını isteme işinin adıdır. Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Allah-ü Teâlâ ve Resulüne eziyet edenlere, dünyada ve ahrette de lânet olsun” (Ahzâb 57)

Latîf Allah’ın güzel isimlerinden (Esmâ-i hüsnâsından) birisi olup ‘lütuf sahibi’ anlamına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Gözler O’nu idrak edemez. Ama O, gözleri idrak eder. O latiftir, haberdardır.” (En’âm 142)

Lazy Allaha ortak koşan müşriklerle dinsizlerin gideceğine inanılan cehennem’in altıncı tabakasının adıdır.

Lehv İnsanı Ahiret’i düşünmekten ve ibadetten uzaklaştıran her türlü eğlencenin adıdır. Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Biliniz ki, dünya hayatı elbette la’b ve lehv ve ziynet yani süslenmek ve tefahür yani öğünme ve malı parayı ve evlâdı çoğaltmaktır” (Hadîd 20)

Levh-i Mahfuz Kuran’da Büruç suresinin 22. ayetinde yaratılıştan önce evrende olacak her şeyin yazılı olduğuna inanılan yazıtın adıdır.

Leyl suresi Kur’ân- Kerîm’in doksan ikinci suresinin adı olup yirmi bir ayettir ve Mekke’de inmiştir.

Lıhye-i seâdet Hz. Muhammed’in sakal-ı şeriflerinin adı olup, altın ve kıymetli taşlarla süslü bir kutuda saklanılmaktadırlar.

Lifâfe Kefenin en geniş parçasının adı olup, baş üstünden ve ayak uçlarından büzülerek bağlanmaktadır. Erkek kefeni üç parçadan oluşurken (Kamîs, izâr, lifâfe) kadın kefeni beş parçadır (Kamîs, izâr, lifâfe, himâr ve göğüs bezi).

Lima Vaktu Endonezya’da yaşayan Sasak Halkının namaz için kullandığı terim olup, bu halk namaz kılmak dışında İslam dininin diğer farzlarını benimsememiştir.

Livâ-i Hamd Kıyamet gününde dirilip mahşer yerinde (Arasat) toplanan diriltilenlerin altında toplanacağı sancağın adıdır.

Lokman hekim Allah tarafından kendisine ilim ve hikmet ihsan edilen velinin adı olup,ı Kur’ân-ı Kerîm’de geçmektedir:

“Muhakkak biz Lokman’a hikmet verdik ve sana verilen hikmet nimetine şükret dedik. Lokman, oğluna nasihat ederek dedi ki: Ey oğulcuğum! Allah-ü Teâlâ’ya şirk koşma. Çünkü şirk elbette büyük bir zulümdür.” (Lokman 12, 13)

Lokman Suresi Kur’ân-ı Kerîm’in otuz birinci suresinin adı olup, otuz dört ayettir ve Mekke’de inmiştir.

Lût Lût gölü yanındaki Sedûm şehrine gönderilen bir peygamberin adıdır. Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Lût, kavmine; ‘Bu âlemde sizden önce hiç kimsenin yapmadığı hayâsızlığı mı yapıyorsunuz? Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere varıyorsunuz. Doğrusu çok aşırı giden azgın bir kavimsiniz’ dedi.” (A’râf 80, 81)

Maâz-Allah Tehlikeli ya da istenmeyen durumlardan sakınmak için söylenilen bir söz olup, Kur’ân-ı Kerîm’de geçmektedir:

“Yusuf; ‘Maâz-Allah, biz malımızı kimin yanında bulmuşsak ancak onu alırız. Yoksa haksızlık etmiş oluruz’ dedi” (Yusuf 79)

Mağfiret Allah’ın kullarının günahlarını bağışlaması anlamına gelmektedir.

Kur’ânı Kerîm’de:

“Ey günahı çok olan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah, günahların hepsini affeder. O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir” (Zümer 53)

Mahlûk Arapça ‘yaratılmış’ anlamına gelen terim, Tanrı’nın yarattığı tüm varlıkları tanımlamakta olup, çoğul formu mahlûkat’tır.

Mahkeme-i Kübrâ Ahrette insanların amel defterlerinin tartılıp geçmişte yaptıklarının hesabını verecekleri büyük mahkemenin adıdır.

Mahmasa Hâli Açlıktan ölmek üzere olma hâlinin adı olup bu durumda Kur’ân-ı Kerîm’de ölmemek için haram etlerden (leş veya domuz eti) yenilmesine izin verilmiştir (Mâide 3).

Mahmûd 1. Hz. Muhammed’in güzel isimlerinden birisi olup ‘övülen’ anlamına gelmektedir.

  1. Yemen vâlisi Ebrehe’nin Kâbe’ye gönderdiği ordusunda bulunan bir filin adı olup, Kâbe’yi yıkmaya çalışırken düşüp ölmüştür.

Mahya Ramazan ayında çift minareli camilerde iki minare arasına gerilen halata kandil ve lambalar asarak yazılan yazıların adıdır.

Mâide Suresi Kur’ân-ı Kerîm’in beşinci suresinin adı olup, yüz yirmi ayettir ve Medine’de inmiştir.

Maîşet Geçinmek için gerekli olan şey anlamına gelen kelime olarak Kur’ân-ı Kerîm’de geçmektedir:

“Sizi yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için orada pek çok ma’îşet vasıtaları hazırladık. Size verilen nimetlere az şükrediyorsunuz” (A’râf 10)

Ma’îşet altı şekilde elde edilmektedir:

  1. Ticaret
  2. Miras
  3. Sanat
  4. Ziraat
  5. Hibe
  6. Hizmet

Makâm Tasavvuf yolunda ilerleyen sufilerin kat ettiği manevi aşamaların her birinin adıdır.

Makâm-ı İbrahim Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa edip insanları davet ederken üzerine çıktığı taşın adıdır.

Makâm-ı Mahmut Kıyamet günü Hz. Muhammed’in oturacağına inanılan yerin adıdır.

Makâmât-ı Sülûk Tasavvuf yolunda ilerleyen sufilerin kat etmesi gereken aşamaların adıdır.

Mâlâya’nî Kişinin bu dünyada ki yaşamına ya da ahrete faydası olmayacak şeylerle vakit geçirmesinin adıdır.

Mâlik Cehennem meleklerinin en önemlisinin adı olup, Arapça ‘sahip’ anlamına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Muhakkak ki kâfirler, Cehennem azabında devamlı kalacaklardır. Kendilerinden o azap hafifletilmez. Onlar bunun için ümidi kesmişlerdir. Biz onlara zulüm etmedik, fakat kendileri zalim idiler. Çağrışıyorlar: Ey Mâlik! Rabbin bizi öldürsün, Mâlik de; ‘Siz kalacaksınız’ der” (Zuhrûf 74-77)

Maliki Sünni İslam’ın dört mezhebinden birisinin adı olup, Batı ve Kuzey Afrika’da yaygındır. Dünya Müslümanlarının % 25’ini oluşturan Malikiler, Hanefilerden sonra ikinci büyük gruptur. Mezhebin adı kurucusu İmam Malik’ten (İmâm-ı Mâlik bin Enes) gelmekte olup Kur’ân’ı temel kayak kabul edip, sünnet, hadis ve icma ve kıyas takip edilir. Diğer mezheplerden farklı olarak Medine halkının Hz. Muhammed dönemindeki İslam pratiği (amel ehl El-Medina) yaşatılmaya çalışılır.

Mâni’ Allah’ın güzel isimlerinden (Esmâ-i hüsnâsından) birisi olup ‘engel olan’ anlamına gelmektedir.

Mansuriyye Göğe çıkıp Tanrı ile konuştuğunu iddia eden, Ebu Mansur el-İcli tarafından kurulan bir Şii mezhebinin adıdır.

Ma’rifetullah Kişinin kalb gözünün açık olmasıyle Allah’ı tanıyıp bilmesi anlamına gelen bir terimdir.

Mârika Arapça ‘hedefini şaşırmış ok’ anlamına gelen terim, Hâricîleri tanımlamak için kullanılmaktadır.

Ma’rifetullah Kişinin kalb gözünün açık olmasıyle Allah’ı tanıyıp bilmesi anlamına gelen bir terimdir.

Mârika Arapça ‘hedefini şaşırmış ok’ anlamına gelen terim, Hâricîleri tanımlamak için kullanılmaktadır.

Mâsivâ Kainat’ta Allah dışında var olan canlı ya da cansız tüm varlık ve âlemlerin adıdır.

Mâsiyet Allah’ın beğenmediği, yasakladığı işlerin adıdır.

Mâsum Arapça ‘suçsuz’ anlamına gelen terim Alevi-Şii tasavvufunda ‘İmam’ anlamına gelmektedir.

Matem İmamilerin Aşure günü düzenledikleri dini törenin adı olup, Kerbela şehitleri anılmaktadır.

Mâtürîdî, Ebu Mansur-ı Mâtürîdî Ehl-i sünnet kabul edilen imamlardan birisi olup Semerkand’ın Mâturîd kasabasında MS 852 yılında doğduğu sanılmaktadır.

Mâ’ûn suresi Kur’ân-ı Kerîm’in yüz yedinci suresinin adı olup, yedi ayettir ve Mekke’de inmiştir.

Mazmaza Abdest sırasında ağzı ile çalkalamanın adıdır.

Meâl Kur’ân ayetlerinin manalandırılmasının adıdır.

Meâric suresi Kur’ân-ı Kerîm’in yetmişinci suresinin adı olup, kırk dört ayettir ve Mekke’de inmiştir.

Mecîd Allah’ın güzel isimlerinden (Esmâ-i hüsnâsından) birisi olup, ‘büyük, yüce’ anlamına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Allah-ü Teâlâ, nimetler vermesi sebebiyle övülendir, Mecîd’dir.” (Hûd 73)

Meczup Kendini tanrıya adamış, maddi dünyanın nimetleri, acı ve sıkıntılarıyla uğraşmaktan vazgeçmiş, ilahi aşkın verdiği ruh coşkunluğuna kapılmış sufi dervişlerine verilen isimdir.

Medyeniyye Ebu Medyenil Mağribi tarafından kurulan bir tarikatın adıdır. Kolları: Cebertiye, Meymûniyye, Deccâniyye, Ulvâniyye-i Hameviyye

Mehdi, Mahdi, Mihdi Kıyamet öncesinde yeryüzüne gelerek eşitlik ve adalet açısından mükemmel toplumu oluşturacak kurtarıcı kişinin adı olup, Kur’ân-ı Kerim’de bahsi geçmemekteyse de bazı sahihlerin kaydettiği hadislerde geçmektedir.

Şii ve Sünni geleneğinde farklı tasvir edilen Mehdinin Sünni inanışında özellikleri şunlardır:

  1. Uzun boylu
  2. Geniş alınlı, sivri burunlu
  3. Yüzü Hz. Muhammed’e benzeyecek
  4. Huyu Hz. Muhammed’e benzeyecek
  5. Ehli Beyt olacak
  6. Hasan’ın soyundan gelecek
  7. Adı Muhammed olacak
  8. Babasının adı Abdullah olacak
  9. Hafif kekeme olacak
  10. Bazen kekelediğinde elini kalçasına vuracak
  11. 40 yaşında ortaya çıkacak

Şii geleneğinde ise Mehdi 12. ve son imamdır.

Mehdi olduğunu iddia edenler:

  • Sayed Muhammed Jaunpuri (MS 1443-1505) Jaunpur, Hindistan
  • Seyyid Mírzá ‘Ali-Muhammad (1844) Şiraz, İran
  • Mirza Ğulam Ahmad (1889) Pencap, Hindistan
  • Muhammed Ahmad (1884) Sudan
  • Muhammed bin Abdullah (1900) Somali
  • Juhayman ibn-Muhammad ibn-Sayf al-Utaibi 81979) Suudi Arabistan

Mehr, Mihr İslam hukukunda evlilik sözleşmesinde kadına ödenmek üzere dini nikâh sırasında kararlaştırılan paranın adı olup, kocanın ölümü ya da boşanma sırasına kadına verilmektedir. Mehr’in amacı kadının geleceğini güvence altına almaktır.

Melamilik Gösteriş ve dünyevi dertlerden uzak kalmayı öğütleyen, tutkudan arınmak için benliği kötüleme yöntemini kullanan bir Sünnî tarikatının adıdır.

Melekût Meleklerin yaşadığına inanılan gökyüzü ve ruhlar âleminin adıdır.

Melik Cehennem’den sorumlu meleğin adıdır. Bkz. Rıdvan

Mescit Kuran’ı Kerim ve hadislerde Türkçe içinde sonradan gelişen cami yerine, mescit kelimesi geçmekte ve Türkiye dışında tüm İslam ülkelerinde ibadet yerleri için bu kelime kullanılmaktadır. Osmanlıca ve Modern Türkçede cuma namazı kılınamayan minbersiz yapılar mescit, cuma namazı kılınan minberli yapılar ise mescidü’l cami diye adlandırılmıştır. Bilinen ilk mescit Mekke şehrinde bulunan Kâbe’dir.

Mevlâ Arapça ‘Köle sahibi’ anlamına gelen terim, insanların efendisi kabul edilen Tanrı için kullanılmaktadır.

Mevlana, Mevlana Celâlettin-i Rûmi 1207-1273. Mevleviliğin kurucusu ve Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fihi Ma Fih, Mektubat ve Meclis-i Seba adlı eserlerin yazarı olan sufi düşünürün adıdır. Horasan doğumlu Mevlana’nın 30 Kasım 1244 tarihinde Konya sokaklarında dolaşırken derviş Şems Tebrizi ile karşılaşması sufi şairin hayat ve felsefesinin dönüm noktası olmuştur. İki mutasavvıfın ilişkisi kıskanılınca Şems 1246 yılında Konya’yı terk etmek zorunda bırakılmış, babasının üzüntüsünü fark eden oğlu Sultan Veled tarafından Suriye’den geri getirilmişse de 1247 yılında ortadan kaybolmuş, muhtemelen öldürülmüştür. Şems’in kaybolmasının ardından dostuna duyduğu özlem duygusuyla yaklaşık otuz bin dize şiir yazmıştır.

Mevlevi, Mevleviye Mesneviye Manevi adlı eserin yazarı Mevlana Celâlettin-i Rumi’nin (Celal el-Din Muhammed Rumi; d. MS 1273, Konya) kurduğu bir sufi tarikatının adıdır. Nefsinin isteklerini kırarak çok sade bir hayat yaşayan sufi dervişleri semah adı verilen dönerek zikir ayinleri yapmaktadırlar. Sema insan ruhunun mükemmel olana yolculuğunu temsil etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda merkezi Konya (Rumi’nin mezarının bulunduğu kent) olan Mevlevi tarikatına ait İstanbul’da Galata kulesi yakınında bir dergah da bulunmaktaydı.

Mevlit, Mevlid el-Nebi, Milad el-Nebi İslamî takvimde Rabi’-ul-Evvel ayının on ikinci gününe denk gelen Hz. Muhammed’in doğum gününde düzenlenen dini törenin adıdır. Şiiler ayın 17. sinde altıncı imam Cafer el Sadık’ın doğum gününe denk getirerek kutlamaktadırlar.

Meyte Şeriata uygun kesilmemiş ölü hayvan etinin adı olup, yenilmesi yasaklanmıştır.

Meyve-i Memnua Arapça ‘yasak meyve’ anlamına gelen terim, Âdem peygamberin Tanrı tarafından yasaklanmasına rağmen yediği ilk elma için kullanılmaktadır.

Mezhep Bir dinin görüş ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarına verilen isim olup, İslam dininde Sünnilik ve Şiilik olmak üzere 2 ana mezhebin yanı sıra çok sayıda alt mezhep bulunmaktadır. Sünni mezhepler inanç açısından 2 grupta incelenirler:

  1. Maturidilik
  2. Eşarilik

Sünni mezhepleri ameli açıdan dörde ayrılır:

  1. Hanefi mezhebi
  2. Şafii mezhebi
  3. Hanbeli mezhebi
  4. Maliki mezhebi

Şii mezheplerinin ise en büyüğü Caferiye adıyla da bilinen İmamiye’dir.

Mihrap Camilerde imam namaz kıldırırken cemaatinin önünde durduğu, kıble tarafındaki duvarın ortasında bulunan (taş, çini veya ahşap) hafif giritili yapının adıdır. Hıristiyan kiliselerinde ise sunağın hemen yanında yer almaktadır.

Mikâil Dört büyük melekten biri kabul edilip, tabiat olaylarına, insanlara, hayvanlara ve bitkilere, rızka ve yağmura nezaret ettiğine inanılmaktadır.

Minâ Mekke kentinin kuzeyinde bulunan ve Kurban bayramı sırasında hacca giden hacıların geceyi geçirip şeytan taşladıkları mevkinin adı olup, İslam öncesi Arap adetleriyle ilişkilidir. Mina’da bulunan üç taş yığınından ilkine (Cemre-tül ulâ) kurban kesilmeden önce yedi taş, diğer ikisine (Cemre-tül vustâ, Cemre-tül akabe) kesimden sonra yedişer taş fırlatılmaktadır.

Minare Müslümanları camilere namaz kılmaları için çağırmak ve sala okumak için camilerin yanında inşa edilmiş yüksek kulelerin adıdır. Ezan sesinin uzaklardan duyulabilmesi için yüksekçe tasarlanmış olup, cami içindeki mikrofon ve hoparlör sistemi kullanılmaya başlanana dek müezzin şerife adı verilen minarenin balkonuna çıkıp ‘istinare’ denilen formda ezan okunmaktaydı. Bazı Nakşibendi kollarında olduğu gibi ezan sesinin hoparlör sistemiyle duyurulmasının caiz kabul etmeyen gruplar bulunmaktadır. İlk minare Emevilerden I. Muaviye zamanında (MS 678) Mısır’ın başkenti Yeni Kahire’deki Amr İbn Al As camisinin ana yapısına eklenerek inşa edilmiştir.

Mîr Farsça ‘başkan’ anlamına gelen terim Yezidilerin lideri anlamında kullanılmaktadır.

Miraç Hz. Muhammed’in MS 619 yılının Recep ayının 27. Günü Tanrı ile görüşmek üzere gökyüzüne yükselmesine verilen isim olup, peygamberin anlattığı bu olayın gerçek ya da rüyasında olup olmadığı tartışma konusudur.

Miskin Arapça ‘uyuşuk’ anlamına gelen terim tasavvufta ‘derviş’ anlamına gelmekte birlikte Kuran ve hadislerde ‘sıkıntısını başkalarına bildirmekten utanma, yoksul’ anlamlarında kullanılmıştır.

Mislina Ashab-ı Kehf’ten (Yedi Uyurlar) birisinin adıdır.

Mizân Öteki dünyada kişinin günah ve sevaplarının tartıldığı terazinin adı olup, günahların ağır gelmesi durumunda cehennem sevapların ağır gelmesi durumunda cennete gidilecektir. Eski Mısır inançlarında da benzer bir tartım işlemi gerçekleşmektedir.

Molla 1. Osmanlı döneminde İslam hukuku hocalarının adıdır.

  1. Kadı anlamında da kullanılmıştır.

Molla Hünkâr Mevlana Celâleddini Rûmi’nin Anadolu’da kullanılan lakaplarından birisidir.

Muammeriyye Muammer bin Ubad tarafından kurulan bir mezhebin adı olup, tanrının insanı sadece cismen yarattığını uygarlığın tamamen insanlığın eseri olduğunu ileri sürmüştür.

Mufaddıla Ali’nin erdem bakımından, bütün halifelerden ve Peygamber’in yakınlarından (sahabe) üstün olduğunu bu yüzden Peygamber’den sonra imam (halife) olması gereken kişi ileri süren bir Şii mezhebinin adı olup ‘erdeme bağlı olma’ anlamına gelmektedir. Diğer açılardan ehl-i sünnet tarikatlarıyla benzer görüşleri paylaşan bu görüşe Fuzûlî’de bağlanmış ve düşüncelerini Hadîkatü’s-Süedâ (Mutluların Bahçesi) adlı yapıtında açıklamıştır.

Mugiriyye Mugîre bin Said el-İclî tarafından kurulmuş bir Şii tarikatının adı olup, Tanrıyı insan formunda tasvir etmişlerdir.

Muhammed, Muhammed bin Abdullah İslam dininin kendisine Kur’ân vahyedilen kurucusu ve Allah’ın insanlığa gönderdiği son peygamberin adıdır (MS 570 Mekke-6 Haziran 632 Medine).

Mekke şehrinde dünyaya gelen peygamberin babası Abdullah, dedesi Abdülmuttalib, annesi ise Amine’dir. Arapça Muhammed ‘tekrar tekrar övülmüş, medhedilmiş’ anlamına gelmektedir. Müslümanlar peygamberin adını andıktan sonra “Sallallâhu aleyhi ve selem” (Allah’ın selamı onun üzerine olsun) sözlerini söyler eğer yazılarak anılmışsa aynı anlamda s.a.v yazarak kısaltma kullanırlar.

İslam inancına göre Hz. Muhammed’in geleceği Tevrat’ta ve İncil’de bildirilmişse de Eski ve Yeni Ahit’te bu iddiayı doğrulayacak cümleler olmaması bu kitapların tahrif edilmesine yorulmuştur.

Ticaretle uğraşan Muhammed kırk yaşında Hira dağında, Ramazan ayının 27. Günü Cebrail ile karşılaşmış ve peygamber olduğunu öğrenmesinin yanı sıra ‘oku’ emrini almıştır. Tanrıdan vahiy yoluyla aldığı emirleri anlatıp yeni dinine yaymaya kalkıştığında Mekke ileri gelenlerinin tepkisiyle karşılaşmış hatta kendisine peygamberlikten vazgeçmesi için para teklif edilmiştir. Ebu Cehil’in planladığı bir suikast teşebbüsünden kurtulduktan sonra Müslümanlarla birlikte Medine kentine Hicret etmiştir. Ayı ortadan ikiye bölmüş (Şakkı-kamer) ve gökyüzüne yükselerek Tanrı ile konuşmuştur (Mirac).

Bkz. İslam, Kur’ân, Ebu Bekir, Kabe, Halifelik, Mekke, Ali, Fatma, Osman, Ömer

Muhammediyye 8. Yüzyılda Muhammed bin Abdullah tarafından kurulmuş bir Gâliyye kolunun adıdır.

Muharrem Orucu Hicri takvime göre Zilhicce ayının onuncu günü (Kurban bayramından yirmi gün sonra) başlanılan on iki günlük orucun adı olup, Alevilerce tutulmaktadır. Belirli bir iftar saati olmayan, sahura kalkılmayan, güneş batıp etrafı karanlık bastıktan sonra herhangi bir anda akşam yemeği yenilerek gerçekleştirilmektedir. On iki gün boyunca su içmeme, sakal tıraşı olmama, eğlence yerlerine gitmeme, kesici aletlere el sürmeme gibi geleneklerin yanı sıra Kerbela şehitlerinin acısı hissedilerek yaşanmaya çalışılmaktadır.

Muharremat Kuran’da yazılı yasakları ifade eden terim olup, Arapça harâm kelimesiyle alakalıdır.

Muhasiplik Alevilerde kan bağına dayanmadan dedelerin onayıyla gönül rızasıyla gerçekleştirilen ve ölene dek süren kardeşlik geleneğinin adıdır. Müsahip eşleri birbirinin kardeşi, çocukları da kendi çocukları sayılır.

Muhib Arapça ‘seven kişi’ anlamına gelen terim Bektaşi tarikatında dervişlikten önce gelen ikinci aşamanın adıdır.

Muhkemât İçinde hüküm bulunan ve manası açık olan Kur’ân ayetlerine verilen isim olup, yorumlanamazlar.

Muhtariyye İmâmiliğin bir kolu olup, MS 7. Yüzyılda kurulmuştur.

Muhteşem Kitap Bkz. Zohar

Muhyi Allah’ın adlarından birisi olup, Arapça ‘Dirilten, canlandıran, hayat Veren’ anlamındadır.

Mukabele Özellikle Ramazan ayında hergün bir cüz okuyarak-Ebu Bekir zamanında otuz cüze bölünmüş olan- Kur’ân’ın tamamını otuz gün içinde baştan sona okuma geleneğinin adıdır.

Mukannaiyye Gâliyye’nin bir kolu olup, Vahdet-i vücut anlayışını sürdüren bir Bâtıni tarikatıdır.

Murâbıt Kuzey Afrikalı savaşçı dervişlere verilen isim olup, özellikle 11 ve 12. Yüzyıllarda etkili olmuşlardır.

Muradiyye Nakşibendiliğin kolalrından birisinin adıdır.

Murdar Farsça ‘pis, kirli’ anlamına gelen terim İslam terminolojisinde Şeriata uygun kesilmemiş hayvan ve cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış kimse anlamına kullanılmaktadır.

Murdariyye Ebu Musa Murdâr tarafından kurulmuş bir Mutezile kolunun adıdır.

Musalla Arapça namaz kılınan yer anlamına gelen kelime zamanla cenaze namazının kılındığı yer anlamına genişlemiştir.

Musalla Taşı Camilerde cenaze namazı kılınırken üzerine tabutun konulması için ayrılmış bel hizasında düz yüzeyli taşın adıdır.

Musevilik [Yahudilik] Musa peygamberin kurucusu olmasına atfen Yahudi dinine verilen isimdir. Bkz. Yahudilik

Mûseviyye MS 799 yılında ölen Musa Kâzım’ın ölümsüzlüğüne inanan İmâmi grubunun adıdır.

Mushaf Arapça iki kapak arasına alınmış sayfalar anlamına gelen terim Ebu Bekir döneminden sonra Kur’ân için de kullanılır olmuştur. Hz. Muhammed döneminde ağaç kabukları, deri parçaları ve yassı taşlara yazılan ayetlerin tek bir kitapta toplanması gerekliliğini Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir’e kabul ettirmiş o da Zeyd bin Sabit’i bu işle görevlendirmişti. Derlenen ayetlerin Hz. Peygamberden öğrenildiğine dair iki şahit gösterilmesi şartıyla bir araya getirilmesiyle ilk yazılı kitap oluşturulmuş ve Kuran için Mushaf veya Mushaf-ı Şerif terimi bu tarihten itibaren kullanılmaya başlanmıştır.

Mushaf-ı Fâtıma İmami inanışında Hz. Muhammed’in ölümünden sonra kızı Fâtıma ile amcaoğlu Ali’ye bir melek aracılığıyla gönderilen ve Kur’ân’ın devamı niteliğindeki kitabın adıdır.

Mustariyye Şâziliyye’nin kolalrından birisidir.

Mustafavî Hz. Muhammed’in lakaplarından birisi olup, Arapça ‘arınmış’ anlamına gelmektedir.

Mutasavvıf Tasavvuf inancını benimsemiş ve bu yolda mertebe kat etmiş kişilere verilen isimdir.

Mûtezile MS 8. yüzyılda Hasan-ı Basri’nin talebelerinden Vâsıl bin Atâ’nın hocası ile büyük günah işleyen kişilerin mümin kalıp kalamayacağı konusunda görüş ayrılığa düşmesi sonucu ayrılması (itizal etmesi) neticesinde ortaya çıkan bir itikâdî mezhebin adıdır. Zamanla görüşlerini felsefî bir zemine oturtan bu mezhep Sünnilerce sapkın sayılmıştır. Mutezileye göre insan kadere bağlı olmayıp eylemlerinden kendisi sorumludur ki bu inanış kaderi ve Kuran’ı yadsımaktadır. Yine Mutezile inancı tevhit ilkesine de karşı çıkmakta, Tanrı’nın her şey olduğunu ayrıca nitelik yakıştırılmamak gerektiğini ileri sürülmektedir.

Muvahhid Tek bir Tanrı’ya ve Tevhide inanan anlamına gelen terim Kur’ân-ı Kerîm’de geçmemektedir. Bununla birlikte bazı yazarlarca müşrik kelimesinin zıt anlamlısı bazılarınca ise Tanrıya inanan ama mümin olmayan kişi anlamına kullanılmaktadır.

Mübah Yapılması veya yapılmaması konusunda herhangi bir hüküm bulunmayan durumlardır.

Mübahele Hicretin 9. Yılında (631) Hz. Muhammed’in Necranlı Hıristiyanlarla Hz. İsa hakkında tartışmasının ardından yaptığı barışın adı olup, Şiiler tarafından her yıl bayram olarak kutlanılmaktadır. Adını İsa peygamber konusundaki haklılıklarını inatla ispatlamak isteyen Necranlıların ısrarından sıkılan Hz. Peygamberin karşılıklı lanetleşme (mübahele) teklifinde bulunmasından almıştır. Âl-i İmrân Suresi’nin 61. ayeti ‘Mübahele Ayeti’ olarak bilinmekte olup, şöyledir:

“Sana gelen bunca ilimden sonra, yine de bu hususta seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefsimizi (kendimizi) ve nefsinizi (kendinizi) çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım.”

Mübarek Arapça ‘bereketli’ anlamına gelen terim, İslam terminolojisinde ‘kutsal’ kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır.

Mübârekiyye İmam İsmail’in oğlu Muhammed’i imam saymayan bir tarikat olup, İmamiye’nin koludur.

Mübtedia 1. Sünni karşıtı bit mezhebin adıdır.

  1. İlk kez âdet gören kadınlara verilen isimdir.

Mücâhid Din uğruna savaşan kişi anlamına gelen terim Arapça cihat kelimesiyle ilişkilidir.

Müceddidiyye Nakşibendiliğin kollarından birisinin adıdır.

Mücessime Tanrıyı cisim sayan ve sıfatlarını cisimleştiren mezheplerin genel adı olup, özellikle Kerrâmiyye ve Müşebbihe okullarında öne çıkmaktadır.

Müctehid Ayet ve hadisleri inceleyerek yorumlayan ve dini hükümler çıkaran kişi anlamına gelip, Arapça içtihad kelimesiyle ilişkilidir. Müctehidler, Arapçayı, Kuran’ı, Sünneti, Kıyas’ı bilen, icma ve ihtilaflı konular hakkında fikri olan, iyi niyetli ve kalbi imanla dolu kişiler olmalıdır ki bunların başında dört büyük mezhebin imamları sayılmaktadır.

Müdeymiyye Şuayb bin Hasan tarafından 12. yüzyılda kurulan bir mezhebin adıdır.

Müellihe Bkz. Galiyye

Müfsit İbadeti bozan eylem ya da nesnenin adı olup, bir fıkıh terimi olarak hukuki muamelenin bozulması anlamında da kullanılmıştır.

Müftü Hukuki bir sorunun dini kurallara göre çözülmesi için fetva vermeye yetkili kişilere verilen isimdir.

Mükevvenât Tanrı tarafından yaratılan canlı ve cansız varlıkların tümüne verilen isimdir.

Mülhid Tanrının varlığına inanmayan anlamına gelen terim, Arapça ilhad (inanç bozukluğu; gerçek imandan dönme) kelimesiyle ilişkilidir.

Mümin İslam dininin tüm kurallarını eksiksiz uygulayan inançlı insanlara verilen isim olup, Arapça imân kelimesiyle ilişkilidir.

Münâfık Kur’ân’da Müslüman göründüğü halde Tanrı’ya inanmayan kişileri nitelemek için kullanılan terim, Arapça nifak (ara bozmak) kelimesiyle ilişkilidir.

Münker ü Nekir, Münker ile Nekir Ölenleri gömüldükleri ilk gece mezarlarında sorguya çeken iki meleğin adıdır.

Münkir Tanrının varlığına inanamayan kişileri tanımlayan bir terimdir.

Mürid Sufi şeyhlerinin öğrencilerine verilen isim olup, Arapça irade kelimesiyle ilişkilidir.

Mürşit Tasavvufta Tanrıya giden doğru yolu müritlere gösteren tarikat şeyhleri için kullanılan bir terim olup, Arapça ‘kılavuz; doğru yolu gösteren’ anlamına gelmektedir.

Mürted İslam dinini bırakarak başka bir dine geçenlere verilen isim olup, Arapça irtidâd (kabul etmemek) kelimesiyle ilişkilidir.

Müsandere [Anadolu Kültürü] İç Anadolu bölgesi geleneksel kırsal mimarisinde evin iki katlı kiler bölümünün adıdır. Alt katta turşu ve yağ küpleri ile pekmez üst katta ise soğan, patates, sucuk ve pastırma saklanmaktadır.

Müsellis Ali’nin halifeliğini reddedip, Ebu Bekir, Osman ve Ömer’inkini kabul edenleri tanımlayan terim olup, Arapça ‘selâse’ kelimesiyle ilişkilidir.

Müslüman, Müslim İslam dininden olup, Hz. Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna inanan kişilere verilen isim olup, Arapça selam (barış) kelimesiyle ilişkilidir.

Müslümanlık Bkz. İslam

Müstedrike Neccâriyye’nin bir kolu olup, Arapça ‘idrak edenler’ anlamına gelmektedir.

Müstehab Hz. Muhammed’in ara sıra yapıp, genellikle yapmadığı ibadet ev davranışların adı olup (örneğin: kuşluk namazı kılmak), yapılmaları sevap sayılmaktadır.

Müşebbihe Tanrıyı insan suretinde tasvir eden ya da ona insani özellikler yakıştıran din veya mezheplere verilen isim olup, Arapça teşbih (benzetme) kelimesiyle ilişkilidir. Müşebbihe inanışı Tanrının varlığını (örneğin: Hulmaniyye, Hişamiyye) ya da sadece davranışlarını (örneğin: Mûtezile) insana benzetenler olarak ikiye ayrılmakta olup her iki grup da Sünni inanışında sapkın sayılmaktadır.

Müşrik Birden fazla tanrının varlığına inanan, Tanrı’ya ortak koşan anlamına gelen terim Arapça şirk (ortak) kelimesiyle ilişkilidir.

Müşteri Feleki Bâtınîlikte dördüncü aklın adı olup, Arapça ‘Müşteri Yıldızının göğü’ anlamına gelmektedir.

Mütecerrid Dünya işlerinden elini eteğini çekmek anlamına gelen terim, Arapça mücerret (soyut) kelimesiyle ilişkilidir.

Mütelâmiyye Melâmiyye-i Nuriyye tarikatının diğer adı olup, Melâmileşenler anlamına gelmektedir.

Müteşâbihat İçinde yoruma açık cinaslı deyimler içeren Kuran ayetlerinin adı olup, son derece açık ifadeler taşıyan muhkem ayetlerden bu yönleriyle ayrılmaktadırlar.

Mütevâli Ali’yi sevenler anlamına gelen terim Şiileri tanımlamaktadır.

Mütevekkil İşini Tanrıya bırakan anlamına gelen Arapça terim, tevekkül kelimesiyle ilişkilidir.

Müvekkil, Muvakkil Arapça ‘temsil eden’ anlamına gelmekte olup, koruyucu bir meleğin adıdır.

Sözlüğün tamamı alfabetik olarak şu linklerde görülebilir

İslami Terimler Sözlüğü A Harfi
İslami Terimler Sözlüğü B Harfi
İslami Terimler Sözlüğü C Harfi
İslami Terimler Sözlüğü Ç, D, E Harfi
İslami Terimler Sözlüğü F Harfi
İslami Terimler Sözlüğü G Harfi
İslami Terimler Sözlüğü H Harfi
İslami Terimler Sözlüğü I, İ Harfi
İslami Terimler Sözlüğü K Harfi
İslami Terimler Sözlüğü L, M Harfi
İslami Terimler Sözlüğü N, O, Ö Harfi
İslami Terimler Sözlüğü P, R Harfi
İslami Terimler Sözlüğü S, Ş Harfi
İslami Terimler Sözlüğü T Harfi
İslami Terimler Sözlüğü U, Ü, V, Y, Z Harfi

Kaynakça

Özhan Öztürk. Folklor ve Mitoloji Sözlüğü. Phoenix Yayınları. Ankara, 2009