Akadca ve Ana Dilinden Gılgamış Destanı
Akad dili, Mezopotamya’da MÖ. 2.800 ile MS 500 arasında konuşulan semitik[1] bir dil olup, adı Akad şehrinden gelmekteydi. Akadca 2334-2279 yılları arasında hüküm süren Akad hanedanının[2] Sargon[3] (Sharrum-kin) döneminde Akdeniz’den Pers Körfezi’ne kadar uzanan bir alana yayılmıştır. Akad isimleri ilk olarak MÖ 2800’de Sümer metinlerinde görülmüş olup, Akad çivi yazısı yazısı da MÖ 2.350 civarında Sümer çivisi formundan uyarlanmış, aynı zamanda Sümerce’den pek çok Sümerce[4] kelime ödünç alınmıştı. Kimi yazarlara göre Sümer yazısının Akad diline uyarlanma süreci, Çin yazısının Japonca yazıya uyarlanma biçimine benzemektedir. Japonca gibi Akadca da çok heceliydi ve Çince de olduğu gibi Sümerlerin çok az çekimleri vardı. Arkeolojik kazılar sayesinde konusu mitoloji, kanunlar, bilimsel metinler ve yazışmalar olan binlerce Akad metni bulunmuş ve çözülebilmiştir. MÖ. 2. milenyumda Akad dili, Kuzey Mezopotamya’da konuşulan Asur lehçesine ve güney Mezopotamya’da konuşulan Babil lehçesine bölünmüştür. İlk başta Asur lehçesi daha yaygın bir şekilde kullanılmışsa da ancak Babil desteğiyle 9. yüzyılda Orta Doğu’nun ortak dili olmuştur. Akadca, Antik Yakın Doğu’da lingua franca[5] olmuşsa da ancak MÖ 8. yüzyılda Aramice[6] ile yer değiştirmeye başlamıştır. Bu dönemden itibaren Akadca ancak başta matematik ve astronomi gibi bilimlerle uğraşan alimler ve rahipler tarafından kullanılmaya devam edilmiştir. Büyük İskender bölgeyi Yunanlaştırınca iyice unutulmuştur.
Akadca
Akadcanın bilinen son yazılı örneği ise MS 1. yüzyıldan kalma olup, dilbilimciler Akad dilini ancak 19. Yüzyılda deşifre etmeyi başarmıştır, 1921’de Şikago Üniversitesi Doğu Enstitüsü’nde ise Akad dilinin standart bir sözlüğünü derlemeye başlanmıştır. Büyük emek verilen çalışma Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü tarafından ancak 1956’da yayınlanabilmiştir. 26 ciltlik çalışmanın son cildi ancak 2011’de yayınlanmıştır. Chicago Assyrian Dictionary (Chicago Asur Sözlüğü), MÖ 2800-MS 100 arasında kullanılmış yaklaşık 28.000 kelimeyi içermektedir. Akadca yaklaşık 600 kelime ve hece işareti içeriyordu. Dilin ses sisteminde 20 ünsüz ve 8 sesli harf vardı (hem uzun hem de kısa a, i, e ve u). İsimler üç durumda (yalın, -in hali ve -i hali), üç sayıda (tekil, çift ve çoğul) ve iki cinsiyette (eril ve dişil) oluşuyordu. Dişil, erilden sapa -t veya -t ekinin eklenmesiyle ayırt edildi. Fiilin iki zamanı vardı (geçmiş ve şimdiki zaman).
Ana Dilinden Gılgamış Destanını Dinleyin!
Gilgamış Destanı, XI.Tablet 1-29 satırlarını dinlemek için alttaki soundcloud klibindeki ‘play’ işaretini tıklayın (Seslendirme: Stephanie Dalley)
Gilgamesh Destanı, Eski Babil Versiyonu, ii.0′-iii.14 arasındaki satırlar (Seslendirme: Martin West)
Gılgamış Destanı, ölümsüzlüğü arayan bir kralın öyküsü olup,destana konu olan kral Gılgamış İÖ. 3000 yıllarının ilk yarısında Mezopotamya’daki Uruk kentinde hüküm sürmüştür. Gılgamış Destanı, günümüze kalabilmiş, bilinen en eski destan olup, 1855’te Ninova’da yapılan kazılarda, Asur Kralı Asurbanipal’in sarauında bulunan tabletlerden öğrenilmiştir. Destan destan, yarı tanrı Gılgamış’ın özelliklerini övgüyle anlatarak başlamakta ardından Gılgamış ile Gök tanrısı Anu arasındaki mücadele, Enkidu ile dostluğu, aşk tanrıçası İştarın evlilik önerisini reddedişi, Gökboğayı öldürüşü ve diğer maceraları anlatılmaktadır. Destanın bundan sonraki bölümüyle ilgili tabletler bulunamamıştır. Detaylı Bilgi İçin: Gılgamış Destanı yazımı okuyabilirsiniz.
MÖ 1683-1640 yılları arasında hüküm süren Babil kralı Ammi-Ditana’nın İştar‘a yakarışını dinlemek için alttaki soundcloud klibindeki ‘play’ işaretini tıklayın (Seslendirme: K. Hecker)
Cambridge Üniversitesi‘nde Babil ve Asur dilbilgisi uzmanı olan Dr. Martin Worthington, Gılgamış Destanı da dahil olmak üzere Akadça’daki şiir, mit ve diğer metinlerin okumalarını kaydetmeye başlaması 2 bin yıl sonra bu ölü dilin yeniden yaşam bulmasını sağlamıştır. Sayfada yayınladım ses klipleri bilinen en eski edebiyat eserlerinden biri olan Gılgamış’ın ana dilinde nasıl bir sese sahip olduğunu hakkında somut bir fikir vermektedir. İsterseniz şu linkten tüm okuma koleksiyonuna da ulaşabilirsiniz.
Notlar
[1] Sami dil ailesi veya Semitik diller, Afro-Asyatik dil ailesinin bir alt grubudur. Orta Doğu’da yaygın olan antik dillerin çoğunu kapsar. Bunların arasında Aramice, Arapça ve İbranice en fazla konuşulan Sami dillerdir. Ayrıca Fenikece ve Akadca da Sami dil ailesinin mensubudur. Ama bu iki dil günümüzde konuşulmamaktadır. Aramice, Arapça ve İbranicenin lehçelerinden olan Süryanice de bölgede kullanılan Sami dillerine örnek olarak gösterilebilir. Sami adı Nuh’un oğlu Sam’dan gelmektedir.
[2] Akkad İmparatorluğu veya Akad İmparatorluğu, MÖ 2334 ile MÖ 2150 yılları arasında hüküm sürmüş, başkenti Agede olan, Sargon tarafından kurulmuş devlet. Akkadlar, köken olarak Sami’ydi. Sümerler’in Mezopotamya’ya geldikleri sırada bölgede bir takım Sami kökenli kavimler vardır.
[3] Büyük Sargon Akad kralı. Akad sülalesinin kurucusu, Kral Urzababa’nın baş muhasebecisi olan ve Sami halkına mensup olan Sargon, MÖ 2350 yılında bir savaştan yenik dönen kralına darbe düzenleyerek tahta geçmiştir.
[4] Sümerce, Sümerlerin anadili. Güney Mezopotamya’da MÖ 4000 yılında konuşuluyordu. MÖ 2000’li yılların başlarında yerini konuşma dili olarak Akadçaya bıraktı; ancak Mezopotamyada MS 1. yüzyıla kadar kutsal, şölensel, edebi ve bilimsel bir dil olarak kullanılmaya devam etti.
[5] lingua franca ‘ortak dil, uluslararası ticari dil’
[6] Aramice ya da Aramca, Sami dil ailesinin Kuzey-Batı grubundan bir dil. Suriye ülkesinin eski adı olan Aram sözcüğüne izafeten adlandırılmıştır. Aramice en eski kaynaklar MÖ 2. binyıl başlarında Suriye’de bulunmuştur.