Palaeologus veya Palaiologos[1] ailesi, 11. yüzyılda öne çıkan soylu bir Bizans ailesinin adı olup Bizanslılarca eski ataların soyundan geldiklerine inanılmaktaydı. Palaiologos ailesi, Komnenos, Ducas ve Angelos gibi diğer hanedanlar evlilik bağlarıyla en yüksek aristokrat çevreye girmiş ve sürekli varlığını güçlendirmiştir. 1204 yılında 4. Haçlı Seferi’nde başkent Konstantinopolis’in (İstanbul) Latinlerce ele geçirilmesinin ardından ailenin üyeleri, VIII. Michael Palaiologos’un 1259’da genç IV. John Laskaris’in kıdemli yardımcı imparatoru olduğu komşu Nicaea İmparatorluğu’na kaçtı. VIII. Michael Palaeologus, kendisine sadık güçlerin Konstantinopolis’i yeniden ele geçirmesi dolayısıyla Latin işgalinin sona erdiği 1261 yılında Konstantinopolis’teki Palaeologi’nin hanedanlığını kurdu ve Ayasofya‘da tek imparator olarak taçlandırıldı.
IX. Michael oğlu III. Andronicus (1328–41), tahtını VI. John Cantacuzenus (1347–54) ve daha sonra torunu VII. John (1390) tarafından tartışılan bebek oğlu V.
John’a (1341–91) bıraktı. Ancak V. John ikinci oğlu II. Manuel (1391-1425) ile başarılı oldu. VIII. John (1425-48), II. Manuel’in oğluydu ve kardeşi XI. Konstantin (1449-53), son Bizans imparatoru oldu. Böylece Palaiologos ailesi Michael’ın soyundan gelenleri 192 yıl boyunca Bizans tarihinin en uzun ömürlü hanedanı olmuş, 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethine dek XI. Konstantin Palaiologos’un ölümüne kadar Bizans İmparatorluğu’na hükmetmiştir. Konstantinopolis’in yıkılmasının ardından aile üyeleri dağılmış, diğer kardeşler Demetrius ve Thomas 1460’a kadar Mora’yı despot olarak yönetmiştir. Thomas, 1465’te Roma‘da ölürken, kızı Zoe, Rus Çarı III. İvan ile evlendi. Ailenin bir başka kökü II. Andronicus ‘nin oğlu Theodore’dan gelişmiş olup, 1305’ten 1533’e kadar Monferrat markisi olarak bugünkü İtalya’nın Monferrato[2] bölgesinin yönetmiştir. İslam’a geçen bazı aile üyeleri ise Konstantinopolis’in çöküşünü takip eden on yıllar içinde Osmanlı toplumunda önemli pozisyonlara ulaşmıştır. Başta İtalya olmak üzere Avrupa’ya yayılan veya Osmanlı Devleti’nde kalmayı seçen Palaiologos adı Yunanistan‘da ve başka yerlerde kullanılmaya devam edilse de bunların imparatorluk çizgisiyle ilişkili olduğunu söylemek zordur.
Kökler
Palaiologos ailesinin kökleri bilinmemekte olup, bir iddiaya göre ‘Eskici’ anlamına gelmekte bir diğerine göreyse Büyük Konstantine ile birlikte İtalya’dan gelen Latin ailelerden Viterbo kentinden (Latince vetus verbum ‘eski’) birisi olduğundan uzak geçmişe atıf yapılmaktadır. Akla yakın bir düşünce ise her iki iddianın da ailenin taht iddiasını meşrulaştırmaya yardımcı olmak için yaratılmış söylenceler olduğudur. Ailede ilk Anatolikon Theması’nın[3] lordu Nikephoros Palaiologos’un (ö. 1081) adı VII. Michael Doukas’ın komutanlarından birisi olarak geçmektedir. III. Nikephoros Botaneiates’in isyanına destek veren Nikephoros’un yetenekli bir komutan ve I. Alexios’un sadık taraftarlarından olan oğlu George, Anna Doukaina ile evlenince Komnenos ailesiyle ilk akrabalık bağı kurulmuştur. Tarihi metinlerde 12. yüzyıldan itibaren Palaiologos ailesinin adı Gorge, Alexios ve Antony gibi Bizans ordusunun önemli generalleri ve Selanik’te Michael ve Trabzon’da Nikeophoros (1180) gibi eyalet yöneticileri olarak anılmaktadır. Zengin bir aile olmakla birlikte mülkleri hakkında pek bir şey bilinmemektedir. Manastırların koruyucuları olduklarına dair kanıtlar da bulunmakta olup, Sofya’da Triaditsa[4] manastırına George hatırı sayılır bir bağış yapmış olup aynı manastırda oğluyla birlikte sebastios[5] Alexios tasviri bulunmaktadır. George’un oğlu olması muhtemel Alexios, III. Alexios Komnenos’un kızı İrene ile evlenerek aile bağlarını güçlendirmenin yanı sıra 1200 Konstantinopolis ayaklanmasını bastırırken, kendisini despot ve tahtın mirası ilan ettirmiştir.
İmparatorluk Dönemi
VIII. Michael (Mikail) dönemi (1259–1282)
Palaiologos ailesi 1204 felaketinden sonra bile yüksek konumlarını kaybetmedi: Alexios’un oğlu Andronikos megas domestikos[6] olurken, 1259’da onun da oğlu VIII. Michael (Mikail) imparator olarak Palaiologoi hanedanını kurmuştur. Bununla birlikte aynı yıl ortak imparator olduğu Ioannes Laskaris’in gözlerine mil çektirerek tahta tek başına geçtiğinde kendisine duyulan güven azalmıştır. 1274 Lyon Konsilinde[7] papalığın patrikliğe karşı otoritesini tanıyınca dış politikada Batı’ya karşı elini rahatlatmışsa da içeride kilise ile sürtüşmesine sebep olmuştur. Bu sebepten dolayı Konstantinopolis’i geri aldığında kendisine Ayasofya’da taç giydirmiş olan Patrik Arsenios ile arası açılmış, patriği sürgüne göndermesi ise bizzat devlet içerisinde kendisine muhalif bir kesimin oluşmasına sebep olmuştur.
II. Andronikos dönemi (1282–1328)
Hükümdarlığı iç savaşlar ve dış yenilgiler ile geçen dönemde II. Andronikos, Palaiologos ailesinden kişileri yerel yönetimlerin başına getirmekle kalmamış, bunlar aile adına güvenerek bağımsız feodal lordlar gibi davranarak huzuru bozmuş ve devlete güveni sarsmıştır. Bu dönemde ‘pronoia’[8] adıyla bilinen toprak sistemi iyice yozlaşmış, pronoia sahipleri aldıkları topraklar kaşılığında göstermek zorunda oldukları yükümlülükleri aksatmaya başlamıştır. Bu dönemde Selanik’in eski Latin kontunun kızı imparatoriçe Eirene (Montferratlı Yolanda) imparatorluk topraklarını çocukları arasında paylaştırmak istemişse de fikri Andronikos tarafından kabul görmemiştir. Maddi sorunlar yüzünden denizde Cenevizliler ile ittifak kurarak donanmayı büyük ölçüde tasfiye etmiş, orduyu ise 3 bin süvarilik bir savunma gücüne indirgemiş, “sitokrithon”[9] adlı yeni bir toprak vergisini uygulamaya sokmuştur. Hükümranlığının sonlarına doğru ülkenin hazinesini toparlamaya başlayınca orduyu yeniden genişletmeye çalışmışsa da savunmada açılan gedik bir türlü kapatılamamıştır. Charles d’Anjou torunu, Taranto prensi I. Philip (Philippe de Tarente[10]) ve Charles de Valois[11] gibi Latinler Bizans üzerinde hak iddia etmiş hatta Epeiros ve Teselya ayaklanmalarını kışkırtmışlarsa da bunlar askeri güç kullanılarak bastırılabilmiştir. Balkanların yükselen gücü Sırp Kralı Milutin ile ittifak için 1299’da küçük yaştaki kızını kral ile evlendirmiştir. Bu sayede Sırplar Bizans kültürü ile tanışırken Makedonya üzerindeki Sırp baskısı hafiflemiştir.
1261’de Konstantinopolis’in Latinlerden kurtarılmasından sonra V. John Palaiologos en önemli rakipleri Kantakouzenoi ailesini 1354’de yenmeyi ve 1382’de
Peloponnesos’tan[12] atmayı başarmıştır. 1376’da IV. Andronikos babası V. John’a karşı ayaklanmış ve adamı esir etmiştir. 1 Temmuz 1379’da V. John ve varisi II. Manuel yeniden Konstantinopolis’e hâkim olmayı başarmıştır. IV. Andronikos ve oğlu VII. John Selymbria’nın[13] meşru yöneticileri olarak tanınmıştır. 17 Eylül 1390 tarihinde VII. John yeniden Konstantinopolis’i ele geçirmeyi başarmışsa da II. Manuel’e teslim etmek zorunda kalmıştır. Palaiologos ailesinin Peloponnesos kolu başkente sadık kalmışsa da bağımsız olup, VIII. John döneminde bu aileden despotai (despot[14]) unvanı verilen üç kardeş (II. Theodore, XI. Konstantine ve Thomas) tarafından yönetilmiştir. Konstantine’in varis gösterdiği VIII. John bir Osmanlı kuşatması sırasında çocuksuz ölünce -ki Theodore ondan önce ölmüştü- Palaiologos umutsuzca Avrupa’da müttefik kazanmaya çalışmıştır. Bu amaçla evlilik diplomasisi gerçekleştiren hanedandan II. Andronikos Macaristan prensesi Anna ve sonrasında Montferratlı İrene Yolanda ile, III. Andronikos, Braunschweigli[15] İrene Adelheid ve Anna Savoy ile, II. Andronikos’un oğlu Theodore Argentina Spinola ile evlenerek 1305’te Montferrat markizi olmuştur. Ailenin diğer çocukları Sırp, Bulgar, Trabzon ve Efir yöneticileri ile evlilikler yapmıştır. Doğu Akdeniz ve Karadeniz üzerinde ticari çıkarları olan iki İtalyan deniz devleti Venedik ve Cenova 1294’de savaşa girince Bizans, Cenova‘nın safına geçmiş ancak Cenova’nın 1299’da geri adım atması ile doğru dürüst donanması olmayan Bizans’ı 1302’de Venedikliler ile ağır şartlar içeren bir antlaşma imzalamaya mecbur bırakmıştır. 13. Yüzyıl başlarında Moğol istilası yüzünden Anadolu’ya büyük çapta bir Türkmen göçü gerçekleşmiş olup, Anadolu’nun demografik yapısı değişmeye başlamıştır. Osman Gazi önderliğinde gerçekleşen akınlar ordusunu ekonomik sebepler yüzünden küçülten Bizans’ın canını yakmaya başladığında Andronikos önce paralı asker olarak Kafkasya’dan Alanlar ardından İspanya’dan Roger de Flor[16] komutasında Katalanları getirmiş ancak bunlar Türklerin yanı sıra Bizans yerleşimlerine de zarar vermiştir. II. Andronikos tahta çıktığında en büyük oğlu IX. Mikhail’e resmi olarak ortak imparator unvanını vermiş olup, 1295 yılında Mikhail fiilen tahta çıkmışsa da 1320 yılında ölmüştür. Şehvet ve şiddet düşkünü olduğu için dedesi II. Andronikos’un gözünden düşen torunu III. Andronikos 1320’de patlak veren taht mücadelesi sırasında taşra beylerinin desteğini alarak dedesini 1325’te ortak imparator olarak tahta çıkmasını kabullenmek zorunda bırakmıştır. 1327’de dede-torun anlaşmazlığı zirve yapınca iç savaş yeniden başlamış, dede Sırpların torun ise Bulgarların desteğini almış, sonunda dedesinin vergi politikasını gevşetme sözü veren III. Andronikos 1328’de tek imparator olmayı başarmıştır.
III. Andronikos Dönemi (1328-1341)
III. Andronikos, ülkeyi saran askeri tehditlere karşı savunmayı özellikle donanmayı güçlendirmeye çalışırken iç savaş yıllarında desteğini gördüğü Ioannes Kantakuzenos sayesinde soyluların desteğini almayı başarmıştır. Haçlı tehdidi kesilmekle birlikte Venedik ve Cenevizlilerin Ege Adalarına arsızca ilgisi ve başta Osmanlılar olmak üzere Türkmen beyliklerinin saldırganlığı selefinin ihmal ettiği güçlü bir orduyu gerekli kılmıştır. Osmanlı Beyliği 1326’da Bursa’yı (Prousa) ele geçirip başkent yapmakla kalmamış, 1329 Pelekanon Savaşında[17] bizzat imparatorun yönettiği Bizans ordusunu yenerek İznik’İ (Nikea)[18] ele geçirmeyi de başarınca Bitinya tümden Bizans kontrolünden çıkmıştır. Böylece imparatorluk başkent dışında ancak Trakya, Teselya, Epir ve Mora’da egemenliğini koruyabilirken doğuda etrafı Türkmen beylikleri ile çevrili küçük Trabzon Rum İmparatorluğu Bizans mirasını sürekli savaşma ve evlilik diplomasi ile prenseslerini Müslüman emirlerle evlendirme pahasına yaşatmaya çalışmaktaydı. Bu sırada Balkanlarda karşı karşıya gelen gittikçe büyüyen Bulgaristan ile Sırbistan çatışmasında Bulgar Çarlığından yana tavır alınmasından sonra 1330’da Velbujd (Köstendil) Savaşında[19] Sırplar, Bulgarları mağlup edince sorunlar katmerlenmiştir. Sırplar savaştan hemen sonra Makedonya’da Ohrid, Prilep (Pirlepe), Strumica (Ustrumca), Kastoria ve Vadina (Edessa) gibi pek çok Bizans kentini ele geçirmiş ve 1334 antlaşması ile bu yerler resmen Sırplara bırakılmıştır.
III. Andronikos 1341’de ölünce yerine dokuz yaşındaki oğlu V. Ioannes geçtiğinde İsihazm[20] dini akımını destekleyen ve karşı çıkanlar yüzünden yeni bir iç savaş çıkmış, Ioannes Kantakuzenos V. Ioannes’i desteklemekle kalmaz aynı zamanda aristokrasinin desteğiyle kendisini 1346 yılında VI. Ioannes adıyla ortak imparator ilan etmiştir. 1349’da Selanik’te Zealot yönetimi kenti kendisini bir Slav-Bizans İmparatorluğu kuracak kişi olarak gören Sırp kralı Duşan’a teslim etmeye niyetlenince Kantakuzenos hızla Selanik’i ele geçirmekle kalmamış, İsihazmın lideri Palamas’ı kent piskoposu ilan etmiştir. 1351’de Konstantinopolis’te toplanan konsil İsihazm’ı Bizans Kilisesinin resmi görüşü kabul ederek Ortodoks kilisesi içindeki ikiliği sona erdirmiştir. VI. Ioannes ticaret hayatında Ceneviz nüfuzunu kırmak için Bizans tüccarlardan aldığı vergi oranını düşürünce 1349’da Cenevizliler Bizans donanmasını imha etmiştir. Bizans’ın zayıflamasını dileyen hasım devletler V. Ioannes’i tahta sahip çıkması yönünde cesaretlendirince 1352’de ülke yeni bir iç savaş sürecine girmiştir. Bu savaşta Kantakuzenos Osmanlı padişahı Orhan Gazi’den V. Ioannes ise Sırp kralı Duşan’dan destek almış, 1353’de Kantakuzenos Palaiologos ailesine rağmen tahtı tek başına ele geçirirken Trakya’yı yöneten büyük oğlu Matthaeos’u da ortak imparator yapmıştır. Akıncılarını Çanakkale Boğazı’nın (Hellespontos) karşı tarafına geçirme fırsatı yakalayan Orhan Bey, Kantakuzenos’tan desteğini çekmekle kalmayıp 1354’de Trakya’da üzerindeki Gelibolu[21] kentini de ele geçirmeyi başarmıştır. Osmanlı askerlerinin Trakya içlerinde ilerlemesi Bizans başkentinde paniğe sebep olunca Türklerle yaptığı ittifaktan dolayı suçlanan VI. Ioannes’in otoritesi sarsılmış, bir manastıra kapatılırken, Cenevizlilerin de desteği ile 25. yaşındaki V. Ioannes yeniden tahta çıkmıştır.
V. Ioannes Dönemi (1354-1391)
İç savaş kargaşası sırasında Bizans’a ait Epeiros ile Teselya’yı kolayca ele geçirince imparatorluğunun sınırları kuzeyde Yukarı Tuna, güneyde Korinthos Körfezine dek ulaşan Sırp Kralı Stefan Duşan 1355’te ölüp yerine oğlu V. Stefan Uroş geçse de otorite boşluğundan dolayı ülkesi küçük prensliklere bölünmüştür. Bizans ordusu iyice zayıfladığı için kaybettiği toprakları yeniden ele geçirme fırsatını değerlendirememiş ancak 1352’te Gelibolu’da Çimpe Kalesini, 1354’de tüm Gelibolu’yu ele geçirerek Trakya içlerine ilerleyen Osmanlılar 1361’de Dimetoka ve Edirne’yi ele geçirmeyi başarmıştır. V. Ioannes döneminde artık Bizans’ın düşmanlarıyla tek başına baş edebilecek askeri gücü kalmadığından uzaklarda güçlü müttefikler aramaya başlamıştır. Çaresiz kalan imparator 1355’te Papa VI. Innocentus’a[22] mektup gönderip kiliseler birliği karşılığında yardım talep etmiş ancak Vatikan’dan mektubuna yanıt dahi alamamıştır. 1359 yılında Pierre Thomas komutasında 20 kadırgalık bir Latin donanması iyice zayıflamış Bizans donanmasına yarıma gelmişse de Lapseki dolaylarında Osmanlıların Rumeli’ye geçmesine engel olamamıştır. V. Ioannes akrabası VI. Amadeo’dan[23] yardım istemiş, ancak onun desteği ile Kallipolis 1366’da geri alınabilmiştir. Çaresiz durumdaki imparator yeni seçilen papa V. Urbanus’a yeniden kiliseler birliğini teklif etmiş, 1369’da Roma’ya giden Ioannes Katolik inancını benimsediğini ve papaya itaatini bildirmesine rağmen 2 yıl boyunca sokaklarını arşınladığı Roma ve Venedik’te askeri destek çağrısına cevap alamamıştır. Kendisini küçük düşüren V. Ioannes, Konstantinopolis’e döndüğünde 1371’de Sıprları Çirmen’de[24] bozguna uğratan Osmanlı ilerlemesinin Trakya ve Balkanlarda artık geri döndürülemeyecek denli geliştiğine şahit olmuştur. Ioannes, sonunda Osmanlı sultanının üstünlüğünü tanımak zorunda kalarak Bizans’ı vassal[25] bir statüye indirir ve savaşlarda Osmanlı ordusuna destek sözü verir. V. Ioannes’İn oğlu ortak imparator IV. Andronikos ile I. Murad’ın oğlu Savcı Çelebi’nin anlaşmalı olarak babalarına karşı bayrak açmışsa da ikisi birden hapse atılmıştır. Bununla birlikte 1376’da hapisten kaçmayı başaran IV. Andronikos Ceneviz ile Osmanlı desteğiyle tahtı ele geçirip babası V. Ioannes ve yerine ortak imparator yapılan kardeşi II. Manuel’i hapse attırmıştır. 3 yıl sonra yine Osmanlı-Ceneviz desteğiyle bu sefer V. Ioannes ile II. Manuel tahtı ele geçirerek Andronikos’u Galata kulesine hapsettirmiştir. Sonunda 1381’de taraflar ortak imparatorluğa VII. Ioannes’in getirilmesinde anlaşırlar. Durumundan memnun olmayan II. Manuel, Selanik’e giderek burada Teselya ile Epir’de kendi yönetimini kurmaya niyetlenmişse de karşısında Bizans yönetiminden önce Osmanlıları bulmuş, Osmanlı ordusunun kent önlerine gelmesi üzerine Bursa’ya giderek, I. Murad’dan af diledikten sonra Konstantinopolis’e babasının yanına dönmesine izin verilmiştir. Osmanlıların 1385’te Sofya’yı ve 1386’da Niş’i ele geçirmesi, Bulgar ayaklanmasını bastırdıktan sonra, 1389 yılında Kosova’da Sırpları yenmesi, 1349’da Kantakuzenos Despotluğuna dönüşüp merkezden kopması bunların üstüne bir de Balkanlara Türkmen göçlerinin de başlaması Bizans İmparatorluğu artık Konstantinopolis kent devletine dönüşmüştür.
II. Manuel Dönemi (1391-1425)
Osmanlı hükümdarı I. Bayezıd, VII. Ioannes’e tahtı ele geçirmesi için destek vermişse de oğlu II. Manuel’in de desteğini alan yaşlı imparator V. Ioannes tahtı korumayı başarmıştır. V. Ioannes’in ölümünden sonra II. Manuel Konstantinopolis’e gelerek gizlice taç giymiş ve Beyazıd’ın bu oldubittiye razı olmasını sağlamıştır. Osmanlılar 1393 yılında Bulgaristan’ın vassallık statüsüne son verip eyalet konumuna getiren Beyazıd 1393’de kuşatırken, 1395’te Eflak prensliğini denetimi altına almayı ve Teselya’yı ele geçirmeyi başarmıştır. Osmanlıların Konstantinopolis’i kuşatması üzerine durumun vahametini anlayan Papalığın gayretiyle düzenlenen haçlı seferi 1396 yılında Niğbolu önlerinde durdurulmuştur. Niğbolu zaferinin[26] ardından Attika’yı ele geçiren ve Argos’a dek ilerleyen Osmanlı ordusu Avrupalıların Türk yayılmasının farkına varmasına sebep olurken, Bizans’a sempati artmış Venedik kuşatma altındaki Konstantinopolis’e deniz yoluyla tahıl göndermiştir. VII. Ioannes başkentte kalırken II. Manuel, destek için Avrupa seyahatine çıkmış Paris ve Londra’da uzun süre kalmışsa da Katolikliği kabul ederek kendini küçük düşüren V. Ioannes’ten farklı olarak Ortodoks inancına bağlılığını açıkça göstermiştir. Yüz Yıl savaşlarında hırpalanan İngiltere ve Fransa’dan ciddi bir yardım alamayacağını anlayan Manuel 1403’de ülkesine döndüğünde kuşatmanın kaldırıldığını görmüştür. Yıldırım Bayezıd’ın Timurlenk’e Ankara Savaşı sonunda 1402’de yenilip esir düşmesinden sonra başlayan ve Osmanlı’da “Fetret Devri” olarak bilinen 1402-1413 arasında özellikle Mehmed Çelebi döneminde Bizans bir süre için rahat nefes alabilmiştir. II.Murad’ın iktidarında Bzians Osmanlı ilişkileri yine gerilmiş, II. Murad Konstantinopolis’e yönelik başarısız bir sefer düzenlemişse de 1424’te taraflar yeniden anlaşmıştır.
VIII. Ioannes Dönemi (1425-1448)
II. Manuel 1425 yılında ölümünden sonra tahta büyük oğlu VIII. Ioannes geçmiştir. Venedikliler 1423’te Selanik kentini 1402’den beri elinde tutan Bizans’tan teslim almışlarsa da II. Murad tarafından 1430’da kuşatılmış ve kısa bir süre direndikten sonra kaçmışlardı. Kenti hızla ele geçirip yağmalayan Osmanlılar ardından Sinan Paşa komutasında Yanya’ya da girmiştir. Bu dönemde artık tek umudu Batıdan gelecek destek olan Bizans 1438’de Ferrera’da bir kilise konsile İmparator VIII. Ioannes, kardeşi Demetrios, Patrik II. Joseph, Plethon, Georgios Skholarios, Ephesos Piskoposu Markos Evgenikos, Kiev Piskoposu Isidoros ve Nikaia Piskoposu Bessarion seçkin kişilerle katılmışsa da birlik konusunda bir karar varılamamış, konsil Floransa’ya taşınmıştır. Buna rağmen Papalık, Konstantinopolis’i savunması için bir ordu göndermeye ikna olmuş ancak 1444’te Haçlı birlikleri Varna’da Osmanlılarca bozguna uğratılmış ardından 1448’de Polonya ve Macar orduları da Kosova’da bir kez daha yenilince Bizans’ı kurtarmak için harekete geçmiş son Avrupa ordusu da yok edilmiştir. Bizans artık kaçınılmaz sonunu beklerken aynı yıl VIII. Ioannes de ölmüştür.
XI. Konstantinos Dönemi (1449-1453)
VIII. Ioannes’in oğlu olmadığı için kardeşlerinden 44 yaşındaki XI. Konstantinos Dragas Palaiologos tahta çıkmıştır. İlginç bir bilgi olarak diğer imparatorlardan farklı olarak son Bizans imparatoru olacak XI. Konstantinos’a Ayasofya’da Ortodoks patriği eliyle bir taç giyme töreninin yapılmamasıdır. Çünkü Ortodoks kilisesinin şiddetli muhalefetine rağmen Floransa Birliği antlaşmasının resmen hala yürürlükte olmasıydı. Diğer bir deyişle Batı’nın desteğinden hala umudunu kesmeyen imparatora artık ancak Papa taç giydirebilirdi. Bizanslı tarihçi Dukas’a[27]notlarında yer alan Lucas Notaras adlı bürokratın ünlü ‘Papanın başlığındansa sultanın kavuğu yeğdir’ sözü 1204 Latin işgal ve yağmasını unutmayan Bizans bürokrasisinin tavrını sergilemektedir. Floransa Birliği Konstantinopolis’te büyük huzursuzluk yaratırken bunalan Patrik III. Gregorios 1451’de Roma’ya taşınmıştır. Aynı yıl Sultan II. Murad’ın tek oğlu II. Mehmed Osmanlı padişahı olmuş ve vakit kaybetmeden 1452’de kuşatma hazırlıklarına başlamıştır. II. Mehmed ilk önce büyük dedesi Yıldırım Bayezıd’ın yaptırdığı Anadolu Hisarının karşısına Rumeli Hisarını inşa ettirerek boğaz geçişlerini her iki yakadan da top atışıyla kontrol edebilmek istemiştir. Bu dönemde Macar bir mühendis olan Urban, Konstantinopolis’e giderek XI. Konstantinos ile görüşerek savaşın kaderini değiştirebilecek büyüklükte toplar dökebileceğini bildirerek iş istemişse de muhtemelen para ve kaynak yetersizliğinden reddedilmiştir. II. Mehmed ise Urban’a istediğinin dört katı ücret vermekle kalmayıp, Edirne’de çalışması için gerekli yer ve kaynağı temin etmiştir. XI. Konstantinos 1452’de papalıktan yardım istemişse de ancak Venedik Konstantinopolis’e 2 gemi ile 800 asker göndermiştir yani ancak sembolik bir yardım gelebilmiştir. Ayrıca kuşatma başladıktan sonra 5 papalık gemisi ve bir de gıda dolu Cenova gemisi kuşatmadan sıyrılıp Haliç Zinciri’ni de aşarak Konstantinopolis’e girmeyi başarmıştır. Bizans’ın 4700 kişilik savunma gücünün Urban’ın dev toplarını da kullanan 80,100 hatta 200 bin kişiden oluştuğu ileri sürülen Osmanlı güçlerine direnemeyeceği ortadadır. 2 Nisan 1453’te kent kuşatması başlamış, 28 Mayıs’ta Sultan II. Mehmed imparatora son bir kez teslim olmasını önermiş, kentte yağma olmayacağını ve haraç vergisi karşılığında dileyen kent sakinin kentte kalabileceğinin dileyenin ise göçebileceği sözünü vermiştir. XI. Konstantinos teslim olmayınca Osmanlı ordusu 29 Mayıs 1453 şafak zamanı başlattığı saldırı başarılı olmuş, İstanbul fethedilip, kent yağmalanıp, Bizans askerleri kılıçtan geçirilirken, imparatordan da bir daha haber alınamamış ve cesedi bulunamamıştır.
Kaynakça
Cheynet, Jean-Claude – Vannier, J-F. ‘Études prosopographiques’. Paris, 1986
Daş, Mustafa ‘Bizans’ın Düşüşü’, Yeditepe Yayınevi. I. Baskı. İstanbul, 2006
Gill, Joseph (1980). “Family feuds in fourteenth century Byzantium: Palaeologi and Cantacuzeni”. Conspectus of History. Ball State University. 1 (5): 64.
Gregory, Timothy E. ‘Bizans Tarihi’. Çev. Esra Ermert. III. Baskı, Yapı Kredi Yayınları. İstanbul, 2016
İnalcık, Halil. ‘Devlet-i Aliyye/Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar I/Klasik Dönem (1302-1606)’. 49. Baskı, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2011
Palaeologan Dynasty (1259-1453)”. Encyclopaedia of the Hellenic World. Asia Minor: Foundation of the Hellenic World. 2008.
Runciman, Steven (2009). Lost Capital of Byzantium: The History of Mistra and the Peloponnese. Tauris Parke Paperbacks. ISBN 978-1-84511-895-2
The Oxford Dictionary of Byzantium. Ed. Alexander P. Kazhdan. Oxford University Press. 1991
Vasiliev, Alexander A. ‘History of the Byzantine Empire 324–1453’. Univ of Wisconsin Press, 1964
Vryonis, Speros (1969). “The Byzantine Legacy and Ottoman Forms”. Dumbarton Oaks Papers. Dumbarton Oaks, Trustees for Harvard University. 23/24: 251–308
Notlar
[1] Yunanca: Παλαιολόγος (çoğul. Palaiologoi ‘Παλαιολόγοι’)
[2] Monferrato Kuzey İtalya’da Piyemonte ilinde yer alıp kabaca Asti ve Alessandria komünlerini içeren Asti spumante, Barbera ve Moscato d’Asti gibi dünyaca tanınan şarap üretimiyle ünlü hatta bu sebepten 2014 yılı Haziran ayında UNESCO Dünya Mirası Listesine dâhil edilen bölgedir.
[3] Anatolikon Theması: Merkezi Emirdağ yakınlarındaki eski Amorium kenti idi. İlk defa 669’da ismi geçmektedir. Orta Anadolu’da eski Oriens eyaletini kapsamaktaydı.
[4] Triaditsa, Sofya’nın güneyinde bulunan bir ilçedir. 2006 yılı itibariyle nüfus 65.000’dir. İlçe 9,8 km² alana sahiptir.
[5] Sebastos (Yunanca: σεβαστός, “saygıdeğer”, çoğul σεβαστοί, sebastoi), antik Yunanlılar tarafından Augustus’un Roma imparatorluk unvanını çıkarmak için kullanılan bir onurdu. Kadınlar için kullanılan formu sebastē (σεβαστή) idi.
[6] Megas domestikos (Yunanca μέγας δομέστικος) 11 ile 15. yüzyıllar arası Bizans ordusu başkomutanına verilen unvandır.
[7] İkinci Lyon Konsili, Katolik Kilisesi’nin ondördüncü Ekümenik konsilidir. 31 Mart 1272’de toplantı çağrısı yapılmış, 1274 yılında Fransa’nın Lyon kentinde toplanmıştır. Papa X. Gregory tarafından, Bizans İmparatoru VIII. Mihail’un Ortodoks Kilisesi’ni ve batı ile yeniden birleştirme isteği üzerine toplanmıştır.
[8] Pronoia (çoğul pronoiai; Modern Yunanca: πρόνοια, anlamı “önem” ya da “sağduyu”) geç dönem Doğu Roma İmparatorluğu’ndaki birey ve kurumlara devlet gelirleri tahsis edilmesini sağlayan bir sistemdi. 11. yüzyıldan başlayarak 15. yüzyılda Osmanlı fethine kadar devam eden sistem, aynı dönemdeki Avrupa feodalizminden farklıydı.
[9] Yunanca σιτόκριθον ‘buğday [ve] arpa’ II. Andronikos tarafından 1304 yılında getirilen bir vergi
[10] Taranto’lu Philip I (1278-1332), Konstantinopolis’in Latin İmparatoru, Romanya Despotu, Arnavutluk Kralı, Achaea Prensi ve Taranto ve Durazzo Lordu’ydu. Napoli’de doğan Philip, Kral Kravat V. V’nin kızı olan Napoli Kralı Anjou’nun Charles II ve Macaristan Kralı Maria’nın küçük oğluydu.
[11] Charles de Valois (1270-1325) III.Philip ve Aragonlu Isabella’nın üçüncü oğlu Valois Charles, Capet Evi’nin bir üyesiydi ve Fransa’da hükümeti 1328’de başlayacak Valois Evi’nin kurucusuydu. Charles birkaç prensliğe hükmetti. Valois, Alençon ve Perche ilçelerinde göreve başladı.
[12] Mora Yarımadası veya Peloponez, bugünkü Yunanistan’ın güneyinde, ülkenin bir kısmını oluşturan, Avrupa kıtasına bağlı olan ve Ege Denizi’nde bulunan yarımadadır. Adanın ismi Batı dilleri ve Yunanca’da Peloponnesos ‘tur.
[13] Silivri. Selymbria (Yunanca: Σηλυμβρία), Selybria (Σηλυβρία), Selybrie (Σηλυβρίη), Marmara Denizi kıyısında (Propontis) yer alan antik bir Trakya kenti, Perinthus’un 22 Roma mili doğusunda, Konstantinopolis’in 44 Roma mili batısındaydı. I. Anastasius Dicorus tarafından başkentinin korunması için inşa edilen duvarın güney ucundaydı.
[14] Despot, Bizans sarayına ait olmakla birlikte Latin İmparatorluğu, Bulgaristan, Sırbistan ve Trabzon İmparatorluğunda kullanılmış olan bir soyluluk unvanı.
[15] Braunschweig gümünüzde 245.000 nüfusu ile Almanya’da Aşağı Saksonya’nın ikinci büyük şehridir
[16] Roger de Flor, başta Sicilya ve Bizans İmparatorluğu olmak üzere Akdeniz kıyılarında ve Anadolu topraklarında faaliyetlerde bulunmuş olan condottieri. 1 yıl boyunca Malta Kontluğu yapmıştır.
[17] Pelekanon Muharebesi, Osmanlıların Kocaeli Yarımadasındaki fetihleri ve İznik’i kuşatmaları sebebiyle 10-11 Haziran 1329 tarihinde Bizans imparatoru III. Andronikos ile Osmanlı hükümdarı Orhan Bey arasında yapılan muharebedir.
[18] İznik, (Nikea veya Nikaia) günümüzde Türkiye’nin Bursa ilinin bir ilçesi ve ilçenin merkezi olan şehir. Adını şehirden alan İznik Gölü’nün doğu kıyısında, Bursa’nın kuzeydoğusunda yer alır. 2014 sayımı itibarı ile nüfusu 42.727 kişidir.
[19] Velbazhd, Velbujd (Köstendil) Savaşı, Bulgar ve Sırp orduları arasında 28 Temmuz 1330’da Velbazhd kasabası yakınlarında yapılan bir savaştır. Bulgar Çarı Michael, Sırp Kralı Stephan Dečanski ile karşılaştığı savaşta hayatını kaybetmiştir.
[20] İsihazm (Yunanca ἡσυχασμός), Doğu Ortodoks Hristiyanlığının “sükûneti koruma” uygulaması olup, İsa Duası’nın sürekli tekrarlanmasını içermekte olup, ortodoks toplumlarındaki mistik uygulamaların temelidir.
[21] Yunanca Kallipolis (Καλλίπολις) veya Latinize haliyle Callipolis, “güzel şehir” için Yunanca olan ve κάλλος ‘güzellik’ ve πόλις ‘kent’
[22] VI. İnnocentius; gerçek adı ile Étienne Aubert, 18 Aralık 1352 tarihinden ölümüne kadar Roma Katolik Kilisesi’nde papalık yapmıştır. Beşinci Avignon Papasıdır.
[23] VI. Amadeo (VI. Amadeus), Yeşil Kont, 1343’ten 1383’e kadar Savoy Kontu olarak adlandırılan Amadeus VI. Montferrat’taki Aymon, Savoy Kont ve Yolande Palaeologo’nun en büyük oğluydu. Bir rejime girmesine rağmen, Savoy’un Avrupa’da siyasi ve askeri olarak bir güç olarak ortaya çıkmasına devam ederek güçlü bir lider olduğunu göstermiştir.
[24] Çirmen Muharebesi veya diğer adıyla İkinci Meriç Muharebesi, 1364 yılında yapılmış olan Sırpsındığı Muharebesi’nde yenilen taraf olan Sırpların Osmanlı Devleti ile Meriç kıyısındaki Çirmen yakınlarında, 26 Eylül 1371 tarihinde yapılan muharebe. Osmanlıların zaferiyle sonuçlanmıştır.
[25] Vasal, Avrupa feodal sisteminde, derebeyine hizmetleri karşılığında kendisine toprak ve köylü tahsis edilen kişi. Bununla birlikte bazı vasallara yurtluk tahsis edilmezdi ve bunlar efendilerinin şatosunda ikâmet ederdi. Bunlara örnek olarak sarayda yaşayan şövalyeler gösterilebilir.
[26] Niğbolu Muharebesi (Bulgarca: Битка при Никопол, Bitka pri Nikopol; Macarca: Nikápolyi Csata, Rumence: Bătălia de la Nicopole) 25 Eylül 1396’da Osmanlı ordusunun Macaristan, Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu, Fransa, Eflak, Lehistan, İngiltere Krallığı, İskoçya Krallığı, Eski İsviçre Konfederasyonu, Venedik Cumhuriyeti, Genova Cumhuriyeti, St. Jean Şövalyeleri askerlerinden oluşmuş bir Haçlı Ordusu’yla Tuna Nehri üzerinde bulunan Niğbolu kalesi yakınlarında yaptığı ve Osmanlı zaferiyle sonuçlanmış bir savaştır. Bu savaş aynı zamanda Niğbolu Haçlı Seferi (Crusade of Nicopolis) diye de anılmakta olup Ortaçağın sonuncu büyük Haçlı Seferi olarak da nitelendirilmektedir. Bazı kaynaklarda savaşın tarihi 28 Eylül olarak verilmiştir.
[27] Doukas veya çeşitli Türkçe kaynaklarda Dukas, son Bizans İmparatoru XI. Konstantinos’un hükümdarlığında tanınmış Bizanslı tarihçi. Bizans İmparatorluğu’nun son yüzyılı ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu tarafından feth edilmesi hakkında en önemli kaynaklardan biridir.