Bizans yapıları

Blakhernai (Blaherna) Sarayı ve Tekfur Sarayı

Blakhernai (Blaherna) veya Blachernai Sarayı[1], Bizans dönemi İstanbul’unda (Konstantinopolis) kuzeybatı köşesindeki Blachernae banliyösünde, Panagia Blachernai Kilisesi‘nin güneyinde yer alan imparatorluk konutunun adıdır.

Palace of the Porphyrogenitus (Greek: τὸ Παλάτιον τοῦ Πορφυρογεννήτου), known in Turkish as the Tekfur Sarayı, Chateau de Belisair Editeur Georges Papantoine, Constantinople
20. yüzyıl başlarıdna Tekfur Sarayı (Chateau de Belisair. Editeur Georges Papantoine, Constantinople)

Blachernai Sarayı, Haliç’e bakan sarp kuzey yamaçtaki Altıncı Tepe’de Geç Antik Çağ’a inşa edilmiş olup daha sonraları genişletilerek Komnenos ve Palaiologos hanedanları dönemlerinde ana imparatorluk konutu olarak hizmet etmiştir. Saraydan günümüze temel ve duvarları dışında çok az şey ulaşabilmiştir. Buna karşılık Türklerce sonradan Tekfur Sarayı olarak anılan Palaiologos ailesinin Porphyrogenitus Sarayı[2] saray kompleksinin bulunduğu yerin güneyinde nispeten iyi durumda korunabilmiş ve yakın zamanda restore edilerek müzeye dönüştürülmüştür. Tekfur Sarayı halk tarafından kısaca saray (Yunanca palation[3]) olarak anıldığı için Türklerce semti adlandırmak için kullanılan Balat kelimesinin de kaynağı olmuştur.

İnşası

II. Theodosius (408-450) döneminde Konstantinopolis’in yapılarını ve anıtlarını listeleyen Notitia Urbis Constantinopolitanae‘ye göre, kentin XIV. Bölgesi’nde bir

Tekfur Sarayı canlandırma resmi (Blachernae palace by Antoine Helbert )

saray vardı. Bu bölge çoğu yazar tarafından Blachernai ile ilişkilendirilmekte ve 5. yüzyılda Blachernai’de bir saray olduğu iddia edilmektedir. I. Leo’nun eşi Pulcheria veya Verina tarafından yaptırılan Panagia Blachernai Kilisesi’nin inşasından sonra hemen yanına imparatorluk konut binaları inşa edildiği (457-474) ve I. Anastasius (491-518) döneminde genişletildiği bilinmektedir. De Ceremoniis’te merkezi bir avlu etrafında inşa edilmiş birkaç triclinia (salon) olduğu anlaşılmaktadır.

Tarih

Heraclius döneminde (610-641) Konstantinopolis, Avarlar ve Persler tarafından kuşatılınca saray çevresine ek duvarlar inşa edilmiş, V. Leo döneminde (813-820) 813’de Bulgarlar saldırınca Blachernai saray kompleksinin altında bulunan Blachernai Kilisesi’ni korumak için duvarlar orijinal duvar çizgisinden öne çıkarılmıştır. II. Michael (820-829) ve Theophilus (829-842) dönemlerinde surlar genişletilmeye devam ederken Theophilus’un kızı Thekla’ya saray kompleksi içinde bir oda ve St. Thekla’ya adanmış bir şapel eklenmiştir. Bu şapel sonradan Toklu Dede Camii’ye[4] dönüştürülmüşse de günümüze ulaşamamıştır. Blachernai Kilisesi 1070 yılında ki yangınla tahrip olmuşsa da IV.Romanos (1068-1071) ve VII. Michael Doukas (1071-1078) döneminde yeniden inşa edilmiştir.

I. Alexios Komnenos (1081-1118) Blachernai’deki saray kompleksini genişletmiş olup, arazi duvarının hemen ardına 14 odadan oluşan Anemas Hapishanesi’ni inşa ettirmiştir. Alexios, 1094’te kilisenin kıymetli eşyalarına el koyarak imparatorluk hazinesini finanse edince çıkan anlaşmazlık üzerine burada bir sinod düzenlenmiştir. 1096-97 kışında Bohemond, Godfrey, Toulouselu Raymond, Flanders Robert ve Bloisli Stephen gibi Birinci Haçlı Seferi liderlerini burada hem eğlendirmek hem de konuklarına iyi niyet yemini ettirmek için yine sarayında ağırlamıştır. Bu süre zarfında saray Varang Muhafızları tarafından korunmuştur.Alexios’un torunu I. Manuel (1143-1180), saray kompleksini daha iyi korumak için ek bir duvar inşa etmekle kalmamış, karısı Irene-Bertha için bir salon daha inşa ettirmiş ve Büyük Saray’dan getirilen dekoratif malzemelerle süslemeyi de ihmal etmemiştir. II. Isaac Angelos (1185-1195, 1203-1204) ise Anemas zindanına Anemas Kulesi adı verilen bir konut

Tekfur Sarayı. Fotoğraf: Pascal Sébah & Policarpe Joaillier

ekletmiştir.

Latin İşgali ve Sonrası

Büyük Saray kompleksi kullanılmaya devam ederken, Alexios’a göre, imparatorluk konutunu taşımak, yeni bir hanedan kurmanın sembolik yolu olarak görünce Komnenoslar Blachernai Sarayı’nı ana imparatorluk yapmıştır. Dördüncü Haçlı Seferi’nde gerçekleşen İstanbul yağması sırasında Haçlılar şehre girdiğinde birçok Bizanslı asil sarayda sığınmıştır. Haçlı ordusu ilk önce sarayın duvarlarında kamp kurmuş ve 1203’te içeri girmeye teşebbüs etmişlerse de geri püskürtülmüşlerdir. Sarayda, Haçlıların elçileri ile II. Isaac Angelos ve oğlu IV. Alexios arasında sonu gelmeyen pazarlıklar yapılmış, sonunda Flanders Kont Kontu Blachernai Sarayı’nı işgal edip, yağmalamıştır. 1204-1261 arasında İstanbul’da kurulan Latin Devleti döneminde ilk Latin İmparatoru’nun evi olan Flanders Baldwin Bukoleon Sarayı’nda ikamet ederken, II. Baldwin (1228-61) Blachernai Sarayını tercih etmiştir. Bu dönemde yani Latin işgali sırasında sarayın yanındaki Blachernai Kilisesi de bir Katolik kilisesi haline gelmiştir.

VIII. Michael Palaiologos’un (1259-1282) 1261’de HaçlıKrallığının yıkılmasının ardından Bizans tahtına geçmesiyle birlikte sarayı yenilemmiş ve Palailogos Hanedanının evi haline gelmiştir. II. Andronikos (1282-1328) saray kompleksi yenilenmişse de Bizans İmparatorluğu’nun son döneminde sarayın önemi azalmıştır. Blachernai Kilisesi 1434’te yanmıştır ki İspanyol seyyah Pero Tafur 1437-1438’deki ziyareti sırasında kentin çürümüşlüğünden bahsetmiştir. 1453 İstanbul fethi sırasında sadece Porphyrogenitus Sarayı (Tekfur Sarayı) ve Anemas kompleksinin kullanıldığı sanılmaktadır. 16. Yüzyıldan itibaren İstanbul’a gelen seyyahların notlarında Blachernai sarayından bahsedilmemesi çoktan yıkıldığına yorulmaktadır. Gerçekten de bu dönem Mimar Sinan, Anemas kompleksinin yanındaki saray terasının kuzey ucunda Ivaz Efendi Camii‘ni inşa etmiştir.  1729 yılında Fener Kapısı’ndan Ayvansaray’a kadar uzanarak Tekfur Sarayı’nın çevresini kül etmiştir.

Tekfur Sarayı ve dbinde bugüne ulaşamayan Battal Gâzî Sa’dî Tekkesi

Tekfur Sarayı

Tekfur Sarayı veya Porphyrogenitus Sarayı tüm dünyada geç Bizans seküler mimarisinin görece bozulmamış örneklerinden birisi olup, 13. Yüzyılın sonlarında veya

Osmanlı döneminde Tekfur Sarayı

14. yüzyılın başlarında, Blachernae saray kompleksinin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Saray, ilk bakışta 10. yüzyıl imparatoru VII. Konstantin Porphyrogenitus’tan sonra isimlendirilmiş gibi görünmesine rağmen, aslında İmparator VIII. Michael Palaiologos’un oğlu Konstantin Palaiologos’tan sonra isimlendirilmiştir. Adı ‘mor doğmuş’[5] anlamına gelen “Porphyrogenitus” ülkede hüküm süren bir imparatorun burada doğduğu anlamına gelmekteydi. Bu saray, Bizans İmparatorluğu’nun son yıllarında imparatorluk konutu olarak hizmet vermiştir. 1453’te Osmanlı fethi sırasında dış duvarlara yakınlığından dolayı büyük zarar görmüştür.

Fetih sonrasında 16. ve 17. Yüzyıllarda Osmanlı sultanının hayvanları için ahır olarak kullanılırken -ki Ayvansaray semtinin adı buradan gelmektedir- sonrasında boşaltılmış bir süre eğlence için sonrasında ise 1719’dan itibaren İznik çinilerine benzer bir tarzda çini üreten bir imalathaneye dönüşmüştür. Bu atölyede beş fırın vardı ve ayrıca seramik kaplar ve tabaklar da üretilmekteydi. Tekfur Sarayında üretilen çiniler, Sultan III. Ahmed Çeşmesi, Hekimoğlu Ali Paşa Camii gibi tarihî yapıları süslemiştir. 19. yüzyılın ilk yarısına kadar, bina yoksul İstanbul Yahudileri’ni ağırlarken, 20. yüzyılın başlarında, terk edilmeden önce kısaca bir şişe fabrikası olarak kullanılmıştır.

Günümüzde

Tarihi Blachernae bölgesi, bugünkü Ayvansaray olarak bilinmektedir. Meryem Ana ile ilişkili olan ve ayazma adı verilen kutsal su bugün özellikle İstanbul Rumlarınca hala ziyaret edilmektedir.  Tekfur Sarayı 20.yüzyılın başlarına dört duvardan ibaret ulaşmışsa da 1955-1970 yılları arasında geçirdiği tamiratlarla ayakta kalmayı başarmıştır. İlginç bir söylence günümüzde Topkapı Sarayı’nda sergilenen ve ziyaretçileri kendine hayran bırakan Kaşıkçı Elması’nın Tekfur Sarayı’nın etrafındaki çöplükte bulunduğu üzerinedir. Saray İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından Temmuz 2010 itibariyle kapsamlı bir restorasyona sokulmuş olup, Tekfur Sarayı Müzesi adıyla müze olarak halkın ziyaretine açılmıştır.

Tekfur Sarayı Müzesi

Adres: Ayvansaray Mahallesi, Şişhane Caddesi, 34087 Fatih/İstanbul

Telefon: 0212 525 61 30

Faks: 0212 525 61 34

E-Posta: info@tekfursarayi.istanbul

Web sitesi: https://www.tekfursarayi.istanbul/

Kaynakça

A.G. Paspates & Metcalfe William. (2004). The Great Palace of Constantinople

Alice-Mary Talbot,Denis F. Sullivan. (2005). The History of Leo the Deacon: Byzantine Military Expansion in the Tenth Century.

Anthony E. Luttrell (1986). A Palaiologian Puzzle. Dumbarton Oaks Papers 40 (1986),103-12

Bent Theodore. (1887). Byzantine Palaces. The English Historical Review, Vol. 2, No. 7 (Jul., 1887), 466-481, Published by Oxford University Press

Oxford Dictionary of Byzantium. (1991). Ed. A. P. Kazhdan. Oxford University Press, 1991 s. 2021-22

Van Millingen, Alexander (1906).  Constantinople. Published by A. & C. Black. Londra s. 128-153

Notlar

[1] Yunanca τὸ ἐν Βλαχέρναις Παλάτιον

[2] Yunanca τὸ Παλάτιον τοῦ Πορφυρογεννήτου

[3] Yunanca Παλάτιον

[4] Ayvansaray, Atik Mustafa Paşa Mahallesi, Toklu Dede Sokağı’nda bulunan Toklu Dede Mescidi I.Bâyezid (1481-1512) zamanında 1453’yılında İstanbul’un fethine iştirak ettiği söylenen derviş Toklu İbrahim Dede tarafından Bizans şapelinin mescide dönüştürülmesiyle oluşturulmuştur. 1890 yılında onarılmış, 1915 yılında da içinde askerler barındırıldığı için harabeye dönüşümü ve 1929 yılında yıkılmıştır.

[5] Şur moru rengi ve asaletle ilişkisi için Bkz. https://ozhanozturk.com/2017/08/30/argonotlar-altin-post-efsanesi-ne-anlatiyor/