Rönesans sanatının merkezlerinden birisi olan kanallar şehri Venedik, İtalya’nın egzotik Doğu’ya tahıl, şarap ve kereste karşılığında baharat ve ipek getirilen kapısıydı.
9. Yüzyılda Venedikliler San Marco onuruna bir kilise inşa etmeye karar verdiğinde Aquilea, Ravenna hatta Konstantinopolis’ten yardım için mermer gönderilmiştir. Bazilikanın inşası ile 1453’de Konstantinopolis’in düşüşüne kadar geçen dönemde bir doge veya dük tarafından yönetilen Venedikliler, Balkanlar, İyon adaları, Girit, Kıbrıs, Ermenistan, İskenderiye, Kefe (Kırım yarımadası) ve nihayetinde Çin’de ticaret merkezleri kurarak kentin gelecekteki refahını güvenceye almışlardır. 1284 basılan Venedik duka altını Akdeniz ticaretinde standart para birimi olurken 14. Yüzyılda Venedik ticaret filosu Avrupa’da İngiltere ve Hollanda gibi önemli limanlarında boy göstermiştir. Venedik Rönesans mimarisinin karakteristiği olan Doğu ve Batı unsurlarının birbirine karışması aynı zamanda halkının karakteristiği olup, Kuzey Avrupa’dan gelen yabancı tüccar kolonileri Büyük Kanal‘da kendilerine saraylar inşa etmekle kalırken kent özellikle 15. yüzyılda Hristiyan Doğu’dan büyük miktarda göç almıştır. Venedik’e göç eden pek çok Bizanslı göçmeninin en ünlüsü büyük usta Titian’ın yanında Venedik’te eğitim gördükten sonra İspanya’da El Greco olarak anılan Domenikos Theotocopoulos‘dur. Osmanlı fethinden kaçan Bizanslı sanatçı ve bilim adamalrının yanı sıra tüm Avrupa’dan tüccarlar, sanatçılar ve eğlence arayanları kendine çeken Venedik’te Titian, Bellini, Carpaccio gibi gibi sanatçılar Leonardo (1452-1519), Raphael (1483-1520) ve Michelangelo (1475-1564) gibi Floransalı Rönesans devleriyle aynı ligde yer almayı başarmıştır. Venedik’in refaha kavuşmasında büyük rol oynayan deniz aynı zamanda Venedikli sanatçılara kullanabilecekleri olağanüstü görsel malzemeler vermiş, Venedikli ressamlar, ışıkların kanalları çevreleyen binalar ve köprüler üzerindeki göz kamaştırıcı etkilerini ustaca tablolarına yansıtmışlardır. Carpaccio’nun St. Ursula Efsanesi resminde olduğu gibi dini festivaller için dekore edilen gondolları ve lüks malları taşıyan yüksek direkli tüccar gemilerini Venedikli ressamların çalışmalarında görmek mümkündür. Quattrocento’nun (15. yüzyıl) başlangıcı ile Venedik, İtalyan yarımadasında konumunu güçlendirme politikasını gütmüş, Padua, Verona ve Vicenza gibi komşu şehirleri fethederek Milano ve Mantua ile güçlü diplomatik ve ekonomik temaslar kurmuştur. Venedik Senatosu, 1424 yılında San Marco‘daki duvar dekorasyonlarının restorasyonu için bir mozaikçi bulmak istediğinde Floransa’daki usta Paolo Uccello kente gelmiş böylece Venedik’in sanatsal izolasyonu sona ermiş, ayrıca Andrea del Castagno (1420-57), Dikenli Taçlı Mesih (1470) adlı tablosuyla ünlü Sicilyalı Antonello da Messina (1430-1479) ve heykeltıraş Donatello (1386-1466) gibi büyük sanatçılar kısa süreliğine Venedik’e gelip çalışmışlardır.
Cam Tozu
2005 yılında İtalya’da bulunan Ulusal Sanat Galerisi uzmanlarından Barbara Berrie, elektron mikroskobuyla yapılan incelemeler sonucu,Lotto’nun “İsa’nın Doğuşu” adlı tablosunda, Aziz Joseph’in turuncu renkli giysisinde ve Azize Catherine adlı tablosunda da Catherine’in giydiği kırmızı elbisede küçük cam parçaları tespit edildiğini bildirmiştir. Berrie’ye göre Venedikli ressamların çoğu tablolarında kullandıkları boyalara, toz haline getirilmiş cam parçacıkları katıyordu ki Tintoretto gibi Venedikli ressamlar, bu cam parçacıklarını tablolarındaki renkleri daha canlı ve çekici hale getirdiği için tercih etmekteydi.
Venedikli Ünlü Rönesans Ressamları
Venedik geziniz sırasında müze, sanat galeri hatta en küçük kiliselerde bile Venedikli Rönesans ressamlarının şaheserlerine rastlamanız olası olup, burada Venedikli 7 önemli ressamın çalışmaları hakkında kısaca bilgi verilmektedir. Bunlar:
Andrea Mantegna
Vittore Carpaccio
Giorgione
Titian
Paolo Veronese
Tintoretto
Ayrıca Oku
Venedik’te Mutlaka Görülmesi Gereken tarihi Yerler