Osmanlı yapıları

Kaşıkçı Elması Hikayesi (Topkapı Sarayı)

Kaşıkçı Elması, adını kaşık benzeri oval formundan alan ve Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenen en önemi mücehver olup, çevresi çift sıra olacak şekilde eski Mazarin kesimli 49 tane elmas ile süslenmiş, tek yüzü düz gül kesimli 86 karat ağırlığında bir elmastır. Tarihî elmasların en büyüğü ve en meşhuru olarak bilinen elmas Topkapı Sarayı’nın silah koleksiyonunun sergilendiği Dış Hazine Bölümü’nde görülebilir durumdadır.

Kristal berraklığında rengi için asırlardır övülen elmas, dolunay ışığı benzeri ışıltısı ve parlaklığıyla gizemli bir kaliteye sahip olmanın yanı sıra dünyanın en ünlü 22 elmasından birisi Kabul edilmektedir. Nasıl kendimizi gökyüzündeki parlak yıldızlara bakmaktan alıkoyamıyorsak benzer şekilde anlaşılmaz gizemi yüzünden Kaşıkçı elmasına bir kez bakanın bakışlarını kaçırması kolay olmayacaktır. Dünyanın en büyük dördüncü elmasının hikayesi yani tarihi İstanbul’un merkezine nasıl olup da geldiği veya kimler tarafından getirildiği tam olarak bilinmemektedir.

Osmanlı döneminde Eğrikapı semti

Kaşıkçı Elması Nereden geldi?

Kaşıklı elmasının bulunmasına dair en ünlü öykü, Osmanlı sarayının resmi tarihçisi Raşid tarafından elle yazılmış olup özetle şöyledir:

1669 yılında, İstanbul’da Suriçi’nin en batı tarafında bulunan Eğrikapı semtinde bir çöp yığınını karıştıran tembel tembel tarayan bir balıkçı, alışılmadık derecede parlak ve çok büyük bir taşla karşılaştı. Güzel olduğunu düşünerek ama ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan mücevheri cebine koyduysa da taşı kuyumcular pazarına uğrayana kadar birkaç gün cebinde saklamıştı. Balıkçı taşı ilk gösterdiği kuyumcu elmasın gerçek değerini anlamış ancak ama durumu belli etmeden balıkçıyı kandırmayı başarmıştı. Osmanlı sarayının resmi tarihçisi Raşid’in aktardığına göre kuyumcu adama, “Bu bir cam parçası, istersen onu geri götür ya da bırak ama karşılığında istersen sana üç kaşık veririm. Buraya kadar getirdin, en azından zahmetine değsin”. Bu teklifi zamanına göre adil bir ödeme olarak kabul eden adam  elinde üç kaşıkla yola çıkarken kuyumcu dünyanın dördüncü büyük elmasını ele geçirmişti. Kuyumcu ile alışveriş sırasında elması gören bir arkadaşı arasında bir kavga çıktığında kuyumcubaşı, kavga eden kuyumculara bir kese altın vererek taşı onlardan almış sonrasında Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa ve IV. Mehmed tarafından saraya alınarak devlet hazinesine alınmıştır.  İstanbul’da Osmanlı hanedanının elmas traşçısı tarafından gül kesimi yapılan mücevherin adının bir ihtimal şekli yüzünden değil de elması işleyen sanatkarın lakabının Kaşıkçı olmasıyla ilişkili olabileceği de akla gelmektedir.

Son zamanlarda tarihçiler arasında Pigot adında bir Fransız subayın 1774’te Hindistan’ın Madras Maharajah’ından elmas satın aldığına dair daha yeni bir ikinci hikaye yayılmaya başlamıştır. Bir kaç kez el değiştiren mücevher Paris‘te açık artırmaya çıkarıldığında Napolyon’un annesi mücevheri satın almayı başarmıştır. Reticia Ramolino Bonaparte’ın, oğlu Elbe Adası‘na sürgüne gönderildiğinde, onun kurtuluşu için sevgili elmasını Elmas’ı 1798 veya 1799’da satılığa çıkardığı sanılmaktadır. Sonunda parçayı satın alan adam Tepedelenli Ali Paşa’nın hizmetindeki bir Türk olmuş, Paşa, 1822’de II. Mahmut tarafından vatana ihanet iddiasıyla idam edildiğinde, Kaşıkçı elması dahil tüm mücevherleri Osmanlı Hazinesi tarafından ele geçirilmişti. Sultan 1825 yılında II. Mahmut 86 Kratlık bu elmasın etrafını iki sıra halinde 49 küçük Elmas ile dekore ettirmiş ayrıca birisi elması başındaki kavuğa taktırmak için, biri de yüzük yuvası olarak kullanmak için iki gümüş yuva yaptırmıştır.

Elmasın Kökeni

Hangi hikayeye inanırsanız inanın, Kaşıkçı Elması’nın adıyla ilk bahsi 1800’lere tarihlenmekte olup, padişahın elmasın inanılmaz boyutundan etkilenip, karşı konulmaz çekiciliğine kapılmasına karşın o zamana dek kaydının tutulmamış olması ilk öykünün zayıf noktasıdır. Bununla birlikte ikinci öyküde Fransız/Hint köken bir şekilde geçerliliğini kanıtlarsa Pigot Elması adıyla bilinen ve 1820’lerden beri kayıp olan elmasın Kaşıkçı elmasıyla aynı mücevher olabileceğini akla getirmiştir. Bununla birlikte Pigot elmasının ağırlığı 47.38 karat olup, Kaşıkçı elması olma ihtimali yoktur. 1728’de Brezilya’da ki elmas madenleri bulunana dek Hindistan, Borneo, Sri Lanka ile bazı Endonezya ve Malezya adaları dışında elmas kaynağı yoktu ki Güney Afrika’da ilk elmas 1866’da bulunmuştu. Elmasın Osmanlı hazinesine ham olarak mı yoksa Avrupa’da işlendikten sonra mı getirildiği de kesin olmayıp balıkçı söylencesine göre ham Fransa teorisine göre işlenmiş olarak gelmiştir.

Kaşıkçının Elması 1965 yılında Kavala ve İstanbul’da çekilen ve başrollerini Melina Mercouri ve Peter Ustinov’un paylaştığı “Topkapı” filminde konu edilmiştir. Bununla birlikte, filmdeki soyguncular, esas olarak, önceki Sultan I. Mahmud’un zümrüt kaplı hançeri olan başka bir Topkapı hazinesini çalmaya çalışmaktaydı.

Daha Fazla Bilgi İçin

Murat Hatipoglu. Kaşıkçı Elmasının Bulunuş Hikâyesi ve Gemolojik Özellikleri. International Journal of Scientific and Technological Research ISSN 2422-8702 (Online) Vol 5, No.1, 2019