Tarih Sözlüğü İ – Z (Karadeniz Ansiklopedik Sözlük)
Aşağıda yer alan kısa tarih sözlüğü (İ -Z)2005 yılında Heyamola yayınlarınca yayımlanan Karadeniz Ansiklopedik Sözlük adlı çalışmamın sonunda bulunan ve metin içinde kullanılan çoğu Antik Çağ ile ilişkili bazı terimlere açıklık getirmek amacıyla hazırlanmıştı. (Kısaltmalar: coğ. coğrafi, is. isim, tar. tarih, d. doğum tarihi, ö. ölüm tarihi)
Iconium coğ. Xenophon (Anabasis I. ii. 19) Phrygia’nın en doğu ucunda Lycaonia olarak bahsettiği bölgeyi Cicero (Ad. famil., III, 6; XV, 3) ve Ammianus Marcellinus (XIV, 2) Lycaonia’da bir yer olarak kaydetmiştir. MS 1063 – 1309 yılları arasında Selçuk Türkleri’nin başkenti olmuş ve Türkçe içinde Konya adıyla anılmaya başlan-mıştır.
ikiya, οικία is. Antik Yunanca ev anlamında olup (Latincesi domus) Anabasis’te οικία II. 2. 16, III. 1. 11, IV. 1. 8, V. 2. 1, VII. 2. 6, ikisis (οικησις) “mesken, konut” (Latin-cesi habitatio) VII. 2. 38, ikizo (οικίζω) “şehir kurmak, kolonize etmek” (Latincesi condō) V. 6. 17, VI. 4. 14
ikona is. Kiliselerde bulunan dini içerikli resim < Yunanca ikon (Eικών) “resim, suret”, ikonizo (Είκονίζω) “tasvir etmek”; ikonoblast (< İkonovlastos [Εικονοβλαστος] “İkon yapan”; ikonografi (<İkonografîa [Eικονογ-ραφία]) “ikonlara sembolik anlam yükleme işi”; ikonoklast (< İkonoklsstis [Eικονοκλάσ-της]) “ikon yıkan”
İmbros coğ. Kuzey Ege Denizi’nde yeralan İmroz Adası’nın eski adı (Apollonius Rho-dius, Argonautica 1. 924; Homer İlyada 13. 33, 14. 281, 21. 43, 24. 78, 24. 753)
İolcus coğ. Antik çağda Teselya’da (Thes-saly) Pagasae körfezi kıyısında bir şehir adı (Apollodorus, The Library 1. 8. 2, 1. 9. 11, 1. 9. 16, 1. 9. 26, 1. 9. 27, 3. 13. 7; Apol-lonius Rhodius, Argonautica 1. 906, 3. 89, 3. 1091, 3. 1109, 3. 1135, 4. 1163; Hesiod, Theogony 997; Homer İlyada 2. 712; Ho-mer, The Odyssey 11. 256)
İon denizi coğ. Güney İtalya ile Yunanistan arasında kalan denizin adı (Apollodorus, The Library 2. 1. 3, 2. 5. 10; Apollodorus, The Library, “Epitome” 5. 15b; Apollonius Rhodius, Argonautica 4. 289, 4. 632, 4. 982; Hyginus, Fabulae 145; Nonnus, Diony-siaca 3. 274, 43. 296)
İonlar tar. Gerçek Hellenik gruplardan biri-sinin adı, zamanında batı Anadolu ve Kara-deniz’de kolonileşmişlerdir (Apollodorus, The Library 1. 7. 3; Apollonius Rhodius, Ar-gonautica 1. 959, 1.1076; Homer İlyada 13. 685)
İris, Ιρις tar. Kızılırmak (Halys) ve Terme Çayı (Thermodon) arasında kalan, Yeşilır-mağa antik çağda Yunanlılar tarafından verilen isim. Anabasis’te ANBS V. 6. 9
İssa coğ. Adriyatik denizinde bir ada adı (Apollonius Rhodius, Argonautica 4. 565)
kapithi, καπιθη tar. Antik çağda Perslilerin kullandığı bir tahıl ölçüsü olup 2 şinike (choinixes) eşdeğerdi. Anabasis’te ANBS I. 5.6
Karduklar, Καρδουχοι tar. Antik Tigris (bugünkü Dicle) Nehri’nin batı yakasında, Centrines Nehri’nin antik Ermenistan ile a-ralarında sınır olduğu bir ülkeden yaşayan dağlı savaşçı bir kavim adı olup Anabasis’te adları anılmaktadır III. 5. 15; IV. 1. 4. Bu halkın Kürtler’in ataları olduğu ileri sürülmüşse de (ADIC 111) bu savı doğruluyacak kesin kanıt yoktur.
Kaska, Gasga, Kaşku tar. Hitit kaynaklarında keten dokumacılığı ve domuz çoban-lığı yaptıkları bilinen, Hitit Krallığı’nın kuzey sınırında, Karadeniz kıyısında yaşam olmadığını, imparatorluğun MÖ 1600 – 1193 yılları arasında Kaşka kabilelerinin saldırılarına başarıyla karşı koyduğunu, bu-nunla birlikte Muwatallis (M.Ö 1300) döneminde saldırıların arttığını ve başkent Hattuşaş’ın yağmalandığı belirtilmektedir.
kilogram is. 1.000 gram değerinde bir ağırlık ölçüsü < Yunanca hiliogramo (Xιλιόγ-ραμμο [hilios (Χιλιός) “bin” + gramo (Γραμ-μο) (gram])
kilometre is. 1.000 metre değerinde bir uzunluk ölçüsü < Yunanca khilometro (Xιλιό-μετρο [hilios (Χιλιός) “bin” + metro (Μετ-ρο) “metre”])
kiremit is. Çatı üstünü kaplamak için kullanılan kırmızı renkli pişmiş topraktan yapılan yassı tuğla < Yunanca keramida (Κεραμηδα) < keramis (Κεραμης) “kırmızı toprak”
Komnenos, I. Alexius tar. Komnenos hanedanının kurucusu, Roma hükümdarının adı (MS 1081-1118). 11. yüzyılda Norman’lar ve Türkler tarafından yenilgiye uğratılmasına karşın devletin gücünü kısmen toparlayabilmiştir. Birinci Haçlı seferi zamanına denk gelen dönemde iktidardadır.
Komnenos, I. Andronicus tar. Komnenos hanedanından gelen son Bizans İmparatoru (1183-1185)
Komnenos ailesi tar. Yüz yıldan uzun süre Bizans tahtına oturmuş olan, Paflagonya kökenli hanedanın adı (1081-1185).
korifi is. Antik Yunanca zirve bir tepenin en üst noktası.
Anabasis’te κορυφή “Ksenophon’un inmekte olduğu tepenin doruğuna varınca taş yuvarlamaya başladılar” ANBS IV. 2. 20; ADIC 123
Lacedaemon coğ. Antik çağda Sparta böl-gesi ve bu bölgeyle özgü herhangi bir şey (Callimachus, On the Bath of Pallas 24; Homer İlyada 2. 581, 3. 239, 3. 244, 3. 443; Homer The Odyssey 3. 326, 4. 1, 4. 702, 5. 20, 13. 440, 15. 1, 17. 121, 21.13; Hyginus, Fabulae 14; Nonnus, Dionysiaca 42. 463)
Laconia coğ. Mora Yarımadası’nın (Peloponnesus) güney ucunda kalan bölgenin adı (Apollodorus, The Library 2. 5. 12; Non-nus, Dionysiaca 41.168)
Ladon coğ. Antik çağda batı Arcadia’da birkent adı (Apollodorus, The Library 2. 5. 3, 3.12.6; Callimachus, Hymn to Zeus17].
Latmos coğ. Antik çağda Milet yakınlarında bir dağ adı (Nonnus, Dionysiaca 4. 196, 7. 238, 48. 582, 48. 668)
Lebedus coğ. Antik çapda Anadolu’da Ephesus civarında bir kent adı. Andraemon’un kurduğu şehrin Karyalı yerli halkı, İon kolo-nizasyonu sırasında sürülmüştür (Pausanias, Description of Greece 7. 3. 5; Strabo, Geog-raphy 14. 1. 3)
Leleges, Lelekler tar. Antik çağda Yunanistan ve Anadolu’ya dağılmış, daha çok Satnioeis ırmağı boyunca yaşayan bir halk adı (Homer İlyada 10. 429, 20. 96, 21. 86)
Lycia, Likya coğ. Anadolu’nun güneyinde caria’nın doğusunda yer alan bir bölge adı (Apollodorus, The Library 2. 2. 1, 2. 3. 2, 3. 1. 2; Apollonius Rhodius, Argonautica 1. 309, 2. 674; Homer İlyada 2. 876, 4. 197, 4. 206, 5. 105, 5. 173, 5. 479, 5. 482, 5. 633, 5. 645, 5. 647, 5. 673, 5. 676, 5. 678, 6. 78, 6. 172, 6. 188, 6. 194, 6. 210, 7. 13, 8. 173, 10. 430, 11. 285, 11. 286, 12. 312, 12. 315, 12. 330, 12. 346, 12. 359, 12. 376, 12. 408, 12. 417, 13. 150, 14. 426, 15. 424, 15. 485, 16. 422, 16. 437, 16. 455, 16. 490, 16. 495, 16. 512, 16. 525, 16. 532, 16. 541, 16. 564, 16. 584, 16. 593, 16. 659, 16. 673, 16. 683, 16. 685, 17. 140, 17. 146, 17. 154, 17. 172, 17. 184; Ovid, Methamorphoses 4. 296, 6. 317, 6. 340, 6. 382, 9. 645, 12. 116)
Lycus coğ. Antik çağda Kolhis’te (Colchis) Phasis nehrine karışan bir ırmak adı (Apol-lonius Rhodius, Argonautica 4. 132)
Lydia, Lidya coğ. Antik çağda Anadolu’nun batısında Caria ile Mysia arasında bir bölge adı (Apollodorus, The Library 2. 6. 3; Nonnus, Dionysiaca 10. 139, 13. 42, 13. 464, 13. 511, 14. 11, 14. 217, 17. 106, 17. 318, 22. 146, 25. 327, 27. 219, 29. 280, 33. 256, 34. 213, 35. 99, 37. 136, 40. 188, 43. 172, 43. 366, 43. 412, 43. 441, 44. 134, 45. 18, 45. 80, 46. 123, 46. 174
Macrianlar tar. Antik çağda Marmara Denizi civarında (Propontis) yaşayan bir halk adı (Apollonius Rhodius, Argonautica 1. 1024)
Mardi, Mardoni tar. Antik çağda, antik Ermenistan’ın güneyinde yaşayan savaşçı bir halk adı olup Anabasis’te adları geçmektedir: “Bunlar Orontas’ın ve Artukhas’ın emrindeki paralı askerler olarak çalışan Armenler, Mard’lar (Μαρδοι, Μαρδόνοι) ve Khaldalalı-lardı” ANBS IV. 3. 4. ?> Mardin şehrinin adı
medrese tar. Osmanlı İmparatorluğu döne-minde Kur’an ve İslam hukuku (ek olarak matematik, tıp, dil de öğretilmekteydi) eğiti-mi verilen geleneksel okul adı. < Arapça madrasa. Selçuk Türkleri tarafından geliştirilen medreseler, zamanla Sünni mezheplerin yayılması ve güçlenmesine de yardım etmiştir.
napi, napos is. Antik Yunanca (νάπι, νάπος) korulu vadi, küçük vadi anlamında olup Anabasis’te bir kaç kez kullanılmıştır
“gerçektende kar bir vadide akan yakındaki bir sıcak su kaynağının etkisiyle erimişti” ANBS IV. 5. 15, V. 2. 31
nomi, νομή is. Antik Yunanca otlak, mera anlamında olup, kelime Anabasis’te geç-mektedir V. 3. 9
obol, obolos tar. Antik Yunan’da 1 drahmi-nin 1/6’sı değerinde gümüş sikke adı.
Ortodoks Kilisesi, Rum Ortodoks Kilisesi, Doğu Kilisesi, Ortodoks Katolik Kilisesi is. İstanbul’da bulunan Fener Rum patriğinin ünvan üstünlüğünü tanıyan özerk kiliselerin oluşturduğu bir topluluktur. Ortodoks ve Katolik kiliseleri ilk Hristiyan kiliseleriyle kesintisiz bir süreklilik içinde olup aynı ayinleri benimsemiştir; aralarındaki fark siyasi ve kültüreldir (Latince ve Latin dillerinin egemen olduğu coğrafyada Katolik, Yazı dilinin Yunanca olduğu doğu dünyasında Ortodoksluk)
< Yunanca Ortodoksia < Όρθοδοξία [orthos (Ορθος) “doğru” + dok-sa (Δοξα) “kanaat”.
Ayrıca Bkz. İstanbul’daki Rum Ortodoks Kiliseleri
otokton, Αύτόχθων is. Bir coğrafyada eski çağlardan itibaren yaşamış yerli halka verilen ad.
Paflagonya tar. Kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Galatia, doğusunda Pontus Kapadokyası, batısında Bithnia ile çevrili bölgeye antik çağda verilen isim. Strabo zamanında, doğuda Kolhislerin batıda Paflagonya ve Galtian’ların yaşadığı bölgede Grekçe tek dil olmuştur (Strabo 12.1.1). Paflagonyalılar iki dilliydiler ve kendi i-simlerini kullanmaya devam ediyorlardı (Strabo 12.3.23). Paflagonya’nın yerli ka-bileleri MS 1. yüzyıl civarında, aksan ve ma-halli kelime ve kültülerine izlerini bırakarak asimile olmuş olmalıldırlar.
palton, παλτόν is. Anabasis’te adı geçen, Yunanlıların kullanmadığı, Perslere ve Mosi-niklere özgü mızrak tipi ANBS I. 5. 15
(Doğu Karadeniz’in yerli halklarından birisi olan Mosinikler) sağ ellerinde aşağı yukarı dokuz ayak uzunluğunda, bir ucunda bir mızrak demiri, öbür ucunda bir topuz olan bir kargı tutuyorlardı” ANBS V. 4. 12
Palus Maeotis tar. Antik çağda Azak denizine verilen isim. “Pontos Euxeinos’ta
aşağı yukarı kendisi kadar büyük olan bir göl de vardır; adı Palus Maeotis’tir, Pontos Euxeinos’un babası diye ad takmışlardır… Dik bayır denilen Palus Maeotis’e varmışlar. Buraları özgür Skythen topraları içinde kalır Heredotus Hist. IV.86, 110 (MÖ 5. yüzyıl)” Pontus diye bilinen denizin karşı karşıya bulunan iki ağzı vardır. Bu ağızlardan biri Propontis’e diğeride Palus Maeotis’e bağlantılıdır” Polybios, IV. 39, 19; AKKB 15
panayır is. Toplantı yeri < Yunanca panigi-ris (Πανήγυρις [pan (Παν) “hepsi, bütün” + agiri (Aγυρη) “toplanmak”])
papirus tar. Cyperaceae ailesinden bir su bitkisi ve eski çağlarda bu bitkinin gövdesinden hazırlanan yazı kağıdının adı. Eski Mısırlıların yelken, bez, hasır ve yazı kağıdı olarak kullandıkları papirus onlardan Yunanlılara daha sonra Romalılara intikal etti ve MS 3. yüzyılda yerini parşömen alıncaya dek kullanımı sürdürüldü. Yunanca papiros (Παπυρος) kelimesi Kıptice’den ödünç alınmış ve neredeyse tüm batı dillerine girmiştir (İngilizce, Almanca, Fransızca Papyrus, Rusça папирус, İspanyolca, İtalyanca papiro). İngilizce paper “kağıt” ve Türk argosuda “para” anlamıa gelen “papel” kelimelerinin de orijini bu kelime olmalıdır.
parşömen is. Üzerine yazı yazmak veya re-sim yapmak için kullanılan özel hazırlanmış hayvan derisi. Doğruluğu şüpheli bir söylenceye göre Büyük İskender’in ölümünden sonra kurulan Ptolemaios Hanedanı döneminde Mısır’dan dışarı papirus çıkartılması yasaklanınca, Bergama kütüphanesine yeni kitaplar kazandırmak isteyen kral II. Eumenes’in emriyle Bergama’lı ustalar tarafından papirus’un yerine kullanılabilecek malzeme olarak icat edilmiştir.
< Yunanca Pergamini (Περγαμηνή), Perga-mos (Περγαμος) “Bergama” > Arapça per-gamun Batı dillerinde (İngilizce parchment, Almanca Pergament, Fransızca parchemin, Rusça пергамент, İspanyolca pergamino, İtalyanca pergamena)
parasangis, παρασάγγης tar. Antik Yunanlılarında kullandığı, Perslere özgü (parasang) 30 stadia büyüklüğünde bir uzunluk ölçüsü ölçü birimi. Anabasis’te de defalarca kullanılan kelimeden Yunanlı askerlerin günde 6-7 parasang yürüdüğü anlaşılmaktadır I. 7. 15, I. 2. 5, II. 4. 10, III. 4. 7, III. 4. 10; ADIC 168
Pelasg, Πελασγικόν tar. Antik Yunanca metinlerde adı geçip, Hellen kavimleri gelmeden önce ana vatanları olan Kuzey ve Orta Yunanistan’da Fessalia adı verilen bir bölge ve Ege adalarında yaşayan bir halk adı. Yunan kaynaklarında MÖ 5-4. yüzyıl-larda adları geçmekteyse de zamanla asimile olmuşlardır (Apollodorus, The Library 1. 9. 18, 2. 1. 1, 2. 4. 4; Apollodorus, The Library, “Epitome” 6. 15, 6. 15b; Apollonius Rhodius, Argonautica 1. 14, 1. 580, 1. 906, 1. 1024, 2. 1239, 3. 1323, 4. 243; Callimachus, On the Bath of Pallas 51; Callimachus, Hymn to Delos 284; Callimachus, Hymn to Demeter 25; Homer İlyada 2. 681, 2. 840, 10. 429; Homer, The Odyssey 19. 177; Hyginus, Fabulae 16; Nonnus, Dionysiaca 29. 34, 47. 479, 47. 534, 47. 568, 47. 720; Ovid, Methamorphoses 7. 133, 12. 7, 12. 19, 12. 612, 13. 13, 13. 128, 13. 268, 3.572, 14. 562)
“Bunun üzerine Yunanlılar’dan en güçlü olanları hangileridir diye bilgi toplamaya başladı. Aldığı bilgilere göre, Lakedaimonlular’la Atinalılar’dı, biri Dorlar’ın başında geliyordu, öbürü İonialılar’ın. Yunanistan’ın üstün ırkları bunlardı, İonialılar Pelasg’dan iniyorlardı. Dorlar ve Hellenler’den. Pelasglar topraklarından hiç ayrılmamışlardı” (Herodot, Histories I. 56.1). Minos, Miken ve Pelopenez uygarlıklarını yaratan Achaean’lierden birisi olan Halikarnas’lı Herodot, Pelasglar’ın dilini anlamamaktadır (I. 57-58). Pelasglar büyük ihtimalle Hellen’lerin barbar olarak tanımladığı kavimlerden biri-siydi (Lidya’lı, Trak veya Phonecian gibi), Hellenler’e karşı yaptıkları savaşta toprak-larını da kaybetmişlerdir. Homer’in destanla-rında (MÖ 8. yüzyıl) Pelasg’ların Efir, Güneydoğu Trakya, Argos, Pelopenez ve Girit’in yerli halkı olduğunua dair deliller bulunmaktaysa da hiç bir Yunan kaynağında Doğu Karadeniz’den Pelasg bölgesi olarak bahsedilmemektedir. Tabii ki bu durum, Hellenlerin dillerini anlamadıkları Pelasglar hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmama-larından dahası henüz Karadeniz’i keşfetmediklerinden de kaynaklanıyor olabilir. Limni adasında, 1885 yılında Kaminia’da Pelasg’lara ait olduğu sanılan bir yazıt bulunmuş ve bugün Atina National Museum’da sergilenmektedir. Bazı araştırmacılar bu yazıtın ardından Pelasg dilinin Thrak ve Etrüsk diliyle ben-zerlikleri olduğuna dair bazı teoriler ortaya atmıştır.
Hesihio’nun bugün unutulan Pelasg dilinden Yunanca’ya geçen bazı kelimeleri içeren sözlüğünden alıntı:
aleifo – bulaştırdım
asamindos – banyo
astu – köy adı
atembo – darıldım
afnos – servet
balios – beyaz
bretas – heykel
gaia, ga – toprak, bölge
deyo – (toprağı) sularım
dunamai – yapabilirim
eiko – geri çekilirim
elaion – yağ
derapne – ev, konut
ide – orman
lahe – çukur
neos – tapınak
pyndax – vazonun dibi
pyrgos – kule
Peloponnesus coğ. Mora Yarımadası’nın eski adı olup Corinth geçidiyle anakaraya bağlıdır (Apollodorus, The Library 1. 7. 2, 1. 8. 6, 2. 1. 1, 2. 1. 2, 2. 2. 2, 2. 8. 2, 3. 5. 5, 3. 15. 5; Apollodorus, The Library, “Epito-me” 2. 9; Hyginus, Fabulae 14, 274; Ovid, Methamorphoses 6. 414].
peltastis, πελταστής is. Antik çağda kalkan ve mızrak taşıyan hafif piyade askeri o-lup Anabasis’te adı onbinler olarak geçen Yunan askerleri arasında yer almaktadırlar:
“Yüzbaşılar buyruklarını yerine getirirlerken tüm hafif piyadelere ellerini ilk işaretle fırlatmak üzere mızraklarının kayışından ayırma-dan ilerlemelerini…” ANBS V. 2.12
Pheneus coğ. Antik Yunanistan’da Arcadia-da Cyllene dağının batısında bir kent adı (Homer İlyada 2. 605; Nonnus, Dionysiaca 13. 293; Pausanias, Description of Greece 8. 14. 9)
Philae tar. Mısır’da, Nil nehri üzerinde Yu-karı Ausan’da bir ada adı.
Phyllis coğ. Antik çağda Bithynia’da bir ne-hir adı (Apollonius Rhodius, Argonautica 2. 652)
Plinius, Pliny tar. Gaius Plinius Secundus. Orta Çağ sonlarına değin temel ders ki-tabı olarak okutulan, ansiklopedik çalışma ‘Natural History’ adlı kitabın yazarı olan Ro-malı (MS 23-79). Roma ordusundaki askeri kariyerine, 23 yaşında Almanya’da süvari komutanı olarak başlıyan Plinius, Nero’nun hanedanının son günlerinde İspanya’da yönetici (procurator) olarak görev yaptıktan sonra kendisini araş-tırmalarına adamıştır. Naturalis Historia, Liber 6, IV, 11. (gentes Genetarum, Chalybum, oppidum Cotyorum, gentes Tibareni, Mossyni notis signantes corpora, gens Macrocephali, oppidum Cerasus, portus Cordule, gentes Bechires, Buxeri, flumen Melas, gens Machorones, Sideni flumenque Sidenum, quo alluitur oppidum Polemonium, ab Amiso CXX. inde flumina Iasonium, Melanthium et ab Amiso LXXX Pharnacea oppidum, Tripolis castellum et fluvius, item Philocalia et sine fluvio Liviopolis, et a Pharnacea C Trapezus liberum, monte vasto clausum) ve 12. (ultra quod gens Armenochalybes et Maior Armenia, XXXp. distans. in ora ante Tra-pezunta flumen est Pyxites, ultra vero gens Sannorum Heniochorum, flumen Absarrum cum castello cognomine in faucibus, a Tra-pezunte CXL. eius loci a tergo montium Hiberia est, in ora vero Heniochi, Amp-reutae, Lazi, flumina Acampseon, Isis, Nog-rus, Bathys, gentes Colchorum, oppidum Matium, flumen Heracleum et pro-munturium eodem nomine clarissimusque Ponti Phasis) bölümleri Doğu Karadeniz Bölgesi’nin o zamanki etnik yapısını aydın-latması açısından ilginçtir.
Pilon tar. Eski Mısır mabetlerinde iki tara-fında kule bulunan büyük kapı tipi
Poli, Polis tar. Yunanca şehir (πόλη). Eski Yunan’da her yerleşim merkezi Poli olarak adlandırılmıyordu. Wycherley’in yerinde bir örnekle belirttiği gibi, Pausanias, Hellas Gezisi’nin sonuna yaklaşırken Phokis’te Panopeus adında küçük bir yere gel-miş, buraya kent (polis) demeye dili varma-mıştı; çünkü ne resmi kurumu, ne gymna-siomu, ne tiyatrosu, ne agorası, ne de çeşmeye ulaşan su yolu vardı (X.4.1); yalnızca birkaç yoksul evle bir iki kutsal alan yer alıyordu. Pausanias, küçüklü büyüklü çok kent gezmişti. Bir Hellen kentinin özünü ve karakterini yansıtan şeyin ne olduğunu kim-se ondan iyi bilemezdi.
poros, πόρος is. Antik Yunanca’da ırma-ğın geçit verdiği yer ADIC 183.
Anabasis’te πόρος ANBS IV. 3. 13
Propontis tar. Antik çağda Marmara Denizi’ne verilen isim; Προποντίς (Apollodorus, The Library. 1. 9. 21; Apollonius Rhodius, Argonautica 1. 936, 1. 983; Hyginus, Fabu-lae 14, 16, 18, 186, 273 Aeschylus [Pers. 876], Herodotus [iv. 85], Scylax [pp. 28, 35])
Yunanistan’da köy adı olarak, Marmara:
- Mora Yarımadası’nda Marmaria (Lat (DMS) 37° 22′ 60N Long (DMS) 22° 13′ 60E Altitude (meters) 624 m)
Yunanca marmaro (Mάρμαρο) “mermer” demektir. Marmara Adası’nda bulunan ve günümüzde bileişletilen mermer yatakları Propontis’e zamanla Marmara adının veril-mesine sebep olmuş olmalıdır.
raioni, is. Gürcistan’da idari bölüm, bölge
< Gürcüce raioni (raioni) “ilçe, kasaba, bölge, havali, ülke”
Sabeiroi tar. Hindistan’da yaşayan bir halk adı (Nonnus, Dionysiaca 26. 91)
sagaris, σάγαρις is. Amazonların kullandığı çift taraflı savaş baltası olup, Anaba-sis’te, Mosiniklerin kullandığı bir silah olarak adı geçmektedir “Ayrıca demir baltalar taşı-yorlardı” ANBS IV. 4. 13. Savaş baltası antik Yunanlılar tarafından kullanılmamakla birlikte, doğuda Büyük İskender zamanına dek kullanılmıştır.
Sangarius tar. Antik çağda Anadolu’dan Karadeniz’e dökülen bir nehir adı (Apol-lodorus, The Library 3. 12. 5; Apollodorus, The Library, “Epitome” 6. 15; Apollonius Rhodius, Argonautica 2. 722; Homer İlyada 3. 187, 16. 719; Nonnus, Dionysiaca 12. 130, 13. 519, 13. 531, 14. 270, 27. 36, 48. 694, 48. 931)
Sapeires tar. Antik çağda Kuzeydoğu Ana-dolu’da Becheiri kabilesinin doğusunda ya-şayan bir halk adı (Apollonius Rhodius, Argonautica 2. 395, 2. 1243)
Sâre Hatun tar. Akkoyunlu hükümdarı, Uzun Hasan’ın annesi olup, Fatih, Toros Dağ-larını aşıp Mardin şehri yakınında ordugah kurunca, sultan ile elçi olarak görüşmeye gitmiştir. Fatih, Uzun Hasan’ın bağlılık mesajını getiren Sare Hatun’u saygıyla kabul edip dinledikten sonra, oğlu ile anlaşma yapma-ya rıza göstermiş ama geri göndermeyerek, Trabzon seferine katılmak üzere yanında alıkoymuştur. Trabzon’un geçit vermez sarp yollarında ilerleyen Fatih’e, Sare Hatun sorar:
“ey oğul! Bu Trabzon’a bunca zahmet nedendür?
–Ana bu zahmet din yolunadır. Zira bizim elimizde İslam kılıcı vardır, eğer bu zahtemi ihtiyar itmesüz bize gazi demek yalan olur” İF 199
Sasaniler tar. MS 224-651 yılları arasında hüküm sürmüş bir Pers Hanedanı, batıda rakipleri Roma İmparatoluğu ve erken döneminde Bizans İmparatorluğu olmuştur. Doğu Anadolu Bölgesi’nde kültürel ve politik açıdan hakim olan bu hanedan Müslüman olan Arapların akınları sonucu tarihe karış-mıştır.
Sindi tar. Antik çağda Laurian ovasında yaşayan bir halk adı (Apollonius Rhodius, Argonautica 4. 322) Bk. Anapa
stadia, stadion is. Roma /Bizans döneminde kullanılan bir uzunluk ölçüsü olup, 1 stadion 184.87 m ye eşdeğerdir. Aynı zamanda spor karşılaşmalarının yapıldığı büyük yapı olan ve pek çok dile giren Stadyum kelimesinin de orijinidir (İngilizce ve Al-manca stadium, Fransızca stade, Rusca стадион, İspanyolca estadio, İtalyanca stadio)
- Yunanistan’da Mora Yarımadası’nda köy adı olarak geçmektedir Stadhion (Lat (DMS) 37° 28′ 0N Long (DMS) 22° 25′ 60E Altitude (meters) 698 m)
stear, στέαρ is. Antik Yunanca yunus yağı. Anabasis’te, Yunan askerleri, Mosiniklerin evlerinde küplere bastırılmış yunus balığın etinin yanısıra, çanaklarda yunus yağıda bulmuşlardı ANBS V. 4. 28
süflâ is. Osmanlıca “alçak, aşağı olan” OSM 967 (< Arapça sâfil) anlamına gelmekte olup, pek çok köy ve mevki adıyla birlikte kullanılmıştır. Karşıt anlamlısı (Bk) ulya
şatrap tar. Antik Pers İmparatorluğunda eyalet yöneticisi. Şatraplar Pers kralına bağlı olmakla birlikte yönettikleri topraklarda ken-di sikkelerini bastırabilecek derecede bağım-sızlardı.
talant, talanton tar. Antik Yunan’da kullanılan ve 60 mina’ya eşit (26.196 gram) değerinde ağırlık ölçüsü adı.
Termodon, Θερμώδων tar. Kapadokyadan kaynağını alıp, Karadeniz’e dökülen, Terme Çayı’na antik çağda verilen isim (Apollodorus, The Library 1. 9. 23, 2. 5 .9; Apollonius Rhodius, Argonautica 2. 370, 2. 805, 2. 970; Hyginus, Fabulae 21; Nonnus, Dionysiaca 20. 198, 36. 263, 37. 119; Ovid, Methamorphoses 2. 249, 9. 189) Yunan mitolojisinde, Amazon adlı kadın savaşçıla-rın yaşadığı bölge olarak geçen derenin Anabasis’te de kaydı bulunmaktadır:
“… bunlardan birincisi olan Thermodon’un genişliği üç yüz ayaktır. Sanırım önünüzde ve arkanızda bir sürü düşman varken bu ırmağı geçmeniz kolay olmaz” ANBS V. 6. 9
Themiscyra coğ. Antik çağda Thermodon şehrinin ağzında kurulmuş bir şehir adı (Apollodorus, The Library 2. 5. 9)
Thenae coğ. Antik çağda Girit Adası’nda bir şehir adı (Callimachus, Hymn to Zeus 43)
Thera coğ. Girit’in kuzeyinde bir ada adı (Apollonius Rhodius, Argonautica 4. 1763; Callimachus, Hymn to Apollo 75; Hero-dotus, History 4. 150-159; Pindar, Pythian Odes 4. 6)
tımar tar. Osmanlı İmparatorluğu döne-minde, bir veya birden fazla, toprak par-çasının, yılda 20.000 akçeden az olan gelir miktarının muayyen bir vazife karşılığında bir şahsa veya birden fazla kişiye tahsisine denmektedir.
tiranos, tirani, tiran is. Seçimle işbaşına gelmemiş, anayasaya aykırı lider, yönetici.
Modern Türkçe tiran, İngilizce tyrant, Almanca Tyrann, Rusca тиран , Fransızca tyran, İspanyolca tirano, İtalyanca tiranno
< Yunanca Τυρανος < Lidya dilinde tiran “kral”
Anlam genişlemesiyle zorla halka boyun eğdiren anlamı kazanmıştır.
Troad coğ. Antik çağda Truva’nın da yer aldığı bölgenin adı.
ulya is. Osmanlıca “yüce, yüksek” OSM 1120 (< Arapça sâfil) anlamına gelmekte olup, pek çok köy ve mevki adıyla birlikte kullanılmıştır. Karşıt anlamlısı (Bk) süfla
Uzun Hasan tar. Akkoyunlu Devleti’nin hü-kümdarı olup “Emir-i Kebir”, ve “Ebünnasır” diye de anılmaktadır. Trabzon İmparatoru’nun kızı ile evlenerek bu devleti himayesi altına almaya çalışmıştır. 1453 yılında Diyarbakır’da devletin başı-na geçmiş, Karakoyunlular ve Timur’un torununu yenerek devletinin sınırları güne-ye doğru genişletmiş, 1466 yılında Tebriz’i başkent yapmıştır. Osmanlılar ile üç defa savaşmışsa da 1473 yılında Otlukbeli savaşında yenilince Akkoyunlu Devleti’nin de sonu gelmiştir.
Yolkos, Iolcos tar. Merkez ve güney Yunanistan’da, Miken döneminde varolmuş bir krallık adı. Iolkos’un, bugünkü Pagasetic körfezinde Magnesia bölgesinin liman kasa-bası Volos civarında bulunduğu sanılmak-tadır.
Venedik, Venetia, Veneria tar. İtalya’nın kuzeydoğusunda küçük adacıklar üzerinde kurulu bir şehir devleti olup, kuzeydeki Bar-bar istilasından kaçanlar tarafından, Batı Roma İmparatorluğundan bağımsız olarak MS 452 yılında kurulmuştu. Haçlı seferlerine katılarak zenginleşen Venedikliler Akdeniz’in maharetli denizcileri olarak 13. yüzyıldan itibaren güç kazandılarsa da, Venedik 1719’de Napolyon tara-fından Avusturya ile Fransa arasında ikiye bölündü ve 1866 yılında İtalya‘nın bir par-çası oldu.
vira ile teslim dey. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kale’nin savaşmadan, anlaşma yolu teslim olmasının adıdır.
zir is. Osmanlıca “alt, aşağı” OSM 1188 (< Farsça) anlamına gelmekte olup, pek çok köy ve mevki adıyla birlikte kullanılmıştır: hortokop-i zir gibi.
Karşıt anlamlısı bâlâ (yukarı) ve vasat (orta) olup, bir kaç parçaya ayrılmış bir köy hortokop-i, bala, Hortokop-i vasat, hortokop-i zir olarak (yukarı, orta, aşağı) olarak isimlendirilmekteydi.
Bu kelimenin yanı sıra Arapça ulya (Bkz) ve süfla (Bkz) kelimleri de aynı amaçla kulla-nılmıştır.
Zoetia coğ. Antik çağda Arcadia’da birkent adı (Pausanias, Description of Greece 8. 35. 6].
Zone coğ. Antik çağda, Ege kıyısında yer alan bir Trak şehrinin adı (Apollonius Rhodius, Argonautica 1. 29)
Kaynak: Özhan Öztürk. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola Yayınları. İstanbul, 2005
Ayrıca Bkz. Tarih Sözlüğü A – H (Karadeniz Ansiklopedik Sözlük)