Arslan Adam (Löwenmensch)
Arslan Adam, Löwenmensch heykelciği veya Hohlenstein-Stadel’in Aslan adamı, 1939’da Güney Almanya’da Hohlenstein-Stadel mağarasında keşfedilen 35.000 ila 41.000 yıl önce mamut fildişinden oyulmuş bir heykelin adıdır. Arslan Adam heykelciği insanoğlunun dini inançlarına dair bilinen en eski delildir bir başka deyişle gerçek fiziksel formu olmayan ancak doğaüstü hakkındaki fikirleri sembolize eden bir varlığın bilinen en eski temsilidir. UNESCO, 2017 yılında Stadel Mağarası’nı diğer Swabia bulgularıyla birlikte Dünya Kültür Mirası Listesine dahil etmiştir. Halen Almanya Ulm Müzesinde sergilenmektedir.
Arslan Adam
Heykel, Aurignacian’ın Üst Paleolitik kültüründen gelir ve insanlığın en eski sanat ve el sanatlarından biridir. Avrupa’nın bu bölgesinden diğer
nesnelerde de bulunan bu motif, orada yaşayan insanlar için özel bir anlama sahip olabilir. İnsan özelliklerini bir hayvanın, muhtemelen bir kedinin özellikleriyle birleştiren 31 cm yüksekliğinde, 5.6 cm genişliğinde, ve 5.9 cm kalınlığındaki bu şaheser heykelcik “Aslan Adam” lakaplı olmasına rağmen, bazı araştırmacılar onun bir kadını temsil ettiğini düşünmektedir. Aslan Adam, şimdiki nesli tükenmiş olan o zamanın en büyük kara hayvanı olan mamutun dişinden yapılmakla kalmayıp, modern bir Afrika aslanından yaklaşık 30 santim daha uzun olan ve hiç yelesi olmayan en vahşi avcıyı tasvir etmektedir. İlkel insanlar diğer hayvanlardan araç ve ateş kullanımıyla ayrılmaktaysa da yine de kendilerini yırtıcılardan koruma ihtiyacı duyuyordu dahası bazı hayvanlara yiyecek için bağımlıydılar. Belki de Arslan Adam adlı bu melez varlık, insanların doğadaki konumlarını daha derin, dini düzeyde veya bir şekilde onu aşmak ya da yeniden şekillendirmek için kullanmalarına yardımcı oluyordu. Peki bu heykelcik ne kadar zamanda üretilmiş olabilir? Buzul Çağı’nda bulunan aynı türde taş aletleri (çakmaktaşı taş bıçak) kullanan araştırmacı Wulf Hein’in yaptığı bir deney de Aslan Adamın yapılmasının 400 saatten uzun sürdüğünü göstermektedir.
Stadel Mağarası
Aslan Adamının bulunduğu Stadel Mağarası kuzeye baktığı ve ve güneş almadığı için yaşamak için iyi bir yer değildi. Üstelik karanlık bir iç odada bulundu, etrafında birkaç delikli kutup tilkisi dişi ve yakındaki bir ren geyiği boynuzu da vardı. Bu özellikler, Stadel Mağarasının yalnızca zaman zaman insanların bir ateş etrafında bir araya geldikleri, inançlarla dile getirilen, heykelde sembolize edilen ve ritüellerde yer alan belirli bir anlayışı paylaşmak için bir araya geldikleri bir yer olarak kullanıldığını göstermektedir.