Likya Kaya Mezarları, Fethiye
Likyalılar ölülerinin kanatlı yaratıklar tarafından öbür dünyaya taşındığına inanmışlar ve bu nedenle ölülerini uçurum kenarı gibi coğrafi olarak yüksek yerlere yerleştirerek onurlandırmışlardı.
Kayaya oyulmuş tapınak tipi mezarlar, Anadolu’nun Yunan öncesi kültürlerinde yaygın olarak görülen ve atalara ibadet ile ilişkilendirilen anıtsal yapılardır. Bölgede bolca bulunan yumuşak kireçtaşını özenli bir taş işçiliğiyle işleyen Likyalılar bu sanatı mükemmel bir şekilde geliştirmişlerdir. Likya dağlarının yamaçlarında süslü cepheleri hala bozulmamış durumda yaklaşık 2400 yıllık 85 kaya mezar örneği görülebilir durumdadır.
Demre bölgesinde Likya kaya mezarlarıyla yan yana yer alan Myra antik kalıntıları, Xanthos Vadisi’nde Tlos kaya mezarları, 6 tanesi neredeyse tüm Dalyan fotoğraflarında arka planda yer alan ünlü Kaunos kaya mezarları ve Fethiye şehrine bakan en görkemlisi Amnytas olan kaya mezarları Likya bölgesinin en önemli kaya mezarlarıdır.
Fethiye’nin güney yamaçlarında bulunup, aşağıdaki düzlükten kolayca görülebilen Amnitas Mezarı Likya Kaya Mezarları’nın en görkemlisi olup, çok sayıda düzgün basamak çıkılarak yanına gelindiğinde büyüklüğüne hayran olmamak mümkün değildir. Mezarın solundaki sütunun tam ortasında Amyntou tou Ermagiou (Herpamiasoğlu Amintas) yazılı olup, kemer kapağı üzerindeki savaş tasvirlerinin kim olduğu bilinmeyen Amnitas’ın hayatıyla ilişkili olduğu sanılmaktadır.
Ticari açıdan önemli bir liman kentiyken zamanla denizin alüvyonlarla dolmasıyla liman özelliğini kaybeden Kaunos’ta yer alan kaya mezarları da MÖ 4. yüzyıldan kalma olup Dalyan’dan bile görülebilmektedir. Kaya mezarları dışında antik limana yanaşan gemilere fener görevi gören dev ateşlerin yakıldığı kovuklar kayalar içerisine oyulmuş olup, iskeleden bakılınca rahatça görülebilmektedir.
Likya mezarlarını Helenistik gelenekten ayıran şeylerden biri, Helenistik kültürde ölülerin yaşam alanlarının dışına genellikle şehirlere giden ana yolları üzerine yerleştirilmesine rağmen, Likya mezarlarının genellikle şehirlerin içinde yer almasıdır ki bu özellik Likya’nın doğu gelenekleriyle bağlarını sergilemektedir. Likyalılar ölüleriyle birlikte yaşamaktaydı ki Patara gibi önemli bir ticaret merkezi olan limanın hemen yanında yer alan anıtsal mezar bu tercihin güzel bir örneğidir. Bununla birlikte Likyalılar, ölülerinin ruhlarının bir çeşit kanatlı siren benzeri yaratık tarafından mezarlardan öbür dünyaya taşınacağına inandıklarından mezarlarını düz zeminlere değil kıyı boyunca tepelere ya da uçurumların tepesine yerleştirmekteydi.
MÖ 4. yüzyıl başlarına tarihlenen mezarlarda bulunan kabartmalarda mitolojik sahneler, cenaze törenleri, savaşlar, hayvan ve figürlü motifler yer almaktadır. Kaya mezarlarında Pers ikonografisi ve Yunan stilinin bir karışımı olan Likya karakteri seçilebilirse de Ahameniş Perslerinin etkisi Anadolu’nun cenaze sanatında çok güçlüdür. Harpi Mezarı ve Xanthos’taki Nereid Anıtında olduğu gibi cenaze şölenleri, ziyafet sahneleri, bir seyircinin katılımını ve av ve savaş sahnelerini betimleyen sahneler, doğrudan Pers etkisinde yapılmıştır. Savaşçıların kıyafet ve başlıkları hatta atın yürütülme şekli gibi en küçük ayrıntılarda Pers etkisi barizken, Yunan etkisine mitolojik sahnelerde ve üslupta rastlanılmaktadır.
Patara’daki nekropol alanında Kharon‘a ödeme yapmak için ölülerin ağzına madeni paralar yerleştirilen ölülerin mücevherleriyle birlikte gömüldüğü anlaşılırken ayrıca mezarlarda gözyaşı toplama şişeleri, pişmiş toprak heykelcikler ile yazıt veya süslemelerle kaplı yuvarlak formda adaklar bulunmuştur. Ölülerin hatırasını bozanlara karşı lanetlenmiş olmalarına karşın mezarların çoğu asırlar boyunca mezar soyguncularınca yağmalanmış olduğundan bunların çoğu kaybolmuştur. Sütun mezarlar, tepeye doğru sivrilen ve ya doğrudan kaya üzerinde ya da basamaklı bir kaide üzerinde duran bir monolitten oluşan en eski mezar tiplerinden birisi olup sadece Likya’nın batısında görülmektedir. Sütun mezarlar genellikle, biri kare şeklinde olan ve sütunun üst kısmından oyulmuş iki bölmeye sahiptir.