Bolu Tarihi (Bithynium, Claudiopolis, Eski Hisar)
Makale: Özhan Öztürk
Bithynium[1], Bithynia’nın içlerinde Strabon’a göre Tin halkının yaşadığı, Plinius’a göre sığır beslemek uygun şartlara sahip, peyniriyle ünlü[2] antik bir kentin adı olup, imparator Tiberius döneminde Claudiopolis adını almıştır[3]. Buna karşın Pausanias, kentin yeni adını anmamış hatta olduğundan daha geride Sangarius nehri civarında konumlandırmıştır[4]. Arkeolojik bulgulardan Bithynium ve Claudopolis kentlerinin modern Bolu[5] kentinin çevresinde 3-4 km doğuda Eski Hisar ya da Hala Hisar adı verilen bölgede yer aldığı yer aldığı sanılmaktadır. 1854’de kente gelen Alman doğubilimci Andreas David Mordtmann (1811-1879) bu tepe üzerinde bir taş yapı kalıntısının Bithynium kral saraylarına ait olabileceğini bildirmiştir.
Bolu Arkeoloji
Değirmenözü Köyü civarında MÖ 1000 yılı öncesine ait kapaklı çömlek ve demir kılıçlar bulunmuş olup, günümüzde Bolu müzesinde sergilenmektedirler. 2007 yılında Bolu’nun Tepecik Mahallesi’nde Yapılan Kazı Çalışmaları Sırasında birisinin üzerinde çeşitli tasvir ve süslemeler yer alan Roma Dönemine ait 4 adet mezar bulunmuştur[6].
Bolu Antik Çağ ve Orta Çağ Tarihi
Bithynia Krallığı’nın yıkılıp kentin Roma egemenliğine girmesinin ardından adı Claudiopolis olan kent özellikle Hadrianus döneminde çok gelişmiştir. Önceleri Roma senatosunda gönderilen prokonsüllerle yönetilen kent eyaletlerin vilayet haline dönüştürülmesiyle valiler tarafından yönetilmiştir. Hristiyanlığın 313 yılında imparator Konstantin tarafından tanınmasının ardından Claudiopolis piskoposluk olmuştur. Roma İmparatoru Trajan[7] kente vali olarak gönderdiği Yaşlı Pliny bölgenin otlaklarının veriminden, koyun ve sığırlarından ve peynirinden övgüyle söz etmiştir. Bizans döneminde imparatorluk themalara ayrılırken Bithynia ikiye bölünmüş, Claudiopolis Doğu Bithynia’nın merkezi olmuştur.
Selçuklular’ın yardımıyla Nikea’da taç giyip kendini imparator ilan edip Konstantinopolis üzerine yürümeye hazırlanan isyankâr General Melisen kuşatılınca Süleyman Şah Bizans ordusunu yenerek Nikeia ve Claudiopolis civarını ele geçirmiştir. I. Kılıçarslan’ın hükmettiği İznik merkezli beyliğin Bizans başkentini ele geçirme amacı gütmesi üzerine Aleksis Komnenos Avrupa Hristiyanlarından yardım istemiş, 1. Haçlı seferi sırasında Kılıçarsalan İznik ve Bolu’yu boşaltmak ve devlet merkezini Konya’ya taşımak zorunda kalmıştır. Oğlu II. Kılıçarslan 1179’da
Bolu Kalesi’ni kuşatmış, bölgeyi tekrar ele geçirerek Ankara Meliki Muineddin Mesud’a vermiş o da 1197’de Gerede ve Devrek’i ele geçirmiştir. Sonradan Çoban Bey’e verilen bölgede bu aile Çobanoğulları adıyla bağımsızlığını ilan etmişse de Anadolu Selçukluları’nın İlhanlı egemenliğine girmesiyle Bizans Bolu ve civarında tekrar egemen olmuştur.
Bolu Osmanlı Dönemi Tarihi
Orhan Gazi döneminde (1324-1362) Konur Alp tarafından fethedilen Bolu,
Sultanönü eyaletine bağlanarak bir sancak beyi tarafından yönetilmiştir. Osmanlılar, Çobanoğullarını yenerek Bolu topraklarının tamamını ele geçirerek sınırlarını Kastamonu’ya dek genişletmişlerdir.
Fetret Dönemi sırasında Mehmet Çelebi, Timur’dan çekindiği için Bolu Dağları’na sığınarak Sebent Yaylası’nda otağ kurmuştur. İsfendiyaroğulları ve
Bizans’ın desteklediği Şehzade Mustafa’nın amcası Sultan Murad’a karşı ayaklanması sonrasında II. Murad İsfendiyaroğulları üzerine yürümüş, iki ordu Bolu önlerinde karşılaşmış, savaş Osmanlıların zaferiyle sonuçlanmıştır. Kastamonu’yu da ele geçiren Sultan Murad sefer dönüşü Bolu’da konaklamış burada adına sikke bastırmıştır. Candaroğlu İsmail’in kardeşi Kızıl Ahmed Bey, Osmanlılar’a sığınınca kendisine Bolu dirlik olarak
verilmiştir. 1461’de II. Mehmed’in Kastamonu’yu ele geçirmesinin ardından Sinop’a kaçan İsmail Bey savaşmadan teslim olunca kendisine İnegöl oğlu Hasan Bey’e ise Bolu dirlik olarak verilmiştir. 1461’den itibaren Anadolu eyaletine bağlı olan Bolu Sancağı’nda[8] önce suhte olarak adlandırılan medrese öğrencileri, ardından Celaliler ayaklanmış, 1603’de eski Bolu Beyi Mehmet Bey’in halktan zorla vergi toplamış, IV. Murad döneminde Bolu sancak beyi Abdi Paşa yolsuzluk yaptığı için öldürülmüş, Köleoğlu adlı Celali, Abaza Hasan Paşa ve Kürt Mehmet Paşa Bolu yöresinde halka büyük zulüm yapmıştır. Hatta sancak beyi Kürt Mehmet Paşa’yı şikâyet için Bolu’dan 500 kişilik bir kafile İstanbul’a giderek saraya durumu bildirmiştir. 1670 yılında olağanüstü vergi toplamak için bölgeye gelen Kapıcıbaşı Yusuf Ağa’ya karşı halk ayaklanması çıkmış Ağa kaçmak zorunda kalmıştır.
17 Ağustos 1688 depreminde 1800 kişi ölmüş pek çok ev ve işyeri yıkılmıştır.[9] 1692 yılından itibaren Bolu, sancak beyliğinden voyvodalığa indirilmiş, 1811’de dek sürecek düzenlemede ilk voyvoda olarak da Osman Ağa görevlendirilmiştir. II. Mahmud’un yönetim alanında yaptığı düzenlemelerde 1811’de voyvodalıkları kaldırmasıyla Bolu Sancağı tekrar mutasarrıflık olmuş, 1864 Vilayet Nizamnamesi ile vilayet merkezi Kastamonu olan bir mutasarrıflık durumuna getirilmiştir.
Bithynium Sikkeleri
MÖ 1. Yüzyılda Roma konsülü Gnaeus Papirius Carbo döneminde basılan sikkelerde
ΒΙΘΥΝΙΕΩΝ yazısının yanı sıra Dionysos başı arka yüzde ise ΕΠΙ ΓΑΙΟΥ ΠΑΠΙΡΙΟΥ ΚΑΡΒΩΝΟΣ yazısı bulunmaktadır. Vespasian ile Gallienus arasında basılan İmparatorluk dönemi sikkelerinde ata binmiş Aphrodite, Eros, Hygieia, Hermes, Tykhe, toslaşan keçiler, boğa gibi çeşitli figürler kullanılmıştır.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Notlar
[1] Yunanca Βιθύνιον, Βιθυνιεύς, Βιθυνιάτης
[2] Plin. Nat. XI.42
[3] Dio Cassius 69. 11
[4] Pausanius VIII.9
[5] Bolu, Yunanca “kent” anlamına gelen Poli (πόλη) kelimesinin Türk ağzında bozulmuş formudur. Kentin Türkleşmesinin ardından Claudopolis önce Poli olarak kısaltılmış ardından sadece Bolu adı kullanılır olmuştur.
[6] Bolu’da 4 lahit mezar bulundu. 11 Nisan 2007, Zaman Gazetesi
[7] Marcus Ulpius Nerva Traianus (18 Eylül 53 – 9 Ağustos 117)
[8] Bolu sancağına bağlı kazalar: Tefen (Gökçebey), Çeharşembe-i Bolu (Çaycuma’nın bir bölümü), Zerzene Yedidivan (Perşembe), Geçenos (Kozcağız), Ovayüzü (Ovacuma), Onikidivan (Bartın), Zarı (Pınarbaşı), Eflani, Eflâni-i Bolu (Eflani ile Safranbolu arası), Yenice, Gölpazarı-i Bolu (Saltukova), Amasra
[9] Ambraseys ve Finkel, 1995