Mısır Mitolojisi

Mumya ve Mumyalama nedir, nasıl yapılır, mumya saklama kapları ve tanrıları (Mısır)

Makale: Özhan Öztürk

MUMYA çürümesini engellemek için çeşitli işlemler uygulanmış insan veya hayvan cesetlerine verilen isim olup, Arapça veya Farsça mumiyah (yer sakızı) kelimesiyle ilişkilidir.

Mısır’da Mumyalar ve Mumyalama

Bilinen en eski mumyalama örnekleri MÖ 3300 dolaylarına aittir -ki insanın yanı sıra

Mumyalanmış kutsal boğa Apis, Eski Mısır

kedi ve timsah da mumyalanmıştır- ve Mısır’da bulunmuştur. Eski Mısır’da ölülerin öteki dünyada dirilip tekrar eski bedenlerini kullanacakları inancı mumyalamanın başlıca nedeniydi. Mısırlılar, çakal ve köpeklerin toprağı kazarak cesetleri çıkarıp yediğini bildiğinden cenaze töreninde önce çakal başlı tanrı Anubis’e sunular sunarak gönlünü almaktaydı. Mısır’da iç organlar çıkarılıp kavanozlara alınmakta,

Lahit içinde mumya (Morey, 1903)

beyin kızgın bir demir vasıtasıyla burundan çıkarıldıktan sonra çeşitli yağlar ve ilaçlar, reçine, sodyum karbonat benzeri maddelerle beden mumyalanmaktaydı. Mumyalama işlemi 70 güne kadar sürebilmekte olup, mumyalar yağlı tabutlar ya da taş lahitlere yerleştirilerek saklanırdı.

Mumya, Eski Mısır

Mumyalama sadece Mısırlılara özgü olmayıp Asya, Afrika ve Amerika kıtasında pek çok kültürde izleri bulunmuştur. Herodot, Karadeniz’in kuzey kıyısında yaşayan İskitlerin şeflerini gömerken mumyaladıklarını bildirmiştir. Yere açılan bir çukura ölünün karnı kesilerek iç organları boşaltıldıktan sonra karın bazı bitki ve tohumlarla doldurulmakta ardından ceset ince bir kum tabakasıyla kaplanıp mücevherlerle süslü bir sandık içinde gömülmekteydi. Konya civarında bulunan Selçuklu mumyaları bu gelenekle ilişkili olmalıdır. Mumyaların popüler kültüre mal olması ise 1922’de Tutankhamun’un mumyasının bulunmasıyla başlamıştır.

Antik Mısır’da Mumyalama: Ölümsüzlüğe Açılan Kapı

Ölü bedenleri koruma uygulaması, geçmişte birçok toplumda yaygındı. Ancak en bilinen örneklerden biri, Eski Mısırlıların mumyalama yöntemiyle bedenleri bozulmadan saklamalarıdır. Bu teknik o kadar başarılıydı ki, günümüzde bile 3000 yıl önce yaşamış bir Mısırlının mumyalanmış bedenini inceleyerek yüz hatlarını görebiliyoruz.

Mısırlılar hayatı sever ve ölümsüzlüğe inanırlardı. Onlara göre ölüm bir son değil, başka bir hayatın başlangıcıydı. Bu yüzden fiziksel bedenin korunması büyük önem taşıyordu. Ölü bedeni yok olursa, ruhun da kaybolacağına inanılıyordu. Bu inanç, mezar hazırlıklarını da önemli kılmış ve mezarlara mobilya, giysi, yiyecek ve değerli eşyalar yerleştirilmiştir. Başlangıçta sadece firavunlar mumyalanırken, MÖ 2000’lerden itibaren halktan kişiler de bu uygulamaya dahil olmuştur.

2011 yılında yapılan bir araştırma, mumyalama sürecinin 70 gün sürdüğünü ortaya koymuştur. Rahipler, hem bedeni koruma hem de ruhani ritüelleri gerçekleştirme görevini üstlenirdi. Sürecin temel aşamaları şunlardı: Öncelikle çürüyebilecek iç organlar çıkarılır, ancak ruhun merkezi kabul edilen kalp yerinde bırakılırdı. Daha sonra, bedendeki tüm nemi emmesi için natron adı verilen özel bir tuz kullanılırdı. Son olarak, ceset, reçineyle kaplanan yüzlerce metre ketenle sarılarak korunurdu.

Mumyalama işlemi, kişinin statüsüne göre farklılık gösterirdi. Antik Yunan tarihçi Herodot, zenginler, orta sınıf ve fakirler için üç farklı mumyalama yöntemi olduğunu aktarmıştır:

  • Zenginler: Beyin burundan çıkarılır, iç organlar alınarak baharatlarla doldurulurdu. Vücut natron ile 70 gün bekletilip, ketenle sarılarak aileye teslim edilirdi.

  • Orta Sınıf: Sedir ağacı yağı enjekte edilerek iç organlar eritilir, natron işleminden sonra beden kemik ve deriden ibaret kalırdı. Ceset, sarılmadan aileye verilirdi.

  • Fakirler: Karın yağlarla temizlenir, 70 günlük natron işleminden sonra beden teslim edilirdi.

Mumyalama sanatı, M.S. 4. yüzyılda Roma’nın Mısır’ı yönetmesi ve Hristiyanlığın yayılmasıyla kaybolmuştur. Ancak Mısırlıların ustaca koruduğu mumyalar, günümüzde bu büyük uygarlığın inanç ve geleneklerini anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Mumya yüzü, Eski Mısır Müzesi

KANOPUS KAPLARI, MUMYA SAKLAMA KAPLARI

Kanopus Kapları, Eski Mısır’da ölünün mumyalanmış iç organlarının saklanması için kullanılan kapların adıdır. Sözgelimi bağırsakların içleri boşaltılıp temizlendikten sonra üzerine baharatlar dökülerek keten bezlere sarıldıktan sonra bu kaplara yerleştirilmekteydi. Kanopus aynı zamanda Modern İskenderiye’ye 25 km mesafede Nil deltası üzerinde bulunan antik bir kentin ve buraya gömülen Menelaus’un kılavuzunun adıydı. Kanopus kapları 6. Hanedan döneminden itibaren 17. Hanedana dek Horus’un oğulları ve dört ana yönün koruyucuları olarak kabul edilen Amset, Hapi, Duamutef ve Qebehsenuf’in adlarıyla anılmış her birinin kapağı bu tanrıların başları formunda tasvir edilmiştir.

Duamutef, Qebehsenuef, Hapi ve İmsety (Walters Sanat Müzesi MÖ 9. Yüzyıl)

Amset, İmset 

Amset veya İmset Mısır Mitolojisinde Horus’un dört tanrı oğlundan birisi olup, mumyalanmış kişinin iç organlarının saklandığı mumyalama kavanozlarının koruyucu tanrısı kabul edilmekteydi. Duamutef, Hapi ve Qebhsneuf adlı kardeşlerinden farklı olarak İmset’de insan görünümünde olup, bir hayvan ile özdeşleştirilmemiştir. Amset, Mestha veya Mesti adlarıyla da bilinen İmset dört ana yönden güney ve mumyalanan ölünün karaciğeri ile ilişkilendirilmiştir.

Duamutef

Duamutef, Mısır Mitolojisinde Yaşlı Horus (Heru-ur) ile İsis’in dört oğlundan birisi olup, mumyalanan kişilerin bedenden çıkarılan hayati organlarının saklandığı kavanozların koruyucusu kabul edilmekteydi. Bir başka söylencede Duamutef ile kardeşleri Osiris’in oğulları olup, başlangıç okyanusundaki bir zambak çiçeğinden doğmuşlardı.  Adı “annesine tapınan” anlamına gelen tanrı başlangıçta mumya sargılı insan formunda Yeni krallık döneminde itibaren ise çakal başlı olarak tasvir edilmiştir. Horus’un dört oğlundan çakal başlı Duamutef “mideyi”, şahin başlı Qebehsenuef “bağırsakları”, maymun başlı Hapi “akciğerleri” insan başlı İmsety ise “karaciğeri” korumakta, mumyalanan kişilerin organlarını üzerlerinde bu tanrıların olduğu kavanozlarda saklanmaktaydı.

Hapi

Hapi, Mısır Mitolojisinde Babun veya köpek başlı tasvir edilen tanrı Horus’un dört oğlundan birisinin adı olup (Diğerleri: İmset, Duamutef ve Qebhsneuf), mumyalanmış ölülerin ciğerlerinin saklandığı kavanozların ve Osiris’in tahtının koruyucusu kabul edilmekteydi. Hapi, kuzey yönüyle ilişkilendirilmiştir.

Qebhsneuf

Qebhsneuf, Mısır Mitolojisinde Horus’un her biri dört ana yönden birisiyle ilişkilendirilen tanrı oğullarından birisi olup Batı’nın efendisidir. Qebhsneuf aynı zamanda mumyalanan kişilerin iç organlarının saklandığı 4 kutudan bağırsakların konulanın koruyucusu kabul edilmekteydi.

Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016