Roma Tarihi

Julius Caesar’ın (Jül Sezar) Hayatı, Savaşları ve Ölümü

Julius Caesar veya Jül Sezar, Roma Cumhuriyeti’nin sonunun getiren ünlü general ve politikacı olup, stratejik zekâsı ile birlikte lejyonerlerinin ona duyduğu sadakat ve emirlerini yerine getirmedeki isteklilikleri sebebiyle kazandığı parlak askeri başarılarıyla ünlenmiş, siyasi becerisi ve refahlarına katkıda bulunduğu Roma’nın alt ve orta sınıflarınca sevilmesine karşın, gücünden korkan siyasi rakiplerince bir suikast sonucu öldürülmüştü. Ülkeyi kontrol etmek isteyen savaşan hatipler, askerler ve politikacılarla dolu Roma’da ne yapabildiğini ve ne istediğini tam olarak bilen Caesar’ın vizyonu bu cinayetle sona erse de senato üzerine akan kanı soğuduktan sonra bile getirdiği değişimin geri dönülemez olduğuna şüphe yoktu.

Jül Sezar (MÖ 12 Temmuz 100 -5 Mart 44) veya Gaius Julius Caesar (Latince GAIVS•IVLIVS•CAESAR), Roma Cumhuriyeti’nin Roma İmparatorluğu‘na dönüşmesinde kritik bir rol oynayan Romalı askerî ve politik lider olup, aynı zamanda iyi bir hatip ve güçlü bir yazar kabul edilmektedir. Caesar’ın Asya eyaletini yöneten bir Praetor[1] olan babası Gaius Julius Caesar da oğluyla aynı adı taşımakta olup, annesi Aurelia Cotta’da asil bir aileden gelmekteydi[2]. Caesar, aynı zamanda ünlü Roma generali Gaius Marius‘un yeğeniydi[3]. Caesar’ın ailesi asil olmakla birlikte geleneksel kurnazlık, komplo ve güç mücadelesinin hâkim olduğu Roma Senatosu’nda Roma değerlerinin üstünlüğünü savunan Optimates[4] grubuna mensup olmayıp, hükümetin demokratikleşmesini ve alt sınıflar için daha fazla hakkı destekleyen Populare[5] ideolojisini desteklemekteydi.

Julius Caesar (Jül Sezar) heykeli, Louvre Müzesi. Paris

Gençliği ve Askerlik Hizmeti

Ailesi

Caesar[6], Tanrıça Venüs‘ün (Yunan mitolojisinde Aphrodite) oğlu Troyalı prens Aeneas‘ın oğlu Iulus’tan geldiğini iddia eden ve patrici[7] sınıfından Julius ailesine mensuptur. Julii Caesare ailesi politik açıdan güçlü pozisyonda olmayıp mensuplarından ancak üçü konsül seçilebilmişti.  Caesar’ın babasının Asya valisi olmasını bile Marius Reformlarını gerçekleştiren ünlü konsül kayın biraderi Gaius Marius’a borçlu olması muhtemeldir. Caesar’ın çocukluğu ile ilgili çok az kayıt olup, her ikisinin de adı Julia olan iki kız kardeşi olduğu bilinmektedir. Suetonius ve Plutarch’ın yazdığı biyografilerde Caesar’ın hayat hikâyesi gençliğinden başlamakta olup nedense iki eserinde açılış paragrafları kayıptır. Caesar’ın çocukluk yıllarında Roma Cumhuriyeti ile savaştan öncesinde Roma’nın müttefiki olan diğer İtalyan şehirleri arasında çıkan Sosyal Savaş (MÖ 91-88) ve Pontus hükümdarı VI. Mithridates’in Roma’nın doğu eyaletlerini tehdit etmesi siyasi hayata kargaşanın hâkim olmasına sebep olmuştur.

Roma Senatosu’nda ki gruplardan optimates aristokratların yönetimini savunurken, populares ise doğrudan seçimleri tercih etmekteydi.  Roma’da popularis grubunun desteklediği Caesar’ın amcası Marius ile optimates grubunca desteklenen Lucius Cornelius Sulla Sosyal Savaş sırasında ün kazanmış, Mithridates‘e karşı yapılacak sefere komuta etme şerefi yüzünden iki rakip birbirine girince sonuçta kazanan Marius olmuşsa da MÖ 86’da o da ölmüştür.[8] Ertesi yıl Caesar’ın babası bir sabah ayakkabılarını giyerken öldüğünde henüz 16 yaşında olan Caesar tam da amcası Marius ve Lucius Cornelius Sulla arasındaki iç savaşın tam ortasında Julii Caesare ailesinin başına geçmiştir.

Rahip Caesar

Genç Caesar, rahip olmasının ailesine fayda sağlayacağını umarak aday olmuş ve Jüpiter yüksek rahibi Merula’nın yerine yeni Flamen Dialis[9] olarak atanmıştır[10]. Jupiter rahipleri patrici olmak zorundaydı ama aynı zamanda evleneceği kişilerinde patrici olması gerekiyordu bu yüzden daha çocukluğunda nişanlandığı Cossutia adındaki kızdan ayrılarak Lucius Cinna’nın kızı Cornelia[11] ile evlenmiştir. MÖ 82’de Sulla iç savaşı kazanan Sulla kendini diktatör ilan ettiğinde, düşmanlarının ve özellikle Populare ideolojisine bağlı olanların sistematik bir şekilde temizliğine başlamış, Marius’un yeğeni ve Cinna’nın damadı olduğu için hedef seçilen Caesar Roma’dan kaçmak zorunda kalmıştır. Amcasının mirası ve karısının çeyizine el konulan, rahiplik makamından mahrum bırakılan Caesar’a Cornelia’dan da boşanmasını emredilmiştir. Diz çökmeyi reddeden Caesar, karısından boşanmayı reddedince saklanmak zorunda kalmıştır. Sulla’nın bazı destekçileri ve Vesta bakirelerinin de bulunduğu aile üyelerinin arabuluculuğu sayesinde kendisi için ‘Caesar’da çok sayıda Marius gördüğünü’ söyleyen Sulla tarafından isteksizce affedilmiştir.

Orduya Katılması

Caesar, her türlü destekten maruz kalınca Sulla’nın affını temkinli bir şekilde beklemek yerine uzun ve şanlı bir kariyer yapma uğruna orduya katılmış Asya’da propreator Marcus Minucius Thermus ve Kilikya’da Servilius Sauricus’un emrinde görev yapmıştır. Kendisini etkili bir asker olarak kanıtlayan Caesar, Midilli kuşatmasında gösterdiği üstün hizmetlerinden dolayı bir Roma askerinin kullanabileceği en yüksek askeri süslemelerden biri olan meşe yapraklarından yapılan Corona Civica adlı tacı ile ödüllendirilmiştir. Askerlerine bağlılığı, adamlarının saygısının ve sadakatinin ne kadar önemli olacağını anlaması Caesar’ın ordudaki yaşamının temel taşı olmuştur. Bu dönemde Bithynia kralı IV. Nikomedes’in donanmasına eşlik etme görevi sırasında kralın sarayında gerekenden uzun kalınca Nikomedes’le bir ilişki yaşadığı söylentisi etrafa yayılmıştır. Söylenti gerçek olsun ya da olmasın, Caesar bu iddiayı her fırsatta şiddetle reddetmiştir[12].

Roma’ya Dönüş

MÖ 80’e dek diktatör sonrasında konsül olarak görev yapan Sulla’nın MÖ 78’de ölümünden sonra artık kendisi için güvenli gördüğü Roma’ya dönmeye karar vermişse de tüm mallarına el konulduğundan, Roma‘nın dışında düşük sınıftan insanların yaşadığı ve şehrin genelevlerinin bulunduğu Suburra mahallesinde mütevazı bir eve yerleşmiştir. Olağanüstü hitabet yeteneğine eşlik eden heyecanlı jestleriyle sivrileceği avukatlık yapmaya başlamış ve yolsuzlukla suçlanan eski valilerin davalarındaki acımasız tutumuyla kısa sürede ün kazanmıştır. Senato’yu işgal eden zengin seçkinlere ve her tür çirkin eşitsizliğe karşı öfkeli halkın yanında yer aldı.

Korsanlara Esir Düşmesi

Hitabet sanatında mükemmelleşmek için MÖ 75’de öncesinde Cicero’yu da eğitmiş olan Apollonius Molon’un yanına Rodos‘a gitmiştir[13]. Yunanistan’a yelken açarken Caesar Kilikyalı korsanlar tarafından kaçırıldı ve Oniki Ada’lardan birisi olan küçük Farmakos ‘ta (Bulamaç adası) fidye için tutulmuştur. Kendisine sahip olduğu yüksek makama uygun olarak, korsanlar onun için 20 talentum fidye isteyeceklerini söylediğinde, Sezar en az 20 talentum değerinde olduğunu iddia etmiştir. Caesar esir düştüğünde iyi muamele görmüş ve korsanlarla dostça bir ilişki kurmuştur. Korsanlara serbest bırakıldıktan sonra, ailesini ve kendini küçük düşürdükleri için onları yakalayıp, çarmıha gereceğini söylemişse de bu tehdit korsanlarca şaka olarak algılanmıştır.

Serbest bırakıldıktan sonra Caesar gerçekten sözünü tutmuş, tuttuğu donanma ile geri dönerek yakaladığı korsanları yakalayarak Bergama’ya hapsetmiştir. Bergama valisi korsanları öldürmek yerine köle olarak satmayı tercih ettiğinde kıyıya geri dönerek korsanları bizzat çarmıha germiş ancak esaret altında kendine iyi davrandıkları için hoşgörü göstererek öncesinde boğazlarının kesilmesini emretmiştir. Bu olaydan anlaşılacağım gibi Caesar’ın tam olarak ne yapacağını söylemesi ve zamanı gelince söylediğini yapma konusunda ki kararlılık ve becerisi hayatı boyunca belirleyici özelliklerinden biri haline gelmiştir.

Yükselişi

Korsanlardan intikamını aldıktan sonra Rodos‘a doğru yelken açmışsa da bir süre sonra Pontus‘tan gelen işgal tehdidine karşı orduya geri çağrılmıştır.  Roma’ya dönüşünde kamu yönetimine talip olan politikacıların ardışık olarak üstlenmek durumunda oldukları kamusal görev düzeni Cursus honorum’un ilk basamağı olan tribunus görevine seçilmiştir. MÖ 69 yılında ise devlet hazinesin, cezai işler ve finansal işleri denetlemekten sorumlu tutulan quaestor seçilmiş, aynı yıl teyzesi olan Marius’un dul eşi Julia’yı ve karısı Cornelia’yı kaybetmiştir.

Antistius Vetus’un emrinde quaestorluk görevi için Hispania’ya gittiğinde burada kendisiyle aynı yaştayken dünyanın büyük bölümünü fetheden Büyük İskender‘in heykeline bakarak o ana dek ne kadar az şeyi gerçekleştirdiğini fark ederek kendine yeni hedefler koyduğu iddia edilmektedir. Görevinden erken ayrılma talebi kabul edildiğine Roma politik hayatına dönen Caesar burada Sulla’nın optimates grubundan zengin torunu Pompeia ile evlenmiştir[14]. Devlet binalarının yapılması ve halk festivallerinin düzenlenmesi ile ilgili ödeneklerden sorumlu Aedilis makamına seçilmiştir.

Bu dönemde Sulla yanlısı yönetime rağmen Marius’ın zaferleri anısına yapılan zafer anıtlarını restore ettirmiş ve Sulla’nın yasaklarından fayda sağlayanlara karşı ceza davaları açmayı ihmal etmemiştir. Caesar bu dönemde Circus Maximus‘ta onu halka sevdiren, ancak onu ağır bir şekilde borç altına sokan lüks oyunlar düzenlemiştir. 37 yıl önce politik bir cinayete kurban giden tribunus Lucius Appuleius Saturninus’un ölümüyle ilgili Titus Labienus’u senatör Gaius Rabirius’a dava açmaya ikna ettimekle kalmamış, davaya müdahil iki hâkimden birisi olarak atanmış, Cicero ve Quintus Hortensius tarafından savunulan Rabirius’u vatana ihanetten mahkûm ettirmiştir.

Pontifex Maximus

MÖ 63’de Quintus Caecilius Metellus Pius’un ölmesi üzerine Antik Roma Dininin en önemli pozisyonu olan Pontifex Maximus görevini devralmak için sürgüne gönderilmesine yol açabielcek denli büyük miktarda borca girerek optimates grubundan Quintus Lutatius Catulus ve Publius Servilius Vatia Isauricus’a karşı rakip olmuş, rüşvetçilik suçlamalarına maruz kalan rakiplerinin oyu bölündüğü için rahatça kazanmayı başarmıştır. Aslında Roma’nın en zengin adamı Marcus Licinius Crassus ile de arkadaş olduğundan bu seçimi Crassus finanse etmiştir. Böylece Antik Romanın Capitol Tepesinden başlayarak en önemli dinsel yapıların bulunduğu Forumdan Kolezyum‘a kadar uzanan ana caddesi Via Sacra’da resmi bir ikametgâha sahip olmuştur.

Aynı yıl konsül Cicero, cumhuriyetin kontrolünü ele geçirmek için bir komplo hazırlayan Catilina’nın planlarını açığa çıkarınca ileride onun en acımasız politik rakibi haline gelecek olan Marcus Porcius Cato, Senato’da Caesar’ı darbecilerle iş birliği yapmakla suçlamıştır. Oturumda Caesar darbecilerin ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasını Cato ise idamını savunmuş, kazanan Cato olmuştur. Ertesi yıl tertibi araştırma amacıyla yeniden bir komisyon kurulmuş ve Caesar yeniden komplo ile suçlanmışsa da suçsuzluğu anlaşılınca onu suçlayan komisyon üyelerinden biri hapse atılmıştır. MÖ 62 yılında praetor olarak seçilmiş bu dönemde tribunus Metellus Celer’i bir kanun tasarısında destekleyince ikisi de Senato tarafından görevden uzaklaştırılmışsa da Caesar’ı destekleyen sokak gösterileri artınca görevine iade edilmiştir.

Aynı yıl Caesar’ın himayesinde ve evinde gerçekleştirilen Bona Dea[15] festivali sırasında Erkeklerin festivale katılmasına izin verilmediği halde genç bir patrici olan Publius Clodius Pulcher kadın kılığında evine girerek, karısı Pompeia’yı açıkça ayartmaya çalışmaya çalışırken yakalanmıştır.  Roma’nın en güçlü patrici ailelerinden birisini gücendirmemek için dine saygısızlıkla suçlanan Clodius’un duruşmasında ona karşı tanıklık etmemişse de “karım hakkında hiçbir şüphe olmamalı” diyerek skandaldan hemen sonra Pompeia’dan boşanmıştır[16].

Praetorluk süresi bitince Hispania Ulterior eyaletine Propraetor (vali) olarak atanmışsa da borçlarını ödemek için kendisine Pompey[17]’e karşı destek olması şartıyla garantör olan Marcus Licinius Crassus ile anlaşmıştır.  İspanya’da Caesar Callaici ve Lusitaniler adıyla bilinen yerel kabileleri yendi, bölgeye istikrar getirdi ve savaş alanındaki becerisiyle birliklerinin kişisel bağlılığını kazandı. Birliklerince ‘imperator’ olarak selamlandığı için Roma’ya dönüşünde Zafer Alayı ile ödüllendirilmişse de Caesar bir seçim yapmak zorunda kalmıştır. Zafer alayına katılması durumunda asker olarak kalması ve Roma şehrinin surları dışında beklemesi gerekecekti oysaki konsüllük seçimlerine katılmak istiyordu ki bu durumda askerlerine komuta etmeyi bırakmalı ve şehre sıradan bir yurttaş gibi girmeliydi. Her ikisini de yapabileceği Senato seçimlerine in absentia yani gıyabında katılma isteği Cato tarafından veto edilince ikinci seçeneği yani konsüllüğü tercih etmiştir.

İlk Konsüllük ve Birinci Üçlü Yönetim

Borcu yüzünden Pompey’e MÖ 70’de birlikte konsül olduğu dönemden beri düşman olan Crassus’a politik olarak bağımlı olan Caesar MÖ 59 yılı için Bibulus ile birlikte konsül seçilmişse de[18] bir süre için Pompey ile iyi geçinmeye çalışmış hatta aralarını bulmaya çalışmıştır. Modern akademisyenler ve tarihçiler tarafından Birinci Üçlü Yönetim (Birinci Triumvirate) olarak adlandırılan Caesar, Pompey ve Crassus arasındaki siyasi anlaşma böyle başlamıştır: Pompey, Caesar’ın kızı Julia ile evlenirken, Caesar ise ertesi yıl populare grubundan konsül seçilecek olan Lucius Calpurnius Piso Caesoninus’un kızı Calpurnia ile evlenerek bu gayrı resmi ittifakı sağlamlaştırmıştır.

Caesar, Pompey ve Crassus tarafından da desteklen ve kamu arazilerinin fakirlere gerekirse güç kullanılarak dağıtılmasını içeren bir kanun teklifi sunarak ittifakı görünür hale getirmiştir. Bu siyasi güç merkezi, Senatoyu ama özellikle de kendini hırslı adayla doğrudan muhalif kılan Cato’yu dehşete düşürmüştür. Dürüstlüğü ile tanınan Cato’nun bile Sezar’ı uzak tutmak için rüşvet başvurusu yapmak zorunda kaldığı çirkin kampanyaya karşın Birinci Üçlü Yönetim Roma’ya hâkim olmuş, Caesar pek çok konuda aynı fikirde olmadığı Cato’yu hapse atılmıştır. Muhaliflerden Bibulus kehanetlerin olumsuz olduğunu iddia ederek kanunu geçersiz kılmaya çalışırken, Caesar’a bağlı silahlı kişiler muhtemelen Pompey’in askerleri Bibulus ve muhalifleri Forum‘dan kaba kuvvet kullanarak uzaklaştırılmıştır. Caesar taraftarları, sivil hizmetli Lictorların taşıdığı fascesleri[19] kırarken, Bibulus’a eşlik eden tribunusların ikisi yaralanırken, konsülün üzerine bir kova dolusu dışkı dökülünce adam 1 yıl boyunca korkusundan evinden çıkamamıştır[20].

Populare grubundan tam destek alan Caesar’ın kaba kuvvete dayanan girişimleri, Crassus’un zenginliği ve Pompey’in şehre girip muhaliflere gözdağı veren askerleri tarafından desteklenmekle birlikte konsüllüğü sona erdiğinde Optimates tarafından suçlanacağından emindi. Caesar hem finansal hem de politik olarak Crassus’a borçlu olduğundan hem servetini hem de prestijini artırmaya çalışıyordu. Caesar, Pompey’in yardımıyla Cisalpina Galya ve İllirya’ya ilave olarak Gallia Narbonensis eyaletlerinin yönetimine atanınca dört lejyonun komutasını eline almasına ilaveten kendisine 5 yıl süreyle dava açılmasını engelleyen bir dokunulmazlığa da sahip olmuştur. Caesar, konsüllük görev süresi sona erdiğinde kendine dava açılacağını bildiğinden sürenin dolmasını beklemeden Roma’dan ayrılarak atandığı eyalete gitmiştir.

Galya’yı Fethi

Fetih yoluyla kazanılacak zenginliği düşleyen Caesar, lejyonlarıyla MÖ 58’de Roma’dan ayrılarak Galya’ya gitmiş, İspanya’da yaptığı gibi yerli kabileleri yenmiş ve Roma’nın sınırlarını güvence altına almıştır. Roma’da çok miktarda borcu olan Caesar, Galya’ya gittiğinde eyalet yöneticisi olarak para toplayabilmek için zorla vergi toplamak ya da askeri maceralara girmek zorunda olduğunu hissetmişti. Caesar göreve geldiği sırada Günümüz Fransa’sının Arar (Saone) ve Liger (Loire) nehirleri arasında yaşayan Galyalı Aedu halkı Roma müttefiki olduğu halde Ariovistus liderliğindeki Germen kökenli Suebilerin yardımıyla diğer Gal kabileleri tarafından mağlup edilirken, İsviçre Platosunun asıl ve en kalabalık sakinleri olan Kelt kabilesi Helvetler Romalılardan korkarak göç etmeye başlamıştı. Caesar iki lejyon toplayarak önce Helvetileri hemen ardından da Ariovistus’u yenmiştir.

Göreve gelişinin ikinci yılında Galya Alplerinden topladığı iki yeni lejyonla gücünü iki katına çıkardıktan sonra Kuzeydoğu Galya’nın Belga[21] kabilelerinin üzerine yürüdü. Bu sırada Crassus’un oğlu Publius komutasındaki bir Roma Lejyonu da Armorica yarımadasındaki yerel kabilelerin topraklarını fethetmeye başladı. Bu sırada Roma siyasetine kaos hâkim olmaya başlamış, Publius Clodius Pulcher izlediği politikayla Crassus ve Pompey arasındaki ilişkinin altını oymaya başlamıştır. Cisalpine Galya eyaletinin Luca[22] kentinde buluşan Üçlü Yönetim’in yaptığı toplantıda Caesar’ın Galya prokonsüllüğünü beş yıllık bir süreyle uzatılırken, Crassus Suriye, Pompey ise Hispania prokonsülü olması kararlaştırılmıştır. Toplantıdan hemen sonra Kelt kökenli, denizci kabile Venetleri deniz savaşında yenen Caesar Armorica’nın fethini tamamlarken Roma kontrolü dışında kalan Morini ve Menapi kabilelerinin topraklarını ise MÖ 55’de ele geçirmiştir.

Germen kabileleri Galya’yı istila etmekle tehdit ettiğinde, Caesar, Ren Nehri üzerinde bir köprü inşa ettirmiş, lejyonlarını bir gövde gösterisi ile Germen topraklarında yürütmüş, sonra geri döndürüp köprüyü söktürmüştür. Germenler mesajı anlamış ve bir daha Ren nehrinin ötesine geçmeye cesaret etmemiştir. Caesar, iki kez kuzeyin kabilelerini yendi ve iki kez Britanya’yı işgal etti ki bu Roma’nın ilk Britanya saldırısıydı. MÖ 52’de Alesia Savaşı’nda, Galya lideri Vercingetorix’i yendi ve Galya’nın fethini tamamladı. Vercingetorix’in saldırısı Caesar’ı neredeyse yok ediyordu.  Romalı general şefi kuşatmıştı, ancak Galya takviyeleri geldiğinde arkalarına bir set çekmek zorunda kaldı. Romalılar yenilgiye tehlikeli bir şekilde yaklaştıklarında ancak olağanüstü bir son dakika karşı saldırısı ile zafere ulaştılar. Artık Galya’nın tamamına hükmediyordu ve emrinde büyük bir servet vardı.

Plutarch’a göre Caesar Galya Savaşları sırasında 3 milyon kişiyle savaşmış, bunların üçte birini öldürmüş, üçte birini köleleştirmiş toplam 300 kabileye boyun eğdirilmiş ve 800 kent yıkılmıştır. Caesar, en çok sefere çıkan Roma generallerden biri olmasının yanı sıra askerlerine en çok ganimet bırakanı da olmuştur. Caesar, ordusunu ne kadar uzağa götürürse, o kadar fazla servet kazanmış ve daha fazla asker toplayabilmiştir. Galya ve Almanya’dan gelen adamlarla dolu leyyonunun imparatorluğa bağlılığı yoktu onlar sadece generallerine sadıktılar ve Caesar onları bunun için her zaman ödüllendirmiştir.

İttifak’ın Dağılması

Tüm başarılarına rağmen Caesar Roma’ya geri döndüğünüzde İlk Üçlü Yönetim dağılmış durumdaydı. Crassus MÖ 53’te Parthlara karşı savaşırken öldürüldü ve aynı yıl Caesar Britanya seferindeyken Pompey ile evli olan kızı Julia doğum sırasında ölmüştü. Sezar ittifak anlaşmasını yenilemek ve Pompey’in desteğini kaybetmemek için adama Gaius Marcellus’la evli olan yeğeni Octavia’yı teklif ettiyse de Pompey bu öneriyi reddetmiştir. Pompey, Caesar’ın askeri başarılarını kıskanıyor ve kendine rakip olarak görüyordu. Caesar, mali ve politik destekçisi Crassus ve Pompey ile ittifak yapmasını sağlayan kızı olmadan Roma’da kendine karşı bilenerek bekleyen Optimates grubu ile başa çıkmak zorunda kalacaktı. Tek başına konsül olarak atanan dahası Caesar’ın siyasi rakiplerinden Quintus Metellus Scipio’nun kızı Cornelia ile evlenen Pompey artık Roma‘da tek askeri ve siyasi güç olmayı başarmıştır. Senato, Caesar’ın Galya valiliği sona erdiğini ilan ederek Roma’ya sıradan bir vatandaş olarak dönmesini emretti. Bu Caesar’ın konsüllüğü sırasında gerçekleşen eylemlerinden dolayı yargılanabileceği anlamına gelmekteydi. Senato Caesar’a ordusunu terhis etmesi emrini vermekle kalmadı Senato’ya in absentia (gıyabında) ikinci kez konsül seçilmesini de yasakladı.

İç Savaş

Caesar emredildiği gibi Roma’ya sıradan bir vatandaş olarak tek başına dönmektense terhis etmeyi reddettiği ünlü Lejyon XIII Gemina’nın[23] başında 10 Ocak MÖ 49’da generallerin ordularıyla geçmelerinin yasak olduğu Rubicon Nehri’ni[24] geçti. Rubicon nehri, Galya ve Roma eyaleti arasındaki sınır olduğu için Caesar’ın kendi yönetimindeki bölgenin sınırlarını aşması Roma’ya karşı bir savaş eylemi olarak kabul edilmekteydi. Plutarch, Caesar’ı Rubicon nehrini geçerek Pompey ile savaşı göze almasını Atinalı bir oyun yazarı olan Menandros’un Yunanca ‘Zarlar atıldı’ anlamına gelen ἀνερρίφθω κύβος deyişini kullandığını yazarken[25] Suetonius bu deyişin Latince karşılığı alea iacta est’i kullanmıştır[26].

Caesar, İtalya’ya giderken hiçbir muhalefetle karşılaşmadı çünkü Pompey, ilkbahara kadar bir saldırının gelmeyeceğini ve Caesar’ın güçlerinin çoğunun hala İspanya’da olduğunu varsaymıştı. Caesar’ın Roma üzerine gelmesi üzerine Pompey, Caesar’ı Roma’ya başkaldırı ve vatana ihanetle suçlarken, ordu oluşturmak için doğuya Yunanistan’a doğru yola çıkacağını ve bu plana karşı çıkan herkesin de hain olacağını açıkladı.

Kuzey İtalya’daki şehirlerin çoğu teslim Caesar’a teslim olurken Metellus Scipio ve Genç Cato gibi Optimates grubunun ileri gelenleri Caesar ile karşılaşmak için asker toplamaya başlamışsa da işleri pek yolunda gitmemiş, Samarium’da topladıkları lejyon kayda değer bir çarpışmaya katılmadan teslim olmuştur. Caesar’ı destekleyen XIII. Lejyona göre çok daha fazla askere sahip olmasına karşın Pompey savaşmak yerine kaçmayı tercih etmiş, Caesar’ın askerleri Brundisium’un[27] kapısına dayandığında son anda birlikleriyle birlikte limandan demir alarak kurtulmayı başarmıştır. Caesar en büyük destekçilerinden Marcus Aemilius Lepidus’u prefect olarak Roma‘da bıraktıktan sonra 27 gün içinde Hispania’ya ulaşarak kendisine katılan 2 Galya lejyonu ile Pompey’e bağlı yöneticileri bozguna uğratmıştır.

Zaferin ardından kendisini Yunanistan’da bekleyen Pompey’in üzerine yürümüştür. 10 Temmuz MÖ 48’de Dyrrhachium’da yapılan savaş sırasında bozgundan kıl payı kurtulmuştu. Pompey, eski arkadaşının Galya’da kullandığı taktikleri oan karşı kullanıp Caesar’ın birliklerini aç bırakmaya çalışmışsa da Caesar oturup Pompey’i bekleyemedi kendisinden iki kat fazla askere sahip Pompey’i Pharsalus[28] savaşıyla kesin yenilgiye uğratmıştır. Açıkçası sayıca üstün olsalar da Pompey’in kuvvetlerinin kararlı, deneyimli bir orduya karşı hiç şansları yoktu.

Sezar Roma diktatörü, Marcus Antonius ise onun Magister Equitum’u[29] olarak Roma’yı yönetmeye başlamışsa da sadece 11 gün sonra diktatörlükten istifa ederek Publius Servilius Vatia ile ikinci kez Konsül seçilmiştir. Bu arada Caesar, Pompey’i Kral XIII Ptolemaios’un hizmetinde çalışan eski bir Romalı subay tarafından 28 Eylül 48’de öldürüleceği İskenderiye’ye kadar kovalamış, Caesar’ın zafer haberi kendisinden önce Mısır‘a ulaştığında tanrıların Pompey yerine Caesar’ı tercih ettiğine inanan Mısırlılar, Pompey’i kıyıya adım atar atmaz öldürmüşlerdir.Sığınmak istediği insanlar tarafından ihanete uğrayan Pompey’in peşinden Mısır’a gelen Caesar, Pompey’in öldürülmesinden dolayı öfkelenerek ülkede sıkıyönetim ilan ederek, kraliyet sarayını ele geçirmiştir. Söylenceye göre XIII. Ptolemaios’un mabeyincisi Pothinus kendisine Pompey’in kellesini gösterdiğinde üzüntüsünden ağlamış, düşmanını öldürenlerin infaz edilmesini emretmiştir. Mutlak gücünün önündeki son engel kaldırılmıştı.

Kleopatra ve Caesarion, (Wikipedia)

Kleopatra ve Caesar

Caesar, XIII. Ptolemaios ile onun kız kardeşi, karısı ve aynı zamanda vekil kraliçe olan VII. Kleopatra arasındaki Mısır İç Savaşı’a Kleopatra’nın lehinde müdahil olmuştur. Caesar, MÖ 47 yılında Nil Savaşı ile Ptolemaios’un güçlerini yenmeyi başarmış, zaferini Kleopatra ile kraliyet kayığına eşlik eden 400 gemi ile Nil üzerinde düzenlenen görkemli bir zafer alayı ile kutlamıştır. Kleopatra maiyetiyle birlikte Roma’yı birkaç kez ziyaret etti ve bu ziyaretlerinde Caesar’ın Romanın hemen dışında, Tiber nehri kıyısındaki villasında ikamet etti. Caesar’ın 14 yıl önce Calpurnia ile evliliği bir çocuk sahibi olmadan dahası Kleopatra ile uzun ilişkisi sürecinde evlenmediğinden Romalılar tarafından zina olarak değerlendirilmemişse de Roma’da birden fazla evliliğe karşı yasalar sıkı bir şekilde uygulandığı için Senato’da tutumu eleştirilmiştir. Caesar ve Kleopatra çiftinin XV. Ptolemy Caesar veya Caesarion adıyla bilinen bir çocuğu da doğmuş hatta annesiyle birlikte o da Roma’ya gelmiştir. Bununla birlikte çocuğun kendisinden olduğunu asla kabul etmeyecektir.

Geldim, gördüm, yendim

Pontus hükümdarı Mithridates’in oğlu II. Pharnaces, kendini Ermenistan ve Kolhis kralı ilan edip doğudaki isyan başlatınca Caesar onu ezmek için harekete geçmiştir. Kleopatra’yı Mısır’da hükümdar bıraktıktan sonra, lejyonlarını Küçük Asya’ya götürmüş MÖ 47’de bugünkü Tokat yakınlarında ki Zela’da (Zile) hasmına destek veren kabileleri yendikten sonra dikkatini yeniden Roma’daki düşmanlarına çevirmiştir. Caesar, ünlü ‘geldim, gördüm, yendim’ (“Veni, vidi, vici”) sözünü hu zaferden sonra sarf etmiştir. Son olarak MÖ 46’da Thapsus muharebesinde (modern Tunus yakınlarında) Caesar’ın lejyonları, Genç Cato ve Scipio liderliğindeki Optimate güçlerini yenmiştir. Sonrasında Pompey’in oğulları Gnaeus Pompeius ve Sextus Pompeius ile Caesar’ın eski laegatus[30] ve Galya savaşlarının iki numaralı komutanı Titus Labienus ile birlikte Hispania’ya kaçmışlarsa Caesar son muhalifleri takip ederek MÖ 1 Nisan 45’de yapılan Munda Savaşı ile yok etmiştir.

Zaferden sonra Roma’ya dönen Caesar, Galya, Pontus, Mısır ve Afrika seferleriyle Roma’nın sınırlarını o dönemdeki en geniş sınırlarına taşımıştır. Roma’da Munda’da elde ettiği zaferin onuruna büyük oyunlar ve kutlamalar düzenlenmiştir. Caesar artık durdurulamazdı! Yine de zaferini kutlarken yurtdışında çok uzun zaman geçirdiğini ve Roma’da gücünü kurması ve sürdürmesi gerektiğini biliyordu. Kleopatra, Caesar’ın oğulları Caesarion’u varisi olarak göstermesini boşuna beklerken Caesar, vasiyetini hazırlamış, yeğeni Gaius Octavius ​​Thurinus’u (Octavian)unvanı da dahil olmak üzere sahip olduğu her şeyin mirasçısı olarak tayin etmiş ayrıca Octavian’ın kendisinden önce ölmesi durumunda ikinci varis olarak Marcus Junius Brutus’u belirlemiştir.

Ölene Kadar Diktatör ve Vatanın Babası Unvanları

Roma Senatosu uzun tartışmalardan sonra MÖ 44’de Caesar’a ömür boyunca ülkeyi yönetmesini sağlayacak Dictator Perpetuus unvanını meşru bir şekilde vermiş olup, günümüzde sanıldığının aksine asla imparator unvanı almamış kendini böyle tanımlamamıştır. Kendisine ayrıca Pater Patriae (“Vatanın Babası”) unvanı da verilmiş olup, Plutarch, Caesar’ın Senatoya kendine tevcih edilen onurların olması gerekenden daha fazla olduğunu bildirdiğini ancak nankör birisi olarak görülmemek için bu pozisyonları kabul ettiğini aktarmıştır. Cassius Dio ise tersine MÖ 44 yılında bir senatör heyetinin Caesar’a tevcih ettikleri onursal payeleri bildirmek üzere onu Venüs Genetrix Tapınağında ziyaret ettiğini ama Caesar’ın heyeti ayakta değil oturur vaziyette karşılamasının senatörleri gücendirdiğini ve suikastın yolunun açıldığını iddia etmiştir.

Jül Sezar heykeli. Roma, italya

Roma Reformları

Caesar, önce yoksullar arasında daha fazla toprak dağıtılması ve gaziler için diğer vatandaşları yerinden etme ihtiyacını ortadan kaldıran bir toprak reformunun yanı sıra senato ile arasının açılmasını sağlayacak çeşitli siyasi reformları başlatmıştır. Ömür boyu diktatör ilan edilen Caesar’ın zenginliğin ve gücün tadını çıkarmak yerine toplumsal reformlar yapması dikkate değer olup, hiçbir diktatör veya tiran da rastlanmayan bu durum onun halkçı populare idealinden sapmayan olağanüstü idealist ve tutarlı kişiliğini yansıtmaktadır. Caesar, sadece yoksul halk için değil yargı organında aristokratların daha kolay atanması gibi aristokratların da yarar sağlayabileceği reformlar hazırlamıştır.

Caesar’ın reform planı üç katlıydı:

  1. Askeri bir direnişin olmamasını sağlamalıydı
  2. Roma’nın savaş yıllarında biriktirdiği ciddi borçla başa çıkması gerekiyordu
  3. İmparatorluğu bir devletler topluluğundan tek bir ulusa dönüştürmesi gerekiyordu.
Yaptığı reformların en önemlileri şunlardır:
  • 1. Sübvansiyonlu tahıl dağıtımının düzenlenmesi ki devlet sübvansiyonlu hububatın satın alınmasını sıkı bir şekilde düzenlediği gibi, lıcıların sayısını belirli bir rakamda sabitleyerek hepsini kayıt altına aldırmış ayrıca fakirler için ayrılan tahıl paylarının satılmasını da yasaklamıştır.
  • 2. Daha fazla kişinin temsil edilmesi için senatör sayısını arttırmıştır halkın senatoda daha doğru bir şekilde temsil edilmesini sağlamıştır. Böylece aristokratlar ile halk neredeyse eşit sayılabilecek söz haklarına sahip olmuştur.
  • 3. Devlet borcunun azaltılması
  • 4.Askeri gazileri desteklemek ki emekli askerleri için arazi tahsisi ve Roma dünyası boyunca emekli asker kolonileri kurulmasıyla ilgili planlar hazırlamıştır.
  • 5.Roma’nın uzak bölgelerindeki insanlara Roma vatandaşlığının verilmesi
  • Roma vergi kanunlarında reform
  • 6.Julian takviminin oluşturulması ki MÖ 46 yılında her dört yılda bir artık yıl hesabına dayalı 365 günlük takvim sistemini geliştirmiştir.

Senato’daki muhaliflerin itirazlarını dikkate almadan yasaların hızla uygulanmasını isteyen Caesar, Kartaca’nın yeniden inşasını emrederek ve uzun zamandır Populare grubunun da karşı çıktığı halkı ezen vergi sistemini kaldırarak Optimate’nin iyice nefretini kazandı. Caesar’ın diktatörlüğü genellikle Roma için müreffeh bir zaman olarak kabul edilmekteyse de senatörler ama özellikle de aristokrasi tarafından yozlaştırılan cumhuriyeti savunan Optimate grubu diktatörün gücünden korkarak zamanla Senato’yu da ortadan kaldırarak ülkeyi kral gibi yöneteceğini düşünüyorlardı. Oysaki Caesar bir tiranın yapmayacağı şekilde halkın daha da iyi temsil edilebilmesi için senatonun yetkilerini ve senatör sayısını arttırmış, tüm sıfat ve unvanları kendisine başarılı seferleri ve Roma’ya olan katkısı yüzünden halk tarafından verilmiştir.

Shakespeare oyunundan farklı olarak, Caesar’ın son sözleri Sen de mi Brutüs (“Et tu, Brute?) değil ‘Sende mi evladım?’ olmuştur.

Julius Caesar’a düzenlenen suikast

Ölümü

MÖ 15 Mart 44’te Idus Martiae[31] günü Caesar, Büyük Pompey Bazilikası’nın portikosunda bazı eski kaynaklara göre altmış kadar suikastçı senatör tarafından öldürülmüştür. Brutus, arkadaşı ve karısının kardeşi Cassius’un liderliğinde kendilerine Liberatores adını takan suikastçılar arasında Caesar ‘ın mirasçı olarak ikinci tercihi Marcus Junius Brutus ve diğerleri ile birlikte Gaius Cassius Longinus da vardı. Şamlı Nikolaos’un bildirdiğine göre suikastin yeri ve zamanı hakkında uzun süre tartışmış, Via Sacra’da tek başına yürürken veya Campus Martius’da bulunan bir köprüden geçişi sırasında öldürülmesi teklif edilmişse de sonunda sadece senatörlerin girmesine izin verilen Senato’da gerçekleştirilmesi uygun bulunmuştu ki böylece togaların altında Caesar’a saplanacak hançerleri saklamak mümkün olacaktı. 55 yaşındaki Caesar, tam 23 kez bıçaklandı ve Pompey’nin heykelinin tabanında yere yığılarak ölmüştür. Suikastçı senatörler Caesar’ın ölümünden sonra ne yapacaklarını planlamayı ihmal etmekle hata yapmış, böylece Caesar ‘ın kuzeni ve sağ kolu olan Marcus Antonius’un (Mark Antony) yaşamasına izin vermişlerdir.

Caesar’ın Tanrılaştırılmasını tasvir eden bir gravür

Sonrası

Marcus Antonius, Roma halkının Julius Caesar’a karşı duyduğu sevgi ve saygı komploculara karşı çevirmeyi başarmıştır. Kahraman ve yenilikçi önderlerini kaybeden alt ve orta sınıf halk büyük üzüntü içerisinde Caesar’ın cenazesine katılırken, Caesar’ın katilleri Brutus ve Cassius’un evlerine saldırmıştır. Aristokratlar yaşananların ardından kentte kalamamış, Marcus Antonius, Caesar’ın varis olarak seçip evlat edindiği yeğeni Octavian ile birlik olarak MÖ 42’de Philippi Savaşı’nda Brutus ve Cassius’un güçlerini yenmeyi başarmıştır. Marcus Antonius zaferin ardından Mısır’da VII. Kleopatra ile ittifak yaptı ve Octavianus liderliğindeki Roma’ya önemli bir tehdit oldu. Eski müttefikler savaşa MÖ 31’de Actium Savaşı’nda karşı karşıya geldi: Kleopatra ve Antony güçleri Octavianus tarafından yenildikten bir yıl sonra intihar ettiler. Ölümlerinin ardından Octavianus, Kleopatra’nın oğlu Caesarion’un öldürülmesini emretti. Octavianus, Roma’nın ilk imparatoru olarak gücünü pekiştirdikten sonra Caesar’ı tanrılaştırmakla kalmadı, evlat edinilen varisi olarak kendinin tanrının oğlu ilan etti ve İmparator Augustus Caesar adını aldı. Böylece Octavianus, Roma Cumhuriyeti’nin sonunu getirerek, Roma İmparatorluğu dönemini başlattı.

Caesar’ın Senato önünde bıçaklanarak öldürülmesi

Shakespeare’in Caesar’ı

1599’da William Shakespeare, Caesar’ın hayatına dayanan bir oyun olan Julius Caesar’ın Trajedisini (‘The Tragedy of Julius Caesar’) yazdı. MÖ. 44’te geçen tiyatro oyununda Caesar ‘a suikast düzenlemek için başkalarıyla birlikte hareket eden Brutus adlı bir Romalı politikacının hikâyesi anlatılmaktadır. Ayrıca Caesar’ın acımasızca öldürülmesi ve sonrasındaki olaylar da tasvir edilmektedir. Oyunun ilk gösterimi 1599’da Londra’daki Globe Theatre’da yapılmışsa da şarkılara, romanlara, filmlere, televizyon şovlarına ve hatta komedi eylemlerine ilham vererek etkisi bugüne dek ulaşmıştır. Bununla birlikte oyunda geçen pek çok söz ve alıntının Caesar’a değil, Shakespeare’e ait olduğu sanılmaktadır.

Kaynakça

Appian. The Histories. Loeb Classical Library, 1913

Canfora, Luciano. Julius Caesar: The People’s Dictator. Edinburgh University Press, 2006

Cassius Dio. Roman History. Loeb Classical Library edition, 1914

C. Velleius Paterculus. The Roman History. Loeb Classical Library, 1924

Fuller, J. F. C. Julius Caesar: Man, Soldier, and Tyrant. New Brunswick, NJ: Rutgers University Press, 1965

Gaius Suetonius Tranquillus. On İki Caesar’ın Yaşamı. Çev. Fato Felatar ve F. Gül Özaktürk. Türk Tarih Kurumu Yayınları (Yedinci Dizi). Ankara, 2008

Goldsworthy, Adrian. Caesar: Life of a Colossus. Yale University Press, 2006

Griffin, Miriam, ed. A Companion to Julius Caesar. John Wiley & Sons, 2009

Jiménez, Ramon L. Caesar Against Rome: The Great Roman Civil War. Praeger, 2000

Kleiner, Diana E. E. Cleopatra and Rome. Harvard University Press, 2005

Meier, Christian. Caesar: A Biography. Fontana Press, 1996

Plutarch, The Parallel Lives. Loeb Classical Library edition, 1919

Thorne, James. Julius Caesar: Conqueror and Dictator. The Rosen Publishing Group, 2003

Weber, Max. Caesarism, Charisma, and Fate: Historical Sources and Modern Resonances in the Work of Max Weber. Transaction Publishers, 2008

Notlar

[1] Praetor, Eski Roma’da Caesarr’ın muhafızlarına verilen isim olup, sözcük anlamı olarak “ülkeyi yöneten” olması muhtemeldir. Eski Roma’da vatandaşlar arasındaki uyuşmazlıkları çözen yargıç ve yönetici konumunda olan yetkililerde praetor unvanıyla adlandırılmıştır.

[2] Suetonius, 6. 1

[3] Gaius Plinius Secundus, Naturalis Historia 7.54

[4] Latince Optimates “en iyi olanlar” geç Roma Cumhuriyeti’nde muhafazakâr bir siyasi grubun adıdır.

[5] Populares, Latince ‘halkı destekleyen’ geç Roma Cumhuriyeti’nde pleblerin (halkın) sorunlarını destekleyen politik bir grubun adıdır. Optimate ve Populare’nin birbiriyle çatışan siyasi partiler değil, daha ziyade, toplumdaki sınıflardan bağımsız olarak birçok insanın bağlandığı siyasi ideolojiler olduğu anlaşılmalıdır.

[6] Caesar (Sezar) cognomeni (bir kişinin 3. adı) Yaşlı Plinius’a göre Latince “kesmek” anlamındaki ‘caedo, caedere, cecidi, caesum’kelimesiyle ilişkili olup, Historia Augusta’da saçının sık olması, gözlerinin gri olması veya savaşta bir fil öldürmüş olmasına atfen bu unvanı aldığı iddia edilmiştir. (Velleius Paterculus, 2.41)

[7] Patrici başlangıçta antik Roma’daki seçkin ailelerden oluşan bir gruba verilen isimdir. Roma imparatorluğunun sonraki dönemlerinde bu sınıf daha geniş kesimleri içine dâhil etmiştir. Patrici kelimesi Latince kökenini pater’in (baba) çoğulu olan patres’den alan patricius’dan gelmektedir.

[8] Appian, 1.34-75;

[9] Flamen Dialis, Roma dininde en önemli pozisyonlardan biri olan Jüpiter başrahibi. Aralarında Jüpiter baş rahibininde bulunduğu 15 flamines vardır ve bu rahiplerin metale dokunmaları, ata binmeleri ve ceset görmeleri yasaktır. Flamen Dialis pek çok özel imtiyaza sahiptir.

[10] Velleius Paterculusi 2.22

[11] Cornelia Cinna minor (MÖ 94– MÖ 69) Lucius Cornelius Cinna’nın kızı ve konsül Lucius Cornelius Cinna’nın kız kardeşi, Roma Dikatatörü Gaius Julius Caesar’ın karısı olmuştur.

[12] Suetonius, Julius 2-3; Cassius Dio, 43.20

[13] Suetonius, Julius 4; Plutarch, Caesar 3-4

[14] Suetonius, Julius 5-8; Plutarch, Caesar 5; Velleius Paterculus, 2.43

[15] Roma mitolojisinde Tanrı Faunus’un kızı olan ve doğurganlık, iyileştirme, bekaret ve kadınların koruyucu tanrıçası olup, Roma sikkelerinde bereket boynuzu (cornucopia) tutarken tasvir edilmektedir.

[16] Cicero, Atticus’a mektuplar 1.12, 1.13, 1.14; Plutarch, Caesar 9-10; Cassius Dio, 37.45

[17] Gnaeus Pompeius Magnus

[18] Plutarch, Caesar 13-14; Suetonius 19

[19] Fasces, bir demet tüylü huş ağacından yapılmış değneğin silindir şeklinde ve genellikle bronz bir baltanın keskin tarafı dışarıda kalacak şekilde bu demetin içerisine yerleştirilip kırmızı bir deri şerit ile sıkıca bağlanmasıyla elde edilmekte olup, gücün sembolü kabul edilmekteydi.

[20] Cicero, Atticus’a Mektuplar 2.15, 2.16, 2.17, 2.18, 2.19, 2.20, 2.21; Velleius Paterculus, 44.4; Plutarch, Caesar 14, Pompey 47-48, Genç Cato 32-33; Cassius Dio, 38.1-8

[21] Belgalar, Antik Galya’nın Kuzeybatısında, Sequan (Sen Nehri) ve Matrona (Marne Nehri) arasında kalan bölgede yaşamış olan Kelt ve Germen kökenli halk grubu. Asıl yaşam alanları Sen Nehri ve Ren Nehri arasıydı.

[22] Bugün ki Lucca, İtalya’nın Kuzeyindeki Toskana yönetim bölgesinde, Serchio nehrinin içinden geçtiği, Ligurya Denizi kıyılarındaki verimli bir düzlükte kurulmuş olan İtalyan kentidir.

[23] XIII. Lejyon, Jül Sezar’ın Galya seferinde ve hemen ardından Roma iç savaşında çok önemli roller üstlenmiştir. MÖ 31 yılında itibaren Gemina (“ikiz lejyon”) olarak bilinmekte olup, varlığını 5. yüzyıla kadar sürdürmüş olup sembolü aslandı.

[24] Rubicon İtalya’nın kuzeyinde bulunan, 29 km uzunluğundaki nehrin adı olup, Apenin Dağlarından doğmakta, e Emilia-Romagna bölgesinde bulunan Rimini ve Cesena şehirleri arasından geçerek Adriyatik denizine akar.

[25] Plutarch, Caesar 60.2

[26] Suetonius, Julius 32

[27] Brundisium, İtalya’yı kuzeyden güneye kat eden antik yol via Appia’nın güney ucunu oluşturan antik Roma kenti olup, günümüzde İtalya’nın Puglia Bölgesi‘nde yer almakta ve Brindisi adını taşımaktadır.

[28] Yunanistan’da bugünkü Farsala kenti olup, Teselya’da Larissa’nın güneyinde yer almaktadır.

[29] Magister equitum, Roma Diktatörü tarafından atanan ve görevden alınan, aynı zamanda da diktatör’ün görevden ayrılmasıyla mevcudiyeti sona eren resmi bir makamdı.

[30] Legatus, Roma ordusunda görevli olan ve modern ordulardaki general rütbesine karşılık gelen askeri unvandır.

[31] Idus Martiae, Roma takviminde 15 Mart’a karşılık gelen 74. gün olup, dini önemi dışında ayrıca Romalılar için borçların ödenmesi için bir son tarihti.