Makale: Özhan Öztürk
Amasya Milli Mücadele Dönemi
Resmi raporlara göre Amasya yöresinde Rum çetelerince 25 kadar Müslüman öldürülmüş olup, ayrıca 4 Müslüman yaralanmış, 17 Türk köyü saldırıya uğrayarak kısmen yağmalanmış, 31 gasp ve olayı kayıtlara geçmiştir. Karaağaç Rumlarının oluşturduğu bir çete Zire mahallesini basarak zengin evlerini yağmaladığı Handuvarlı Dimitri adlı bir Rum çoban ise Mahmutlu köyünden geçen 6 askeri vurarak öldürdüğü, cesetlerini tarlasına ektikten sonra üzerlerine mısır ektiği bildirilmiştir[1].
Rum tarafı ise kendi kayıplarının çok daha ağır olduğu iddiasındadır[2]. Mustafa
Kemal Samsun’a çıktıktan sonra bölgedeki Rum çetelerinden, İngiliz istihbaratına hatta Rus diplomatların tekliflerinden kurtulabileceği bir komuta merkezi arayışına girmiş, Havza üzerinden Amasya müftüsü Hacı Tevfik Efendi’ye bir telgraf göndererek kentte nasıl karşılanacağı konusunda iklimi öğrenmek istemiş müftünün kısa sürede gönderdiği “Amasya halkı Müdafaa-i Vatan, Muhafaza-i Din ve devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır[3]” yanıtlı telgrafı alınca
rahatlamış ve 12 Haziran 1919 günü Amasya’ya geçmiştir. Burada Müftü Hacı Tevfik Efendi yanındaki eşraf heyeti tarafından gerçekten de “Paşam! Bütün Amasya emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun...” sözleriyle beklentisinin bile ötesinde[4] coşku ile karşılanmıştır.
19 Haziran 1919 tarihinde 20. Kolordu komutanı Ali Fuat Paşa, Hüseyin Rauf Bey ve
İbrahim Süreyya Bey ile birlikte Ankara’dan Amasya’ya gelmiştir. Geceyi “Saray Düzü”[5] de denilen askeri kışlada “karanlık oda[6]” adlı bir odada geçiren Mustafa Kemal aralarında Sultan Beyazıd Camii imamı Abdurrahman Kamil Efendi’nin de (1850-1911) bulunduğu bir eşraf grubu tarafından ziyaret edilmiştir. Ertesi sabah M. Kemal’in gönderdiği pusulayı alan Kamil Efendi “Cuma hutbesinde vereceği “zekat-fitre” konulu vaazını değiştirerek “vatanın kurtarılmasından” bahsetmiş, Sultan Bayezid Camii’nin bahçe kapısı üzerine çıkan Mustafa Kemal kalabalığa hitaben bir konuşma yapmış, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurmaları gereğini ısrarla vurgularken, vatanı sonuna dek savunma konusuna yemin etmelerini istemiş, ayrıca “Amasyalılar, burası Havza’dan ötesi Pontus oluyor, Sivas’tan doğusu Ermenistan’a katılıyor, memleket İngiliz mandası altına giriyor”, tarihi büyük Türk milleti böyle bir esareti kabul edemez” sözleriyle İngilizlerin yardımıyla silahlanan Pontusçu Rum Çetelerinin tehditine karşı da yerel önlemler alınması gerekliliğine de atıf yapmıştır. Mustafa Kemal’den sonra Abdurrahman Kâmil Efendi “… Şu andan itibaren padişah olsun, isim ve ünvanı ne olursa olsun hiçbir şahsın ve makamın hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Yegâne çare-i halas halkımızın doğrudan doğruya hâkimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır” sözleriyle Kuvay-ı Milliye hareketine açıkça destek vermiş dahası M. Kemal’i Hz. Ömer ile kıyaslayarak bir önder olarak cemaate sunmuş Paşa’nın istediği yemini Amasyalılar adına şu sözlerle ederek, millî mücadele açısından önemli bir adım atılmasını sağlamıştır.
“Muhterem Paşa Hazretleri; Şu görmüş olduğunuz Türk Evlatlarının heyet-i umumiyesi başta ben olmak şartıyla şu andan itibaren size biat etmiş bulunmaktayız. Vatan ve Milletimizin refah yolunu buluncaya kadar sizlerle el birliği yapacaklarına söz veriyoruz.[7]“
Gerçekten de 17 Haziran 1919’da Amasya’nın ileri gelenler, müftü Hacı Tevfik Efendi başkanlığında Selağzı’nda bulunan Atik-i Ali mektebinde toplanarak “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”ni kurmuş, başkanlığına Abdurrahman Kamil Efendi seçilmiş, cemiyet ilk yardımı olarak da M. Kemal Paşa’ya bir mendil içerisinde 5 altın vermiştir[8].
Amasya’da bulunduğu dönemde Milli Mücadele üssü haline getiren Mustafa Kemâl Paşa buradan 15 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemâl Paşa Diyarbakır Valiliği’ne bir telgraf çekerek Kürt Cemiyeti hakkındaki görüşlerini bildirerek, Müdafaa-i Hukuk-u Milliye ve Redd-i İlhak cemiyetlerinin oluşmasına yardımcı olunmasını istemiştir. 18 Haziran 1919 günü Edirne’de I. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey’e çektiği telgrafta ise ülkenin doğusu ve batısıyla bir bütün olduğunu belirtirken Anadolu ve Trakya’daki Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinin birleşmesi gerektiğinin ilk sinyallerini vermiştir. Mustafa Kemal Paşa, 22 Haziran 1919 günü milli mücadele hareketinin amaç ve yönteminin ilk defa açıklandığı, ülke çapında merkezi örgütlenmeye duyulan ihtiyacı yine ilk kez dile getirdiği Amasya tamimini tüm ülkeye duyurarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun kanımca en önemli adımını atmıştır.
Amasya Tamimi çok sayıda subay tarafından imzalandıktan sonra Mustafa Kemal ile Rauf Bey 26 Haziran’da Erzurum Kongresi’ni toplamak için kentten ayrılmışsa da İngilizlerce attıkları her adım izlenmiş ve İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiser vekili Amiral Webb’e rapor edilmiştir. Raporlarda Mustafa Kemal’in subaylar komutasında silahlı çeteler kurmak amacında olduğu, yabancı orduların asker çıkarmasına ve Ermenistan’ın ayrılmasına izin vermek niyetinde olmadığı, Enver Paşa ile temasta olmasına karşın, düzenlediği mitinglerde Amasya ve Erzurum dışında pek bir başarı sağlayamadığı kaydedilmektedir. 12 Eylül 1919’da düzenlenen Sivas Kongresi’nden sonra Mustafa Kemal İstanbul ile muhaberenin kesilmesi emrini verince 2 Ekim 1919’da Damat Ferit Paşa hükümeti düşmüş ve yerine gelen Rıza Paşa kabinesi milliyetçilerle görüşmek zorunda kalmıştır. İstanbul hükümeti Bahriye Nazırı Salih Paşa’yı Mustafa Kemal ile görüşmesi için Amasya’ya göndermiş olup, 2 Kasım 1919’da başlayan görüşmelerde İstanbul ve Ankara hükümeti arasında esas noktalarda anlaşma sağlanmış, ikisi gizli olmak üzere 5 protokol hazırlanmışsa da Salih Paşa kararları hükümete kabul ettirememiştir.
Amasya Cumhuriyet Dönemi
20 Nisan 1924 tarihinde 491 sayılı anayasanın 89. Maddesine göre livalar kaldırılmış, önceden Sivas’a bağlı olan Amasya da il haline getirilmiştir. 24 Eylül 1924’de Mustafa Kemal Paşa 3. kez ve bu sefer beraberinde eşi Latife Hanım olduğu halde Amasya’ya gelmiştir. 21 Kasım 1927’de Samsun-Amasya demiryolu hizmete açılmıştır. 18 Eylül 1928 ve Kasım 1930‘da Atatürk, Amasya’yı 2 kez daha ziyaret etmiştir. 30 Haziran 1935’de meydana gelen sel baskınında merkez ilçeye bağlı Saraycık Köyünden 3 kişi, 1 Ocak 1940’da ise 1 kişi hayatını kaybetmiştir[9]. 1934’de komşu Tokat Turhal’da üretime geçen şeker fabrikası Amasya’da şeker pancarını ekimini arttırmış olup, 1954 yılında Suluova ve sonrasında Amasya Şeker Fabrikası’nın başta şeker sanayi olmak üzere gıda sanayinin gelişmesini sağlamış, ayrıca ham deri, tiftik, elma ve bamya komşu illere pazarlanmış, kendir, ceviz kütüğü, haşhaş tohumu ve afyon Samsun limanı yoluyla ihraç edilmiştir. 1936’da Amazya’da ilk kez buhar makinesiyle çalışan bir elektirik santrali kurulmuştur. 27 Kasım 1943 Ladik depreminden Amasya’da etkilenmiş, can ve mal kaybı yaşanmıştır. Can kaybı yaşanmayan 1 Nisan 1940, 3 Mart 1941 sel baskınlarından sonra 3-4 Haziran 1948’de yaşanan selde suların sürüklediği kayalar evleri yıkarak 98 kişinin ölümüne, 195 evin yıkılmasına, 110 evin oturulamaz duruma gelmesine sebep olmuş, Kızılay aracılığıyla bölgeye 20 bin lira ve 100 çadır gönderirken 13 Haziran gecesi Cumhurbaşkanı İsmet İnönü trenle Amasya’ya gitmiş ve ertesi gün halkı dertlerini dinlemiştir[10].
24 Aralık 1952’de Taşova ilçesi Tokat’tan ayrılarak Amasya’ya bağlanmıştır. 21 Eylül 1954’de Amasya Şeker Fabrikası hizmete açılmıştır. 19 Haziran 1957’de Suluova ilçesi kurulmuştur. Temmuz 1972’de Amasya Otobüs İşletmesi açılmış, 4 Kasım 1972’de Amasya Panayırı düzenlenmeye başlanmıştır.
Amasya ili günümüzde Merkez, Göynücek, Gümüşhacıköy, Hamamözü, Merzifon, Suluova, Taşova adlı 6 ilçe, 29 bekediye ve 354 köyden oluşmakta olup, 2009 yılında toplam nüfusu 205.310’i kentte, 118.958’i köylerde olmak üzere 324.268’dir. Cumhuriyet döneminde başta Amasya Samsun, Çorum, Tokat, Sivas ve Trabzon olmak üzerek pek çok ilden göç almış olup, 1975 yılında il nüfusunun % 12.3’ü il dışı doğumlulardan oluşmaktaydı. Buna karşın 1960’lara dek hızla artan nüfus yüzünden yaşanan arazi sıkıntısı ve işsizlik, özellikle 1960-1975 arasında dış göçü hızlandırmış Amasyalılar başta İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli gibi sanayi kentlerinin yanı sıra Ordu, Samsun ve Tokat gibi komşu illere yerleşmiştir. 1965-70 arasında Amasya’ya diğer illerden 23.430 kişi gelirken, 47.420 kişinin dışarı gitmişse de 1975 sonrası dış göçün hızı yavaşlamıştır[11]. Amasya iline 6 ilçe (Göynücek, Gümüşhacıköy, Hamamözü, Merzifon, Suluova, Taşova), 29 belediye ve 354 köy bağlı olup 2009 nüfusu 324.268’dür (205.310 kent, 118.958 köyler).
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Amasya Tarihi Konulu Makale Serim
Amasya (Hakmiş, Amaseia, Amasia ) Adı ve Arkeolojisi
Amasya Tarihi: Antik Çağ ve Roma Dönemi
Amasya Tarihi: Selçuklu dönemi ve Eretna Beyliği dönemi
Amasya Tarihi: Milli Mücadele Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi
Amasya Merkez İlçe: Tarihi Eserler
Suluova (Argoma), Göynücek ve Gümüşhacıköy (Amasya)
Pontus Devleti ve Mithridates Makale Serim
Pontus Devleti ve Mithridates Hanedanı Tarihi
Mithridat Savaşları: Roma’nın Anadolu’yu İşgali
Notlar
[1] Yurt Ansiklopedisi, 1981: I, 433; Atatürk İle İlgili Arşiv Belgeleri, 1982: 30-32 (Belge: 29)
[2] Detaylı bilgi için Bkz. İsyan, sürgün ve katliam
[3] Savaş, 1997: 315 (Yalçın Özalp. “Mustafa Kemal ve Amasya -Basılmamış Çalışma- s. 2)
[4] Kutay, 1986a: 21-25
[5] Söylenceye göre vaktiyle burada yer alan bir sarayda Yavuz Sultan Selim doğduğu için “Saraydüzü” olarak adlandırılmıştır.
[6] Kışla yıkılırken M. Kemail’in izniyle bu odanın bulunduğu yere bugünkü heykeli dikilmiştir.
[7] Savaş, 1997: 320 (Osman Feyzi el Amasî’nin el yazması eserinden s. 181)
[8] Kutay, 1986b: 30
[9] Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 030.10.118.822.5; Ulus, 3 Ocak 1940
[10] Ulus Gazetesi, 5, 14, 15 Haziran 1948
[11] Yurt Ansiklopedisi, 1981: I, 462