40°52′47.66″K 29°03′42.32″D. İstanbul adalarının üçüncü büyük adası olup, tarihi yarımadaya 9 mil, Anadolu sahiline 3 mil uzakta, Kınalıada ile Heybeli arasında yer almaktadır. İstanbul‘dan vapurla gelirken ikinci uğranan ada olan Burgaz adası ile kuzeyindeki Kaşık Adası birkaç yüz metre mesafe bulunmaktadır. Yaklaşık 2 km genişliğinde yuvarlak formda bir ada olan Burgaz 170 m yüksekliğinde Hristos (Bayrak) Tepesi ile bu tepenin eteklerinden oluşmaktadır.
Burgaz Adası Tarihi
Voutyras ile Karydis, ‘Tarih ve Coğrafya Sözlüğü’ adlı çalışmasında yakın zamana kadar Rumca ‘Antigone’ (Αντιγόνη) olarak adlandırılan adanın bilinen en eski adı Panormos (Πάνορμος) olduğunu Demetrius Poliorketes’in Trakyalı Lysimachus ile Makedonyalı Cassander ile mücadele etmek ve Boğazları ele geçirmek için MÖ 298 yılında Marmara Denizi’ne indiği sırada gördüğü adanın adını değiştirerek babası Antigonos’un adını koyduğuna dair bir söylenceyi aktarmıştır. Burgaz ile doğusundaki Heybeliada ile arasında bulunan 600-700 m genişliğinde sığ kanal adanın önünde korunaklı bir liman oluşturduğundan emin liman anlamında ‘Panormos’ adı yakıştırılmış olmalıdır. 17 Nisan 1453 tarihinde Baltaoğlu Süleyman Bey’in komuta ettiği Osmanlı donanmasına hiç bir direnme göstermeden teslim olan adanın 1545 yılında kıyısını dolaşan Fransız gezgin Petrus Gyllius’un “Antigonea” adını kullanması ve Hammer’in Türklerin adada bulunan eski bir kale yıkıntısına (Panormum castrum) atfen adaya Burgaz (Yunanca “kale” anlamına gelen Pyrgos’un [πύργος] bozuk telaffuzu) adını vermesi, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde Bergus ve Burgaz olarak anılması ile Piri Reis’in Kitabü’l Bahriye isimli eserinde geçen Burgazlu adı kayıtlarıyla birleşince Osmanlı döneminde Antigoni ve Burgaz adlarının ikisinin de kullandığı anlaşılmaktadır. Latin haritalarında Borgo ismi ile geçmektedir. 16. yüzylda diğer İstanbul Adaları gibi Şehzade Mehmet’in anısına inşa edilen Şehzade Camii Vakfına bağışlanmış olan adanın adı ‘Hudutname”de Cezire- i Bergus’ olarak geçmektedir.
Burgaz Adası Harita
Gezgin Petrus Gyllius, sahil köyünün Rum olduğunu, kayalık bir sahili olan adada
üzüm bağları, biberiye, afyon ruhu bitkisi ve meşe ağaçlarının varlığını bildirmiştir. 1641 yılında Evliya Çelebi çoğu Rum ile az sayıda da Yahudi ve Ermenilerden oluşan 300 hanenin bulunduğu üzüm bağları ile bahçeler ile çevrili adanın halkının zengin tekne yapımcıları olduğunu kaydetmiştir. 17. yüzyılda genellikle balıkçılıkla geçinen Sakız Adalı aileler göç ederek Burgazada’ya yerleşmiştir. Bu dönemde diğer adalar gibi Peralı zenginlerin eğlence ve gezi mekânı olan ada aynı zamanda salgın hastalıklar sırasında da sığınılacak güvenli bir yer olarak görülmüştür. Öncesinde eğlence amaçlı adaya gelen Türklerin adaya yerleşimi ise 18. yüzyıl ortalarından itibaren gerçekleşmişse de sınırlı kalmış, 1827 yılında bölgeyi ziyaret etmiş olan Josiah Brewer küçük bir Rum balıkçı köyü görünümünü koruyan adada 60 kadar hanenin bulunduğunu yazmıştır. 1846’dan itibaren Adalar’a o döneme dek
kullanılan ‘Pazar kayıkları’ yerine vapur seferleri başlatılmışsa da Burgazada’nın eski kayık iskelesine vapurlar yanaşamadığından Ayios İoannis Kilisesi Cemaat İhtiyar Meclisi 1857-58 yıllarında 70 bin kuruş harcayarak kuzey mendireğini vapur iskelesi haline dönüştürmüştür. Aynı yıl iskelenin yanına bir gazino açılmış, 1885’de ise gazinonun önündeki sahil doldurularak gezinti rıhtımı yani Debarcadere’nin başlangıcını oluşturacak rıhtımın yapımına başlanmıştır. Bu gazino 1894 depreminde harap olunca yıkılarak yerine “Antigoni Palace” Oteli inşa edilmiştir. Ada ekonomisinin kalbi Çarşı’da atmakta olup, o dönemde yan yana sıralanan iki katlı dükkânların birisi Çarşı diğeri deniz tarafında bulunmakta, denize çakılmış kazıklar üzerine kurulmuş teraslarda balıkçıların av takımları benzeri eşyaları da barındırmaktaydı. Adadaki tüm balıkçı tekneleri teknelerini kıyıda yer alan kahvehane ve meyhanelerin önüne bağlamakta olup, bunların en önemlileri bir zamanlar Sait Faik Abasıyanık’ın da devamlı giderek ada halkını ve ağlarını tamir eden balıkçıları gözlemlediği Komili Diamandopulos- Elmas’ın yanı sıra Adamandi Atsali ve Barba Hristo Midilli’nin kahvehaneleriydi. Abasıyanık, ‘Tek kötü huy, hırs’ dediği yazmaktan kaçmak, çok sevdiği balıkçıların arasında yaşamak için
Burgazada’ya sığınmışsa da aksine Burgazada yazarın tutkusunu kamçılamıştır. Sait Faik, o günleri, ‘‘Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem, kağıt aldım. Oturdum. Canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkarttım. Kalemi yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım’ sözleriyle anlatmıştır.
19. yüzyıl sonlarında Beyoğlu ve Galatalı birkaç gayrimüslim tüccar deniz kenarında kendi rıhtımları olan yalılar ile kuzeye doğru kıvrılıp Karipi Manastırına ulaşan yolun kenarında Kınalıada’ya bakan geniş terasları bulunan, büyük gösterişli ahşap köşk inşa etmişse de adanın yoksul balıkçıları küçük ahşap evlerde yaşamaya devam etmiştir. Musevilerin de yerleşmeye başladığı adada önce Kulüp bölgesinden Hristo tepesine uzanan yol üzerinde Heybeliada’ya bakan ardından Turgut Reis bölgesinde Kınalıada’ya bakan yeni yerleşimler oluşmuştur. Varlık Vergisi, 6-7 Eylül Olayları ve 1964 Kıbrıs krizi sonrasında Rumların önemli bir kısmı Yunanistan’a gitmiş, köşklerin çoğu da el değiştirmiştir.
Günümüzde adada halka açık bir plaj olmayıp, kulüp plajlarına sadece üyeler girebilmektedir. Bununla birlikte Aya Yorgi Manastırı’nın önünde yeralan ‘Çamakya’, Mezarlık civarında ‘Psiru’, Halik Koyu ve Burgazada’nın batısında Turgut Reis mevkii yakınlarında bulunan Kalpazankaya adlı kayalıktan denize girilebilmektedir.
Bunlardan Kalpazankaya poyraz estiğinde denize girmek ve piknik yapmak için ideal mekânlardan birisi olup, yaz mevsimlerinde açık olan bir kır gazinosu faaliyet göstermektedir. Ayrıca geçmişte Stelyo ve karısı Eleni’nin işletmiş olduğu Cennet Gazinosu yazları hala faaliyet göstermekteyken, Hristos Tepesi’nde bulunan gazino ile İndos mevkiindeki Mehtap Gazinosu artık kapalıdır. Adanın güneybatısında Aya Nikola veya şimdiki adlarıyla Halik veya Marta koyu olarak bilinen koy bulunmaktadır. Vapur iskelesinden yokuş yukarı çıkılarsa varılan Hristos tepesinin solunda Heybeliada yönünde yer alan ve içerisinde birkaç ahşap yapıyı barındıran ‘Marabetlerin Yeri’ adlı ağaçsız bölgenin arazisi Sankt George Avusturya Lisesi’ne aittir. Burada 1905’te kurulmuş olan lisenin 1950’ye kadar eğitim yapılan yazlık binası, hastanesi, lojmanları, bir zamanlar rahibelerin üzüm yetiştirip şarap ürettiği bağlığı ve bir de kilise bulunmaktadır. Adanın en eski yerleşim yeri günümüzde adanın merkezini oluşturan iskele olup buradan sola dönüldüğünde bugün ‘Adalar Su Sporları Kulübü‘ veya kısaca ‘Kulüp’ adıyla bilinen adanın eski plajına ulaşılabilir. 1950’erde Çolak Yuvakim tarafından plaj ve gazino olarak işletilen kumluk sahil günümüzde tamamen doldurulmuş durumdadır. Burada Heybeliada’ya doğru uzanan ‘Moloz Burnu’ ve uç kısmında ‘Moloz Feneri’ yer almaktadır.
Burgazada Gezilecek Yerler
Adadaki en önemli tarihi yapı sahile yakın konumda Cennet yolu üzerinde yer alan Aya Yorgi Manastırı olup Yunanistan’daki Peloponez Manastırı Megaspileon’a ait bir vakıftır. Türklerce yıkık dökük olduğundan “Garip” olarak anılan yapı 1882 yılında onarılmış, 10 Temmuz 1894 depreminde yıkılınca 1897 yılında yeniden inşa edilmiştir.
170 m yüksekliğindeki adanın en yüksek noktası Bayraktepe’de (eski Hristos tepesi) bulunan ve uzaktan bakıldığında bir kaleyi andıran Hristos (Theokoryphostos) Manastırı’nın yerinde bir zamanlar Makedonyalı imparator I. Basileios tarafından 867-886’de inşa edilip İstanbul’un fethi sırasında yıkılan bir kilise daha olduğu iddia edilmektedir. Yine rivayete göre ikon karşıtı imparator Mikhail Patrik I. Methodius’u kırbaçlattırdıktan sonra yarı ölü şekilde ve 2 hırsız ile birlikte Burgaz adasında bugünkü kilisenin altında 11 basamakla inilen 3.5 x 1.75 m ölçülerindeki taştan bir lahitin içine hapsettirmiştir. Din adamı 7 yıllık esaretin ardından yeni imparator Theophilos döneminde özgürlüğüne kavuşabilmiş, Ortodoks kilisesinin aziz ünvanı verdiği Methodius’un çektiği sıkıntılar adanın ün kazanmasına sebep olmuştur. 1063 yılında onarılmış, 1630 yılında yangın sebebiyle fermanla kapatılmış, 1759’da tekrar onarılıp ibadete açılan manastıra 1828-29 Osmanlı Rus savaşı sırasında ele geçirilen bazı Rus esirler yerleştirilmiştir. 1868 yılında Burgazadalı M. Chourmouzes bağışlar ve devlet yardımı ile sağladığı parayla yeni bir manastır inşa etmiştir.
Aya Yanni ve diğer kiliseler
Bugünkü Aya İoannis (Ιωάννη Προδρόμου Αντιγόνης) kilisesi mimar Nikolaos Dimadis tarafından 1899’da eski bir yapının yıkıntıları üzerine inşa edilmiş olup, her yıl adını taşıdığı azizin adına 29 Ağustos günü dini tören düzenlenmektedir. 1961’de son kez restore edilen yapıda Baptist John dışında, İlyas Peygamber ile Aziz Nicholas adını taşıyan 3 ayazma bulunmaktadır. Adada en eski yerleşimin adanın su
ihtiyacının karşılandığı kuyuların yer aldığı küçük liman etrafında tarihi çınar ağacı ile Aya İoannis kilisesi etrafında kurulduğu sanılmaktadır. Bu çekirdek yerleşim zamanla çarşı yolu ve bu yol ile dik kesişen “Mana tu Neru” (Suyun Anası) adlı Bizans sarnıcı arasında genişlemiştir. 1960’larda yıktırılıp üzerine beton apartmanlar yapılan bu sarnıç dışında adada birisi ‘Kokinohoma” adlı eski mezarlık bölgesinde diğeri ise su kuyularının bulunduğu setin çevresinde yer alan iki Bizans sarnıcı daha bulunmaktaydı.
1848’de kilisenin karşısındaki bir binada eğitime başlayan Rum ilkokulunun yanı
sıra, 1872 yılında bir kız okulu, 1873 yılında ise bir anaokulu açılmış, 1880 yılında, bunların tümünü içinde barındırabilecek büyüklükte bir bina inşa edilerek bu eğitim kurumlan biraraya getirilmiştir. Bu bina 1894 depreminde yıkılınca yerine halen kilisenin sol tarafında yer alan bugünkü okul binası inşa edilmiştir.
Adada ayrıca bir Rum mezarlık kilisesi bir Yahudi sinagogu, Avusturya Saint Georges Hastanesi, 1928 yılında kurulan bir sanatoryum ile Belediye arazine halkın bağışlarıyla mimar Burhan Ongun tarafından inşa edilip, 24 Temmuz 1954’te açılan Burgaz’ın ilk camisi de bulunmaktadır. Türk edebiyatının önemli yazarlarından hikâyeci Sait Faik Abasıyanık’ın (1906-1954) Fenerli doktor Aleksandros Spanudis’ten satın alıp 1939-1954 arasında oturduğu ve eserlerinin çoğunu yazdığı Çayır Sokağı 15 numarada bulunan yazlık köşk, yazarın annesi Makbule hanımın ölümünden sonra Burgaz adasını Güzelleştirme Derneği’nin teşebbüsüyle “Sait Faik Müzesi” adıyla müze haline getirilmiştir. Darüşşafaka’ya teslim edilen yapı 22 Ağustos 1959 müze olarak halkın ziyaretine açılmıştır. Aynı dernek bir Atatürk büstü yaptırarak 18 Ağustos 1962 günü sahil yolu üzerinde bir yere dikilen anıtın resmi bir törenle açılmasını sağlamıştır. 06 Ekim 2003 günü ise çöplüğün tutuşması veya sabotaj sonucu çıkan iki yangında ada ormanlarının yaklaşık 3/4’ü yanarak kullanılmaz duruma gelmiştir.
7 Ağustos 1988’de Kalpazankaya mevkinde piknikçilerin dikkatsizliği yüzünden çıkan, 6 Ekim 2003 günü Burgazada’nın arka kesimindeki vahşi depolama (Açıkta yığarak depolama) yapılan çöplüğün tutuşması veya sabotaj sonucu çıkan yangınlarda adanın kızılağaç ormanlarının 3/4’ü yanmış, ikincisinde şiddetli lodos sebebiyle yayılan alevler Sait Faik Abasıyanık’ın müze haline getirilen evine 700 m kala durdurulabilmiştir.
Burgazada nüfus ve okullar
19.yüzyıl sonlarında 1.250 kişilik ada nüfusunun 550’si Müslüman, geri kalanı ise Rum olup, A. Vasakopulos 1891’de Burgazada’da 130 Rum hanesinin bulunduğunu bildirmiştir. 1923 Mübadesi’ne dek ada halkının önemli bir bölümü balıkçılık ve çiçekçilikle geçinen Rumlardan oluşmaktaydı ki bu tarihten sonra adaya bir miktar Müslüman Rumeli göçmeni yerleştirilmiştir. Bununla birlikte Janin, 1943 yılında Burgazada’da devamlı yaşayıp Rumların 1.408 kişilik ada nüfusunda çoğunluğu oluşturduğunu bildirmiştir. 1939 Erzincan depremi sonrasında Burgazada’ya Erzincan’dan çoğu Alevi pek çok aile yerleştirilmiş olup, kış nüfusunun yarısını hala Erzincanlı Aleviler oluşturmaktadır. Adadaki 5 yıllık Rum ilkokulunda 69 öğrenci okumaktayken öğrenci sayısı 1951’de 23’e 6-7 Eylül olaylarının ardından 1961’de 21, 1971’de ise 2’ye düşmüş 1974 ise okul kapatılmıştır. 1965’de ada pazaryerinde ilk Türk bakkalın açıldığı adada Rum nüfusun azalmasına paralel olarak 1978’de Haralambos Spyropolou’ya ait son Rum işyeri kapanmıştır. 1924’te Heybeliada’da açılan Türkiye’nin ilk sanatoryumundan 4 yıl sonra 1928’de Burgazadası’nın kuzeyinde yer alan Gönüllü Caddesi’nde iki katlı bir binada Burgaz Sanatoryumu açılmışsa da 1940’ta kapanmıştır. İstanbul’un fethinin 500. yıldönümü münasebetiyle 1953’te, vapur iskelesinin sağ yanında, denize yakın set üzerinde belediyenin verdiği arsa üzerine küçük bir cami inşa edilmiştir. 1970’li yıllarda Turgut Egemen Kulüp yakınlarında arslan, kaplan gibi yırtıcı hayvanları barındıran özel bir hayvanat bahçesi açmışsa da 1983’te Egemen’in ölünce kapanmıştır.
1962’de 1000 hanenin bulunduğu ada nüfusu çoğu balıkçı 500 kişi olup yazları 2000-2500’e çıkmakta adalıların bir kısmı bu dönemde evlerini pansiyon olarak kiralamaktaydılar. Günümüzde tek bir muhtarlık bölgesi olup, polis baş komiserliği ve belediye zabıta amirliği de bulunan ada nüfusunun büyük kısmı Türklerden oluşmakta olup ayrıca az sayıda Yahudi ile hemen hepsi yaşlı 25 Rum ikamet etmektedir. Koçu’ya göre 1950’ler de bile yaz nüfusu 7 bini bulan Burgazada’nın 2010 Genel Nüfus Sayımına göre nüfusu 1.405’dir. Adada Simonaki tarafından 1905’te yaptırılan Özel Rum Okulu ise öğrencisizlikten kapanmış, 1978’e dek pansiyonlu hizmet veren Burgaz İlkokulu (1923) adlı tek bir olup, çocuklar Ortaokul ve lise eğitimi için Heybeliada’ya gitmektedir. ‘Burgazada Deniz Kulübü’ (1934), ‘Burgazadası’nı Güzelleştirme Derneği’ (1956) ve ‘Adalar Su Sporları Kulübü’ (1963) adanın en önemli sosyal kulüpleridir.
Kaşıkadası
Kaşıkadası yönetim açısından Burgazada’ya bağlı olmakla birlikte özel mülk
statüsünde ama iskâna açık değildir. Danon ailesi 1980’lerin sonlarında adayı Dinçkök Grubu’na bağlı Akturizm AŞ’ye satmış, şirket adanın Burgazadası’na bakan koyunda bir mendirek inşa etmiş ve ada içerisinde turistik tesis yapmak için inşaat faaliyetine girişmişse de çevrecilerin tepki ve girişimleri inaşşat sürecinin durmasına sebep olmuştur.
Kaynakça
Βουτυράς, Σ.Ι. – Καρύδης, Γ. (1881). Λεξικόν Ιστορίας και Γεωγραφίας. Konstantinople.. s. 980
Çankaya, Aylin (2016) Bir İçe Kapalılık ve Dışa Açık Olma Hali Olarak Adalık ve Ada Hakkı. İstanbul Adaları ve Burgazada Örneği. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul Bilgi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. İstanbul
Ειρηνουπόλεως Κωνσταντίνος (1960). «Μπουργάζ αντά – Αντιγόνη, έτος ΛΕ’, τεύχος Β’», Ορθοδοξία (Απρίλιος‑Μάιος‑Ιούνιος), s. 140.
Erdenen, Orhan (1962), İstanbul Adaları, Belediye Matbaası, İstanbul.
Gülen, N., (1994)“Burgazadası”. Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı. İstanbul. s. 336-337.
Gyllius, P., (2000). İstanbul Boğazı (De Bosporo Thracio) Istanbul, s. 241.
Koçu, Resat Ekrem (1963). İstanbul Ansiklopedisi. 6. Cilt. Tan Matbaası, s. 3140-3141
Mamboury,E., (1943), Les Îles des Princes. Maarif Matbaası. İstanbul.
Μήλλας, Α. (2001). Αναδρομή στα Πριγκηπόνησα. Atina. s. 87.
Schlumberger, Gustave (2006). İstanbul Adaları. Kesit Yayınları. İstanbul. s.51-58
Poridis, Apostolos (1999). İstanbul Adaları’nın Sosyal ve Fiziksel Gelişiminin Analizi ile Fiziksel Çevrenin Değerlendirilmesine İlişkin Sistematik bir Yaklaşım. (Yayımlanmamış doktora tezi). Yıldız Teknik Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul
Σταματόπουλος, Κ.Μ., Η Τελευταία Αναλαμπή (1996).Η Κωνσταντινουπολίτικη Ρωμηοσύνη στα Χρόνια 1948‑1955 . Atina. s. 291.
Σταυρίδης, Β. (1991). Αι Μητροπόλεις Χαλκηδόνος, Δέρκων και Πριγκηποννήσων Α . Selanik. s. 281.