Site icon Özhan Öztürk Makaleleri

Yunan Mitolojisinde Efsanevi Yaratıklar ve Canavarlar

Yunan Mitolojisinde Efsanevi Yaratıklar ve Canavarların en önemlisi yılan saçlı kadın Medusa Bernini (1630, Musei Capitolini, Rome).

Kiklops (Cyclops) veya Tepegözler

Homeros’un Odysseia[1] destanında Troya’dan ayrılıp Yunanistan’a dönmek üzere antik Yunanlıların ünlü yelkenli-kürekli trireme teknesiyle yola çıkan Odysseus ve adamları kendilerini deniz tanrısı Poseidon‘un çocukları Kiklops (Yunanca ‘Κύκλωψ’; çoğul Kyklopes ‘Κύκλωπες’) diyarında bulurlar. Alınlarının ortasında tek bir göze sahip olan bu devler insan eti de yemektedir ki bunlardan çobanlık yapan Polyphemus, mağarasına hapsettiği Odysseus ve adamlarını yemeye başlamıştır bile[2]. Odysseus kurnazca bir plan yaparak Polyphemus’u kandırdıktan sonra devin tek gözünü kızgın bir sopayla delerek kör olmasını sağlamış ve arkadaşlarıyla birlikte mağaradan kaçmayı başarmıştır.

Roma Mitolojisi’ne de ödünçlenen kiklop kelimesi Eski Yunanca ‘yuvarlak göz’ anlamına gelmekteydi. Homeros’un çoban ve Poseidon çocukları olduğunu bildirdiği devler için Hesiod, inşaat, demircilik ve diğer sanatlarla uğraştıklarını, Uranus ve Gaia’nın çocukları ve Titanların kardeşleri olduklarını kaydetmiştir[3]. Hesiod ayrıca (Βρόντης, “gökgürültüsü”), Steropes (Στερόπης, “yıldırım”) ve Arges (Ἄργης, “parlaklık”) adlı kiklopların adını anmıştır. Oyun yazarı Euripides, şair Theocritus ve Romalı destan yazarı Virgil’in de bahsettiği varlıkları coğrafyacı Strabon da anmış Likya’da yaşayan ve geçimlerini el sanatlarından sağlayan 7 kiklopun Tiryns surlarını ve Nauplia labirentlerini de inşa ettiklerini bildirmiştir[4]. Homeros’un MÖ 8-7. Yüzyıllarda kaydettiği söylencenin başka halklardan muhtemelen Karadeniz kıyısında yaşayan Kafkasyalılardan ödünçlendiği iddia edilmiştir. Gerçekten de Türk Mitolojisinde Dede Korkut Hikayelerinde karşımıza çıkan Tepegöz varyantı dışında Nart destanı ve Uryzmaeg hikayelerinin ancak 1890’larda yazıya geçirebildiği Kafkasya mitolojisinde Urzmaeg adlı tek gözlü devin bir meşale ile kör edildiğine dair bir anlatı kaydedilmiştir.

Odysseus’un Kyklop Polyphemus’u mağarasında sarhoş edittikten sonra kör etmesi

Ayrıca Oku: Polyphemus

Köken Teorileri

Walter Burkert, demircilikle uğraşan bir halk olan kiklopların demircilerin gözlerine kıvılcım sıçramaması için taktıkları bir maskeye atfen bu

Polyphemus

adı aldıklarını iddia etmişse de bu teori Homeros’un çoban kikloplarını açıklayamamaktadır. 1914’te paleontolog Othenio Abel’in teorisi ise Eski Yunanlıların Kıbrıs, Girit, Malta, Sicilya ve diğer Ege adalarındaki mağaralarda mamut iskeletleriyle karşılaştıklarını ve filin kafatasındaki büyük, merkezi burun boşluğunu göz gibi algılayarak bu tür hikâyeler uydurdukları üzerinedir. Nadir görülen doğum kusurlarının mitlere katkıda bulunmuş olması ihtimali de sorgulamış olup, tek bir gözle doğan deforme olmuş insanlar üzerinde yapılan çalışmaların hepsinde,  tekli gözün altında değil üstünde bir burun olduğu görülmesi bu teoriyi çürütmüştür.

Herkül (Latince ‘Hercules’, Yunanca ‘Herakles’) ve Cerberus. Çizim: Antonio Tempesta (İtalya, Floransa, 1555-1630). Los Angeles Sanat Müzesi.

Herkül (Latince ‘Hercules’, Yunanca ‘Herakles’) ve Cerberus. Çizim: Antonio Tempesta (İtalya, Floransa, 1555-1630). Los Angeles Sanat Müzesi.

Kerberos (Cerberus)

Hades‘in yönettiği yeraltında bulunan Ölüler Dünyası’nın kapısını koruyan çok başlı (tasvirlerde genelikle iki veya üç) köpeğin adı olup, genellikle sırtında sayısız yılanbaşı bulunan, yılan kuyruklu ve ısırığı zehirli bir canavar olarak tasvir edilmiştir. Echidna ile Typhon’un çok başlı çocuklarından[5] olup, tanrıları korkutacak denli korkunç ve vahşi olan Kerberos (Yunanca Κέρβερος), çiğ etle beslenmekteydi. Herakles’in 12 görevinden birisi Kerberos’u almak olup, kahramanın öldürdüğü diğer canavarların aksine, Cerberus kimseye zarar vermediğinden Herakles görevini tamamladıktan sonra köpeğin nöbet yerine geri dönmesine izin vermiştir. MÖ 8.-7. Yüzyılda yazılan Hesiod’un Theogony adlı eseri yaratığın adının geçtiği en eski kayıt olup burada 50 başlı tasvir edilmekte[6], Pindar’da (MÖ 522 – 443) ise Kerberos’tan 100 başlı olarak bahsedilmektedir[7]. Apollodorus, yaratığı 3 kafalı ve heryanı çeşitli yılanlarla dolu olarak tasvir ederken[8], Bizanslı şair John Tzetzes 50 başlı (3’ü köpek diğerleri çeşitli yaratıkların) olarak tanımlamıştır[9]. Kerberos Yunan sanatında genellikle iki başlı tasvir edilmişse de MÖ 590–580’a tarihlenen bir Korinth kâsesinde tek başlı normal köpek olarak görünmektedir. Kerberosun Yunan vazolarında üç başlı köpek olarak ilk olarak görülmesi ise MÖ 6. Yüzyılın ortalarında Laconia bölgesinde rastlamaktadır.

Etimoloji

Kerberos kelimesinin anlamı konusunda birkaç teori bulunmaktadır. Hint-Avrupa kökenine atıf yaparak ‘benekli’ anlamına geldiği veya Yunanca creoboros ‘et yiyen’ veya Ker berethrou ‘çukurdaki kötülük’ kelimelerinin bozuk formu olduğu iddia edilmiştir.

Köken Teorileri

MÖ. 6. yüzyılın başlarında, bazı yazarlar Yunan mitolojisinin çeşitli fantastik özelliklerini açıklamaya çalışmışlardır. Bunlardan Miletli Hecataeus’ Cerberus’un köpek değil, Tainaron’da yaşayan büyük bir zehirli yılan olduğunu iddia etmiştir. Bu yılan ‘Hades’in tazısı’ olarak adlandırılıyordu çünkü öylesine zehirliydi ki soktuğu herkes hemen ölüyordu. Herakles, 12 görevinden birisi olarak bu yılanı Eurystheus’a götürmüştü. Diğer antik yazarların efsaneyi akla uygun hale getirmeyi amaçlayan yazıları Cerberus’u normal bir köpek olarak göstermektedir. Palaephatus’a göre (MÖ 4. yüzyıl) Cerberus, Orthrus ile birlikte Geryon’un sığırlarını koruyan iki köpeğin birisiydi. Yazara göre Geryon, Tricranium (Yunanca Tricarenia’da, “Üç Başlı”) adlı bir şehirde yaşadığı için hem Cerberus hem de Geryon isminin “üç başlı” olarak anıldığını kaydetmiştir.

Virgil’in Aeneid destanını yorumlayan Ortaçağ yazarlarından Servius, Cerberus’un adını, “et yiyen” anlamına gelen Yunanca creoboros kelimesinden türetmiş[10], Heracles’in Cerberus’u yenmesini insanoğlunun dünyevi arzulara karşı kazandığı zaferin sembolik anlatımı olduğunu iddia etmiştir. Mitograf Fulgentius ise, Cerberus’un üç başını insan çekişmesinin üç kökenini (doğa, neden ve kaza) temsil eden bir grup olarak nitelendirmiştir[11]. Dante’nin Cehenneminde, Cerberus, obur insanların atıldığı Cehennem‘in üçüncü katında bulunan bir varlık olarak düşünülmüştü[12].

Ayrıca Oku: Üç başlı Köpek: Kerberos, Cerberus, Kerberus

Sfenks (Sphinx)

Sfenks (Sphinx)

Bronz Çağı’nda, Yunanlıların Mısır’la ticari ve kültürel ilişkileri vardı ki Büyük İskender’in Mısır’ı işgal etmesinden çok önce, Yunanca Sfenks adı Mısırdaki bu varlığın heykellerine ad olarak verilmiştir. Yunanistan’ın tarihçileri ve coğrafyacıları, Mısır kültürü hakkında pek çok yazı yazmış, Herodot, koç başlı sfenksleri Criosphinxes, şahin başlıları ise Hieracosphinxes olarak adlandırılmıştır. Sfenks kelimesi, Yunanca Σφίγξ formunda yazılmakta olup, “sıkmak”, “sıkılaştırmak” anlamındaki σφίγγω kelimesiyle ilişkilidir. Bu kelime dişi aslanların avlarını boğarak öldürmeleri, avın boğazını ısırmaları ve ölene dek onları tutmalarından kaynaklanıyor olmalıdır. Bununla birlikte tarihçi Susan Wise Bauer, kelimenin Yunanca değil Eski Mısır dilinde ‘yaşayan kaya’ anlamına gelen shesepankh kelimesinin deforme hali olduğunu iddia etmiştir[13].

Sphinx (Sfenks)  çoğunlukla Eski Mısır’dan kalan anıtlardan tanınmaktaysa da aynı zamanda Oedipus‘un hayatını konu alan bir Yunan efsanesinde Thebes (Thebai) kentinde de ortaya çıkmaktadır. Hesiod’a göre, Orthrus ve Echidna veya Chimera‘nın kızı[14], belki de Ceto’nun kızı, diğer yazarlara göre Typhon ve Echidna‘nın kızı olan bu sfenks bir kadının baş ve göğsüne, bir kuşun kanatlarına, bir aslanın pençelerine ve bir köpeğin vücuduna sahipti. Yunan şehri Thebes’in girişini koruyan Sfenks, yoldan geçenlere bir bilmece sorarak çözmesini istedikten sonra doğru cevap veremeyenleri öldürmekteydi. Oedipus, Sfenks’in sorusunu cevaplayarak canavarın elinden kurtulmuştur. Sfenks, sorusu cevaplanınca kederinden ölmüş, kendi kendini yutmuş ya da kendisini uçurumdan atmış bu yüzden Yunan mitolojisinde yeniden ortaya çıkmamıştır. Sfenks, Antik Sakız (Chios) kentinin antik kentinin amblemi olup MÖ 6. Yüzyıl ile MS 3. Yüzyıl arasında basılan sikkelerin ön yüzünde yer almıştır.

Sfenksin bilmecesi

Hera veya Ares’in Sfenks’i anavatanı Etiyopya’dan (Yunanlılar her zaman Sfenks’in yabancı kökenini hatırlamıştır) Yunanistan’daki Thebes’e gönderdiği söylenirdi. Sfenks, Thebes kentine girmek isteyen gezginlere   “Hangi varlık sabah dört ayak üstünde, öğlen iki ayak üstünde ve akşam üç ayak üstünde yürür?” sorusunu sormaktaydı. Bu bilmecenin cevabı insandı: İnsanlar, başlangıçta dört ayak üzerine bebek gibi sürünmekte, sonra yetişkin olarak iki ayak üzerinde yürüyen, sonra yaşlılıkta bir baston kullanmaktaydı” Bir başka söylencede ise ikinci bir bilmece vardı: “İki kız kardeş var: önce biri diğerini doğuruyor, sonra doğan ilkini doğuruyor”. Bu sorunun cevabı ise “gündüz ve gece”dir ki her iki kelime de – sırasıyla αρα ve νύξ – Antik Yunanca’da dişildir.

Teoriler

Sfenks’in bilmecesi ve Oedipus’un buna cevabının efsanevi, antropolojik, psikanalitik yorumalrı bulunmaktadır. Sigmund Freud, “bebeklerin nereden geldiği sorusunu” Sfenks’in bilmecesi olarak tanımlamıştır. Michael Maier, Atalanta Fugiens (1617) adlı kitabında insanın yaşlanması olarak verenlerin yanıldığını, Sfenks bilmecesinin gerçek cevabının Felsefe Taşı olduğunu belirtmiştir.

Medusa

Gözlerine bakanları taşa dönüştüren yılan saçlı kadın Medusa’nın kesik başı

Medusa en azından bazı yazarlara göre deniz tanrısı Poseidon’un dikaktini çekmeden önce oldukça güzel bir kadındı. Poseidon, kadınlar Athena tapınağında sevişmeye kalkınca Athena çok sinirlendi. Her zamanki gibi, tanrıyı değil ölümlü kadını suçladı ve Medusa’yı bir canavara dönüştürerek intikam aldı. Medusa, Athena’nın lanetinden sonra artık yüzüne bir kez bakanı bile taşa çevirecek kadar korkunç bir varlık olmuştur. Perseus, Athena’nın yardımıyla Medusa’nın kafasını kesmeyi başarmışsa da Medusa’nın yere damlayan kanından Pegasus ve Chrysaor doğmuştur. Medusa’nın başı genellikle saç yerine yılanlarla kaplı olarak tanımlanmakta olup, ayrıca Phorcus’un üç kızı olan Gorgonlardan (Euryale, Medusa ve Stheno) biri olarak kabul edilmekteydi. Medusa, çoğu yazara göre Phorcys ve Ceto’nun kızı[15], Hyginus’a göre Gorgon ve Ceto’nun (Keto) kızı, Hesiod ve Aeschylus’a göre Sarpedon adasında, Dionysios Skytobrachion’a göreyse Libya’da yaşamaktaydı.

Köken
Gorgon Medusa’nın kesik başını elinde tutan Perseus (Heykeltraş: Benvenuto Cellini, Loggia dei Lanzi, Floransa, Italya)

Bazı bilim adamları Medusa mitini yarı-tarihsel olarak geçmişte gerçekleşen gelenek ve olaylara dayanarak açıklamaya çalışmıştır. Joseph Campbel, Perseus’un Medusa’nın kafasını kesmesi efsanesinin Yunanlıların tanrıçaların tapınaklarına girerek rahibelerin taktığı Gorgon maskelerini çıkardıkları olarak yorumlanabileceğini, sonradan bu maskelerin dinsizleri korkutmak için giyildiğini bildirmiştir[16]. 1940’ta Sigmund Freud’un “Das Medusenhaupt (Medusa’nın Başı)” adlı yazarın ölümünden sonra yayınlanan çalışmasında Medusa’nın dehşetini hadım olma korkusuyla eşleştirmiş, yasaklı anneye bakmak, babanın intikam alacağı korkusuyla kişiyi donrurmakta tabiri caizse taşa dönüştürdüğünü iddia etmiştir.

Harpy’ler yarı insan dişi, yarı kuş, yarı sürüngen ve hatta yarı balık olan varlıklardı. İnsanları uzaklaştıracak rüzgarlar olarak hizmet eden bu canlıları kimi yeraltı dünyasından kimi ise hayalet olarak düşünmüştür.

Harpiler

Harpiler (Calaeno, Aello ve Ocypete) İason ve Argonautlar hikayesinde yer almaktadır. Trakyalı Kör Phineas, Boreas’ın oğulları tarafından Strophades adalarına götürülünceye kadar her gün yemeğini kirleten bu kuş-kadın canavarlar tarafından taciz edilmiştir. Harpy’ler Virgil’in Aeneid destanında da ortaya çıkmaktadır. Sirenler, Harpiler ile kuş-kadın birleşimi olma özelliğini paylaşmaktadır. Harpy, Harpi adıyla bilinen (Yunanca ἅρπυια) yarı kuş yarı insan formunda varlıklar olup Homerik şiirlerde fırtınalarla özdeşleştirilmişlerdi.[17]

Daha Fazla Bilgi İçin: Harpia, Harpiyalar, Harpy (Yunan Mitolojisi)

Minotaur, Minotauros, Minotor (Μινώταυρος)

Minotaur

Minotaur (Yunanca Μῑνώταυρος, Latince Minotaurus), yarı insan ve yarı boğa olan, insan yiyen korkunç bir canavar olup[18], adı Yunanca ‘Minos’un boğazı’ anlamına gelmekteydi. Canavarın annesi Girit Kralı Minos’un karısı Pasiphae’ydi. Minos, canavarın halkını yemesini engellemek için Minotaur’u ünlü mimar ve mucit Daedalus tarafından tasarlanan karmaşık bir labirentte kapatmıştır. Minos’a bir boğayı kendisine kurban etmediği için kızan Poseidon, boğayı vahşileştirmekle kalmamış Minos’un karısı Pasiphae’nin hayvana karşı şiddetli cinsel arzu duymasına da yol açmıştır. Atina’dan bir cinayet yüzünden kovulan mimar Daedalus kadının boğayla birleşebilmesi için tekerlekler üzerine tahta bir inek inşa etmiş ve üzerini inek derisiyle kapladıktan sonra kadını içine yerleştirmiştir. Boğa ile Pasiphae’nin birleşmesinden sonradan Minotaur adıyla bilinecek yüzü boğa formunda ama geri kalan organları insanlar gibi olan Asterius doğmuştur[19]. Minos, kehanetlere uygun olarak canavarı öldürtmemiş hatta

Theseus ile Minotaur

labirente koyarak korumuştur. Minos, Minataurun beslenmesi için Atinalılara her yıl 7’den fazla genç ve 7 genç kadın göndermelerini emretmiştir. Theseus, gençlerin yem olarak gönderileceği gün ailelerin feryatlarını duyunca, genç erkeklerden birinin yerine geçmeye gönüllü olmuş ve Girit’e gitmiştir. Theseus, Minos’un kızlarından biri olan Ariadne’nin yardımıyla labirentin sırrını çözüp, minotauru öldürmeyi başarmıştır.

Köken

Bazı modern mitologlar, Minotaur’un güneşin kişileştirilmiş formu ve Fenikelilerin Baal-Moloch’unun Minos halkınca ödünçlenmiş hali olduğunu iddia etmektedir. Minotaur’un Theseus tarafından öldürülmesi, ise, Atina’nın Girit’le olan karşılıklı ilişkilerinin kopmasına işaret etmektedir. A. B. Cook’a göre, Minos ve Minotaur, güneşi boğa olarak betimleyen Giritlerin güneş tanrısını temsil eden aynı şahsiyetin yalnızca farklı biçimleriydi. Cook ve J. G. Frazer, Pasiphaë’nin boğa ile olan ilişkisini, Knossos kraliçesinin, Atina’daki Tyrant’ın eşinin Dionysos’la birlikteliği gibi boğa biçimli bir tanrıyla sembolik olarak evlendiği kutsal bir tören olarak açıklamaktadır. Efsanenin tarihsel bir açıklaması ise Girit’in Ege Denizi’ndeki temel politik ve kültürel güç olduğu zamanları ifade etmekte, genç erkek ve kadınların kurban olarak gönderilmesi sembolik olarak Atina ve diğer Ege yerleşimlerinin Girit’e haraç vermesini, Theseus’un Minotaur’u yenmesi ise Atina’nın bağımsız bir güç olarak yükselmesini temsil etmekteydi.

Daha Fazla Bilgi İçin: Minotaur, Minotauros, Minotor (Yunan Mitolojisi)

Herakles (Hercules) Nemea aslanı ile boğuşurken. Resim: Francisco de Zurbarán (1634)

Nemea Aslanı

Nemea aslanı, yarı kadın ve yarı yılan Echidna ve kocası 100 başlı Typhon’un çok sayıdaki çocuğundan birisi olup, Argolis’te insanların korku içinde yaşamasına sebep olmaktaydı. Aslanın derisine hiçbir silah işlemediğinden Herakles (Herkül) uzak mesafeden aslanı vurmaya çalıştığında onu öldürememiştir. Herkül, zeytin ağacı topuzunu, canavarı sersemletmek için kullandıktan sonra ancak boğrak öldürebilmiştir. Herakles, Nemea aslanının derisini yüzmek ve üzerine giymek istediyse de hayvanın derisini hiçbir kesici aletle kesmeyi başaramamış sonunda aslanın kendi pençelerinden birini kullanarak deriyi yüzebilmiştir.

Herakles (Herkül) Hidra’yı öldürürken

Hidra (Lerna Hydrası)

Yarı-kadın ve yarı-yılan Echidna ile 100-başlı Typhon‘un çok sayıdaki yavrusundan biri olan Lerna Hydrası (Yunanca Λερναῖα Ὕδρα), Argolis antik şehrinde, Yeraltı Dünyası’nın girişlerinden birisi kabul edilen Lerna bataklıklarında yaşayan çok başlı bir yılandı. Hidranın kafalarından birisine hiçbir silah işlememekteydi. Canavarın diğer kafaları kesilebilir, ancak kesilen bir kafanın yerine iki tane büyümekteydi.  Ayrıca Hydra’nın nefesi veya zehri ölümcüldü ki canavar kırsal alandaki hayvan ve insanları yemekteydi. Herkül (Herakles veya Hercules), 12 görevi sırasında arkadaşı Iolaus’un ayrımıyla -Herkül bir kafayı kestikten hemen sonra Iolaus kesilen yeri yakarak, yenilenmesini öneldikten sonra- hayvanın tek başlı kalmasını sağlamış, kahraman oklarını hayvanın zehirli kanına batırdıktan sonra hayvanı kendi zehriyle öldürmeyi başarabilmiştir.

En eski eski Hydra anlatısı Hesiod’un Theogony adlı eserinde iken, yaratığa dair bilinen en eski tasvir MÖ 700’lere tarihlenen bir çift bronz fibula üzerinde bulunmaktadır. Bu fibulada Hidranın kafa sayısı 6 olarak gösterilirken Alcaeus MÖ 600’lerde kafa sayısının dokuz olduğunu bildirmiştir. Bir asır sonra yazılan Simonides sayıyı elli’ye çıkarırken, Euripides, Virgil ve diğerleri kesin bir rakam vermemişlerdir. Heraklitus, Hydra’nın yavrularının eşliğinde tek başlı bir yılan olabileceğini öne sürerek efsaneyi rasyonalize etmiştir. İlk kafa sayısı gibi, canavarın kayıp kafaları yeniden üretme kapasitesi zamana ve yazara göre değişmektedir. Hydra’nın, Herakles tarafından kesilen her bir kafası için bir çift kafa geri büyümesi yeteneğinden ilk söz eden Euripides’tir. Hydra, Antik Yakın Doğu dinlerinden ödünçlenmiş olabilir ki, Sümer, Babil ve Asur mitolojisinde Ninurta aralarında 7 başlı yılanın da olduğu (Mushmahhu) 11 canavarı öldürdüğü kaydedilmiştir.

Youtube kanalımdan video oalrak izleyin (burayı tıklayıp kanalıma abone olup çalışmalarımı destekleyebilirsiniz)

https://www.youtube.com/watch?v=ymgFaTuqU9Q

Notlar

[1] Odysseia veya Odyssey destanı, İlyada ile birlikte Homeros’un ünlü iki destanından birisi olup, Homeros destanları Batı kültürünü oluşturan en önemli ögelerden kabul edilmektedir.

[2] Homeros, Odysseia 9.331-333.

[3] Hesiod, Theogony, 139–146

[4] Strabo, Coğrafya, 373

[5]  Lernaea Hydrası, Geryon’un sürüsünü bekleyen iki başlı köpek Orthrus ile üç başlı canavar (aslan, keçi ve yılan) Chimera

[6] Hesiod, Theogony 309–324, 311–312

[7] Pindar, fragment F249a/b

[8] Apollodorus, 2.5.12

[9] Tzetzes, Chiliades 2.36.389–392

[10] Servius-Virgil, Aeneid 6.395

[11] Fulgentius, Mythologies 1.6

[12] Dante, Inferno 6.13–18, 6.25–27

[13] Bauer, 2007: 110–112.

[14] Hesiod, Theogony 327

[15] Hesiod, Theogony 270; Pseudo-Apollodorus Bibliotheke, 1.10.

[16] Campbell, 1968: 152–153

[17] Homeros, Odysseia 20.66 & 77

[18] Ovid, Ars Amatoria 2.24,

[19] Pausanias, Yunanistan 2. 31. 1

Kaynakça

Adrienne Mayor. (2000). The First Fossil Hunters: Dinosaurs, Mammoths, and Myth in Greek and Roman Times (Princeton University Press), rev. ed 2009 ISBN 1400838444.

Bauer, S. Wise (2007). The History Of The Ancient World. New York: W. W. Norton & Company, Inc. ISBN 0-393-05974-X.

Burkert, Walter (1982). Structure and History in Greek Mythology and Ritual. University of California Press. ISBN 978-0-520-04770-9.

Burkert, Walter (1991). Greek Religion. Wiley-Blackwell. ISBN 978-0-631-15624-6.

Campbell, Joseph (1968). The Masks of God, Vol. 3: Occidental Mythology. London: Penguin Books.

Colarusso, John. (2002) Nart Sagas from the Caucasus: Myths and Legends from the Circassians, Abazas, Abkhaz, and Ubykhs. Princeton University Press ISBN 9780691026473

Freud, Sigmund (Summer 2017). “Medusa’s Head”. The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud. The Hogarth Press. XVIII: 273.

Grimal, Pierre (1996). The Dictionary of Classical Mythology. Çev: A. R. Maxwell-Hyslop. Blackwell Publishing. ISBN 0-631-20102-5

Maier, Michael (1617). Atalanta Fugiens. Çev: Peter Branwin. Johann Theodor de Bry.

Ogden, Daniel (2013a), Drakōn: Dragon Myth and Serpent Cult in the Greek and Roman Worlds, Oxford University Press, 2013. ISBN 978-0-19-955732-5.

Ogden, Daniel (2013b), Dragons, Serpents, and Slayers in the Classical and early Christian Worlds: A sourcebook, Oxford University Press. ISBN 978-0-19-992509-4.

Özhan Öztürk. Dünya mitolojisi. Nika Yayınevi. Ankara, 2016

Piccardi, Luigi (2005). The head of the Hydra of Lerna (Greece). Archaeopress, British Archaeological Reports, International Series N° 1337/2005, 179-186.

Robson, David. (2011) Cyclops; Monsters and mythical creatures. Capstone ISBN 9781601523570.

Sigmund Freud (1963), ‘An Autobiographical Study’. W. W. Norton & Company.

Smith, William; Dictionary of Greek and Roman Biography and Mythology, London (1873).

The Encyclopaedia Britannica: A Dictionary of Arts, Sciences, Literature and General Information. Encyclopaedia Britannica Company. 1911.

Exit mobile version