Atina Akropolisi, Yunanistan’ın başkenti Atina şehrinin yukarısındaki kayalık tepenin üzerinde bulunan antik bir kalenin adı olup, en ünlüleri Parthenon olan, mimari ve tarihi öneme sahip birkaç antik yapının kalıntılarını içermektedir. MÖ 5. yüzyılın ortalarında, Atinalı devlet adamı Perikles, Atinalıları, Antik Yunanistan’ın politik ve kültürel kazanımlarını temsil eden bir inşaat çalışmaları programında çalışmaya ikna etmiş bu sırada Akropolis’e, anıtsal bir geçitle birlikte üç yeni tapınak da inşa edilmiştir. Güney yamacındaki Dionysos Tiyatrosu MÖ. 4. yüzyılda daha da geliştirilmiş ve MS 2. yüzyılda Herodes Atticus Tiyatrosu eklenmiştir.
Acropolis Adı ve Kullanımı
Yunanca Acropolis (ἀκρόπολις) veya Türkçe içerisinde kullanılan Akropol kelimesi, Yunanca ἄκρον (akron ‘en yüksek’ ve πόλις (polis ‘şehir’) kelimelerin birleşmesinden oluşmakta olup tam olarak ‘Yukarı şehir’ anlamına gelmektedir. Acropolis Eski Yunanistan’da Atina, Argos (Larissa ile), Thebes (Cadmea ile) ve Corinth (Acrocorinth ile) ile özdeşleşmiş olsa da Roma, Kudüs, Kelt Bratislava, çoğu Küçük Asya’da ve hatta Edinburgh’daki Castle Rock ve İrlanda’da ki Cashel Kayası dâhil Yunanistan dışındaki kültür ve bölgelerde benzer amaçlı yapılara rastlanmaktadır. Akropolis ayrıca arkeologlar ve tarihçiler tarafından Kuzeybatı İberya tepelerinde yer alan kentsel Castro kültür yerleşimleri için kullanılan bir terimdir. Yunanistan’da birçok başka akropolis sahip olmasına rağmen, Atina Akropolü öylesine önemlidir ki genel olarak herhangi bir şehir vurgulanmadan sadece acropolis denildiğinde genellikle Atina Akropolis’i kastedilmektedir. Antik çağlarda, efsanevi yılan-adam, ilk Atina kralı Cecrops’a atfen akropolün olduğu alan Cecropia olarak biliniyordu. Akropolün olduğu tepede MÖ dördüncü binyılın sonuna kadar insan yerleşimi olduğuna dair arkeolojik kanıtlar bulunsa da, MÖ 5. yüzyılda Perikles (MÖ 495- 429), Parthenon da dâhil olmak üzere Propylaia, Erechtheion ve Athena Nike Tapınağı gibi sitenin en önemli yapılarını inşa ettirmiştir.
Atina Akropolisi, Atina Akropolü
Atina’nın üzerindeki merkezi konumuyla Akropolis, stratejik askeri savunma için mükemmel bir konumda olup, Antik Mikenliler, ilk savunma duvarını, MÖ 13. yüzyılda (bugün hala ayakta kalabilecek kadar güçlü bir yapı) inşa etmişlerdir. Bu duvar Akropolis’in yaklaşık sekiz yüzyıl boyunca birincil savunmasıydı ki sonradan bölgeye tapınaklar eklenerek dini öneme sahip olmuştur. Atinalılar’ın Persler’e karşı kazandığı son zaferin verdiği özgüvenle Atina Akropolisi’nin iki yıldan fazla bir süre ayrıntılı planlanmasından sonra Atinalı general ve devlet adamı Perikles rehberliğinde MÖ 28 Temmuz 447’de Panathenaia Festivali sırasında ilk taş koyularak inşaatına başlanmış ve bu inanılmaz yapı 50 yılda tamamlanmıştır. Hem Atina kentinin koruyucu tanrıçası Athena’yı onurlandırmak hem de kentin ihtişamını dünyaya ilan edecek kalıcı bir anıt yaratmak isteyen Perikles, Akropolis’in yapımında ve özellikle Parthenon’da ustalık sahibi olmak için hiçbir masraftan kaçmamıştır. Atina’nın Yunan sanat, inanç ve düşünce merkezi olduğunu dünyaya ilan eden Akropol inşaatında Callicrates, Mnesikles ve Iktinos gibi ünlü mimarların yanı sıra Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Olympia’daki Zeus heykelini yaratan antik dünyadaki en iyi heykeltıraşı Phidias çalışmıştır. Tarihçi Pedley’e göre Akropol’ün Phidias nezaretinde yapıldığını iddia ederken, Plutarch’da Phidias’ın Perikles’in tüm planından sorumlu olduğunu yazmıştır. Akropol inşaatında yüzlerce esnaf, metal işçisi, zanaatkar, ressam, tahta ustaları ve binlerce vasıfsız işçi çalışmıştır. Phidias, Parthenon’da bulunan, Athena Parthenos Tapınağı (Yunanca’da “Bakire Athena”) olarak bilinen, Athena’nın küçük tapınağı
yakınındaki Akropolis’in merkezinde bulunan altın ve fildişi bir Athena heykeli yaratmıştır. Bu heykel Antik çağda kaybolmuş, büyük olasılıkla yıkılmıştır ama Roma
dönemi kopyaları sayesinde Athena Parthenos’un nasıl göründüğü hakkında hala bir fikir edinebilmekteyiz[1]. Akropolis’in Parthenon da dahil klasik yapılarını oluşturan mermer Atina’nın 10 mil kuzeydoğusundaki Pentelicus Dağı’nda taş ocağındaki homojenliği ile ünlü beyaz mermerden getirilmiştir. Panathenaic festival sırasında, şenliğe katılanlar Erechtheion’da bulunan eski ahşap kült heykellerinden Athena’ya yeni bir elbise taşımışlardır. Bununla birlikte Ancak Atina’nın gücünün altın çağı kısa sürmüştür. Parthenon’un bitmesinden sadece bir yıl sonra Sparta
ordusu MÖ 404 yılında kenti ele geçirmiştir. Perikles’e gelince, şehrin nüfusunu mahveden bir vebada ölmüştür.
Acropolis Müzesi
Akropolis Müzesi, Atina Akopolü buluntularına adanmış olup, koleksiyon, MÖ 570 yüzyılda, ‘Moschophcros’ (μοσχοφόρος) veya ‘buzağı taşıyıcı’ (omuzlarında buzağı taşıyan genç bir adam) heykelinin de dâhil olduğu gibi çeşitli heykelleri içeren MÖ. 6. yüzyıl eserleri ile başlamaktadır. MÖ 500’den itibaren Athena’ya sunulan hizmetçilerin Korai (Kore) adak heykellerinde Peplos Kore’nin biçimsel yönünden, Badem Gözlü Kore’ye dönüşürken daha doğal vücut görünümüne doğru hareket eden antik Yunan sanatının gelişimini göstermektedir. Akropolis Müzesi’nin koleksiyonu Erechtheion’un güneyindeki sundurma (Caryatidler Sundurması) olan orijinal dört karyatid ile sona ermektedir.
Parthenon
Atina’nın ihtişamının bir ifadesi olarak, bu tapınak (Parthenon) 12 m yüksekliğindeki Athena Parthenos (bakire) heykeline ev olarak tasarlanmıştır. 70 m uzunluk ve 30 m genişliğindeki kırmızı, mavi ve altın renkleriyle bezeli binanın tamamlanması 9 yıl sürmüş ve MÖ 438’de bitirilerek tanrıçaya adanmıştır. Heykeltraşlar, perspektif yasalarına karşı koymak için görsel hileler kullanarak binayı mümkün olduğunca tamamen simetrik hale getirmeyi başarmıştır. Parthenon çoktanrıcılığın terk edilmesinden sonra asırlar boyunca kilise, Osmanlı döneminde cami hatta bir ara cephanelik olarak hizmet etmiştir.
Acropolis Nerede?
Klasik Yunan Mimarisi
Yunan mimarisinin merkezinde Klasik düzenler vardı: Sütun tür ve stilleri ile onlardan kaynaklanmış iyon yapı ve dekor biçimleri.
Dor Düzeni Özellikleri
Antik Yunan mimarlığının ilk üslubu olup, adını Helen kabilelerinden Dorlardan alan Dor düzeninde sütun kaidesiz olarak doğrudan temek taşı (stylobate)[2] üzerine oturmakta olup, aşağıdan yukarıya doğru incelen Dor sütununun gövdesinde bıçak yüzünü andıran keskin yivler bulunmaktadır. Dor düzeninin başlıca özellikleri sütunların kaidesiz olması, aşağıdan yukarıya doğru incelmesi, gövdesinde dikey yivler bulunması ve sütun başlığının form larak çanak şeklinde yuvarlak bir yastık ve üzerinde yer alan abakustan meydana gelmesidir.
İon Düzeni Özellikleri
Anadolu’nun batı ve güney kıyılarında ortaya çıkıp, gelişmiş olan İon düzeninde özellikle üst yapı Dor düzeninden farklılaşmıştır. Dor düzenine göre daha ince, zarif ve dekoratif olan İon nizamında doğudan alınmış zengin
bezemeler mimari elemanlar özellikle de sütun başlıkları üzerine aktarılmıştır. İon düzeninin başlıca özellikleri zarif bir görünüme sahip olması, sütun gövdesinin dor formunda göre daha ince ve uzun olması, süslü ve iki yanında volütler bulunan sütün başlığı ile sütunun bir kaide üzerinde yükselmesidir.
Korint Düzeni Özellikleri
Dor ve İon başlıklarında görülen doğu etkisi Korint başlığında mısır etkisine dönüşmüş olup, İon düzenindeki sütun başındaki volütler alttan çıkan akantus yaprakları içine alınmıştır. Klasik Çağ’da pek kullanılmayan Korint Düzeni İonia’da iç dekorasyonda önem kazanmışsa da özellikle Roma mimarisinde sevilerek uygulanmıştır. Bazı Yunan tapınaklarında korint ve ion sütun başlıkları birleştirilerek uygulanmış bazılarında sütun yerine kadın heykelleri (karyatidler) kullanılmıştır.
Akropol Hakkkında İlginç Bilgiler
Dünyanın en eski meteroloji istasyonu
Akropolis’in eteklerinde dünyanın en eski meteroloji istasyonu bulunmaktadır. Rüzgarlar Kulesi olarak bilinen sekizgen mermer yapı, 2000 yıl öncesine dayanmakta olup, bir zamanlar güneş saatinin üzerinde bronz bir rüzgâr kanadı tutması muhtemeldi. Birçok tarihçi ayrıca,
Acropolis tepesinden aşağıya akan su ile hidrolik olarak çalışan bir su saati içerdiğine inanmaktadır ki böylece Atinalılar karanlıktan sonra bile zamanı anlayabiliyorlardı.
Parthenon Londra’ya taşınmak istendi
Parthenon’un heykellerinin birçoğunu Londra‘ya getiren Lord Elgin, bu yapıyı da tıplı Almanların Bergama Sunağı’nı Berlin’e taşıması gibi (Bkz. Berlin Bergama Müzesi) İngiltere’ye taşımak istedi ama reddedildi. Yakın tarihli bir restorasyondan sonra, 2016’da neredeyse iki yüzyılda ilk kez halka açıldı.
Akropolis Katedrali ve Osmanlı Camii
Akropolis’teki Pagan tapınakları, MÖ 6. yüzyıla kadar uzanır. Sonraki yüzyıllarda, Akropolis’in dini kimliği imparatorlar ve fatihler tarafından düzenli olarak
değiştirilmiştir. MS 693’de Parthenon Bizans katedraline dönüştürülmüş olup, Atina’yı işgal eden Franklar Parthenon’u 1204 yılında bir kez daha Katolik bir katedral haline getirmiştir. 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimi altına girdikten sonra ise Parthenon’un güneybatı köşesine eklenmiş bir minaresi ile Müslümanların ibadet etmesi için camii olarak yeniden doğmuştur.
2. Dünya Savaşı’nda İşgal ve Direnişin Simgesi
2. Dünya Savaşı sırasında Mussolini‘nin liderliğindeki Faşist İtalya’yı desteklemek için Nazi Almanyası tarafından Atina’nın dolayısıyla Akropol’ün Nisan 1941’de işgalinden sonra, Yunanistan’ın tamamı Mihver Güçlerince işgal edilmiştir. Gamalı haç ile süslenmiş bir Alman Savaş Bayrağı, o ay Yunanistan bayrağının yerine Akropolis’in üzerine çekilmiştir. 30 Mayıs 1941 gecesi, iki Atinalı genç Manolis Glezos ve Apostolos Santas, kireçtaşı tepesinin tepesine tırmanarak Alman bayrağını aşağı indirip parçalara bölmüşlerdir. Alman işgaline meydan okuyan bu eylem, faşizme karşı açık bir Yunan onurunun ortaya konmasıydı ki ülkenin işgal sırasında direnişine ilham vermiştir.
Akropolis’in Bölümleri
- Parthenon
- Eski Athena Tapınağı
- Erechtheum
- Athena Promachos Heykeli
- Propylaea
- Athena Tapınağı Nike
- Eleusinion
- Artemis Brauronia veya Brauroneion Tapınağı
- Chalkotheke
- Pandroseion
- Arrephorion
- Athena Sunağı
- Zeus Polieus Tapınağı
- Pandion Tapınağı
- Herodes Atticus Odeon’u
- Eümenlerin Stoası
- Asklepius Sunağı
- Dionysos Tiyatrosu Eleuthereus Tiyatrosu
- Perikles Odeon
- Dionysos Eleuthereus Temenosu
- Aglaureion
Notlar
[1] 1980’lerde, sanatçı Alan LeQuire, ABD’de Nashville, Tennessee’de şu anda kentin Parthenon kopyası içinde bulunan Athena Parthenos’un tam boyutlu bir rekonstrüksiyonunu yapmıştır.
[2] Antik mimaride sütunları taşıyan ve üzerine yapının oturduğu taş temel; Tapınakta sütunların durduğu platform