1938 2. Dünya Savaşı

13 Mart 1938 Almanya’nın Avusturya’yı ilhakı: Anschluss, Anschluss Österreichs

Yazı: Özhan Öztürk

13 Mart 1938 Almanya’nın Avusturya’yı ilhakı (Almanca ‘Anschluss[1] veya ‘Anschluss Österreichs[2]). Viyana’da yayınlanan beş maddelik bir kanunla Avusturya’nın Almanya ile birleştiği ve Alman devletinin bir parçası olduğu resmen ilan edilmiştir.

 

Anschluss düşüncesi Hitler ve Nazilerin ‘Heim ins Reich[3] ideolojisinden önce 19. yüzyılda Almanların tek bir devlet altında yaşaması arzusu olarak dile getirilmekteydi. Avusturyalılar ‘Großdeutsche Lösung‘ (Büyük Alman Çözümü) adıyla tüm Alman devletlerinin Avusturyalı Habsburgların idaresinde birleşmesi için uğraşmışlardır. Bununla birlikte 1866’da Prusya’nın Otto von Bismarck liderliğine Avusturya’yı mağlup edip önce Kuzey Germen Federasyonu, 1871’de ise Fransa-Prusya savaşı sonrasında Bavyera Krallığı’nı ikna etmesiyle Almanya kendi içinde birleşirken Avusturya bu oluşumun dışında kalmıştır.  Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun 1918’de yıkılıp, 12 Kasım’da Avusturya Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Almanya’nın Protestan, Avusturya’nın Katolik olmasına rağmen Avusturya halkı arasında Almanya birleşme düşüncesi yeniden popüler olmuştur ki 1931’de iki ülke arasında Gümrük Birliği Antlaşması imzalanmıştır.

 

Februarkämpfe[4] veya Österreichischer Bürgerkrieg adlarıyla bilinen Milliyetçi ve Marksist güçlerin çatıştığı 12-16 Şubat 1934 arasında gerçekleşen Avusturya

Anschluss’un ardından Hitler halkı selamlıyor. Salzburg, 12 Nisan 1938

iç savaşından[5] sonra basın özgürlüğü sona ererken,  çok partili sistem çökmüş, iktidarı ele geçiren Faşist çizgideki Hristiyan Sosyal Parti (CS) kendisi dışındaki tüm parti ve siyasi faaliyetleri yasadışı ilan etmiştir. Anschluss karşıtı CS, Engelbert Dollfuss ve halefi Kurt Schuschnigg Avusturya’yı Protestan Almanya’da hâkim olan Nazi düşüncesinden ziyade Katolik öğretiyi ön plana çıkararak faşist İtalya’ya yaklaştırmıştır. İtalyan lider Benito Mussolini Almanya’nın bir zamanlar Avusturya tarafından yönetilen İtalyan topraklarında hak iddia edeceği endişesiyle başlangıçta Avusturya’nın bağımsız tavrını desteklediyse de Etiyopya’da Alman desteğine ihtiyaç duyup, Hitler’den Almanya’nın İtalya’dan toprak imtiyazları istemeyeceği konusunda kişisel bir güvence de aldıktan Avusturya meselesine karışmamıştır. Bununla birlikte 25 Temmuz 1934’te yasadışı kabul edilen Avusturya Nazi Partisi üyelerince öldürülünce 1 ay kadar süren ikinci iç savaş başlamıştır. Bu süreçte Avusturya Nazi Partisinin ileri gelenleri Almanya’ya kaçarken ülkede kalan üyeleri hükümeti yıpratmaya yönelik terörist saldırılar düzenlemiş, çıkan olaylarda 1938’e dek yaklaşık 800 kişi ölmüştür. Bu süreçte Eylül 1936’da Hitler’in açıkladığı 4 yıllık Plan’da askeri gücün muazzam miktarda arttırılacağı açıklanırken ihtiyaç duyulacak demir ve diğer hammadde kaynaklarının bir kısmının Avusturya’dan elde edilebileceği Hermann Göring tarafından görülmüş ve ünlü Britanyalı tarihçi Sir Ian Kershaw’ın bildirdiği gibi 1937’de çözülmesi gereken bir ‘Avusturya Sorunu‘ Hitler’in önüne konmuştur. 20 Şubat’ta Hitler Reichstag’ta ilk kez Avusturya radyosunca da canlı yayınlanan konuşmasında Avusturya ve Çekoslavakya’yı kastedederek Alman Reich’ının sınırları ötesinde yaşayan 10 milyon Alman’a uygulanan baskıyı tolere edemeyeceğini söylemiştir.

Dollfuss’un halefi Kurt Schuschnigg, Naziler üzerindeki baskıyı sürdürmeye çalışmışsa da Şubat 1938’de Hitler’in Nazi partisi üstündeki yasağı kaldırmaz, tutuklu Nazileri serbest bırakmaz ve Nazilere hükümete ortak etmezse Avusturya’ya karşı askeri tedbir alacağı ültimatomundan

10 Nisan 1938 tarihli halk oylamasında kullanılan oy pusulası: 13 Mart 1938’de yürürlüğe giren Alman Reich’ı ile Avusturya’nın yeniden birleşmesini kabul ediyor musunuz ve liderimiz Adolf Hitler’in partisine oy veriyor musunuz?

sonra iki Nazi siyasetçiyi Arthur Seyß-Inquart’ı İçişleri Bakanı, Edmund Glaise-Horstenau’yu Devlet Bakanı yaparken, olası bir Alman saldırısına karşı bir savunma planı hazırlayan Avusturya Genelkurmay Başkanı Alfred Jansa’yı görevden uzaklaştırmak zorunda kalmıştır. Komünist ve Sosyalistlerin de desteğini alan Schuschnigg, 9 Mart’ta 4 gün sonra Almanya’yla birleşme ya da bağımsız kalma kararının oylanacağı bir referandum düzenleme kararını açıklamıştır. Nazilere sempati duyan gençleri elemek için referanduma katılma yaşını 24 olarak belirlenmişse de Almanya bu emrivakiye sessiz kalmamış, Hitler 11 Mart’ta Schuschnigg’e bir ültimatom göndererek bütün yetkileri Avusturya Nazi Partisine devretmesini ya da işgale hazır olmasını bildirmiştir. Schuschnigg, İngiltere ve Fransa’dan aradığı desteği bulamayınca 11 Mart akşamı şansölyelikten istifa etmiş, radyodan yayınlanan konuşmasında kan dökülmesini engelleyebilmek için Nazilerin hükümeti kontrol etmelerine izin verdiğini açıklamıştır. Cumhurbaşkanı Wilhelm Miklas, Seyys-Inquart’ı şansölye olarak atamayı reddetmişse de İçişleri Bakanlığını ele geçirdiklerinden zaten polisi kontrol edebilen Naziler iyi bir organizasyonla birkaç saat içerisinde Viyana’daki çok sayıda kilit noktayı kontrol etmeyi başarmışlardır. Pulitzer ödüllü gazeteci Edgar Ansel Mowrer, Paris’ten CBS’e gönderdiği raporunda tüm Fransa’da bir halkoylaması sonucunun Hitler’in Avusturya’yı işgalinden vazgeçirebileceğine inanan tek bir kişi yok yazmıştır. 12 Mart sabahı Alman Wehrmacht’ın 8. Ordusu Almanya-Avusturya sınırını geçmiş, hiçbir direnişle karşılaşılmadığı gibi kendilerini selamlayan Avusturyalıların arasında ilerlemişlerdir. Versay Antlaşması’na aykırı olan birleşmeyi İtalya tasvip ederken, I. Dünya Savaşının İtilaf Devletlerinden İngiltere ve Fransa kararı tanımadıklarını bildirmişlerse de diplomatik protesto ile yetinmişlerdir.  Pek çok Avusturyalı siyasetçi tutuklanırken[6], Avusturya cumhurbaşkanı Wilhelm Miklas görevinden istifa etmek zorunda kalmıştır. 13 Mart günü Avusturyalı nasyonal sosyalist siyasetçi Arthur Seyß-Inquart (1892-1946) Anschluss’u “Avusturya Cumhurbaşkanı Vekili” sıfatıyla imzalamış, Saint-Germain antlaşmasının 88. Maddesinin ipal edildiğini bildirmiştir. Hitler’in arabası ise ancak öğleden sonra 4 bin kadar muhafız eşliğinde Braunau’dan, Hitler’in doğum yerinden Avusturya’ya girmiş akşam vakti Linz’e ulaşabilmiştir. Hitler, 15 Mart’ta Viyana’da Heldenplatz meydanında toplanan 200 bin kişilik bir kalabalığa Avusturya’nın III. Reich’a dâhil olduğunu açıklarken Avusturya’ya zorbalar olarak değil, kurtarıcılar olarak geldiklerini ve gördüğü sevgi selinden memnuniyetini dile getirmiştir. 13 Mart 1938’de yayınlanan bir genelgeyle ilhak yürürlüğe girmiş, 10 Nisan’da onaylanması için yapılan açık halk oylamasında %99,73 oranında desteklenmiştir. Böylece Avusturya devleti Ostmark[7] adıyla Alman Reich’ine bağlı bir eyalet olurken Seyß-Inquart’de bu eyalete vali yapılmıştır. Avusturya 2. Dünya Savaşının bitiminden sonra bir süre Almanya’ya bağlı olmayı sürdürmüşse de 27 Nisan 1945’te geçici Avusturya hükümeti Anschluss’un yasal olmadığı ilan ederek ayrı bir ülke haline dönüşmüşse de 1955’e dek Müttefik Komisyonunca kontrol edilmeye devam etmiştir.

Notlar

[1] Birleşme

[2] Avusturya’nın birleşmesi

[3] İmparatorluğa geri dönmek

[4] Şubat Ayaklanması

[5] Linz kentinde başlayan ve Viyana, Graz, Bruck an der Mur, Judenburg, Wiener Neustadt ve Stey’e yayılan çatışmalarda Sosyal Demokratlar ve Komünistlerden çeşitli kaynaklara göre 137-196 arasında hatta bin kadar kişi ölürken (sonradan 10 kişi daha idam edilmiştir) karşılarında yer alan ordu, polis ve jandarmadan ise 118 kişi ölmüştür.

[6] Alman askerleri sınırı geçmeden önce Heinrich Himmler ve SS subayları Viyana’ya gitmiş aralarında Richard Schmitz, Leopold Figl, Friedrich Hillegeist ve Franz Olah gibi Birinci Cumhuriyetin önemli isimlerini tutuklamış, bunlara birkaç gün içinde 70 bin kadar Sosyal Demokrat, Komünist ve Yahudi eklenmiştir.

[7] Almanca ‘Doğu Yürüyüşü‘. Bu isim 10. yüzyılda Kutsal Roma Germen İmparatorluğunun güneydoğu sınırının şekillendiren Marcha orientalis olayına atfen verilmiştir.