Mısır Mitolojisi

İsis (Mısır Mitolojisi)

İsis, Mısır Mitolojisinde Nut ile Geb’in kızı, Osiris, Seth ve Nephthys’in kardeşi, ikizi Osiris’in eşi ve Horus’un annesi olup, Ast, Aust, Eset veya Aset (Au-set ‘taht’) adlarıyla da bilinmekteydi. İsis, anneliğin ideal formu olmasının yanı sıra tabiat ve büyünün koruyucusu kabul edilen yeryüzü ve yağmur tanrıçasıydı.

Osiris kültü MÖ 2. Binyılda Horus efsanesini de kapsayınca bu dönemden sonra

Bebek Horus’u emziren İsis heykeli (Walters Art Museum)

Horus’un annesi olarak tasvir edilmiş, aynı zamanda firavunların kutsal anası ve koruyucusu, tahtın kişileştirilmiş formu, firavunun gücünün de kaynağı sayılmıştır. Unt adıyla da bilinen İsis, “Tek Tanrı”, “Tanrı ve Tanrıçaların en büyüğü”, Tanrıların Kraliçesi”, “Dişi Ra”, “Dişi Horus”, “Yeni yılın Hanımı”, “Güneşi Doğduran”, “Gökyüzünün Hanımı”, Gökten Işık Veren” gibi lakaplarla adlandırılmıştır. İsis ayrıca yaptığı işlerle ilişkilendirilerek Ankhet (Hayat Veren), Ament (Gizli tanrıça), Anukis (Suyun bereket veren gücü), Kekhet (Tarlaların tanrıçası), Khut (Işık veren), Renenet (Hasat tanrıçası), Satis (Nil nehri taşkının hayat veren suları), Tkheft (Tanrılara sunulan yiyeceklerin tanrıçası), Thenenet (Ölüler Dünyası Duat’ın büyük tanrıçası), Usert (Yeryüzü tanrıçası) lakaplarını almıştır.

1828’de bulunan Metternich dikilitaşında İsis’in, Osiris’i öldüren kardeşi Seth ile karşılaşması ve hapsedilmesi anlatılmaktadır. Hapisteyken Thoth yanına gelerek doğmamış çocuğunu korumasını tavsiye edince Thoth ve İsis’in yedi akrebi tanrıçanın kaçmasına yardım etmiştir. İsis önünde Petet, Thetet ve Maatet, yanında Mestet ve Mestetef, arkasında Tefen ve Befen adlı akreplerin refakatinde hapisten kaçarak papirüs bataklığı yakınlarındaki bir köye ulaşmıştır. Burada tanrıça barınacak bir yer istemek için zengin bir kadının evine gitmişse de kapı yüzüne kapatılmış, gördüğü muameleye kızan İsis akreplerinden Tefen’i eve göndererek kadının çocuğunu öldürtmüş ve evini ateşe vermiştir. Bununla birlikte kadının ıstırabına üzülen tanrıça çocuğu yeniden diriltmiş ve yağmur yağdırarak ateşi söndürmüştür. Bununla birlikte köylü bir kadın tanrıçası evine davet etmiş ve kalmasına izin vermiştir. Bir süre sonra İsis, Horus’u doğurmuş, papirüs bir yatakta büyütürken zehirli yılanlardan sakınmaya çalışmıştır. Tanrıça bir gün Am kentine gitmiş döndüğünde oğlunun akrep kılığına giren Set tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü görmüş, acıyla haykırmışsa da kimse derdine derman olamamıştır. Haberi duyup gelen kız kardeşi Nephthys ise İsis’e güneş tanrısı Ra’ya başvurmasını söylemiş tanrıça denileni yapınca Ra’nın görünümlerinden Thoth yeryüzüne inerek Horus’u hayata döndürecek sihirli sözleri tanrıçaya öğretmiştir. Söylencenin bir başka varyantına göreyse tanrıçanın elleriyle yarattığı zehirli bir yılan Re’yi ısırmış, tanrı kendisini iyileştirmesi karşılığında İsis’e bazı sihirli güçler vermiştir. ‘Osiris’e İlahi’ adlı şiirde İsis’in bu sözleri kullanarak Osiris’i hayata döndürmüştür.

İsis ve Nephthys öldürülen Osiris’in bedenini bulmak ve yeniden canlanmasını sağlamakla sorumlu olduğundan tanrıça İsis Mısır cenaze gelenekleriyle de ilişkilendirilmiştir. Ayrıca bir düzenbaz olarak tasvir edilen tanrıça güneş tanrısı Re’nin gizli adını öğrenmeye çalışmış ve Horus ile Seth’in savaşı efsanesinde tanrı Seth ile kayıkçıyı kandırmayı başarmıştır. Diğer yaratıcı tanrılar gibi tek başına hayat veremeyen İsis çoğunlukla Osiris’in durgunluğunu harekete geçirmiş ayrıca bir diğer ana tanrıça Hathor ile sıkça karıştırılmıştır.

İsis çoğunlukla bir taht üzerinde oturan bazen kanatlı ve başında boynuzlu bir güneş diski, bir elinde asa diğerinde hayatın sembolü ankh taşıyan taşıyan alnında ise adının hiyeroglif formu yazılı bir kadın olarak tasvir edilmektedir. İsis, Mısırlıların Soped, Yunanlıların ise Sothis adını verdiği Sirius yıldızı ile özdeş tutulmuş, Soped Orion’un altına geldiğinde Nil nehrinin taşarak etrafına bereket getireceğine inanılmıştır. Nil nehrinin sularının bereket dolu sularının tanrıça İsis’in gözyaşları olduğuna inanıldığından kırmızı yeşim taşından tyet veya İsis düğümü adı verilen bir muska nazara karşı tılsım olarak kullanılmaktaydı.

İsis gizemciliği Mısır dinine ait ayinlerden birisi olup zamanla Akdeniz boyunca yayılmış MS 6. Yüzyıla dek sürdürülmüştür. Edfu, Koptos, Memphis ve Philae’de İsis tapınakları bulunmakta olup, Yunan mitolojisinde Demeter, Roma döneminde Ceres ile özdeşleştirilen tanrıçanın kültü Britanya’ya dek yayılmıştır. Bununla birlikte İsis başlangıçta Roma’da hoş karşılanmamış, MÖ 59’da tapınakları yıkılmışsa hatta MÖ 53’de Senato tamir edilen veya yeniden inşa edilenlerin yeniden yıkılması için kanun çıkarmışsa da Caesar ile Cleopatra’nın MÖ 48’de ittifak yapması ile tanrıçanın kültü Roma topraklarında hızla yayılıp, taraftar bulmayı kazanmıştır. Roma’da Panthea pantocrator (tüm tanrıçaların yöneticisi) ve regina coeli (Gökyüzünün Hanımı) olarak adlandırılan tanrıça onuruna MS 2. Yüzyılda düzenlenen festival Lucius Apelius’un Altın Eşek adlı öyküsünde anılmıştır. Eski Mısır dinine ait ayinlerden birisi olup zamanla Akdeniz boyunca yayılmış MS 6. Yüzyıla dek sürdürülmüştür. Plutarkh’ın İsis ve Osiris  (De Iside et Osiride) adlı eserinde anlatıldığı gibi Osiris’in tabutu Byblos’ta bir ağaç gövdesi içerisine saklanmakta ardından İsis tarafından alınmaktaydı. Yahudilerin hamursuz bayramı keki Afikoman’ın saklanması geleneği de bu ayinin mirası olmalıdır.

Kimi yazarlar tanrıça İsis ile genç Horus tasvirlerinin Hıristiyan sanatındaki Meryem ve çocuk İsa konulu resimlerin atası olduğunu iddia etmişlerdir. Ayrıca Erken dönem Hıristiyanlar tanrıçanın lakabı olan Gökyüzünün Hanımı ifadesini Meryem Ana için kullanmışlardır.

Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016