Venedik’in doğumu ve Ölümü
11. ve 16. Yüzyıllar arasında Akdeniz’e hükmeden askeri ve ticari açıdan Avrupa’daki en büyük deniz gücü Venedik, denizci kökeni ve kudretine atıf yapan ‘La Serenissima’, ‘Il Stato da Mar’ ve ‘La Dominante’ gibi lakaplarla anılmaktaydı. Denizci geçmişiyle gurur duyan Venedik Cumhuriyeti’nde her yıl Paskalya’dan 39 gün sonraki Perşembe günü gerçekleştirilen İsa’nın göğe yükselişi günü kutlamalarında doge altın rengindeki tören teknesiyle Bucintoro’da lagünün ağzına yelken açarak Venedik kentinin deniz ile evlilik yeminini tekrarlamıştır. Başlangıçta yılan balığı yakalamak için bataklığa ağ atan balıkçılar ile deniz suyundan tuz üretenlerin yerleştiği Venedik zamanla dünyanın en zengin ticaret kentine dönüşmüştür ki Karadeniz’de Ortaçağın İtalyan Deniz Güçleri: Venedikliler ve Cenevizliler makalemde bu kentin Bizans, Osmanlı ve diğer deniz cumhuriyetleri ile ilişkilerini değerlendirmiştim.
Venedik Akdeniz dünyasında biber, zencefil, tarçın, karanfil, ipek, keten, pamuk, yün, kürk, zeytin, şeker kamışı, limon, portakal, incir, badem, hurma, misk, fildişi, inciler, tütsü, egzotik ahşap, demir, silah hatta son dönemlerinde köle ticaretini kontrol etmiştir. 16. Yüzyılda Portekiz ve İspanya’nın, Hindistan ve Yeni Dünya’ya yeni yollar keşfetmesi ticaret imparatorluğunun sonunu getirmiştir. 17. yüzyılda Hollanda, İngiltere ve Fransa keşif çağına katılınca 18. Yüzyıla tükenmiş bir kent olarak giren Venedik, bir zamanlar büyük bir imparatorluğun mirasçısı Napolyon tarafından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na satılmıştır.
4. Haçlı Seferinin Arka Planı
Kâr elde etmeye geldiğinde Müslümanlarla olan ticaretinden geri kalmayan ve diğer Hristiyan devletlerle çatışan Venedik Cumhuriyeti bir Cumhuriyetten çok bir şirket gibi yönetilmekte olup, logosu San Marco Aslanı’ydı. Katolik Kilisesi’nden defalarca aforoz edilme tehdidine karşın ahlaki bir kısıtlama olmadan ticaret yapıyordu ki Venedik’in yöneten kongre Signoria, Papa’nın her zaman para veya gemiler istemek için kendilerine geleceğini biliyordu. 11. yüzyılda zengin bir ticaret şehrine dönüşen Venedik’in dünya gücü olmasını sağlayan olay 1204 yılında 4. Haçlı Seferi sırasında kasalarını doldurmasını sağlayan Konstantinopolis Yağması’ydı ki Konstantinopolis, 1204: İstanbul’da Haçlı yağması makalemde olan biteni detaylıca anlatmıştım. 1198’de Papa III. Innocent, Venedik ile 500 gemi filosunun yapımı için bir anlaşma yapmış, Kutsal Topraklar’da hüküm süren Sultan Selahattin’in Müslüman ordularıyla savaşmak için 33.500 Haçlıyı Kutsal Topraklara götürmüştür. Bu iş için mutabık kalınan fiyat 94.000 gümüş mark (1 mark = 8 ons) olup günümüz parasıyla yaklaşık 14.700.000 Amerikan doları etmektedir. Haçlı seferine katılanlar ödemeyi Fransa ve Papalık Devleti’nin yanı sıra Macaristan ve Swabia’dan gibi ikamet ettikleri ülkelerden alıp, Venedik’e geleceklerdi. 1201 yılına gelindiğinde, Haçlı ordusu Venedik’te beklenenden çok daha düşük sayıya sahipti, yelken açma zamanı geldiğinde ise ancak 12.000 Haçlı toplanmış ve 35.000 adet gümüş mark ödeme yapılmıştı. Venedik seferden gemilerini çekmekle tehdit ettiğinde, Papa III. Innocent 14.000 mark daha ödemişse de anlaşılan parada hala 45.000 mark eksik bulunmaktaydı. Haçlı seferi neredeyse yatmak üzereyken 92 yaşında ve kör olan Venedik doge’u Enrico Dandolo durumu kurtaracak yeni plan yapmıştır. Dördüncü Haçlı Seferi’nin gizli hedefi Mısır’a saldırmak ve Kudüs’e giden tedarik yollarını kesmekti ama Enrico Dandolo Haçlı Ordusunu kan davası güttüğü Dalmaçya Zara Cumhuriyeti[1] ile mücadelesinde kullanabileceği ve buradan elde edilen ganimetin borcun ödenmesini sağlayabileceğini düşünmüştür. Zara yakılıp, yağmalanınca Papa III. Innocent Hristiyan bir devlete saldıran Dandolo’yu aforoz etmişse de Haçlı Seferi’ne devam etmesine izin vermiştir[2]. Enrico Dandolo Zadar Kuşatması sırasında 1203 ile Ocak 1204 arasında Bizans imparatoru olarak babası II. İsaakios ile eşit yetkilerle ortak imparatorluk yaptıktan sonra amcası II. İsaakios Angelos tarafından devrilerek burada hapsedilen IV. Aleksios Angelos ile tanışmıştır. IV. Alexius, Haçlılar’ın kendisini Konstantinopolis‘in tahtına yeniden oturtması karşılığında, Haçlı Seferi için eksik kalan 45.000 gümüş marka hatta bunun üzerine 20.000 marka ve sefere destek için 10.000 asker ve Bizans Donanması’nın kullanılacağına dair söz vermiş, Dandolo da kabul etmiştir.
Haçlılar İstanbul’da
Haçlı ordusu 1203 yılında 5. yüzyılda Theodosius tarafından yaptırıldığından beri sağlam duran Konstantinopolis’in surlarını ilk kez yıkarak kente girmiştir. Tahtı gasp eden amca III. Alexius, kraliyet hazinesini yanına alarak şehirden kaçarken, IV. Alexius Haçlı desteğiyle yeni imparator olarak tahta çıkmıştır. IV. Alexius birkaç ay mutlu mesut yaşamışsa da hazine tamtakır olduğundan Enrico Dandolo’ya ödeme sözünü yerine getirmeyi reddedince sur dışında kamp kuran Dandolo ve Haçlılar, bir kez daha Konstantinopolis’i kuşatmıştır. Kent kuşatma altındayken sur içerisinde bir saray darbesi olmuş, Alexius IV ve kör babası II. Isaac Angelus öldürülmüş, gür kaşlarının yüzünde bıraktığı gölgeden dolayı Murtzuphlus (gölgeli) lakabıyla anılan Alexius Doukas gücü ele geçirip, kendisine V. Alexius adını vermişsede saltanatı uzun sürmemiş, 13 Nisan 1204’te, Venedik ve Fransız birlikleri şehre girmeyi başardıktan sonra kaçarken yakalanıp, günümüzde Dikilitaş adıyla bilinen Theodosius Sütunu‘ndan aşağı atılıp öldürülmüştür. Konstantin 330 yılında Roma yerine yeni Roma lakabıyla Konstantinopolis kentini kurmasından bu yana 874 yıl boyunca başkent ilk defa yabancı bir güç tarafından işgal edilmiştir. Dandolo, Haçlılara şehri yağmalamaları için üç gün vermişse de yağma bir hafta sürmüştü. Haçlı ordusu daha önce böyle bir servet görmemişti. Kiliseler yıkılmakla kalmadı; altın, gümüş, ikonlar ve kutsal emanetler yağmalandı; Bizans rahipleri katledildi, rahibelere tecavüz edildi. Büyük Konstantinopolis Kütüphanesi bile yok edildi. Mücevherler yüksek rütbeli şövalyeler tarafından cebe atılırken, altın, gümüş ve bronz eritilerek, Haçlılar arasında bölüşüldü. Bizans döneminde Konstantinopolis’te Ceneviz ve Venedik mahalleleri bulunmakta olup, bunları Venedik Kolonisi, Venedik Mahallesi (İstanbul) ve Ceneviz kolonisi, Ceneviz Mahallesi (İstanbul) yazılarımdan okuyabilirsiniz.
Bizans’tan Venedik’e Neler Taşındı?
1. Quadriga’nın dört bronz atı
Enrico Dandolo da yağmanın hatırası olarak Konstantinopolis’ten Venedik’e birkaç hatıra getirmiştir ki bunların en ünlüsü, San Marco Bazilikası cephesine yerleştirilen 4. yüzyıl yapımı bronz atlarıdır. Dört bronz at bir zamanlar Konstantinopolis Hipodromu‘ndaki Quadriga’nın[3] bir parçasıyken günümüzde Katedral’in içinde muhafaza edilmektedirler. Halen ön cepheyi süsleyen atlar ise bunların 1980’lerde yapılan kopyalardır.
2. San Marco Bazilikası’nın antik bronz kapıları da Konstantinopolis’ten çalınmıştır.
3. Dört Tetrarch heykeli
Konstantinopolis’teki Philadelphion’dan[4] San Marco Bazilikası’nın cephesine Lagün’e doğru yürürken Doge Sarayı’nın kenarına doğru gömülü Dört Tetrarch heykeli, muhtemelen Konstantin oğullarının birbirlerine sarılır pozisyondaki porfirden heykelleridir. Heykellerden birinin kayıp ayağı, 1965 yılında İstanbul’daki Myrelaion kilisesinin yakınında bulunan rotunda kazılarında bulunmuş olup günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Heykellerin kimliği hale tartışma konusudur ki bir grup tarihçi heykellerin saç ve sakal özelliklerinin dönem uygun olmadığından hareketle Konstantin ailesinin üyelerini değil daha eski imparatorları temsil ettiğini iddia etmiştir.
4. San Marco’nun güneybatı köşesinde kesilmiş bir porfir kolonu olan Pietra del Bando’da dört tetrach ile aynı porfirden yapılmış, aynı yerden getirilmiştir. Venedikli yetkililerin bir zamanlar kent halkına duyuru yapmak için durdukları yer bu sütunun yanıydı
5.Aziz Theodore’un timsahı, öldürdüğü su ejderini temsil ediyor. Venedik bir deniz şehri olduğu için, kentin koruyucu azizlerinin bir su canavarını yenmesi daha uygun bulunmuştur. St. Theodore, 828 yılında bazı Venedikli tüccarların İskenderiye’den St. Mark’ın kemiklerini çalıp Mısır’dan çıkarmak için onları Müslüman gümrükçülerin asla bakmayacağı domuz yağ dolu bir varile saklamasına kadar kentin Patron Aziz’i olarak kaldı.
6. San Marco Bazilikası’ndaki sunak da Enrico Dandolo tarafından getirilmiştir.
7. Piazza San Marco lagününün girişi olan Molo’da ki ikiz sütunlardan birinin üzerine yağma ile getirilmiş bir Roma heykeli konularak St. Theodore’un gövdesi olarak kullanılmıştır. Orijinal heykel günümüzde Doge Sarayı‘ndaki ana avludan hemen uzakta bulunmaktadır yerine kopyası konulmuştur. Lagün’den Piazza San Marco’ya girildiğinde Molo’da karşılaşılan iki kule 1268’de yapılmış olup birinin üzerinde San Marco Aslanı diğerinde St. Theodore ve timsahı bulunmaktadır. 13. yüzyılda, kumar oynamaya izin verilen tek yer bu sütunların arasındaydı. Bazı tarihi kayıtlara göre ‘Adalet Sütunları’ olarak anılan mevkide halk önünde idam cezaları infaz edilmiştir. 175 yıl boyunca ölüm cezası canlı canlı yakılma şeklinde infaz edilirken, 1446’dan sonra Venedik adaleti biraz daha insaflı olmuş, suçluların ilk önce kafaları kesilip, sonra ateşe yakılmışlardır.
8. Acre Sütunları, Venediklilerin 1258’de Cenevizlileri mağlup ettiği Acre şehrinin (şimdi kuzey İsrail’de) adını taşıyan iki dikdörtgen sütunun adı olup, Bazilika’nın Tetrarchy yakınlarındaki güney duvarında yer almaktadır. Venedik Cumhuriyetleri ile Cenova arasındaki savaşlar 150 yıldan fazla sürmüştür. Acre sütunları Konstantinopolis’ten çalınan ganimetlerin bir parçası olup, muhtemelen St. Polyeuctus Kilisesi’nden sökülerek İtalya’ya taşınmışlardır.
9.Venedik’in en saygın azizi St. Marko’nun kemikleri dışında 4. haçlı seferi şehre pek çok azizin kemikleri ve kutsal emanetler getirilmiş olup, Santa Lucia, Santa Agatha, San Simeon, San Anastasius ve Şehit Aziz Paul bunların başlıcalarıdır. Bunların bazıları zamanla kaybolmuştur. 1971 yılında, Saint George’un başının kalıntısı, Amerikan Ortaçağ Tarihçisi Kenneth M. Setton tarafından San Giorgio Maggiore Kilisesi’ndeki bir dolapta yeniden keşfedilmiştir.
10. Acre Sütunları yakınında, Bazilika’nın Doge’nin saray tarafında, ‘İlan Taşı’ veya Pietra del Bando olarak bilinen küçük bir porfir kütüğü bulunmaktadır. 1258’de Acre Muharebesinden alınan taş Venedik’e geri döndüğünde, ilk olarak Cumhuriyet’teki hainlerin yargısının okunduğu yer olarak kullanıldı. Ardından bu hainlerin başları taş üzerinde sergilendi.
Notlar
[1] Zara, Hırvatistan’da Adriyatik Denizi kıyısında yer alan eski şehirlerden birisi olan Zadar’ın eski adıdır.
[2] Konstantinopolis Yağması’ndan beş yıl sonra, 1209 yılında aynı Papa III. Innocent, Katharlar olarak bilinen Hıristiyan mezhebine karşı Albigensian Haçlı Seferi’ni başlattı. Albigeois Haçlı Seferi’nin düzenlemiş Kuzey Avrupa’dan 30.000 kişilik şovalyeler ve piyadelerden oluşan bir Haçlı Ordusu şimdiki Güney Fransa olarak bilinen Pirene dağlarının eteklerine inerek, Avrupa tarihinde ilk soykırımı gerçekleştirmiş, onbinlerce insanı farklı mezhepten diye kadın, çocuk ayırt etmeden öldürmüşlerdir.
[3] Quadriga (Latince quadri ‘dört’ ve jungere, (at) koşmak) Olimpiyat Oyunlarında ve diğer oyunlarda yarıştırılan, yan yana koşulmuş dört at tarafından çekilen araba ya da chariotun adı olup, Yunanca Tethrippon’nunun Roma’daki karşılığıdır.
[4] Bugünkü Şehzadebaşı’nda yer alan Philadelphion Meydanı’nda bir zamanlar yer alan aynı adlı kültür sarayından