Makale: Özhan Öztürk
Mısır’ın İskenderiye kentindeki Büyük İskenderiye Kütüphanesi veya Büyük Kütüphane hakkındaki bilgilerimizi yokladığımızda bilmediğimiz çok fazla şey olduğunu fark ediyoruz. Bu kütüphane neye benziyordu, tam olarak neredeydi, tam olarak kaç kitap barındırıyordu ve en önemlisi eğer söylencelerdeki gibi yakılarak yok edildiyse bunu bile tam olarak kimin yaptığını bilmiyoruz.
Büyük Kütüphane’nin kuruluşu
Fetihleriyle Antik tarihte Helenistik Dönem[1] adlı yeni bir çağ başlatan Büyük İskender, 4. yüzyılda Mısır’da, kozmopolit ve kültürel açıdan zengin İskenderiye şehrini kurmuştur. Büyük İskender’in 323’teki ölümünün ardından Mısır’ın kontrolü, İskenderiye’de bir bilgi merkezi kurma hayali taşıyan eski Generali I. Ptolemy Soter’a (MÖ 323-283) düşmüştür. Böylece Büyük İskender’in Yunan asıllı halefleri Mısır Firavunu olurken ve ülkeyi İskender’in adını taşıyan yeni başkent İskenderiye’den yönetirlerken ülke kültüründe Yunan dili ve kültürünün ağırlığı artmıştır.
MÖ 180-145 arasında yazıldığı Aristeas Mektubu’nda evrensel bir kütüphane fikrinin İskenderiye’de yaşayan sürgün bir Atinalı devlet adamı olan Phalerum Demetrius tarafından, Soter’a önerildiği iddia edilmektedir. Ptolemaios hanedanı[2] İskenderiye ve Mısır’ın geri kalanınına, Roma İmparatoru Augustus en ünlü Mısır kraliçesi Kleopatra’yı mağlup edene kadar hükmetmiştir. I. Ptolemy, İskenderiye’nin en önemli tapınağı, müzesi, kütüphanesi ve Serapis’e (Serapeum veya Sarapeion) bir kült tapınağı barındıran öğrenme merkezini oluşturmuşsa da tapınağın kimin döneminde yaptırıldığı tartışmalıdır. Kütüphanenin neye benzediğine dair en eski kaynak inşasından yaklaşık 300 yıl sonra kaydedilmiş olup, bir kütüphanenin varlığından veya kitaplardan tek bir söz bile edilmemiştir:
“Mouseion, sarayın bir parçasıdır. Halka açık bir yürüyüş ve koltuklarla döşenmiş bir mekânı ve müzeye mensup öğretmenlerin ortak yemeklerini yedikleri büyük bir salonu vardır. Bu cemaat aynı zamanda mülke sahiptir. Eskiden krallar tarafından ancak şu anda Cæsar tarafından atanan bir rahip, müzeye başkanlık etmektedir. ”
Hiçbir eski kaynak, Mouseion ve Kütüphanenin aynı şey olduğunu açıkça belirtmese de biz birbirleriyle ilişkili olduklarını varsayıyoruz. Muhtemelen Mouseion içinde bir kütüphane ya da yanında bir kütüphane binası vardı. Müzik ve şiirin dokuz tanrıçası yani ‘İham perileri’ Muse‘lere ithaf edildiği için Yunanca Mouseion (Μουσείων) olarak bilinen yapının Latince karşılığı Museum yani ‘müze’ idi. Burası tanrıçalara adanan dini bir kurum olduğu için bir rahip tarafından yönetilmekteydi.
İskenderiye Kütüphanesi veya Büyük Kütüphane olarak adlandırdığımız kütüphanenin işlevi bugünkülerden farklıydı ki Akdeniz dünyasından öğrenciler buraya eğitim amacıyla gelmekteydi. Mouseion dönemin en iyi akademisyenlerinin toplandığı bir çeşit bilim enstitüsü olarak düşünülmelidir. Hocaların ve öğrencilerin kitaplara ihtiyacı vardı ki bunlar krallar tarafından finanse edildiğinden, kütüphanesi antik dünyanın en önemli kütüphanelerinden biriydi. Demetrius, dünyadaki tüm kitapları elinden geldiğince bir araya toplamak amacıyla büyük miktarda para harcıyordu. Kısa sürede satın alma ve transkripsiyon yoluyla, elinden gelen en iyi şekilde kralın amacını gerçekleştirmişti.
Âlimler ve Kitaplar
Kütüphane, Antik dünyanın en ünlü âlimlerinden birkaçını yetişmesine katkıda bulunmuş, MÖ 3. Ve 2. Yüzyıllarda pek çok önemli ve etkili bilim adamı Büyük Kütüphanede çalışmıştır: Homeric şiirlerin metinlerini standartlaştırmaya çalışan Efesli Zenodotus; dünyanın ilk kütüphane kataloğu olarak kabul edilen Pinakes’u yazan Callimachus; Epik destan Argonautica‘yı yazan Rodoslu Apollonius’u; Dünyanın çevresini birkaç yüz kilometre doğrulukta hesaplayan Cyreneli Eratosthenes; Yunan fonetik işaret sistemini icat eden ve şiirsel metinleri satırlara ayıran Bizanslı Aristofanes; ve Homeric şiirlerinin kesin metinlerini ve onlarla ilgili kapsamlı yorumları üreten Samothraceli Aristarchus bunların başlıcalarıdır. Kütüphane’ye Akdeniz’deki iki ana kitap pazarı olan Atina ve Rodos’tan kopyalama, satın alma veya el koyma yoluyla pek çok eser temin edilmiştir. Kütüphane’ye bir başka kitap temin etme yolu da İskenderiye’de limanına yanaşan gemiler olup, hükümet yetkilileri gelen gemilerde kitap bulduklarında denetim için kütüphaneye getirmekteydi. Bu kitaplar eğer kütüphanede mevcutsa derhal sahiplerine iade edilmekte aksi durumda el konulmakta veya kütüphane yazarlarının kopyaları ile değiştirilmekteydi. Eski İskenderiye kütüphanesindeki kitaplar çoğunlukla Yunanca ve Mısırca olmak üzere iki dilde yazılmıştı olup, Mısır dilindeki kitaplar genellikle Eski Mısır’ın gelenekleri ve tarihi hakkında kitaplardı.
Eski yazarlar bize kütüphanenin tuttuğu kitap sayısı hakkında 40.000-700.000 arasında farklı tahminler vermektedir. Sitenin fiziki düzeni hakkında çok az şey bilinmekteyse de ancak kütüphanenin en popüler olduğu dönemde tarih, hukuk, matematik ve bilim ile ilgili eser ve metinler içeren 500.000’in üzerinde papirüs rulosu içerdiği sanılmaktadır.
İskenderiye Kütüphanesini Kim Yaktı?
Efsane, bize kütüphanenin kasıtlı olarak yakıldığını söylemektedir ki genellikle kütüphanenin sonu, İç Savaş sırasında Julius Caesar’ın Mısır hükümdarı ve Kleopatra’nın kardeşi XIV. Ptolemy e karşı savaştığı MÖ 48’e tarihlenmektedir. Tarihi metinlerde Caesar’ın “rıhtımdaki tüm gemileri yaktığını” kayıtlı olsa da Romalılar, gemilerdeki yangının rüzgâr vasıtasıyla kütüphaneye yayıldığı ve onu tamamen tahrip ettiği iddia edilmektedir. Olaydan 100 yıl sonra MS 1. yüzyılda yaşayan Romalı oyun yazarı ve Stoacı filozof Seneca, Livy’nin MÖ 63-14 arasında yazdığı Ab Urbe Condita Libri’den alıntıyla Sezar’ın başlattığı yangının İskenderiye Kütüphanesi’nden 40.000 parşömeni yok ettiğini söylemiştir. Plutarkhos (MS 46-120) Caesar’ın Hayatı ve k Romalı tarihçi Cassius Dio (MS 155 – 235) kütüphanenin yandığını doğrularken, Florus ve Lucan alevlerin sadece filoyu ve bazı “denize yakın evleri” yaktığını belirtmiştir. Modern yazarlar, Cassius Dio’nun sözlerini, yangının aslında tüm kütüphaneyi yok etmediğini, sadece Kütüphane tarafından parşömenleri barındırmak için kullanılan rıhtımların yakınında bulunan bir depoyu işaret ettiğini belirtmiştir. Sonuçta Kütüphane tamamen yok edilmemiştir ki coğrafyacı Strabo (MÖ 63 – MS 24), Sezar’ın yangınından on yıllar sonra, Kütüphanenin bağlı olduğu daha büyük araştırma kurumu olan Mouseion’u ziyaret ettiğinden bahsetmiştir. Plutarch, Marc Antony’nin Hayatı adlı eserinde MÖ 33’teki Actium Savaşı’na giden yıllarda Mark Antony’nin, Pergamum Kütüphanesi’ndeki 200.000 parşömenin tamamını Kleopatra’ya verdiğine dair bir söylenceyi aktarmıştır. Yazara göre bu öykü Mark Antony’nin Roma’dan çok Kleopatra ve Mısır’a sadık olduğunu göstermeyi amaçlayan bir propagandan başka bir şey değildi. MÖ 48’den sonra Kütüphanenin hayatta kaldığına dair daha fazla kanıt vardır: MÖ 1. yüzyılın sonları ve MS 1. yüzyılın başlarında İskenderiye’de çalışan Didymus Chalcenterus adında bir bilim insanı 3.500 ila 4.000 arasında kitap üretmiştir. Böylesine bir üretkenliğin ancak kütüphane kaynaklarının en azından büyük bir kısmının emrinde olmasıyla mümkün olacağı düşünülmektedir.
Kütüphanenin ‘Kız kütüphanesi’ olarak anılan ve 42.800 kitap içeren ikinci bölümü Serapis‘e adanmış Serapeum adlı bir tapınağın içine yerleştirilmişti. MS 391’de İskenderiye valisi ve Mısır’daki birliklerin başkomutanı Theodosius, Hristiyanlığı Roma’nın tek yasal dini ilan ettiğinde, tüm putperest tapınakların imha edilmesini emretmiş, bu dönemde İskenderiye’deki Serapis Tapınağı tamamen tahrip edilirken kütüphanenin ikinci kolu onunla birlikte yok olmuştur.
Arap İstilası Sırasında Kütüphane’nin yandığına dair söylenceler de mevcuttur. 13. Yüzyılda yaşayan Bar-Hebraeus’a göre 642’de Müslüman birlikler Amr ibn al-As al-Sahmi liderliğinde Mısır’ı ele geçirdiğinde Halife Ömer’e ele geçirdiği binlerce kitabı ne yapacağını sormuş ve sözde şu cevabı almıştır:[1] “Eğer içerikleri Allah’ın kitabına uygunsa, onlarsız da yapabiliriz, çünkü bu durumda Allah’ın kitabı fazlasıyla yeterlidir. Öte yandan, Allah’ın kitabına uygun olmayan madde içeriyorsa, muhafaza edilmesine gerek kalmaz. Devam edin ve onları yok edin. ” Böylece toplanan kitaplar İskenderiye’deki hamamlarda yakılmıştır. Ancak modern yazarlar sağlam bir kanıtı bulunmayan öykünün yani Ömer’in pagan ve Hristiyan bilgilerini reddetmesinin bizzat yerel muhafazakâr yöneticilerce gereğinde ahlaki bir örnek olarak kullanmak üzere uydurulmuş ya da canlı tutulmuş olabileceğini göz ardı etmemek gerektiğini belirtmiştir.
Modern çağda antik İskenderiye Kütüphanesi’ni yeniden canlandırma fikri ilk olarak 1974’te, Lotfy Dowidar’ın İskenderiye Üniversitesi’nin başkanı olduğu dönemde önerildi. Bu öneri UNESCO’nun ve uluslararası toplumun projeyi hayata geçirme çabasına katılımının başlangıcı oldu. 1988’den başlayarak, UNESCO ve UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı), Kütüphane tasarımı yarışmasıyla projeyi destekledi. Mısır, Kütüphane’nin inşası için dört hektarlık bir arazi ayırdı ve İskenderiye Kütüphanesi için Ulusal Yüksek Komisyon’u kurdu. Bibliotheca Alexandrina adıyla anılan modern kütüphane ve kültür merkezinin yapımı 2002’de tamamlanmıştır.
Bu makaledeki konunun videosu Aşağıda görüleceği gibi Youtube Kanalıma yüklenmiştir. Kanala abone olarak diğer video yüklendiğinde haber sahibi olabilir ve makalelerimi youtube üzerinden daha zengin görsel ve içerikle dinleyebilirsiniz!
https://www.youtube.com/watch?v=Tc1bniXM_YQ
Notlar
[1] Hellenizm, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Orta Asya ve Hindistan toplumlarıyla harmanlanan Yunan-Makedon kültürünün bir sonucuydu. Hellenizm, canlı sanatsal ifadeler, genişletilmiş felsefi ufuklar ve sürekli yeni bilgi arayışı ile tanımlanmaktadır.
[2] Ptolemaios hanedanı ya da Batlamyus Hânedânı Mısır’da MÖ 305 ile MS 30), Makedonyalı III. Aleksander’in (Büyük İskender) ölümünden sonra onun fethediği ülkelerde Diadoklar tarafından kurulan Helenistik krallıklardan biridir. İskender ve Ptolemy’nin Mısırlılar değil, Makedon olup, İskenderiye kentine İskender’in ordusundan askerlerin yanı sıra önemli miktarda Yunanlı da yerleşmiş bulunmaktaydı. Yunanlılara ek olarak İskenderiye bir Yahudi topluluğuna sahipti ki Roma, Mısır’ı kontrol altına alındığında, İskenderiye, Akdeniz kıyılarının en önemli kozmopolit bölgesiydi.
Kaynakça
Canfora, Luciano. The Vanished Library. University of California Pres, 1990
Casson, Lionel, Libraries in the Ancient World, New Haven, Connecticut: Yale University Press, 2001
El-Abbadi, Mostafa 1992. Life and Fate of the Ancient Library of Alexandria (2nd ed.). Paris: UNESCO. ISBN 978-92-3-102632-4
Olesen-Bagneux, O. B. 2014. The Memory Library: How the library in Hellenistic Alexandria worked. Knowledge Organization, 41(1), 3-13.
Parsons, Edward. The Alexandrian Library. London, 1952.
Staikos, Konstantinos Sp. The Great Libraries: From Antiquity to the Renaissance, New Castle, Delaware and London, England: Oak Knoll Press & The British Library, 2000
Stille, Alexander, 2002. The Future of the Past (chapter: “The Return of the Vanished Library”). New York: Farrar, Straus and Giroux, pp. 246–273.
Trumble, Kelly; MacIntyre Marshall, Robina. The Library of Alexandria. Houghton Mifflin Harcourt, 2003
Notlar
[1] De Sacy, Relation de l’Egypte par Abd al-Latif, Paris, 1810