Makale: Özhan Öztürk
Kapisre deresinin batısındaki yamaçta kurulmuş olan tarihi Laz kenti Arhavi’nin adı Antik Çağ’da Athena ile Apsarus arasında yer alan bir köy olarak geçmektedir.
“Rize’nin ötesinde, bağımsız yaşayan topluluklar bulunur ki, bunlar Bizans toprakları ile Lazilerin arasındaki bölgede yaşarlar ve burada Athene isimli, tanınmış bir köy vardır… Athene’den sonra, Arkhabis ve eski bir kent olan Apsarus gelir[1]”
Arhavi kentinin kurulduğu düzlük Kapisre deresinin kaynağına doğru 3-4 km kadar
içeri sokulmakta olup, 1955 yılında itibaren dere ağzında bulunan bataklık kurutularak iskâna açılmış ve kent merkezi iyice genişlemiştir.
Arhavi adının anlamı
Arhavi kentinin adı kanımca “Eski Viçe”
anlamına gelmekte olup, Yunanca Arkhaios (αρχαίος) “Antik, çok eski” + Viçe kelimelerinin zamanla deforme edilmiş birleşiminden oluşmakta “Eski Viçe” veya “Eski köy” anlamına gelmektedir. Öyleyse Arhavi, adından da anlaşılacağı gibi Doğu Karadeniz’in yerli halkı Visirlerin (Byzer) yerleşim yerlerinden birisidir. Bununla birlikte Osmanlı tahrir kayıtlarındaki Arhava formundan anlaşılacağı gibi (Arha “eski” + vati) Lazca mevki tanımlayan –vati son eki ile Lazca’ya uyumlu hale getirilmiştir.
Arhavi tarihi
1486 tarihli Osmanlı tahrir defterinde “Lâz” ve “Lâz-ı Magal” adlarıyla olarak kaydedilen yerleşim farklı kayıtlarda kaza ve nahiye olarak geçmektedir. 1486 yılı kayıtlarında Lâz kazası merkezinde 36 hâne, 1 mücerred Hristiyan’a karşılık hiç İslam’ın yaşamadığı görülmekteyken 1554’de 54 hâne, 2 mücerred, 10 baştina Hristiyan’a karşılık 5 hâne, 1 mücerred Müslümanın varlığı söz konusudur.[2]
1486 tahrir defterlerinde bahsi geçmemesine karşın 1515 yılında Lâz kazasına bağlı 68 hâne Hristiyan’ın yaşadığı bir nahiye olarak görülen nefs-i Yagobit‘in merkezi cumhuriyet döneminde adı Kavak olarak değiştirilen Arhavi’nin Yakovit köyü olmalıdır. 1554 yılında 23 hâne, 7 mücerred, 4 baştina Hristiyan’ın yaşadığı Yagobit nahiye merkezinde hiç Müslüman yaşamamaktadır.[3]
1486 yılında Lâz kazasında 1393 hâne, 5 bîve, 60 mücerred Hristiyan’a karşılık 18 hâne İslam’ın, 151’de Lâz kazasının yanı sıra, Koniye, Yagobit ve İskele vilayetlerini de kapsayan Arhavi kazasında 2850 hâne, 17 bîve, 57 mücerred Hristiyan’a karşılık hepsi yeni İslam olmuş 130 hane, 1 mücerred İslam ile 19 nefer[4], 1520’de 2834 hâne, 3 bîve, 59 mücerred Hristiyan’a karşılık 149 hâne, 1 mücerred, 42 nefer İslam’ın, 1554’de 1811 hâne, 226 mücerred Hristiyan’a karşılık 418 hâne, 67 mücerred İslam’ın yaşadığı görülmektedir[5]. Bu dönemde Laz karyesine bağlı olarak bahsi geçen 32 köyden Gare’nin 81, Kisse’nin 69, Viçe’nin 36, Sümle’nin 62, Arhavi’nin 36 haneden oluştuğu böylece Osmanlı’nın Laz nahiyesinin bugünkü Arhavi’den çok daha geniş bir alana yayıldığı anlaşılmaktadır.[6]
16. yüzyıl başlarında Kise karyesi, Sidre ve Kutunid köylerinin Abdullah Çelebi vl. Mustafa Bosna tasarrufuna verildiği, Kise’nin aynı zamanda bir kale olup, dizdarının Ali Sofya gulam-ı mîrin serbest tımarı olduğu anlaşılmaktadır.[7] Aynı dönemde İskele zeâmet merkezinin önceden Sidere köyğne sahip olan İskender Kıl Karaca gulâm-ı mîr tasarrufunda olduğu anlaşılmaktadır. Tahrir kayıtlarında Sidere köyü için “tâbi-i Lazmağal” bir başkasında ise “tâbi-i Arhava” ifadesinin kullanımı Lazmağal ve Arhava kelimelerin eş anlamlı kullanılmaya başlandığını göstermektedir. Başlangıçta Hristiyan martaloslara tımar olarak dağıtılan “nahiye-i vilâyet-i İskele” sonradan toplam 3 bin akçe hasılıyla sancak beyi hası olmuştur.[8] Yavuz Sultan Selim döneminde Arhavi kalesinin kethüdasının Abdülkerim vl. Ali olduğu, 30 neferin günde 144 yılda 50.967 akçe tahsisatla görev yaptığı, kalede yedek zahire olarak 222 somar hınta, 192 somar erzen, 70 somar tuz bulundurulduğu anlaşılmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Arhavi’de 2 kale, 2 mescit, 2 kapıcı, dizdar, kethüda, anbarcılar ile 49 köyde 3070 nefer ve 2969 hane ve baştine (310 İslam, 2659 Hristiyan) yer almakta olup toplam 216.680 akçe vergi toplanmaktaydı. 1566 ve 1583 kayıtlarında ise Arhavi kazasının kendisine bağlı Arhavi ve Eksanos nahiyeleriyle birlikte Gönye (Batum) sancağına bağlı olduğu görülmektedir. Osmanlı döneminde Arhavili inşaat ve çatı ustaları, dülgerler ilkbaharda çalışmak için Anadolu hatta Rusya’ya gurbete gitmekte kazandıkları parayı kışın döndükleri köyde aileleriyle birlikte harcamaktaydı. Sahil köylerinde balıkçılık ve kendirden ağ yapımı, dağ köylerinde tarım ve hayvancılık, kasabanın genelinde ise iskemle ve halat yapımında kullanılan kendir ipi üretimi, ağaç işçiliği, bakırcılık ve kuyumculuk gelişmiştir.
1830 yılında Trabzon eyaletine bağlı Batum sancağı içinde yer alan Arhavi kazasında 1869 Trabzon salnamesine göre hepsi İslam 4.496, 1870 salnamesine göre 6.637 İslam ve 6 Çerkez toplam 6.643 kişi, 1874 salnamesine göre ise 6.627 kişi yaşamaktaydı. 1873 salnamesine göre Arhavi kasabasında 229 hane, 11 dükkân, 1 mağaza, 1 fırın, 2 cami, 2 medrese, 1 şadırvan bulunmaktaydı. I. Dünya Savaşı sırasında 23 Şubat 1915 tarihinde Hopa’nın düşmesinin ardından Arhavi’de bulunan hudut taburu ve sayısı 2.200’ü bulan gönüllüler nehrin
batı yakasında inatçı bir savunma hattı oluşturarak denizden ve karadan bastıran düşmanı 20 gün oyalamıştır. Maslofski’ye göre Rusların bu cephede 11 tabur piyade, 3 tabur topçu, 8 muhafız bölüğü, 1 Ermeni-Gürcü gönüllü taburu, 2 süvari bölüğü, 1 gönüllü atlı bölüğü, 24 parça top ve 4 istihkâm bölüğünden oluşmaktayken karşısındaki güçler 10-14 taburdan oluşmaktaydı[9].
Arhavi belediyesi 1946’da bir bucak belediyesi olarak kurulmuşsa da yerleşim ancak 1 Haziran 1954’de 6324 sayılı yasa ile ilçe haline getirilmiştir. Günümüzde 1 belediye, 8 mahalle (A. Hacılar, Boğaziçi, Cumhuriyet, Kale, Merkez, Musazade, Y. Hacılar, Yemişlik) ve 30 köyün bağlı olduğu ilçenin nüfusu 1960’da 15.372 (4.283 kent, 10.549 köyler) iken, 1970’de 18.113, 1980’de 17.772, 1990’da 18.351, 2000’de 19.347, 2009’da 19.132 (15.362 kent, 3.770 köyler) olmuştur.
Arhavi köylerinin eski ve yeni adları
Köyün Eski Adı | Köyün Adı |
Papilat | Arılı |
Napşit | Aşağışahinler |
Emenyati | Balıklı |
Başköy | Başköy |
Parih | Boyuncuk |
Sidere | Derecik |
Gidvere | Dereüstü |
Kamparna | Dikyamaç |
Potocur | Dülgerli |
Güneşli | Güneşli |
Yukarı Kapisre | Güngören |
Koptone | Gürgencik |
Yakovit | Kavak |
Kemerköprü | Ciğeryazan |
Çukolvat | Kestanealan |
Bahta | Kireçlik |
Kordelit | Konaklı |
Suhulet | Küçükköy |
Ortaköy | Ortacalar |
Yukarı Potocur | Soğucak |
Aşağı Kutinet | Şenköy |
Yukarı Kutinet | Tepeyurt |
Durmadi | Ulaş |
Orçi | Üçırmak |
Kamparna | Üçler |
Nebağleni | Yıldızlı |
Lome | Yolgeçen |
Jileni Napşit | Yukarı Şahinler |
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Notlar
[1] Prokopius VIII, ii. 10-11
[2] Maliyeden Müdevver Defterler, no: 828 s. 482
[3] Başbakanlık Arşivi, Tahrir Defterleri no: 52 s. 578, no: 288 s. 692
[4] Gönye (1), Arhavi (13) ve Kise (5) kalelerinde görev yapmaktaydılar.
[5] Başbakanlık Arşivi, Tahrir Defterleri no: 52 s. 144-582, no: 387 s. 739-743
[6] Günümüzde, “Gare” Ardeşen ilçesi Işıklı beldesine, “Kisse” Hopa’ya, ” Viçe” ve “Sümle” ise Fındıklı’ya ait yerleşimlerdir.
[7] Gökbilgin, 1962: 325
[8] Gökbilgin, 1962: 326
[9] Özder, 1971: 157-58