Makale: Özhan Öztürk
Ordu ile Bulancak arasında yer alıp, bölgedeki en eski yerleşim olduğunu sandığım Bendehor[1] kalesinin adı antik kaynaklarda geçmemekle birlikte, Osmanlı tahrir defterlerinde 1455 yılında kalede bazıları Türkçe isimler taşıyan 24 Rum erkeğin yaşadığı görülmekte[2] 1485 yılında bazı Rumların ihtida ettiği, 1520’de ise köyde hiç Hristiyan kalmadığı anlaşılmaktadır.[3] Bendehor kalesi doğusundaki Öksün kalesi gibi Bizans veya Trabzon İmparatorluğu döneminde kıyı gözetleme ve vadiyi kontrol etme amaçlarıyla yapılmış olmalıdır. Osmanlı döneminde Davut Kethuda ve Seydi Ali Kethuda Bölüğü köyleri arasında varlığını sürdürmesinden kalenin stratejik öneminin devam ettiği anlaşılmaktadır[4].
21 Şubat 1869 tarihinde Akköy nahiyesine bağlı olan Abdal adlı iskelede Cuma
günleri bir pazar kurulması teklifi yapılıp kabul edilmişse de daha önceden ticari amaçlar için kullanıldığı 1836 yılında yöreye gelen Hamilton tarafından Abdal İskelesi adıyla kaydedilmesinden anlaşılmaktadır.[5] Rasim ise 1930 yılında Pazar Deresi’nin 3.6 mil doğusunda “Aptal” deresinin varlığını bildirdikten sonra kasabanın adını “Aptal namı diğer Piri Gazi” olarak anmıştır.[6]
Köy halkının Camiyanı köyündeki mescide gidip gelmesinin zor olmasının yanı sıra kalabalıklaşan cemaate de yetmemesi sebepleriyle 1870 yılı -ya da öncesinde- Tiralizade Ali Efendi tarafından cami inşa edildiği anlaşılan Abdal iskelesinin bu tarihte Akköy nahiyesinde yer alan Mendehor köyüne bağlı olduğu görülmektedir. 1868’de Giresun kaza olarak Trabzon’a bağlanırken Piraziz, Akköy nahiyesi içerisinde kalmış, Piraziz ve yakınında kalan köylerin halklarının arada Pazar Suyu deresi olduğu için Akköy idaresinden faydalanamadığı anlaşılınca 1877 Mayıs ayında Piraziz merkez olmak üzere yeni bir nahiyenin oluşturulmasına karar verilmiştir.[7]
Ali Cevad’ın 1897-8 tarihli coğrafya kitabında Piraziz nahiyesinin merkezinin Abdal olduğunu kaydetmiştir. 1881 salnamesine göre 14 köye sahip nahiyede 807 hanede 124’ü Rum, 2807’i Türk olmak üzere toplam 2921 kişinin yaşadığı, 13 cami, 2 türbe, 36 oda, 62 dükkân, 8 fırın, 11 kilise, 1 kahve, 4 mektep, 4 medrese bulunduğu görülmektedir. Yerli Hristiyanları büyük ölçüde ihtida etmesine karşın, yerleşime 18. Yüzyılın ilk yarısında Kürtünlü Türkmenlerin, 19. Yüzyılın ilk çeyreğinde Gümüşhaneli Rum ve Ermenilerin[8] göç ettiği ticaret imkânları sayesinde gayrimüslim sayısının arttığı görülmektedir. 1904 salnamesinde nahiyenin toplam 11.775 kişilik nüfusunun 262’sini Ermenilerin, 2060’ını Rumların, 8953’ünü İslamların oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bölgeye gelen ve Demircili köyüne yerleştirilen 150 Rum hâne Gedikalizâde ve Tiralizâdeler gibi feodal beylerin arazilerinde yarıcı olarak çalıştırılmıştır.[9] 1934 yılında Bulancak ilçe olunca Piraziz bucak olarak buraya bağlanmış, 16 Haziran 1988 tarihinde ise Giresun’a bağlı ilçe ve ilçe merkezi statüsü kazanmıştır.
Piraziz’in Bozat köyünde 19. yüzyılda simli (gümüşlü) kurşun çıkarılmakta, Giresun-Şebinkarahisar yoluyla ihraç edilmekteydi. Madenin arama izni önce 1884’de Yunan uyruklu Leonidas Zarifi’ye verilmişse de aramayı geciktirince ruhsatı iptal edilerek İstanbullu Solahaniyan Agop’a verilmiştir. Günümüzde 2 belediye (Bozat, Piraziz), 13 mahalle (Aydere, Bitene, Bozat, Eren, Etlikkıran, Göldüzü, Kaleyanı, Kargı, Maden, Merkez, Şeyhli, Şıhkıran, Yeni) ve 18 köyün bağlı olduğu Piraziz ilçesinin nüfusu 2009 sayımına göre 14.041’dir (7.124 kent, 6.917 köyler).
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Notlar
[1] Kale adı bazı kaynaklarda Mendehor olarak kayıtlıysa da (Emecen, 2005: 95) orijinal form Yunanca “beş köy” (pente πέντε “beş” + horio χωριό “köy”) anlamına gelen ve Yunan toponomi geleneğinde sıkça rastlanan Penta horio’nun bozuk formu Bendehor olmalıdır. Bu durumda Türk yerleşimi öncesinde Bendehor çevresinde 4 Rum köyü daha olmalıdır.
[2] 1455 yılında kadın ve çocuklar sayılmadığından 24 hane Rum olarak düşünülmelidir. Rum ve Ermenilerin Türkçe isimler taşıması günümüz Türkiyesi’n de de rastlanabilen bir durum olup, hakim olan unsurla uzlaşma/bütünleşme arzusunun ifadesi olarak algılanması gerekirken bazı Türk yazarlar Cahen’in tezlerini de kanıt göstererek bunların Anadolu’ya daha eski tarihlerde yerleşerek Hristiyan olmuş, Türkler olduklarını ileri sürmüştür.
[3] Başbakanlık Arşivleri, tahrir defterleri no: 255 s. 487. 1547 ve 1613 tahrir defterinde köy içinde yer almayan ama 7 bennak hane Hristiyan’ın varlığı (Emecen, 2005: 97) tüm Rumların ihtida etmediği –belkide bu yüzden- bazılarının kaleyi terk etmek zorunda kaldığı şeklinde düşünülebilir.
[4] 1485 yılından kalede 28 Müslüman nefer bırakılmıştır
[5] Tarih Kurumu, Tahrir Defterleri no: 169 v. 95a; Emecen, 2005: 98; Hamilton, 1842: I, 266
[6] Rasim, 1930: 56
[7] Emecen, 2005: 98-101
[8] Ermeniler Gebegeriş köyünde topluca yaşamaktaydı (Başbakanlık Arşivi, Ceride Odası Defterleri no: 40570 s. 15)
[9] Yüksel, 2005: 70-73