Denizli ilinde Pamukkale yakınlarında yer alan Hierapolis’teki Ploutonion (Antik Yunanca: Πλουτώνειον) yani Pluto’nun Kapısı olarak adlandırılan bir mağaranın Greko-Romen mitoloji ve geleneğinde yeraltı dünyasına açılan kapı olduğuna inanılmaktaydı.
Hierapolis
Bergama Kralı II. Eumenes (MÖ 197-159) tarafından MÖ 190 civarında Maiandros’un kollarından biri olan Lykos Nehri Vadisi’ne hakim konumda, batıda Babadağ (Salbakos) ve doğuda Çökelez Dağ arasındaki bir plato üzerinde kurulan Hierapolis, MÖ 133’te Roma’nın eline geçmiştir. Pamukkale’nin beyaz travertenleri antik Hierapolis kenti içinden geçen fay hattında meydana gelen sismik hareketlerin ürünüdür. Sismik olaylar neticesinde yerkabuğunun kırılmasıyla yaklaşık 35 derece sıcaklığındaki yeraltı termal kaynak suları yüzeye çıkmakta, atmosferle karşılaşınca suyun içindeki kalsiyum karbonat çökelerek kent dışındaki muhteşem manzarayı oluşturmaktadır. Tabii ki bu kırıklardan yüksek konsantrasyonda karbondioksit (CO2) gibi zehirli gazlar dışarıya çıkmaktadır. Şifa verici özelliklere sahip olduğuna inanılan Helenistik şehir, kısa sürede gelişerek tapınakları, tiyatrosu ve ünlü kaplıcaları bir Roma şehrine dönüşmüştür. Antik Frig kenti Hierapolis’te 10 yıl boyunca kazı yapan İtalyan arkeologlar 1965’te yayınladıkları raporda ölümcül zehirli gazların sızdığını açıklığı mağaranın varlığını açıklamışlardır. Antik Çağ’ da Yunan coğrafyacı Strabon (MÖ 64/63 – MS 24) “Bu boşluk o kadar yoğun bir buharla dolu ki, zemini zorlukla görebiliyorsunuz. İçeriden geçen herhangi bir hayvan anında ölümle karşılaşır” diye yazdıktan sonra “Serçeleri attım, hemen son nefeslerini verip yere düştüler” diye eklemiştir.
Öteki Dünya’nın Kapısı
Akdeniz’in çeşitli yerlerinde mevcut olan mağaralar ve doğal oyuklarda meydana gelen deprem veya volkanik faaliyetler yeraltı tanrılarıyla bağlantılı kült uygulamalarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Herakles’in köpek Kerberos’u Hades’ten çıkardığına inanılan Peloponnesos’un güney ucundaki Tainaros Mağarası “öteki dünyanın kapısı” olarak kabul ediliyordu. Ayrıca Eleusis Kutsal Alanı’nın içinde, Epiros’ta Akheronte nehri üzerindeki Nekyomanteion’da, Sicilya’da Enna yakınlarında Pergusa Gölü’nde hatta İtalya’da Campania’da Valle d’Ansanto’da benzer kült bölgeleri vardı.
Francesco D’Andria’nın Pluto’nun Kapısı’nı Bulması
Salento Üniversitesi’nde arkeoloji profesörü olan Francesco D’Andria liderliğindeki İtalyan arkeologlar Hierapolis Dünya Mirası Alanı’nda kapsamlı arkeolojik araştırmalar yürütmüş, elde ettikleri bulguları Mart 2013’te İstanbul’da düzenlenen bir konferansta bilim çevrelerine duyurmuşlardır. D’Andria, 2011 yılında aynı yerde İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Filipus’un mezarını keşfettiğini iddia etmişti. D’Andria Discovery News’e verdiği demeçte dünyaca ünlü beyaz traverten teraslarını oluşturan Pamukkale’nin suyunun geldiği mağarayı kaplıca güzergahını yeniden oluşturarak bulduklarını söylemişti. D’Andria ayrıca bir tapınağın, bir havuzun ve mağaranın üzerine yerleştirilmiş bir dizi basamağın da kalıntılarını bulmuştu ki bunların tümü antik kaynaklardaki Hierapolis açıklamalarına uyuyordu. İnsanlar bu basamaklardan kutsal ayinleri seyredebiliyorsa da açıklığın yakınındaki alana ulaşamıyorlardı. Kapının önünde yalnızca rahipler durabiliyordu. Turistik organizasyonla bölgeye gelen hacılara mağaranın ölümcül etkisini test etmeleri için küçük kuşlar verilirken halüsinasyon gören rahipler yeraltı dünyasının hakimi Pluton’a boğa kurban etmekteydi. Törende hayvanlar mağaralara götürülmekte, zehirli gazdan öldüklerinde ise geri sürüklenmekteydi. Zamanında Strabo, sadece eski bir bereket tanrıçası olan Kibele’nin hadımlarının herhangi bir görünür hasar olmadan cehennem kapısından girebildiğini bunu da ellerinden geldiğince nefeslerini tutukları için, rahiplerin zihin güçlerini kullanmaları veya buhara karşı panzehirleri olmaları sayesinde gerçekleştiğini kaydetmişti. D’Andria, Hierapolis’in yeraltı suyunun derinliklerinden gelen dumanlar halüsinasyonlar ürettiğini, Delphi tapınağında olduğu gibi kehanet amaçlı kullanıldığını iddia etmiştir. MS 4. yüzyıla dek ziyaret edilen site Antik Çağın son döneminde paganlar önemini koruyan bir hac yeri olmakla birlikte 6. yüzyılda Hristiyanlarca yıkılmış, depremler geriye kalan kalıntıları da yok etmiştir.
Kaynakça
D’Andria, Francesca. “The Cult of Cybele in Hierapolis of Phrygia”, The Phrygian lands over time, International Conference, Eskişehir 2015.
D’Andria, Francesca. Hades ve Kybele Arasında Hierapolis Ploutonion’unda Yeni Arkeolojik Buluntular. Colloquium Anatolicum 2017 / 16
Ustinova, Y. Caves and the Ancient Greek Mind. Descending Underground in the Search for Ultimate Truth, Oxford, 2009.