Dünya Halkları Türk Tarihi

Avarlar ve Avar Hanlığı

Avarlar, MS 6. yüzyılın ortalarında, günümüzde Ukrayna, Rusya, Kazakistan’a karşılık Hazar Denizi’nin batısındaki bozkırlarda ortaya çıkan, Cücenler[1], Ak Hunlar[2] ve Oghur[3] gibi Türk kabileleri konfederasyonunun adı olup, Rus kroniklerinde Obri, Bizans kaynaklarında Abaroi veya Varchonitai olarak anılmışlardır. Bizans ve Latin kroniklerinin yanı sıra arkeolojik veriler yardımıyla bilgi sahibi olduğumuz, etnik kökenleri hâlâ tartışma konusu olup, kesin sonuca ulaşılamayan Avarlar 9. yüzyılda tarih sahnesinden çekilmişlerdir.

Avar savaşçının Morrione’den mezar eşyaları. MS 6. yüzyıl sonları-7. yüzyıl başları Molise, İtalya (James Steakley, CC BY-SA 3.0)

Rouran Hanlığı

İsviçreli yazar ve kâşif Christoph Baumer’a (1952,-) göre Moğolistan’da hüküm süren ancak MS 552’de Göktürkler tarafından yıkılan ‘Rouran Hanlığı’nın mirasçıları olup batıya göç etmek zorunda kalmışlardır. Bizantolog Zimanyi benzer şekilde ‘Daha önce Orta Asya’da emrinde bulundukları Göktürkler tarafından 552 yılında ortadan kaldırılan Avar (Juan-Juan) Devletinin bir kısım boyları batıya doğru kaçtılar. Kendilerini İstemi Kağan’ın birlikleri takip etti.” sözleriyle Avarların Karadeniz’in kuzeyine yerleştiğini aktarmaktadır. Türk tarihçiler Hanlığın yıkım tarihini 562/563 olarak verirken bunlardan Zeki Velidi Togan: “İstemi Han’ın komutasındaki Göktürk orduları ile İran kuvvetleri arasında kalan Eftalitler tamamen dağıldılar ve arazileri Göktürklerle İranlılar arasında taksim edildi” sözleriyle Akhun (Eftalit) göçünün sebebini açıklamaktadır.

Moğol Juan-Juan (Cücen) kabilesi, Türk asıllı Toba ve Ak Hunlarla ittifak kurarak MS 394’de bugünkü Moğolistan topraklarında Rouran Hanlığını kurmuştu. Göktürklerin bu devleti yok etmesinden kısa bir süre sonra Avarlar tarih sahnesine çıkması Baumer gibi tarihçilere aralarında bir ilişki olabileceğini düşündürmüşse de görüşlerine katılmayanlar da olduğunu bildirmek gerekir. Roma kayıtlarında MS 463’teki Paniumlu Priscus’un kayıtlarında Sabir adlı bir halkın varlığından bahsedilmekte olup, bunların Avarlar ve Ak Hunlarla ilişkili olduğu sanılmaktadır. 448/449’da Attila ile tanışan ve 453’te Attila‘nın ölümünden sonra yazıya geçirdiği Priscus’un çalışması Hunlar hakkında detaylı bilgi veren önemli bir kaynaktır. Atilla’nın ölümünden sonra o zamana dek Attila’nın komutanlarından olan Germen asıllı Gepid kabilesinden Ardaric Hunlara isyan ederek, Attila’nın oğlu İlek’i 454 yılında Nedao Muharebesi’nde yenilgiye uğratmış, bu olaydan kısa bir süre sonra 469’da Hun İmparatorluğu dağılmıştır.

Kimlik sorunu

Priscus’un bahsettiği Sabirlerin MS 552’de Moğolistan’dan kaçanlar olup olmadığı tartışılmalı olsa da Avarları oluşturan kabilelerin Orta Asya’dan gelen ve onları takip eden Göktürklerden kaçan mülteciler olduğu konusunda şüphe yoktur. İlginç Ama bir o kadar da kafa karıştıran bir bilgi 7. yüzyılın başlarında yaşamış Bizans tarihçisi Theophylact Simocatta’nın Avarları ‘gerçek’ ve ‘sahte’ (Pseudo) olarak ikiye ayırmasıdır. Yazara göre Pseudo-Avarlar’ın esas adı Warkhonit olup, reisleri olan iki başbuğun, Uar ve Honi’nin isimlerinden gelmekteydi. Sahte-gerçek tartışması modern yazarlarca farklı açılardan ele alınmış ve çeşitli teoriler ortaya konulmuştur. Bununla birlikte kimlik konusunda Avusturyalı tarihçi Walter Pohl’un ‘Avrupalı Avarların atalarını kesin olarak sorgulamanın anlamsız olduğunu, eski ve oldukça prestijli ‘Avar’ ismini koruyan Türklerin hâkimiyetinden kaçmak isteyen oldukça karışık bir grup olduklarını varsayabiliriz’ sözleri bugüne dek alınan yolu izah eder niteliktedir.

Avarlar

Karadeniz’in kuzeyine yerleşen Avarlar burada Alan ve Ugorlar[4] ile ittifak yapmış, 560’larda Tuna’ya doğru ilerlemiş, Antes topraklarını istila etmiş ve bir dizi Slav kabilesini fethetmiştir. Hunların eski topraklarına yerleşen, onların yaşam biçimleri ve savaş tekniklerini kullandıkları için pek çok tarihçi tarafından Hunların varisleri olarak görülmüşlerdir. Bir Türk dili konuşan Avarlar hakkında Hunlardan çok daha fazla şey biliyoruz.  558 yılında Justinian’ın sarayına Kandik isimli bir elçi gönderen Avarlar, Bizans İmparatorluğu tarafından Konstantinopolis’e sorun çıkaran diğer kabileleri bastırmak için paralı asker olarak kullanılmıştır. Doğu Roma’nın başkentinin sokaklarında uzun saçlarını örüp arkasından kurdele ile bağlayan ve Hunlarınkine benzer kıyafetler giyen Avarları görmek için Konstantinopolis halkı sokaklara akın etmiştir[5].

Paralı Askerlik

Avarlar Bizans (Doğu Roma) için paralı askerlik görevlerini takdire şayan bir şekilde yerine getirirken, imparatorluğun ödeme yapmaya devam etmesini dahası kendilerini takip eden diğer Türk kabilelerinden uzak bir yerde imparatorluk topraklarına yerleştirilme izni verilmesini beklemiştir.  I. Bayan liderliğinde ki Avarlar, halkını Tuna Nehri’nin güneyine götürmeye çalışmışsa da Doğu Romalılar tarafından engellenmiştir. Justinian’ın ölümüne kadar Roma’nın hizmetinde kalan göçebe atlı savaşçılar ile ittifak II. Justin (MS 520-578) döneminde sonra ermiş, yeni imparator Tuna’nın güneyine geçmelerine izin vermemiştir. Avarlar kuzeye gitmeye kalktığında ise bu sefer Frank kralı I. Sigebert (535-575) tarafından durdurulmuştur.

Pannonia’da Avar Hanlığı

Lombard kralı Alboin (MS 560-572) ile ittifak kurarak bir iddiaya göre II. Justin’in isteğiyle Pannonialı Gepidleri yenmeyi başarmış, Gepid kralı Kunimund muharebe alanında ölmüştür. Avarlar, Srimium’u ele geçirememekle birlikte bölgeye hâkim olunca 1 Nisan 568 gününden itibaren Lombardları Kuzey İtalya’ya göç etmeye zorlamışlardır. Alboin ittifak karşılığında Avarlara Gepid topraklarını ve halkını köle olarak vermeyi kabul etmiştir. Böylece Pannonia’da bir hanlık kuran Avarlar, Slavlar, Franklar, Lombardlar ve Bizans üzerine çok sayıda başarılı akın yapmış, bu süreçte Elbe Nehri’nden Transkafkasya’ya ve Don Nehri’nden Adriyatik Denizi’ne kadar toprakları[6] kontrol etmişlerdir. Alboin, savaştan sonra Avarlarla yaptığı anlaşmanın hata olduğunu anlayıp, Cunimund’un kızı Rosamund ile evlenerek Avarlara karşı Gepidlerle ittifak kurmaya çalışmıştır. Bununla birlikte 572’de babasının intikamını almak isteyen karısı tarafından düzenlenen bir suikastın kurbanı olmuştur. Bayan, Sigebert’in komutasındaki Franklar ile tekrar savaştı ve onları 570’de yenmiştir. Avarlar sonrasında Bizans topraklarına saldırmış ve Sava Nehri üzerindeki Sirmium şehrini ele geçirmiştir. Singidunum (Belgrad) alan Avarlar ve 587’de Adrianople (Edirne) yakınlarında yenilene kadar Moesia’yı tahrip eden başka seferler düzenlemişlerdir. 7. yüzyılın başlarında Bizans imparatorları Avarlara “barış için” yıllık 120 bin altın ödüyorlardı ki bu Bizans’ın altın rezervinin yaklaşık olarak 75’de birine denk gelmekteydi.

Çöküş Dönemi

Bununla birlikte kontrol ettikleri coğrafya siyasi ve ekonomik bir birlik kuramayan Avarlar 626’da Konstantinopolis’te Bizans tarafından yenildikten sonra boyun eğdirdikleri toplulukların isyanlarıyla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Avarlar, 602’de Phocas İsyanı olarak bilinen Konstantinopolis‘teki ayaklanma olmasaydı, büyük olasılıkla toplu olarak imha edilecekti. Ayı yıl Balkanlar’da bir veba salgını patlak verdiğinde Avar nüfusunu büyük ölçüde eritmiş, I. Bayan bu sırada ölmüştür. MS 626’da Sasani İmparatorluğu ile müttefik olan Avarlar, Bayan’ın oğlunun liderliğinde Konstantinopolis’e karşı kara ve deniz saldırısı düzenlemiştir.

Samo tarafından yönetilen Slav isyanı sonrasında bugünkü Çek Cumhuriyeti ve Slovakya topraklarında uzun ömürlü olmayan bir Slav devleti kurulurken (623-658), 680’de Bulgaristan Krallığı’nın kuruluşu ve 797’de Frank kralı Charlemagne’nın zaferi Bulgarlar isyan etmiş ve Moesia topraklarında e Avarlar ile Bulgarlar arasında kanlı bir iç savaş başlamıştır. Bulgarlar, Bizans’tan yardım istemişse de Araplarla uğraşan Konstantinopolis’ten yardım gelmeyince Avarlar bu mücadeleyi kazanmış ancak güçleri iyice azalmıştır. Charlemagne, MS 768’de iktidara geldiğinde, Avarlar ona meydan okuyacak kudrette değildi. MS 774’te komşu Lombards’ı fethedip gözüne Avarları kestiren düşmanla yüzleşmek yerine Avarlar kendi aralarında savaştı ve çatışma her iki tarafın liderlerinin öldürüldüğü MS 794’te açık bir iç savaşa dönüşmüştür. Avar İmparatorluğu MS 796’da resmen sona ermiş ve bu tarihten sonra Avarlar Franklar tarafından yönetilmiştir. 799’da başlayan son Avar isyanı 802’de bastırıldıktan sonra Avarlar tarih sahnesinden silinmiştir.

Din

Macaristan’da bulunan kurganlardan elde edilen verilere göre Avar gömü adetleri Orta Asya’ya özgü olup, ölü ayakta duracak veya oturacak biçimde toprağa verilmekte, anneler kucağında bebeğiyle veya karı-koca (ölen adamın karısı öldürülerek) birlikte gömülebilmektedir. 7. Yüzyıldan sonrasına tarihlenen Avar mezarların dan toplumun zayıflayıp, yoksullaştığı aynı zamanda kilisenin silah ve at ile gömülme biçimindeki pagan uygulamaları yasaklaması yüzünden gömü adetlerinin de değiştiği anlaşılmaktadır.

Avarların dini hakkında çok fazla bilgi olmayıp bir kaynakta bir baş şamanın varlığından bir başkasında putperest oldukları vurgulanmıştır. Ölen kişiyle birlikte mezara yiyecek, at, silah koymaları öteki dünya inancına sahip olduğunu göstermektedir. Ölülerin kafasını mezardan çıkararak dualar okunduğu ve büyü yapıldığı da bilinmektedir. Avarlar zayıfladığında Hristiyan krallıkların baskısını daha fazla hissetmiştir: 798 yılında Franklar Zaltsburge’de piskoposluk kurmuş ve Avarları Hıristiyanlığa geçmesini sağlamış hatta 805 yılında Avar kağanın kendisi de bu inancı benimsemiştir.

Miras

Avarların en önemli mirası fethettikleri bölgelerin etnik yapısını sonsuza dek değiştirmek olmuştur.  Baumer, at binicisinin hareketliliğini geliştiren ve saldıran süvarinin etkisini arttıran demir üzenginin Avrupa’ya 6. yüzyılın ikinci yarısında Avarlarla birlikte geldiğini iddia etmektedir.

6-7. Yüzyıllarda Heraclius Ravenna sikkelerinin taklidi olan Avar sikkesi

Bazı yazarlar Avarların Bizans paralarını taklit ederek sikke bastığını iddia etmekle birlikte bunlardan bugüne ulaşabilenlerin sayısının bir düzineyi geçmemesi iddianın şüphe ile karşılanmasına sebep olmaktadır. Arkeolojik verilere göre Avarlar runik yazıyı biliyorlardı ve malların mülkiyetini belirlemek için tamga kullanıyorlardı. Avar dili hakkında bilgilerimiz az olmakla birlikte yazılı kayıtlarda karşımıza çıkan Kandik, Solak, Kok, Bokolabroy gibi isimler ile kagan, tudun, yugur, tarhan gibi unvanların Türkçe olduğuna şüphe yoktur.

Kaynakça

Baumer, Christoph. The History of Central Asia: Volume I. I.B. Tauris, London, 2012

Baumer, Christoph. The History of Central Asia: Volume II. I. B. Tauris, London, 2014.

Erdelyi, István. Avarlar. Çev: Kürşat Yıldırım. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi. XIII/2 (Kış 2013), s.337-346

Erşahin, Gizem. Avar Türkleri Hakkında Bir Çalışma: Avarların Avrupaya Göçü, Menşeileri ve Kuruluşu. Mainz, 2013

Heather, Peter. Empires and Barbarians. Oxford University Press, 2012

Hildinger, Erik. Warriors of the Steppe: A Military History of Central Asia. Da Capo Press, 2001.

Pohl, Walter. Conceptions of Ethnicity in Early Medieval Studies. İçinde: Debating the Middle Ages: Issues and Readings, Ed. Lester K. Little and Barbara H. Rosenwein, Blackwell Publishers, 1998 s. 13-24

Rasonyi, Laszlo. Tarihte Türklük, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1971

Sinor, Denis. The Cambridge History of Early Inner Asia. Cambridge University Press, 1990.

Theophanes. The Chronicle of Theophanes Confessor: Byzantine and Near Eastern History, AD 284-813. Clarendon Press, 1997

Togan, A. Zeki Velidi. Umumi Türk Tarihi’ne Giriş, İstanbul: Enderün Kitabevi, 1981. s.154, 155, 156.

Notlar

[1] Cücenler veya Ruran, Orta Asya kökenli bir kavim olup, 3. yüzyıl ve 6. yüzyıl arasında Asya’nın kuzeyinde etkinlik gösteren Moğol topluluğudur. Tarihte ilk defa Kağan unvanını bu devlette Shelun kullanmıştır. Çinlilerce “Juan-Juan”, Türklerce “Apar” olarak adlandırılıyorlardı.

[2] Ak Hun İmparatorluğu veya Hephthalitler, 4. yüzyılın başlarında Isığ Gölü çevresinde Avarlar’a bağlı yaşarlarken bu yüzyılın ikinci yarısında Maveraünnehir’e ve Toharistan’a yayılmış Hun halkı ve devletinin adıdır.

[3] Ogurlar, Ogur öbeği, Ön Bulgar veya Lir Türkçesi adıyla bilinen dilleri konuşan bir halkın adı olup, Bu grubun günümüzde tek hayatta kalmış olan dili, yaklaşık iki milyon kişinin konuştuğu Çuvaşçadır.

[4] Ugorlar ve Ugrianlar, bugünkü Khantı ve Mansi halkının ataları olup, Ural dil ailesinden bir dil konuşan Macarlar ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir.

[5] Theophanes, 1997: 339-340

[6] Günümüzün Avusturya, Macaristan, Romanya, Sırbistan, Bulgaristan’a denk gelmektedir.