Lidyalılar veya İyonya Yunanlıları MÖ 7. yüzyılda madeni parayı tanıtıp, ödeme amacıyla kullanmaya başlandığında Antik Çağ ekonomisinde devrim niteliğinde bir gelişme yaşanmıştı. İlk sikkeler altın ve gümüş karışımı elektrumdan yapılmış ve hızla Doğu Akdeniz’e yayılmıştı. Yunanistan‘da Klasik dönemin başlangıcına gelindiğinde her büyük şehrin kendine özgü madeni para çeşitleri vardı. Bu dönemde Antik Yunan sikkeleri çoğunlukla gümüş ve bronz olarak basılmaktaydı. Antik Yunan sikkelerinin tarihi diğer Yunan sanat formlarının çoğunda olduğu gibi dört döneme ayrılabilir: Arkaik, Klasik, Helenistik ve Roma. Arkaik dönem, MÖ 7. yüzyılda Yunan dünyasına madeni para girişinden MÖ 480’deki Pers Savaşlarına kadar uzanır. Klasik dönem daha sonra başlamış ve M.Ö. 330 yılında Büyük İskender’in fetihlerine kadar sürmüştür. Helenistik dönem MÖ 1. yüzyılda Yunan dünyasının Roma tarafından yutulmasına kadar uzanmaktadır. Yunan şehirleri, Roma yönetimi altında birkaç yüzyıl daha kendi paralarını üretmeye devam etti. Bu dönemde üretilen sikkeler Roma taşra sikkeleri veya Yunan İmparatorluk Sikkeleri olarak adlandırılır.
Antik Sikkelerin Değeri
Antik dünyada ticaret, büyük ölçüde, bin yıldır iyi işleyen bir takas sisteminde, bir tür malın kendi değerindeki bir başka mal ile takas edilmesi yoluyla gerçekleştiriliyordu. Sonrasında her iki tarafın da değeri kabul ettiği bronz veya bakır gibi bazı mallar, 1,5 metre uzunluğunda ve altı tanesi elde tutulabilen büyük metal çubuklarla takas edilmişti. Bu çubuklardan mal veya hizmetle değiştirilebilecek daha taşınabilir ve evrensel bir malzeme olan madeni para fikri doğmuştu. Yunan drahmisini kökeni de bu sebeple Yunanca kavramak kelimesi drattomai’den gelmektedir. Yunanlılar madeni paralarının üzerine bugünkü paralarda yapıldığı gibi rakamsal bir değer yazmamışlardı. Bugün müzayedelerde satılan antik paralar nümismatik[1] alanına giren paralar olup, bugünkü değerleri, kalitesi, nadirliği, tarihsel değerleri, kullanılan malzemeler gibi faktöre bağlıdır. İki kalıp arasına boş bir altın, gümüş veya elektrum diski (doğal olarak oluşan bir altın ve gümüş alaşımı) yerleştirildikten sonra bir çekiçle sert bir şekilde vurularak tasarımı sikkenin her iki tarafına da damgalanırdı. İlk madeni paraların sadece bir yüzleri damgalanmıştı. Bununla birlikte, antik çağda, bir madeni paranın değerini esas olarak iki faktör belirliyordu: Paranın yapımında kullanılan malzemenin cinsi ve ağırlığı. Ticareti kolaylaştırmak için antik Yunan şehirleri belirli ağırlık standartları oluşturmuştur. Bunların en önemlileri şunlardır:
- Attic drahmisine (4.3 gr. Gümüş) dayanan Attika (Atina)
- Korint staterine (8,6 g. Gümüş) dayanan Korint
- Aeginetan staterine dayanan Aeginitan (12,2 gr. Gümüş)
Sikkelerde kullanılan malzeme kalitesi altın, gümüş, bronz silsilesiyle yukarıdan aşağıya doğru inmekteydi. Ayrıca aynı cinsten paralar arasında ağır paralar hafif olandan daha kıymetliydi. Yunan şehir devletlerinde en küçük para birimi bronzdan yapılan chalkous (çoğul ‘chalkoi’) olup, ağırlığı değişmekteydi. Seleucia/Tigris chalkosları IV. Antiochus döneminde 2,8-5 gram ağırlığında iken Antiochia Orontes’te Nero döneminde 2,5 gram ağırlığındaydı. Atina’da 1 obol 8, Delphi ve Epidaurus’da 12, Priene’de 16 chalkoi değerindeydi. 1 drahmi 6 obol değerindeydi. 100 drahmi 1 mina, 60 mina ise 1 talent değerindeydi. Peki o dönemde insanlar ne kadar para kazanıyordu? Atina’da teknelerden mal yükleme veya inşaat işlerinde çalışan vasıfsız işçiler 1 obol kazanmaktaydı. 1 drahmi ise bir erkeğin günlük ücretiydi. Bir erkeğin 4 günlük kazancı olan gümüş tetradrahmi ile at, silah, mücevher gibi lüks malların satın alınmasında kullanılırdı. Sözgelimi Atina’daki tiyatro festivallerine giriş, MÖ 5. yüzyılın başlarında iki obole mal olmaktaydı.
Atina sikkeleri son derece yüksek bir saflık standardında basılmış ve tıpkı bugünkü ABD doları gibi çağının en önemli ticaret parası olmuştur. İlk madeni paraların genellikle saf metaldeki aynı değer ağırlığından biraz daha hafif olduğunu böylece onları basmanın maliyeti karşılandığını hatta küçük miktarda bir kar elde edildiğini söylemek gerekir. Daha sonraki yüzyıllarda bazı şehirler bu marjı kötüye kullanmış daha düşük değerli metal içeriğine sahip madeni paralar üretmişlerdi. Hatta Atina bile bir mali krizin ardından basılan düşük değerde metal kullanılmış bir yığın madeni parayı kamuoyunda alay konusu olunca geri çekmek zorunda kalmıştı. O dönemde de tıpkı şimdi olduğu gibi, para ancak insanlar onun bugünkü ve gelecekteki değerine güvenirse işlevsel olabilirdi.
Yunan Şehir Devletleri ve Sikke Basımı
Bir şehir (Polis) ve çevresindeki kırsal bölgelerden oluşan Yunan şehir devletleri MÖ 8. Yüzyıldan itibaren Antik Çağ tarihine damgasını vurmuştur. Atina, Sparta, Thebai, Korint ve Delfi gibi bu şehir devletlerinin her birinin kendi yasaları, kendi özel tanrıları, kendi kahramanları, kutsal alanları ve kendi ekonomisi vardı. MÖ 600 civarında şehir devletleri kendi paralarını basmaya başladığında sikkelerin üzerine önemli kişilerin, sembollerin, yerel ürünler, tanrıların veya kahramanların resimleri ve yapıldıkları şehrin bağımsızlık ve bireyselliğini vurgulayan resim ve yazılar vardı. Yunan sikkelerindeki resimler bize Antik Yunanistan’da yaşam ve kültür hakkında bize binalarının binlerce çok önemli bilgiler vermekte olup, bugüne ulaşamayan kutsal ve önemli binaların ve tapınakların resimleri bile çok değerlidir. Sikkeleri sadece maddi değerleriyle düşünmemek gerekir: Gazeteler veya diğer kitle iletişim araçları olmadığı bir dönemde elden ele dolaşan sikkeler politik mesajları yaymak ve propaganda amaçlı kullanılmaktaydı. Pers Savaşlarında kazanılan Yunan zaferinin ardından Atina tarafından çıkarılan bir dekadrahmi bu paraların en ünlüsüydü. Sikkelerin bir yüzünde tanrıça Athena’nın başı, diğer yüzünde Athena’nın kutsal kuşu olan bir baykuş tasviri ve Athena’nın kutsal bitkisi olup, barış ve refah ile ilişkilendirilen zeytin ağacı yaprağı tasviri bulunmaktaydı. Sikkelerde yer alan mesaj, Atina’nın güçlü ve muzaffer olduğu kadar barışsever olduğuydu.
Semboller
İlk gümüş sikkelerden bazıları Aegina adasında basılmıştı. Deniz ticareti ile ünlenen Aegelılar, MÖ 600 cviarında İyonyalılarla ticaret yaptıklarında madeni paralarının ticareti kolaylaştırdığını görmüş ve kendi paralarını basmaya karar vermişlerdi. Aegina dası büyük bir deniz gücü olduğu için bastığı sikkelerde sembol olarak deniz kaplumbağasını kullanmıştı. Bununla birlikte zamanla Atina ve Korint kısa süre sonra sikke basımına girişmiş, Atina güçlendiğinde MÖ 5. Yüzyıldan itibaren Aegina deniz gücünü kaybedince sikkelerinde deniz kaplumbağası yerine kara kaplumbağasını sembol olarak kullanmıştı. Korint, şehir dışındaki Pirene çeşmesinde bulan Korintli kahraman Bellerophon‘un kanatlı atı Pegasus‘u sembol olarak kullanmaktaydı. Poseidon, Poseidonia’nın sikkelerinde ve Silenus’un Naxos sikkelerinde görünmüştü. Yerel bitkiler ve çiçekler de popüler bir sembol seçimiydi ki Rodos için gül ve Metapontum için buğday başağı seçilmiştir. Müzik aleti lir başka bir yaygın sembol olup, özellikle Delos’un sikkelerinde boy göstermiştir.
Yunanistan’da madeni paranın kullanımının yaygınlaşması sadece ticareti kolaylaştırmak için değil aynı zamanda paralı askerlere ödeme yapma ihtiyacından kaynaklanan bir zorunluluktu. Atina gümüş baykuş tetradrahmilerinin örneklerinin arkeologlarca Mısır, Filistin, Arabistan ve Baktriya gibi çok uzaklarda bulunması Akdeniz ticaretinin çapı ve Atina’nın gücü hakkında fikir vermektedir. Atina dışında Arkadya Birliği de ortak bir madeni para kullanımıma başlamıştı. Büyük İskender döneminde Makedon imparatorluğunun her yerinde onun sikkeleri kullanılmıştı hatta ölümünden iki yüzyıl sonra bile ve birçok devlet hala onları basıyordu. Klasik dönemin sonunda, hükümdarlar, imparatorlukları boyunca kendi resimlerini göstermek ve kendilerini Herkül gibi tanrı ve kahramanlarla ilişkilendirmek için bir propaganda aracı olarak sikkeleri kullanmışlardır.
Atina
Atina, Maraton’da (MÖ 490) ve Salamis’te (MÖ 480) Persleri başarıyla mağlup ettikten sonra büyük bir güç olduğunu kanıtladı. Atina, Perslerin mağlubiyetinden sonra Yunan özerkliğinin savunucusu ve demokrasinin koruyucusu oldu. Atina’nın güçlenmesi, o zamana kadar Yunan dünyasının tartışmasız askeri lideri olan Spartalıları kışkırttı. Çıkarlarını korumak için, her iki taraf da sonunda Peloponnesos Savaşı’nda (MÖ 431-404) şiddetli bir şekilde çatışan güçlü ittifaklar kurdu. Sparta galip geldi, ancak çatışmanın bedeli herkes için çok fazlaydı. Atina sikkeleri Attika standardını ortaya koymuştur. Atina’nın önde gelen bir deniz gücü olarak konumu, Ege’deki ticarete hâkim olmasına izin vermiştir. Atina sikkeleri ön yüzünde bir baykuş tasvir ediliyordu. Atina’nın koruyucusu tanrısı, tapınağı Parthenon olan tanrıça Athena olup, tanrıçanın kutsal sembolü baykuş idi.
Milet
Küçük Asya kıyısındaki İyon kenti Milet, Efes gibi madeni paranın öncüleri arasındaydı. Arkaik Milet, ön yüzünde bir aslan başı ve arka yüzünde bir kare damga bulunan elektrum sikkeler kullanmıştır. Başlangıçta, Efes’in kendi ağırlık standardı vardı, ancak Klasik dönemin başlangıcında Aegine adasının standartlarını benimsedi. Pers Savaşlarının ardından şehir elektrum kullanmayı bırakarak madeni parası için gümüş kullanmaya başladı.
Ephesus (Efes)
Efes, Küçük Asya kıyısındaki bir Attik-İyon kolonisi olup, İyonya Birliği’ne üye 12 kentten birisi olup, Antik dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen Artemis tapınağı ile ünlüydü. Doğu medeniyetleri ile temas halindeki Efes, arkaik dönemde elektrumdan yapılmış erken dönem sikkelerini üretmiştir. Efes’teki antik Yunan sikkeleri sürekli olarak doğa ve avcılık ile ilişkili bir tanrıça olan Artemis‘in sembollerinden birisi olan arı tasviri kullanıyordu.
Aegina
Aegina, Batı Ege’de Atina yakınlarında bir adadır. Aegina şehri, Epidaurus şehrinin kurduğu bir Dor kolonisiydi. Yunanistan’ın Pers istilası sırasında, Aegina başlangıçta Perslere boyun eğmişse de Atinalılarla birlikte Salamis Deniz savaşında (MÖ 480) yiğitçe savaşarak güç ve prestijini geri almıştır. İlk gümüş antik Yunan sikkeleri Aegina şehrine aittir. Gümüş didrahmi veya stateri temel alan bu sikkeler Mısır ve Levant gibi gümüş sikkenin bulunmadığı bölgelerde yaygın olarak kullanılmıştı. Aegina’nın sembolü kaplumbağaydı.
Khios (Sakız Adası)
Khios (Sakız Adası) Anadolu kıyısında bir ada olup, Arkaik dönemde Perslerle komşuydu. MÖ 5. yüzyılın başında adanın bağımsızlığı için savaşan Khioslular, Atina Ligi’ne katılmıştı. Peloponnesos Savaşı sırasında ve yine Sosyal Savaş’ta[2] (MÖ 357-355) Atinalılara karşı savaşmıştı. Sfenks, MÖ 3. yüzyıla kadar şehrin sikkelerinde sembol olarak göründü. Madeni paranın arka yüzünde genellikle üzüm salkımı olan bir amfora bulunuyordu. Bu tasvirler adanın yerel şaraba dayanan zenginliğinin ve ticaret faaliyetinin bir göstergesi olarak hizmet etmiştir.
Kos Adası
Kos adası, Lindos, Ialysos, Kamiros ve Knidos şehirleriyle birlikte Dor Beşlisinin üyesiydi. Doğu Ege’de, Asya kıyılarına yakın bir yerde bulunan şehir Klasik dönemde sikkelerinde yengeç sembolünü kullanmıştır. 4. yüzyılda Kos, Herakles efsanesinden alınan çeşitli temalara sahip madeni paralar basmıştır.
Thasos
Kuzey Ege’deki Taşoz adası, Dionysos (Bacchus) kültüyle ünlüydü. Dionysos, şarap ve müziğin tanrısıydı. Kültü doğudan yayılmış ve komşu Trakya bölgesinden Taşöz’e ulaşmıştır. Taşoz, ender bulunan maden zenginliği sayesinde dördüncü ve üçüncü yüzyıllarda hem gümüş hem de bronz madeni paralar basmıştır. Taşoz sikkeleri Dionysos ile ilgili orjiyastik sahneleri ve efsanevi varlıkları tasvir etmekteydi. Adanın en ilginç sikkeleri arasında, Dionysos’un yoldaşı-tanrı Silvanus bir superisini (nymph) taşırken tasvir edilmiştir. Su perisi ve Sylvanus’un vücutları Antik Yunan sanatında ortak bir sembol olan svastika (gamalı haç) şeklini oluştururken onun kaçırılmasını protesto ediyordu ki sikkenin arka yüzünde de svastika (swastika) sembolü yer almaktaydı.
Korint
Korint, Atina ve Sparta arasında bulunan büyük bir şehir olup, uzun süre Mora Yarımadası ile Yunanistan anakarasının geri kalanı arasındaki önemli bir jeostratejik alanı kontrol ederek deniz ticaretine egemen olmuştu. Şehir ticaretten o kadar çok servet biriktirdi ki Horace “Herkes Korint’e gidemez” diyordu. Korint’te Helen Birliği’ne dönüşen Konferans gerçekleşmiş olup, Pers işgaline karşı Yunan şehirlerinin (Atina ve Sparta dahil) Helen Birliği’ne dönüşen Konferans gerçekleşmişti. Corinth’in kolonisi Corcyra ile olan anlaşmazlığı, Peloponnesos Savaşını ateşleyen büyük bir çatışmaya yol açmış, Korintdiğer büyük şejhirlere karşı savaştığında konumu zayıflamıştı. Korint sikkelerinde genellikle Korint’in efsanevi kahramanı Bellerophon’un efsanevi kanatlı atı Pegasus ile Korint miğferi giyen Athena’nın başı tasvir edilmiştir. Ayrıca Koppa (ϙ) sembolü her zaman şehrin eski adının (Ϙόρινθος) sembolü olarak dönemin madeni paralarında mevcuttur.
Samos
Samos, Küçük Asya’nın Yunan İyon şehirlerinin hemen karşısında bulunan bir ada olup, MÖ 6. yüzyılın başlarında sikke kullanan ilk adadır. Tıpkı diğer İyon şehirleri gibi, Samos’un erken dönem sikkeleri elektrum staterlerdi. Klasik dönemde Sisamlılar, ön yüzünde aslan başı, arka yüzünde boğa bulunan sikkeler basmışlardır.
Rodos
MÖ 408’de Lindos, Ialysos ve Kamyros şehirleri, yeni kurulan devletlerinin başkenti olmak için Rodos şehrini kurmuştu. Rodos, Asya ve çevresindeki adalardaki alanları da kapsayacak şekilde hızla genişlemiştir. Bu fetihler, büyümeye devam eden Rodos başkentine zenginlik ve şöhret getirmiştir. Rodos, Attika standardında altın para basmaya yetecek zenginliğe sahip birkaç Yunan kentinden birisiydi. Antik Dünyanın Yedi Harikasından birisi kabul edilen dev bir Helios heykelini inşa eden Rodoslular sikkelerinde bu tanrının tasvirlerini kullanırken sikkenin arka yüzünde Yunanca bir kelime oyununa atfen şehrin adını çağrıştıran gül (Yunanca rhodos) tasviri yer almaktaydı.
Notlar
[1] Nümismatik veya meskûkât, sikke veya kâğıt para koleksiyonculuğu ve paraları inceleyen çalışma sahası. Sikkecilik olarak da adlandırılır. Bu alanda uzman kişilere “nümismat” adı verilir.
[2] Sosyal Savaş MÖ 91-88 yılları arasında Roma Cumhuriyeti ile savaştan evvel Roma’nın müttefiki olan İtalya’daki diğer şehirler arasında yaşanmış bir savaştır. MÖ 4. ve 3. yüzyıllarda Roma’nın İtalya’yı fethetmesi Roma ile İtalya’daki diğer şehir ve halklar arasında bir dizi ittifaka neden olmuştu