Karadeniz Tarihi

Bulgaristan Tarihi: 1. ve 2. Bulgar Krallıkları

Makale: Özhan Öztürk

İlk Bulgar Krallığı

 Hunlarla birlikte MS 370’lerde Orta Asya’dan çıkan Bulgarlar MS 460’da Azak denizinin kuzeyine yerleşmiş, 480’da Bizans adına paralı asker olarak Ostrogotlar’a karşı savaşmış, MS 6. yüzyıldan itibaren Tuna havzasındaki Bizans yerleşimlerini yağmalamaya başlamışlardır. Bu dönemde Güney Slavları Bulgaristan’a yerleşirken ve yerli Trak kabilelerini de büyük ölçüde Slavlaştırmışlardır. 583 yılına gelindiğinde Slavlar tüm Balkan yarımadasına yayılmış hatta yarımadanın en ucunda bulunan Peloponnesos’ta bile 2 asır boyunca egemen olmuşlardır.

Bulgarlar, 632’de Kubrat liderliğinde (605-642) Kuzey Karadeniz steplerinde Büyük Bulgar devletini kurmuşlarsa da bu devlet Hazarların baskısıyla yıkılınca Kubrat’ın herbiri ayrı bir Bulgar kabilesini yöneten 5 oğlundan biri olan Asparuh halkını Tuna, Dinyester ve Dinyeper nehirleri havzasına taşıyarak Bizans toprağı olan Moesia ve Scythia Minor’u fethetmiştir.[1] Bununla birlikte Bizans İmparatoru II. Konstans 658’de Makedonya üzerine başarılı bir sefer düzenlemiş bu bölgedeki kalabalık kitlelerini Anadolu’ya göçe zorlamıştır[2].

674-78 arasında Araplar I. Muaviye komutasında İstanbul’u kuşatırken 20-30 bin Bulgar Asparuh[3] liderliğinde (668–700) kuzey Dobruca’da Ongul adlı bölgeye yerleşince Arap kuşatmasının kalkmasının ardından imparator IV. Konstantine ordusunun başında Asparuh’un üzerine yürümüştür. 680 yazında gerçekleşen Ongala savaşında Bizans ordusu Tuna deltası üzerinde Peuke adası yakınlarındaki bataklık alanda mükemmel savunma duvarları kuran Asparuh komutasındaki Bulgarlar tarafından yok edilmiş, böylece Balkan dağları (Stara planina) üzerindeki tüm topraklar Bulgar hâkimiyetine geçmiştir. Asparuh 681’de bu sefer güneye inerek Trakya’yı işgal edince Bizans barış antlaşması istemek zorunda kalmış, böylece Tuna nehrinin güneyinde yer alan “Pliska” başkent yapılarak modern Rumen halkının ataları olan Vlahların yaşadığı topraklarında ilk Bulgar krallığı kurulmuştur.

Asparuh’un oğlu Tervel (701–718) 705’de 15 bin atlı göndererek II. Justinian’ın Bizans tahtını elde etmesine ve 717-718’de Bizans imparatoru III. Leo’nun İstanbul’u 200 bin asker ve 2.500 tekne ile kuşatan bir Arap ordusunu yenilgiye uğratılmasına yardım etmiş bu yüzden “Avrupa’nın kurtarıcısı” olarak anılmıştır. 718 yazında gerçekleşen son çarpışmada Theophanes’e göre Bulgarlar 22 bin Arap’ı öldürünce kesin zafer kazanılmış, Araplar kuşatmayı kaldırılmış, buna ilaveten 10 Ekim 732’de Frenk kralı Charles Martel’in Orta Fransa’da gerçekleşen Tour savaşında da Araplar’ı kesin yenilgiye uğratmasıyla Avrupa’nın Müslümanlar tarafından istila tehlikesi kesin olarak ortadan kalkmıştır. 719’da tahttan indirilen II. Anastasios tacını yeniden kazanmak için Tervel’den yardım isteyince Bulgar çarı 360 bin altın ile askeri birlikleri göndermiş, Anastasios Konstantinopolis üzerine yürümüşse de halktan destek görmeyince geri dönmüş, Tervel de III. Leo ile anlaşmak zorunda kalmıştır.

756’dan itibaren Bizans-Bulgar savaşları yeniden başlamış V. Konstantin Moeisa’ya 5 ayrı sefer gerçekleştirince Bulgarlar kabileleri yer değiştirmek hatta bir kısmı Bizans’a sığınmak zorunda kalmıştır. 792’de VI. Konstantin döneminde Krum Han (803–814) liderliğindeki Bulgarlar,  egemenlik alanlarını kuzeybatı ve güney yönünde genişleterek Tuna ve Moldova nehri arasındaki toprakları ele geçirmiş, Omurtag Han (814-831) döneminde ise kuzeybatıda Frenk krallığı ile sınır komşusu olarak yeni fethettikleri bölgelere yerleşmişlerdir.

1. Boris döneminde (852–889) özellikle çarın 864’de vaftiz olmasının ardından Bulgarlar, Bizans’ın etkisiyle büyük ölçüde Ortodoks Hristiyanlığı benimsenmiştir. Pliska’da bağımsız bir başpiskoposluk kurulurken, İstanbul’dan gelen St. Kyril ve Methodius adlı misyonerler Slavların Hristiyanlaşmasını sağlamış, bu sırada misyonerlerce hazırlanan “Glagolitsa” adlı ilk Slav alfabesi 10. Yüzyılda Kiril alfabesi geliştirilene dek kilise kayıtları için kullanmıştır. Bulgarlar 10. Yüzyıl başlarında güneyde Epirus ve Teselya’yı, batıda Bosna’yı kuzeyde ise bugünkü Romanya toprakları ile Macaristan’ın doğusuna denk düşen toprakları ele geçirerek, Sırbistan’ı vasal devlet haline getirecek denli güçlenmişlerdir.

 

Eğitimini Konstantinopolis‘te tamamlayan Bulgar çarı I. Simeon (893-927) 913’de burayı kuşatmışsa da başarılı olamamış, 914’de Edirne’yi ele geçirmiş, 20 Ağustos 917’de Akhekoos ve sonrasında Katasyrtai’de Bizans ordusuna karşı artarda zaferler kazanmış[4], Bizans başkentini ele geçirerek Bulgarların yanı sıra Yunanlılar’ın da hükümdarı olmayı hedeflemiştir. 918’de Bulgar krallığı sınırlarını güneyde Peloponnese’e dek genişleten ve “Büyük” lakabını alan Simeon kendisini Romalı ve Bulgarların “çarı” ilan etmiş hatta Bizans’ın muhalefetine karşın unvanı Papa tarafından da tanınmıştır. Simeon, 923’de Edirne’yi yeniden ele geçirmeyi başarmış ve 924’de Konstantinopolis’i son kez kuşatmışsa da 29 Mayıs 927’de ölünce[5] Bizans tahtına oturma rüyası da son bulmuştur.

Simeon’un oğlu çar I. Petro Ekim 927’de Bizans sarayından Romanos’un torunu Maria (Eirene) adlı bir hanımla evlenmiş, böylece iki ülke arasında bir süre için de olsa barış hâkim olmuştur. Peter’in eşinin 960’da ölümünden sonra ilişkiler kötüleşmiş, Araplar’a karşı zafer kazanan II. Nikephoros Phokas Bulgarlar’a yıllık haraç ödemeyi kesmiş, Bulgarlarla Macarların ittifakını gerekçe göstererek sınıra asker yığmış ve Kiev prensi Sviatoslav Igorevich’ı Bulgaristan’a saldırması için teşvik etmiştir. Sviatoslav, 968’de 60 bin askerle Tuna’yı geçerek Silistre’de Bulgar ordusunu mağlup etmiş, 80 kadar kaleyi ele geçirmeyi başarmış, 969’da yeniden Bulgaristan’a girince Peter kahrından tahtı bırakarak bir manastırda rahip olmuş, kısa süre sonra 30 Ocak 970’de ölmüştür. Bizans imparatoru I. İoannes Tzimiskes,  969’da Trakya üzerinden Balkanlar’a girerek 970-71 arasında Sviatoslav ile Silistre’de kesin zaferini kazandığı bir dizi savaş gerçekleştirerek Rusları Bulgaristan ve Dobruca’dan çıkarmıştır.

Bizans imparatoru II. Basil 986’da Bulgarlar’a kaptırılan toprakları geri almakla kalmamış, 29 Temmuz 1014’de Kleidon’da son Bulgar çarı Samuel’e karşı kazandığı kesin ve kanlı[6] zaferle Bulgar krallığını yıkarak Bulgar topraklarında egemen olmuş, zalimliğinden ötürü kendisine “Bulgar kıran[7]” lakabı yakıştırılmıştır.

Bulgaristan: Bizans Dönemi

Bizans, 1018-1185 tarihleri arasında Bulgaristan’ı yönetmişse de Bulgar Ortodoks kilisesi Patikhanenin ekümenikliğini tanıması şartıyla bağımsız kalabilmiş, imparator Bulgar soylularının imtiyazlarına dokunmayıp, arkhon ve strategos unvanları vererek Bizans aristokrasisine dâhil etmiş bu suretle Konstantinopolis’in egemenliğine karşı muhalefet oluşmasını büyük ölçüde engellemiştir. I. Aleksios döneminde Sarmatlar’dan kaçan bir grup Peçenek[8] Tuna kıyısına inerek Bogomillerle anlaşmış, Silistre ve Bitzina gibi kentleri ele geçirerek, Bizans topraklarını yağmalamıştır. 1087’de Peçenek lideri Celgu, Sarmat, Peçenek, Dak ve Macarlardan oluşan 80 bin kişilik bir orduyla Khariopolis’e (Hayrabolu) dek inerek bölgeyi talan etmişse de askerleri nispeten daha zayıf olan Bizans ordusu karşısında tutunamayıp yok edilmiş, kendisi de savaş meydanında öldürülmüş, böylece Makedonya ve Filibe Peçeneklerden temizlenmiştir.[9] Aleksios Tuna boylarına yayılan Peçenekler’e durup dinlenme fırsatı vermeden üzerlerine bir sefer düzenlemiş, imparatora boyun eğerek, barışa razı olma numarası yapan Peçenekler imparatorun çağırması durumunda 30 bin atlı sağlamaya söz vermişlerdir. Hileyi anlayan imparator savaş karar vermişse de mağlup olmaktan kurtulamamış, Hayrabolu’ya dek olan bölge yeniden yağmalanmıştır[10].

II. Ioannes Komnenos, 1123’de Peçeneklerin yeniden Tuna’yı aşıp Trakya’ya dek ilerlemesi üzerine, hızla bölgeye giderek Beroia savaşında hasımlarını mağlup etmeyi ve çok sayıda esir almayı başarmıştır. Bulgarlar üzerinden demir yumruğunu eksik etmediği için Bulgaroktonos (Bulgar Katili) olarak tanınan II. Basil’in ölümünden sonra da Bulgarlar üzerindeki Bizans baskısı devam ettiğinden çok sayıda yerel isyan çıkmışsa da tümü şiddet kullanılarak bastırılmıştır. 1040-41’de Normanlarla, 1070-80 arasında Selçuklularla gerçekleştirilen çok sayıda savaşta Bizans ekonomik ve askeri açıdan çöküş sürecine girince, 1080’de I. Manuel Komneneos’un ölümünün ardından tahtı ele geçiren Angeloi hanedanı Bulgarlar’a özgürlüklerini geri vermek zorunda kalmıştır.

İkinci Bulgar Krallığı

Peter ile Asen adlı iki yerel lider[11] 1185’de Bizans’a karşı ayaklanmış ve Theodore Peter ilk Bulgar krallığının mirasçısı olduğu iddiasıyla IV. Peter adıyla kendisini Bulgar, Vlah ve Yunanlıların çarı ilan etmiştir. Peter, Bizans’a karşı halkın desteğini kazanmak için 1185 yazında Selanikli St. Demetrius’un mucizevi ikonunun Tarnovo’da bulunduğunu, Selanik’i Bulgarlar’a yardım etmek için terk ettiği söylencesini yaydırmış, 1186’da Varna dışında tüm Kuzey Bulgaristan’ı kontrolü altına almayı başarmıştır. Bizans imparatoru II. Isaac Angelos Moesia’yı işgal edince asi kuvvetlere komuta eden Asen Tuna’nın kuzeyine çekilmiş ve Angelos’un İstanbul’a geri dönmesinin ardından Kuman atlılarla birlikte Moesia’ya girip Trakya’ya dek ilerlemeyi başarmıştır. 1187’de Loveç kuşatmasından eli boş dönen Bizanslılar 1190’da Tryavna’da yenilgiye uğrayınca II. Aleksios tahtı halefine terk etmişse de Bulgarlar Kuzey Trakya ve Makedonya’da ilerlemeyi sürdürmüş, 1194’de Arcadiopolis, 1196’da Serres’de yeni zaferler kazanmışlardır. Bizans’ın desteklediği İvanko kuzeni Asen’i öldürüp başkenti ele geçirmişse de Peter kenti kuşatıp krallığını geri almayı başarmış, İvanko Konstantinopolis’e kaçmış sonradan Bizans tarafından Plovdiv’e yönetici olarak atanmıştır. Peter ertesi yıl başka bir Bizans komplosu sonucu öldürülünce yerine küçük kardeşi Kaloyan (1197–1207) geçmiş ve Bizans’ta kendi krallıklarını ilan eden (1204-1261) Latin Haçlılara karşı savaş ilan etmiştir. Kaloyan, 1201’de Varna kuşatması sırasında kentteki tüm Bizanslıları canlı canlı yaktırarak Bulgar katili imparator II. Basil’in kör ettiği Samuil’in 14 bin Bulgar askerinin intikamını alarak ve kendisine “Romanoktonos” (Romalı/Rum katili) lakabını yakıştırmıştır. Bulgarlar, 1205 Edirne zaferinin ardından Trakya ile Makedonya’nın büyük bölümünü ele geçirmeyi başarmış, Kaloyan 1206’da Rusion savaşında Latinler’e karşı yeni bir zafer kazandıktan sonra Bizanslıların savaş öncesi Haçlıları desteklemesi yüzünden on binlerce Bizanslıyı katletmiştir.

Kaloyan’dan sonra tahta geçen kuzeni Boril (1207–1218) selefinin askeri başarılarının devamını getirememiş, Bulgar krallığı kuzeyde Macarlar’a, batıda İstanbul Latin imparatorluğu ve doğuda Efir despotluğuna toprak vererek küçülmüştür. II. İvan Asen (1218–1241) Efir despotluğundan Odrin ve Arnavutluk’u, Macarlar’dan Belgrad ve Branicevo’yu geri almayı hatta 1230’da Efir’i vasal despotluk haline getirmeyi başarmış, 1235’de bir donanma da oluşturmuşsa da 1241de Tatarlar Bulgaristan’ı yağmalamasının ardından krallığın çöküş süreci başlamıştır. Tatar atlıları 1242’de tüm Bulgaristan’ı talan ederken, Bulgar krallığı Altın Orda Hanlığı’na vergi öder duruma düşmüş, 1256’da Nikea İmparatorluğu Güney Makedonya ve Trakya’nın bir kısmını ele geçirmeyi başarmış, Eflak’ta ise kontrol yerel prensliklere terk edilmiştir. II. Michael Asen (1246–1256) ve I. Konstantine Tikh dönemlerinde toprak kaybı sürmüş, Ivailo (1277-1280) Bizans ve Tatarlar’a karşı önemli askeri başarılar kazanmışsa erken ölümü Tatarların bölgedeki hâkimiyetini sürdürmesini sağlamıştır. Felaketler dizisi Özbeg Han’ın (1313–41) ordularının Trakya’yı 1324’de 40 gün, 1337’de ise 15 gün boyunca yağmalaması 300 bin esir alarak geri dönmesi ile sürerken ikinci Bulgar krallığının da sonu gelmiştir.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Bulgaristan tarihi Makale Serim

Bulgarlar ve Proto Bulgarların Kimliği

Moesia: Antik Çağ’da Bulgaristan Tarihi ve Arkeolojisi

Ortaçağ’da Bulgaristan: 1. ve 2. Bulgar Krallıkları ve Bizans Dönemi

Osmanlı Döneminde Bulgaristan; Bulgaristan Türklerinin Kırım ve Sürgünü

Balkan Savaşları; Trakya’nın Bulgar Ordusunda İşgali, 1912

Notlar

[1] Runciman, 1930: 26

[2] Ostrogorsky, 1986: 87

[3] Roma imparatoru Hadrian’ın çağdaşı (117-138) bir İberia (Gürcistan) valisi de Asparuh adını taşımakta olup, D.M. Lang Encyclopaedia İranica’da kelimenin Farsça “at gibi parlayan” (aspa “at” + rauk “parıldamak”) anlamına geldiğini iddia etmiştir (Encyclopaedia İranica “Asparukh”. 4 Mayıs 2011 <http://www.iranica.com/articles/asparukh-a-middle-iranian-proper-name-attested-in-ancient-georgia-and-early-medieval-bulgaria-grecized-as-asparoukis-app >

[4] Runciman, 1930: 160–161

[5] Runciman, 1930: 176–77

[6] II. Basil savaş sırasında alınan binlerce (8 -15 bin arası) Bulgar tutsağın iki gözünü de kör ettirerek her 100 tutsaktan sağlam bıraktığı 1 tutsağın refakatinde ülkelerine geri göndermiştir (Ioannes Scylitzes, Historia, 450-458)

[7] Yunanca Boulgaroktonos (Βουλγαροκτόνος)

[8] Anna Komnena,  Peçenekleri çoğu kez “İskit” olarak nadiren “Patzinakon (Peçenek)” olarak anmıştır.

[9] Anna Komnena, 1996: 213-14

[10] Anna Komnena, 1996: 216-29

[11] Bu kahramanlardan ilkinin Slav ikincisinin ise Kuman veya Vlah kökenli olduğu sanılmakta böylece Bizans’a karşı bir ittifakın oluştuğunu anlaşılmaktadır.