Giza Piramidi, Keops Piramidi, Khufu Piramidi, Büyük Piramit
Giza Piramidi, Keops Piramidi, Khufu Piramidi ve Büyük Piramit olarak adlandırılan Firavun Khufu’nun piramidi günümüzde Mısır’ın başkenti Kahire’nin bir parçası olan Giza[1]‘yı çevreleyen antik “Giza mezar kenti”nde bulunan üç anıtsal piramitten en eski ve en büyük olanı olup, 19. yüzyıla kadar dünyanın en yüksek binasıydı. İlkel ölçme araçları kullanılarak yapılmasına karşın piramidin ölçülerindeki hassasiyet dikkat çekicidir: 230 m yüksekliğindeki dört yüksek taraf arasındaki uzunlukta en büyük fark sadece 5 cm’dir. Giza piramidinde yer alan bazı oda ve şaftların yapım yöntemleri ve kesin amaçları bilinmemektedir, ancak mimari başarı açıktır. Piramit ortalama 2, 5 ton ağırlığında iki milyondan fazla taş bloğu içerdiği tahmin edilmektedir. Giza piramidinin yanı sıra Sakkara[2] (Ṣaqqārah), Dahshur[3], Abu Rawash [4]ve Abusir[5] gibi Memphis bölgesinin antik kalıntıları toplu olarak 1979 yılında UNESCO Dünya Mirası Alanı[6] olarak belirlenmiştir.
Piramitler
Piramitlerin isimleri Khufu, Khafre ve Menkaure inşa ettikleri firavunların adını taşımaktadır. Grubun en kuzey ve en eski piramidi, 4. hanedanın ikinci firavunu olan
Khufu (Yunanca: Cheops, Keops) için yapılmıştır. Üçlünün en büyüğü Büyük Piramit olarak adlandırılan Giza’nın tabanında her bir tarafın uzunluğu 230 metre ve orijinal yüksekliği 147 metre idi. Orta piramit, 4. hanedanlığın sekiz kralının dördüncüsü Khafre (Yunanca: Chephren, Kefren) için yapılmış olup, yapı her bir tarafta 216 m ölçmekte ve orijinali 143 m yüksekliktedir. İnşa edilecek en güney ve son piramit, 4. hanedanın beşinci kralı Menkaure (Yunanca: Mykerinus) olup, 109 m uzunluğunda ve 66 m yüksekliğinde idi. Üç piramidin tümü hem eski hem de orta çağda hem içten hem dıştan yağmalanmıştır. Bu nedenle, başlangıçta mezar odalarına yerleştirilen mezar eşyaları eksiktir ve piramitler artık orijinal inşa yüksekliklerinde değildir çünkü neredeyse tamamen düz beyaz kireçtaşlarının dış kılıflarından soyulmuşlardır.
Khufu’nun Yapısı
Khufu’nun piramidi belki de şimdiye dek gezegende dikilmiş en devasa tek yapı olup, yanları 51 ° 52 ′ açıyla yükselmekte ve pusulanın dört ana noktasına doğru olarak yönlendirilmektedir. Büyük Piramit’in çekirdeği sarımsı kireçtaşı bloklarından, şimdi neredeyse tamamen aşınmış dış kılıfı ile iç geçitleri ise daha ince açık renkli kireçtaşından ve iç mezar odası ise büyük granit bloklarından inşa edilmiştir. Teknik beceri ve mühendislik yeteneğinin bir şaheseri olan 5.75 milyon tonluk yapıyı oluşturmak için yaklaşık 2.3 milyon blok taş kesilmiş, taşınmış ve birleştirilmiştir. İç duvarlar ve hala yerinde kalan birkaç dış kaplama taş, eski Mısır’da yapılan diğer duvarlardan daha ince eklemler göstermektedir. Büyük Piramit’in girişi kuzey tarafta olup, yer seviyesinden yaklaşık 18 metre yüksekliğindedir. Eğimli bir koridor, ondan piramidin iç duvarından geçmekte, yapının dayandığı kayalık toprağa nüfuz etmekte ve bitmemiş bir yeraltı odasına sonlanmaktadır. Gittikçe küçülen koridordan, Kraliçe’nin Odası olarak bilinen bir odaya ve 46 m uzunluğundaki harika bir eğim galerisine açılan yükselen bir geçit dalı bulunmaktadır. Bu galerinin üst ucunda, uzun ve dar bir geçit, genellikle Firavun’un Odası olarak adlandırılan mezar odasına erişim sağlanmaktadır. Bu oda tamamen granit kaplı ve üstü kapalıdır. Dini bir amaç için mi tasarlandıkları veya havalandırma amaçlı mı yapıldıkları bilinmeyen iki dar şaft, oda duvarından eğilerek piramidin dışına doğru uzanmaktadır.
Piramitler Nasıl inşa Edildi?
Piramitlerin nasıl inşa edildiği sorusuna tamamen tatmin edici bir cevap verilememiştir. Mısırlıların, piramitin inşaasında tuğla, toprak ve kum dolgusu kullanması; taş blokların kızak, makara ve kollar vasıtasıyla rampadan yukarı çekilmesi şeklinde olduğudur. Herodot’a göre, Büyük Piramidin 20 yılda 100,000 insanın emeği kullanılarak inşa edilmesidir. Bu rakam, tarımsal emekçi olan bu erkeklerin yalnızca (veya öncelikle) piramitler üzerinde çalıştıkları, tarlalarda yapılması gereken çok az iş olduğu, yani Nil Nehri’nin sular altında olduğu varsayımı dikkate alındığında inanılmaktadır. Bununla birlikte, 20. yüzyılın sonlarına doğru, arkeologlar daha sınırlı bir işgücünün mevsimlik bir temelden ziyade sürekli bir alanda işgal edebileceğinin kanıtını bulmuşlardır. İşçilere ek olarak destek personeli (fırıncılar, doktorlar, rahipler, vb.) ile birlikte 20.000 sürekli çalışanın yeterli olacağı öne sürülmektedir.
Sfenks heykeli (Sphinx)
MÖ 2.500 yıllarından kalan ve Khafre Piramidi’nin girişinde bulunan Sfenks, bilinen en eski Mısır heykelidir.20 m yüksekliğindeki uzun aslan gövdeli sfenks, bir kraliyet başlığı ve öne uzanmış çekilmiş yerde oturur formda durmaktadır. Heykel Birkaç tadilattan biri sırasında eklenen tabanın etrafındaki şekilli bloklarla güçlendirilmiş doğal bir kayalık tepeden oyulmuştur. Bir zamanlar Sfenks’in burnunun Napolyon’un ordusu tarafından vurulup düştüğü düşünülmüşse de gerçekte 15. yüzyıldan çok önce kaybolduğu bilinmektedir.
Giza Platosu
Giza Platosu Mısır 4. hanedanlığı döneminde (MÖ 2613-2498), Mısır’ın başkenti Memphis için kraliyet mezarlığı haline gelmiştir. 100 yıldan daha az bir süre içinde, eski Mısırlılar firavunları için mezar olarak hizmet etmek üzere üç piramit kompleksi inşa etmişlerdir. Bunlar Büyük Piramit, Khafre Piramidi ve Menkaure Piramidi olup, her firavunun yakın ailesi ve kraliyet erkânı yakın piramitler ve mastaba[7] mezarlarına gömülmüştür. Tüm bu piramitlerin koruyucusu olması için dev bir Sfenks heykeli inşa edilmiştir. Bunlardan en dikkat çekenlerden biri, Giza piramidinin korunmasından sorumlu üst düzey bir yetkili olan Qar’ın 6ncı (MÖ 2345-2181) ince kabartmalarla süslenmiş, devasa mezarıdır.
Firavun Khufu
4. hanedanın ikinci firavunu Khufu (Cheops olarak da bilinir) muhtemelen 20’li yaşlarında tahta çıktı ve yaklaşık 24 yıl hüküm sürdü. Yunan tarihçi Herodot tarafından acımasız ve baskıcı bir yönetici olarak tasvir edilmişse de öldükten sonra Mısır’ın bilge bir kralı olarak ünlenmiştir. Khufu, genellikle antik dünyanın yedi harikasından biri olan Büyük Piramidin kurucusu olarak kabul edilir. Popüler inanışın aksine, bu devasa anıt köleler tarafından değil, sağlam bir işgücü tarafından inşa edilmiştir ki gerçekleştirilen işin muazzam ölçeği, Eski Mısır’ın yani firavunun ülkesinin maddi ve insan kaynaklarını kullanmadaki becerisinin en iyi kanıtıdır. Arkeologlar keşfetmeden çok önce Khufu’nun mezarı defalarca soyulmuş olup, Giza’nın güneyindeki Abydos’ta bulunan küçük bir fildişi heykelin (Khufu heykeli) buradan çıktığı sanılmaktadır.
Notlar
[1] Arapça Al-Jīzah (الجيزة)
[2] Sakkara (سقارة), Kahire’nin 24 kilometre güneybatısında, Mısır’ın en eski başkenti Memphis’te yaşayanların defnedildiği bir bölgedir. Bölgede MÖ 2500’lü yıllarda yaptırıldığı düşünülen Zoser Piramidi’de bulunmaktadır
[3] Dahshur (دهشور), Mısır’da, Kahire’nin yaklaşık 40 kilometre güneyinde, Nil’in batı kıyısındaki çölde bulunan bir kraliyet nekropolisidir. Dahshur, içinde bulunan piramitler ile tanınmaktadır ve bu piramitlerden ikisi Mısır’daki en eski, en büyük ve en iyi korunmuş olanlarıdır ve M..Ö 2613-2589 arasında inşa edilmişti
[4] Abu Rawash (ابو رواش) Giza’nın 8 km (5.0 mil) kuzeyinde, Mısır’ın en kuzeydeki piramidinin yeri olan ve aynı zamanda Khufu’nun oğlu ve halefi olan Djedefre’nin en çok mahvolmuş piramidi olarak da bilinen Kayıp Piramidi barındırmaktadır.
[5] Abusir veya Abū Ṣīr (ابو صير) Modern başkent Kahire civarında, Mısır arkeolojik bölgelerineden birisi olup, özellikle de Eski Krallık döneminden kapsamlı bir nekropolü barındırmaktadır.
[6] UNESCO World Heritage site
[7] Piramitlerin etrafını saran düz tepeli cenaze yapılarının adıdır